Pentagon – Beyaz Saray kavgasında raunt belirsizliği

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yapmayı planladığı operasyon ABD’yi karıştırdı. ABD Başkanı Trump’ın “Askerlerimizi Suriye’den çekiyoruz” şeklindeki açıklamasının ardından Savunma Bakanı Jim Mattis ile Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel istifa etti. Dengesizlikleri ve tezatlıkları ile şöhret bulan Trump, ABD içindeki Suriye kazanını dindiremeyince, bu kez de Türkiye’ye saldırdı ya da öyle bir hissiyat uyandırdı. ABD’nin işgalci Atlantikçileri ile “Amerika’ya Yönelik” diyen Pasifikçileri arasındaki derin krizin faturasını ise hiç günahı olmayan Suriye halkı ödemeye devam ediyor. Mehmetçik eli tetikte sınırda emir beklerken, Ankara’nın ‘bir gece ansızın’ hamlelerine bir yenisini daha eklemesi an meselesi.

ABD başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilme açıklaması ABD’yi karıştırmaya yetti. Hükümetin tatil olduğu, Trump’ın misafirlerine kendi cebinden hamburger ısmarlamak zorunda kaldığı Saray’da işler sanıldığı kadar kolay değil. Trump’ın çekilme açıklamaları üzerine Savunma Bakanlığı ve Pentagon cenahındaki direnç, ardı ardına gelen istifalar ve Trump’ın istifalara yönelik sert eleştirileri ipleri iyice gerdi. Gerilime Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Güvenlik danışmanı John Bolton’un da tuz biber ekmesinin Trump’ı gerdiği görülüyor. Yaşananlar karşısında Trump’ın U dönüşüne yorumlanabilecek açıklamaları ise ciddiye bile alınmıyor. Oyalamalara tahammülü kalmayan Türkiye’nin ise hava şartları nedeniyle zaman kazanmaya çalıştığı, ansızın Suriye’ye yeni bir askerî hamle yapacağına kesin gözüyle bakılıyor.

BOLTON KAZMASI

Mesela Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın Türkiye ziyareti öncesi “ABD askerleri, Türkiye Kürt ortaklarımızı hedef almama sözü verene dek Suriye’den ayrılmayacak” demişti. Bu açıklama üzerine Wall Street Journal’a konuşan bir Pentagon yetkilisi, “Biz Bolton’dan emir almıyoruz. Yeni bir emir gelene kadar çekilme planlarını uygulamaya devam edeceğiz” diye konuşmuştu.

DIŞİŞLERİNDEN TERÖR HÂMİLİĞİ

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ABD başkanının çekilme konusunda net olduğunu söylüyor. Amerikan medyası, DEAŞ ile mücadeleyi Türkiye’nin yürütemeyeceği yönünde haberler yaparken yönetim, Ankara’nın DEAŞ ile mücadeleyi sürdürmesini ve YPG’nin korunmasını istiyor. Bu istek Pompeo’nun “Kürtleri Türkiye’nin katliamından koruma”nın ABD’nin misyonu olduğu ifadesiyle netleşiyor. Türkiye her ne kadar terör unsurlarına operasyonunda kararlı, koordinasyona açık olduğunu ve her türlü hassasiyetin gösterileceğinin altı da çizse de söylemler değişmiyor.

ABD BASINI KÖRÜKLÜYOR

DEAŞ’la Mücadele Özel Temsilcisi görevini yürüten James Jeffrey’nin “PYD’nin PKK’nın Suriye kolu olduğu şüphesiz. Bu gerçek 2 yıl önce Senato’da açıklandı, CIA ülkeler raporunda da belirtiliyor” sözleri aylar sonra değişerek YPG’nin terör örgütü olarak görülmediğine döndü. Suriye’den çekilmeyle Türkiye’ye sadece DEAŞ ile mücadele rolü veren ABD, PKK-PYD’yi terör örgütü olarak görmezken bu örgütleri “Kürtler” olarak tanımlayıp korumasını bekliyor. Jeffrey’in Astana görüşmelerinin başarısız olduğunu iddia ederek “fişini çekme vakti” dediğini de hatırlamak yerinde olacak.

Hulusi Akar’ın 20 Aralık 2018 günü Katar’daki konuşması, Amerikan basını tarafından çarpıtılmış, “Türkiye Kürtleri öldürecek ve çukurlara gömecek” şeklinde lanse edilmişti. Konuşmadaki o bölüm aslında şöyle: “Şu anda Münbiç’te, Fırat’ın doğusunda bazı çukurların, tünellerin kazıldığı söyleniyor. İster çukur ister tünel kazsınlar, isterse yerin dibine girsinler, yeri ve zamanı geldiğinde bunlar kazdıkları çukurlara gömülecekler. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.” “Kürtlerin güvenliğinin” bölgedeki “en önemli mesele” olduğu vurgusundan kaçınmayan Amerikan basını, ABD’nin çekilmesiyle Kürtlerin savunmasız kalacağı tezini sürekli işliyor.

Çekilme kararı sonrası yaşanan sıkıntı, ABD’deki müesses nizamın duyduğu rahatsızlıktan kaynaklanıyor. Duyulan bu rahatsızlığı yumuşatmak isteyen Trump, türlü hamleler yapıyor. 1 ay olan çekilme süreci 4 aya uzatılırken bu değişken tavrın bölgede ciddi sorunlara yol açtığını ve bir Ortadoğu politikası sorunu yaşandığını görülüyor. Bu gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York Times’a yazdığı makalede Suriye Kürtleriyle herhangi bir sorun olmadığını, DEAŞ’ı bitirmek ve Suriye’deki toprak bütünlüğünü sağlamak için tüm tarafların iş birliği yapması gerektiğini vurguladı. Ama önemli bir nokta vardı, Ankara ziyareti öncesi İsrail’e uğrayan Bolton, burada yaptığı “ABD askerleri, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek” açıklamasıyla Türkiye’ye gelmeden bütün öfkeyi üzerine çekti.

ELİ BOŞ GELDİ DOLU DÖNDÜ

Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında Bolton’ın skandal sözlerine şöyle cevap verdi: “John Bolton yanlış yapmıştır. Kim böyle düşünüyorsa yanlış yapmıştır. Bizim bu konuda taviz vermemiz mümkün değil. Terör koridorunda olanlar gerekli dersi alacaklardır. PKK-YPG-DEAŞ arasında bizim için en ufak bir fark yoktur.” Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise Bolton’ın sözlerine “Türkiye’nin Kürtleri hedef aldığı iddiası akıl dışıdır” yanıtını verdi. John Bolton’ın ziyareti de bu atmosferde gerçekleşti. Görüşmeye net argümanlarla gelemeyen ABD’li heyet, Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde güvenliğini tehdit eden terör gruplarıyla mücadele kararlılığını canlı olarak gördü.

Kalın Bolton görüşmesi sonrası yaptığı basın toplantısında “Türkiye girince Kürtleri katledecek, Kürtler zarar görecek gibi argümanlar PKK propagandasıdır” dedi. Bu açıklama aslında Pompeo’nun “Kürtleri Türkiye’nin katliamından koruma” sözlerine de bir cevaptı. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo Mısır ziyaretinde yaptığı açıklamada: “Trump Suriye’de tekrar askeri eyleme geçmek istiyor. Ancak bunu yapmayacağını umuyoruz” diyerek kafaları yeniden karıştırdı. Bolton’ın Türkiye ziyaretinde ABD net bir yol haritası ortaya koyamazken, Trump’ın çekilme kararı sonrası ülkesinden aldığı tepkiler Suriye konusunda köşeye sıkıştığını gösteriyor.

Bolton ziyareti, Pompeo’nun Ortadoğu turu ve yankıları derken ABD Başkanı Donald Trump’ın attığı bir tweet, Türkiye’den giden ekibin başkanı nasıl doldurduğunu gözler önüne seriyor. 14 Ocak günü atılan tehdit dolu o tweette şu ifadeler yer aldı: “Kürtlere saldırırlarsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvedeceğiz. 20 millik güvenli bölge kuracağız. Aynı şekilde Kürtlerin de Türkiye’yi provoke etmesini istemiyoruz.” Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’la telefonda görüşen Trump, bir tweet daha atarak her şeyin olumlu olduğunu aktardı.

Benzer konular