Türk-Macar ilişkileri altın çağını yaşıyor

Erdoğan’ın ziyaretine ilişkin Macar basınında yer alan “altın çağ” nitelemesi boşuna değil. Türk-Macar ilişkilerinin son dönemde aldığı mesafe gerçekten dikkate değer. Türk Konseyi İşbirliği Zirvesi’nde Orban ne demişti, hatırlayalım. “Macarlar kendilerini Atilla’nın, Hunların torunu olarak görüyor. Bu anlamda Türklerle akrabadırlar ve dilleri Türk diline yakınlık göstermektedir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan 8-9 Ekim tarihlerinde Macaristan’ı ziyaret etti. Bu ziyareti Macaristan Cumhurbaşkanı Janos Ader’in resmi konuğu olarak gerçekleştiren Erdoğan başkent Budapeşte’de büyük bir ilgiyle karşılandı. Türk-Macar ilişkilerinin geldiği nokta Macar basını tarafından “altın çağ” olarak nitelendiriliyor. Nitekim son Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandığında Erdoğan’ı ilk arayan AB lideri Viktor Orban olmuştu.

Başka bir Avrupa ülkesi

Macaristan, Avrupa Birliği içerisinde birçok açıdan farklı bir ülke. Örneğin pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Macaristan’da da sağcı, Hristiyan demokrat bir hükümet var. Ancak diğer Avrupa ülkelerinin aksine sağ partilerden veya sağ seçmenden Erdoğan’a karşı ciddi bir tepki görülmüş değil. Halkın Erdoğan’ın ziyaretine genel tepkisi gayet olumlu. Hatta ziyaret nedeniyle başkentin büyük bölümü trafiğe kapatıldığı halde halk nezdinde sorun oluşturmadı. Macaristan’da Erdoğan’a tepkinin adresi liberaller, aşırı sol ve sosyalist kesim oldu. Bu kesimler, Orban üzerinden Türk düşmanlığı yapmaya soyundu. Macaristan sağını temsil eden medya organlarındaki olumlu yorumların aksine liberal basının olumsuz yaklaşımı göze çarptı. Ancak bu yaklaşımın ülke çapında dikkate alınacak bir etkisi olmadığı görülüyor. Liberal tepki Macar parlamentosuna da yansıdı. Erdoğan’ın ziyaretini protesto eden liberal partili milletvekilleri, parlamento penceresinden Erdoğan, Putin ve Orban’ın resimlerinin yer aldığı protesto afişini sallandırdılar. Gül Baba Türbesi’nin açılışında yine liberallerin protesto gösterisi vardı.
Popülist olarak nitelenecek tek tepki Macaristan’ın eski başbakanı Ferenc Gyurcsány’den geldi. Gyurcsány’nin Erdoğan aleyhinde gösteri yürüyüşü talebine İçişleri bakanlığı tarafından izin verilmedi. Başbakan Orban’a yakın medya organlarıysa, eski başbakan Gyurcsány’nin Erdoğan ile çekilmiş fotoğraflarını yayınlayarak bir anlamda bu tepkinin samimi olmadığını vurgulamış oldu.

Verilen mesajlar önemli

Ortak basın toplantısında Macaristan Başbakanı Viktor Orban önemli mesajlar verdi. “Türkiye bizim sadece NATO ortağımız değil aynı zamanda yüzyıllara dayanan ortak ilişkilerimiz bulunan bir ülkedir” dedi. “Türkiye-Almanya-Rusya üçgeni Macaristan için her zaman önemli olmuştur” cümlesini kurdu. “Türkiye’nin istikrarı, Türkiye’nin güçlü olması sadece kendisi için değil Macaristan’ın güvenliği için de çok önemlidir” vurgusunu yaptı. “Türkiye olmazsa Avrupa güven içinde olmayacaktır. Suriye’deki savaştan dolayı oluşan mülteci akınını durduran yegâne ülke Türkiye’dir. Avrupa Türkiye’ye şükran borçludur” ifadesini kullandı.
Orban ayrıca savunma sanayiinde Türkiye ile ortak projeler yapmak istediklerini ifade etti. Türkiye silah sanayisini tanıma ve ihtiyaç duydukları askeri malzemeyi Türkiye’den satın alma arzusunu dile getirdi.
Orban ayrıca Gül Baba türbesinin bulunduğu yüksek noktaya Roja Dom yani Güller Tepesi denildiğini, bu ismin verilişinin tesadüf olmadığını belirtti. Gül Baba’nın burayı gül bahçeleriyle donattığını aktaran Orban, türbenin iki ülke arasındaki barışı ve iyi ilişkileri simgelediğini sözlerine ekledi.
Ziyarete ilişkin en dikkate değer notlardan biri de Macar basınında yer alan, ülkeye gelen dünya liderleri arasında hiç kimsenin Erdoğan’ın bıraktığı etkiyi bırakamadığı tespiti oldu.

Macaristan’ın Türk Konseyi hamlesi

Erdoğan’ın ziyaretine ilişkin Macar basınında yer alan “altın çağ” nitelemesi boşuna değil. Türk-Macar ilişkilerinin son dönemde aldığı mesafe gerçekten dikkate değer. 3 Eylül’de Kırgızistan’ın Çolpan Ata kasabasında gerçekleşen Türk Konseyi İşbirliği Zirvesi bu anlamda önemli bir kilometre taşını ifade ediyor. Bu zirveye Macaristan Başbakanı Viktor Orban da katıldı zira Macaristan konseyde gözlemci üye statüsüyle yer alıyor. Zirvede Orban’ın söyledikleri son derece önemliydi. Ne demişti Orban, bir hatırlayalım.
“Macaristan Türk kimliği taşıyan ülkeler arasındaki işbirliğini yakından izlemektedir. Macarlar kendilerini Atilla’nın, Hunların torunu olarak görüyor. Bu anlamda Türklerle akrabadırlar ve dilleri Türk diline yakınlık göstermektedir.”
Orban’ın zirvede Batı eksenli eski dünya düzeninin artık sona ermeye başladığına, Doğu’nun yükseldiği yeni bir dünya düzenine atıf yapan ifadeleri de bir o kadar önem arz ediyordu.
Türk konseyine mensup ülkelerle işbirliği için 2010 yılında kolları sıvayan Macaristan, 2014 yılında Türkçe konuşan ülkeler genel kurulunda gözlemci üye olarak bulunma hakkını kazandı. 2017 yılında ise merkezi Kazakistan’da bulunan Uluslararası Türk Akademisi’ne giriş hakkını elde etti.

Türkiye adını alan ilk ülke

Başbakan Orban’ın Türk Konseyi İşbirliği Zirvesi’nde söylediği “Türkler ile akrabayız” sözünü yabana atmayalım. Sıradan bir söz değil bu. Hatta bu sözün bir adım ötesine bile geçebiliriz. Tarihte “Türkiye” adının ilk olarak hangi devlete verildiğini biliyor muyuz? Tarihteki Türkiye adını ilk kez Mısır’da egemenlik kuran Memluklerin kullandığı sanılır. Evet, Memluklerin kurmuş oldukları devletin “ed Devlet üt Türkiye / Türkiye Devleti” adıyla anıldığı doğrudur. Ancak tarihte “Türkiye” olarak anılan ilk devlet, Macar devletidir. Üstelik bunun kanıtı bugün Macaristan Parlamentosu’nda sergileniyor. Bu kanıt, Macar milletinin en önemli değerlerinden birisi olarak bilinen Macar Kutsal Tacı’dır.
Macarların Kutsal Tacı veya diğer adıyla Aziz Stefan Tacı, on birinci yüzyıldan 1916 yılına dek Macar tahtına çıkan krallar tarafından taç giyme törenlerinde kullanıldı. Macarların milli inancına göre, bu tacı giymedikçe hiç kimse Macar tahtına çıkmış kabul edilemezdi. 1916 yılında taç giyen son Macar Kralı IV. Karoly zamanına gelinceye değin elliden fazla kralın taç giyme töreni Macar Kutsal Tacı ile gerçekleşti. Macar milleti için tacın önemini “Yahudiler için Yusuf Peygamber’in kayıp sandığı ne anlam taşıyorsa Macarlar için de Kutsal Tac’ın anlamı budur” sözünde bulmak mümkün. Taç ülkenin milli sembolü olarak 2000 yılından bu yana Macar Parlamento Binasının Kubbeli Salonu’nda görmek isteyenlerin ziyaretine sunulmuş durumda.
Bizans işi olan taç, Malazgirt zaferinden sonra İstanbul’da imal edildi. Romen Diyojen Malazgirt’te Alparslan’a esir düşünce tahtını kaybetmiş ve gözüne mil çekilerek Kınalıada’ya sürülmüştü. Yerine geçen VII. Mihael Dukas, ülkesine dostluk ve sadakat gösteren Macar Kralı I. Géza’ya armağan olarak bu tacı yaptırdı ve kendisine gönderdi. Tacın üzerinde Mihael Dukas’ın ve Birinci Géza’nın resimleri bulunuyor. Macar kralının resminin her iki tarafındaki Yunanca yazıda aynen şu ifade mevcut: “Geōbitzas pistós králēs Tourkías / Türkiye kralı inançlı Geza”.
Bizanslılar o dönem Macaristan’da yaşayanlara Türk diyorlardı. Yaşadıkları ülkenin adıysa Türkiye idi. Nitekim İstanbul’a bağlı bir Macar Ortodoks kilisesi kurulmuş ve bu kiliseye “Türkiye Metropolitliği” adı verilmişti.

Macarlar da bunun farkında

BBC Türkçe haber sitesinde yer alan 19 Mart 2018 tarihli yazının başlığı şöyle: “Macaristan’da tarihsel kimlik bilmecesi: Türklerle akraba mıyız?” Yazıda bugün Avrupalı bir millet olarak dikkat çeken Macarların kökeniyle ilgili tartışmalara dikkat çekiliyor. Ülkeye yerleşen ilk Macarların kime benzediği halk arasında merak konusu oluyor. Ve işe ilk kralları Arpad’ın kemiklerinden DNA örneği alarak başlıyorlar. Sonra o döneme ait tespit edilen insan kalıntılarına da aynı testleri uyguluyorlar. Sonuçta ilk Macarların Asya kökenli olduğu, hatta gen yapısının yüzde 25-30 oranında Asya Türklerinin genlerine benzediği ortaya çıkıyor. Başbakan Orban’ın da ifade ettiği gibi bugün Macarların çoğu bu gerçeği biliyor.

Benzer konular