Bir aile için yatak odası ne kadar mahremse devlet için de o ölçüde mahrem olan askeri bilgilerle dolu odaya girildiğinde tarih 25 Aralık 2009, günlerden Cuma idi. Tıpkı bir dönemin kudretli generallerinin darbe harekâtlarını, hafta sonu tatilinden önce, Cuma günü (27 Mayıs ve 12 Eylül buna örnektir) uygulamaya koymaları gibi Gülenci yargı mensupları da Kozmik Oda araması için Cuma günü karar çıkarmıştı.
Gülenist Hâkim Kadir Kayan, sınırlı sayıdaki askeri personelin bile karmaşık şifrelerle ve göz, parmak tanıma sistemiyle girdiği odaya mahkeme kararıyla girdi. Kararı veren yine kendisinin üye olduğu Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi idi. Kayan, devletin, Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ya da Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) adı verilen yapılanma ile mücadelesinin başladığı 2011 yılında Kozmik Oda aramasından ötürü ödüllendirildi ve Yargıtay Üyeliği’ne seçildi.
Kozmik Oda aramasının askeri ve istihbari açıdan ne anlama geldiği, iki yıl gecikmeyle Gülen Örgütü’nün MİT Müsteşarı’nı tutuklamaya çalıştığı 7 Şubat operasyonundan sonra anlaşılmaya başlandı.
Bu yazıda, cevabı bir ölçüde bilinen Kozmik Oda’daki sırlar nelerdi sorusunun yanıtını vermeye çalışırken, o gün 25 Aralık 2009’da odadan alınan, absürt ve ironik, ama aynı ölçüde de gerçeği yansıtan bir ifadeyle söyleyelim; mahkeme kararıyla çalınan sırların bugün Türkiye’ye karşı yapılmak istenen operasyonun istihbari hammaddesine nasıl dönüştürüldüğü sorusunun cevabının izlerini de süreceğiz.
Baştan başlayalım: Kozmik Oda’ya girilmesine vesile olan soruşturma, 24 Aralık 2009’da ta ABD’den gelen bir ihbar üzerine başlatılan kurmaca bir suikast senaryosu ile ilgiliydi. ‘Sözde suikast’ın, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik olarak planlandığı iddia edilmişti. Bunun için Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda görevli üç subayın alıkonulması ve Arınç’a suikast düzenleyecekleri iddiası ile kovuşturulması gerekiyordu. Planın bu aşaması, düzmece suikast planlarıyla Gülenci polis ve savcılar tarafından şipşak kotarıldı.
Devamı Gerçek Hayat’ın 796. sayısında…