ABD Başkanı Donald Trump’ın küresel düzeyde sürdürdüğü saldırgan politikasının son kurbanı İran oldu. Mayıs 2018’de, selefi Barack Obama döneminde İran’la imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklayan ABD Başkanı, geçen hafta itibariyle daha önce geri geleceğini ilan ettiği Tahran’a yaptırım politikasının ilk safhasını hayata geçirdi. Trump 7 Ağustos’ta uygulamaya giren yaptırımlar sonrası tüm dünyayı da tehdit ederek, İran’la iş yapan ülkelerin ABD’yle iş yapamayacağını belirtti. Bugüne kadar Avrupa, Rusya ve Çin’den yaptırımlara ilişkin gelen tepkiler ise cılız ve somut olmaktan çok uzak. İran’da dananın kuyruğu ise 5 Kasım’da devreye girecek ve ekonominin can damarı enerji ihracını hedef alan yaptırımlarla kopacak.
ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim kampanyasında hedef aldığı ülkelerin başında İran geliyordu. İran’la 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekileceğini söyleyen ABD Başkanı, görev süresinin ikinci yılında bu vaadini gerçeğe dönüştürdü. Trump, tüm uluslararası çağrılara ve tepkiye rağmen, Mayıs 2018’de ülkesini nükleer anlaşmadan çeken başkanlık kararnamesini imzaladı. Bununla da yetinmedi. Kararname sonrası, İran’a yönelik yaptırım politikasının da geri döneceğini belirtti. Bu çerçevede 90 ve 180 günlük iki ayrı safha belirlendi. İlk safha geçen hafta başı itibariyle doldu ve ABD yaptırımları, Salı günü Türkiye saati ile sabah 7’de devreye girdi. Trump’ın başkanlık emriyle geri getirdiği ambargodan etkilenecek sektörler ve işlemler şöyle;
– ABD Dolarının İran hükümeti tarafından satın alınması
– İran’ın altın ve diğer değerli metallerle ticaret yapması
– Grafit, alüminyum, çelik, kömür ve sanayide kullanılan bilgisayar yazılımları
– İran riyaliyle yapılan havaleler
– İran’ın devlet tahvilleriyle ilgili faaliyetler
– İran’ın otomotiv sektörü
Trump yaptırımların devreye girmesinden bir gün sonra, uluslararası tepkileri hiçe sayarak üçüncü tarafları da tehdit etmekten geri durmadı. ABD Başkanı, bir silah olarak kullandığı Twitter hesabından açıklama yaparak, “İran ile iş yapan ABD ile yapamayacak” tehdidini savurdu. Trump, mesajına, “İran’a yaptırımların resmi dökümü yapıldı. Bunlar uygulanmış en sert yaptırımlar ve Kasım ayında daha da ağırlaşacak. Dünya barışından başka bir şey istemiyorum” ifadelerini eklemeyi de ihmal etmedi. ABD Başkanı açık açık başta İran’a yaptırımlara karşı çıkan ve ekonomik ilişkiye devam edeceğini belirten Avrupalı müttefikleri olmak üzere tüm dünyayı adeta bir mafya babası jargonuyla tehdit etmekteydi.
GERÇEK YAPTIRIMLAR KASIM’DA
ABD’nin İran ekonomisini derinden etkileyecek olan ise ikinci yaptırım safhası. 4 Kasım 2018’de uyum süresi dolacak bu yaptırımlar ile Tahran’ın can damarı enerji sektörü hedef alınacak. 5 Kasım’da devreye girecek ve İran ekonomisine ağır darbe vurması beklenen yaptırımlar şu şekilde.
– İran’ın liman, enerji, gemicilik ve gemi yapımı sektörleri
– İran’ın petrol ürünleri bağlantılı işlemleri
– Yabancı mali kuruluşların İran Merkez Bankasıyla yaptığı işlemler
Halihazırda, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesiyle, İran riyali yüzde 50’den fazla değer kaybetmiş durumda. Her ne kadar Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa ülkeleriyle, Çin ve Rusya nükleer anlaşmanın sürdürülmesinden yana olduklarını açıklasalar da, İran ekonomisindeki kırılganlığın önüne geçebilmiş değiller. Hatta Avrupa ülkeleri, yaptırımlar karşısında kendi şirketlerini dahi ikna etmekten uzak bir görüntü sergiliyor.
İRAN’DA PROTESTO ATEŞİ
Trump’ın İran ekonomisi üzerindeki baskısı, Tahran’ın Suriye, Irak ve Yemen gibi bölgelerdeki siyasi ve askeri müdahalelerinin getirdiği ekonomik bedelin artmasıyla birleşince, başta Tahran olmak üzere, İsfahan ve Tebriz gibi önemli şehirlerinde rejim aleyhine protesto gösterileri ve kepenk kapatma eylemleri baş gösterdi. İran riyalinin aşırı değer kaybı, ülke içinde yolsuzluk söylentilerinin ayyuka çıkması ve siyasi elitin bu konularda halkın taleplerini uygun politikalar oluşturma konusunda yetersiz kalması, Tahran’ı Trump’ın yaptırımları karşısında oldukça hazırlıksız yakaladı. Eğer Tahran yönetimi, özellikle Kasım ayında en önemli ihraç kalemi petrole karşı başlayacak yaptırımlar karşısında Rusya, Çin, Hindistan ve Avrupa Birliği’nden yeterli destek sağlayamayacak olursa, ülke içindeki protestoların yayılması ve derinleşmesi kaçınılmaz olacak. O nedenle Tahran yönetiminin, dış politikasında başta komşu ülkelerle olmak üzere daha uyumlu bir rotayı seçmesi beklenmeli.
AVRUPA DİRENEBİLECEK Mİ?
6 Ağustos’ta devreye giren ABD yaptırımları sonrası, Avrupa Birliği ve İngiltere, Fransa, Almanya, AB hukuku ve BM Güvenlik Konseyi kararı uyarınca İran ile meşru ticaret yürüten Avrupalı firmaları ABD’den koruma konusunda kararlı olduklarını vurguladı. AB ile 3 ülkenin dışişleri bakanlarının ortak yaptığı açıklamada, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilerek yaptırımları devreye sokmasından derin üzüntü duyulduğu belirtildi. Ortak açıklamada “İran ile meşru ticaret yürüten Avrupalı firmaları korumakta kararlıyız” vurgusu yapılarak, AB menşeli şirketleri koruma amacıyla güncellenmiş AB “Engelleme Mevzuatı”nın devreye sokulacağı belirtildi. Ne var ki Avrupa ülkelerinin hem nükleer anlaşmaya bağlı olduklarını açıklamasına hem de yaptırımlar karşısında ortak duruş sergilemesine rağmen, Batılı ve özelde Avrupalı şirketlerin İran’dan çıkışına engel olmak konusunda somut bir girişimde bulunmamaları dikkat çekiyor.
Avrupa’nın belli başlı dev küresel şirketleri birer birer İran’la imzaladıkları anlaşmalardan, ortak projelerden çekilmeye devam ediyor. Özellikle Fransız ve Alman şirketleri Tahran’la ekonomik ilişkilerini birer birer koparıyor. Fransız, enerji şirketi Total, otomobil firmaları Citroen, Renault ve Peugoet bu şirketlerin başında geliyor. Yine Alman teknoloji devi Siemens ile otomobil devi Mercedes de İran’la iş bağlantılarını sona erdirdiklerini açıkladı.
ABD’nin Avrupa ülkelerine yönelik İran baskısını artırdığı da biliniyor. Bu duruma son örnek ABD’nin Berlin Büyükelçisi Richard Grenell’in İran’ın, Almanya’da bulunan varlıklarını ülkeye çekme planına ilişkin, Berlin’de hükümetin en üst düzeyde bilgilendirildiği ve müdahale talep edildiğine ilişkin açıklamasıyla Alman Merkez Bankası’nın (Deutsche Bundesbank) attığı adım dikkat çekti. Buna göre, Alman Merkez yetki alanına “nakit ödeme transferleri”ni dahil ettiğini açıkladı. Bankanın bu yetkiyle, ilk olarak Hamburg merkezli Avrupa-İran ticaret bankasının, Almanya’dan İran’a yapacağı 400 milyon dolarlık nakit transferini engellediği belirtildi.
Alman Merkez Bankası’nın attığı bu adım, aslında Avrupa’nın ABD baskısı karşısında oldukça zayıf ve savunmasız olduğunu ortaya koyuyor. Bu anlamda Avrupa’nın, Trump’ın Kasım ayında şiddetini artıran İran yaptırımlarına ne oranda direnebileceği ve şirketlerini koruyabileceği önümüzde duran bir soru. Mevcut durumda Brüksel’in, Washington’un İran yaptırımları karşısında kağıttan kaplan olduğunu söylemek mümkün.
RUSYA VE ÇİN NE YAPACAK?
ABD’nin İran yaptırımlarında gedik açma gücüne sahip iki ülke mevcut. Bunlar sırasıyla Rusya ve Çin. Ancak bu iki ülke de dolaylı ya da dolaysız ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya bulunuyor. Rusya uzunca bir süredir ardı ardına gelen ABD yaptırımlarıyla mücadele ediyor. Son olarak geçen hafta, Washington Moskova’ya, İngiltere’de noviçok gazıyla zehirlediği iddia edilen Sergey Skripal ve kızıyla ilgili olayda parmağı olduğu iddiasıyla yeni yaptırımlar getirdi. ABD’li senatörlerin de özellikle Rusya’nın finans sektörünü hedef alan ve dolarla işlem yapmasını engellemeyi hedefleyen “cehennem yaptırımları” adıyla hazırlanan bir yasa tasarısını Kongre’ye sunduğu biliniyor. Bu çerçevede Moskova’nın ABD’yi Tahran’la ilişkilerde ne kadar karşısına almak isteyeceği önemli bir soru. ABD-Çin arasındaki ilişkiler de son dönemde oldukça gergin. Trump’ın başlattığı ticaret savaşının ana hedefi olan Pekin de ardı ardına ilan edilen ithalat vergilerinin hedefinde. Pekin de bu vergi uygulamalarına misliyle karşılık veriyor. Pekin için Ortadoğu’da istikrarsızlık özellikle petrol ithalatının önemli bir kısmını bu bölgeden tedarik ettiği için istenmeyen bir husus. Ne var ki geçtiğimiz ay yaşanan Hürmüz Boğazı gerginliğinde, Pekin yönetimi, İran tarafında değil, Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez blokunun tarafında olmayı tercih etmişti.
Hem Rusya hem de Çin, İran üzerinden Washington’a karşı yeni bir küresel ittifak dizaynı oluşturmak amaçlı bir politika geliştirebilirler. Bu politikanın hayata geçebilmesi için Avrupa’nın da Trump politikalarına karşı, Pekin ve Moskova’nın hiç değilse karşısında yer almaması önemli. Tabii Türkiye de, İran’ın komşusu ve doğu ile batı arasındaki konumu açısından merkezi öneme sahip.
TÜRKİYE’DEN YAPTIRIMLARA RET
Tüm bu resimde Türkiye, İran’la yoğun ekonomik ve siyasi işbirliğine sahip ülkelerin başında geliyor. Irak, Suriye, başta olmak üzere sınırımızın güneyindeki gelişmelerde Tahran’la yoğun diplomasi trafiği yöneten Ankara’nın ekonomik ilişkilerde de yakın işbirliği dikkat çekiyor. Türkiye’nin ham petrol ithalatının yüzde 50’sinin İran’dan geldiği biliniyor. Yine doğalgaz ithalatında da İran Türkiye’nin önemli kaynak ülkelerinden birisi. Turizmde de dikkate değer bir potansiyel var iki ülke arasında. O nedenle Ankara, İran’la yapılan nükleer anlaşmanın devamından yana olduğunu belirterek, anlaşmanın sürdürülmesi için uluslararası toplumla birlikte hareket edeceğini, Tahran’a yönelik Washington’un yaptırım politikasına da açıktan karşı çıktığını ilan etti. Son olarak geçen hafta içi Türkiye’yi ziyaret eden İran Cumhurbaşkanı Mahmud Vaizi’nin ziyaretinde de Ankara’nın bu duruşu teyit edildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Vaizi’ye ABD’nin İran’a ambargolarını Türkiye’nin uygulamayacağını teyit etti. Çavuşoğlu ‘’Açık bir şekilde Amerika’nın İran aleyhindeki ambargoları uygulamayacağımızı ilan ettik’’ dedi.
Türkiye benzer bir politikayı İran’la 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmaya kadar da uygulamıştı. Ankara söz konusu politikayı Washington’un itirazlarına rağmen son ana kadar uygulama noktasından taviz vermemişti. Mevcut küresel konjonktürde, Türkiye Washington’a karşı eğer Avrupa Birliği, Rusya ve Çin’in de desteğini sağlarsa, mevcut yaptırımlara karşı daha dirençli kalabilecektir. Elbette burada Kasım ayından sonra ortaya çıkacak esas resim önemli olacak.