Papa’nın Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretinde ortaya çıkan tablolar şaşırtmasa da utandırdı. Dinler arası diyalog çerçevesinde geldiği söylenen Papa’nın, Müslümanlara karşı pek de hoşgörülü olmayan BAE için ne anlam ifade ettiği muallakta kaldı. Papa’nın Türkiye karşıtı koalisyona göz kırptığı, BAE’nin siyasi destek aradığı yapılan yorumlar arasında. Ziyareti belki de en iyi şekilde özetleyenler Papa’yı karşılayanların taşıdığı pankartlar oldu. “Hoşgeldin Papa… Elhamdülillah”
Vatikan devlet başkanı ve Katolik dünyanın ruhani lideri Papa Francesco’nun geçtiğimiz günlerde Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) gerçekleştirdiği ziyaret çok konuşuldu. Ziyaretin bu kadar ilgi çekme sebebi ruhani liderin Körfez bölgesine adım atan ilk Papa olmasıydı. Tarihi ziyaretten yansıyan fotoğraflar da bu ilgiyi katlayan sebepler arasındaydı. Zira objektiflere BAE veliaht prensi Muhammed Bin Zayed Papa karşısında el pençe dururken, El Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib de Papa Francesco ile gayet samimi bir şekilde sarılırken yansımıştı.
Veliaht Prens Muhammed bin Zayed’in davetlisi olarak Birleşik Arap Emirliklerine giden Papa Francesco, Abu Dabi Uluslararası Havalimanı’nda Veliaht Prens ve El-Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib tarafından karşılandı. Abu Dabi’de dinler arası diyalog konferansına katıldı, El Ezher Üniversitesi’nin baş imamı Şeyh Ahmed el Tayyib’in girişimiyle düzenlenen, “İnsanî Kardeşlik” temalı etkinlikte bir konuşma yaptı ve Abu Dabi’nin en büyük stadyumunda, kalabalık bir Hristiyan gruba kitlesel bir ayin düzenledi. Papa’nın Abu Dabi halkı tarafından büyük ilgi görmesi, üstünde “Elhamdülillah” yazan pankartlarla karşılanması da dikkat çekici bir ayrıntıydı.
Vatikan devlet başkanı ve Katolik dünyanın ruhani lideri Papa Francesco’nun geçtiğimiz günlerde Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) gerçekleştirdiği ziyaret çok konuşuldu. Ziyaretin bu kadar ilgi çekme sebebi ruhani liderin Körfez bölgesine adım atan ilk Papa olmasıydı. Tarihi ziyaretten yansıyan fotoğraflar da bu ilgiyi katlayan sebepler arasındaydı. Zira objektiflere BAE veliaht prensi Muhammed Bin Zayed Papa karşısında el pençe dururken, El Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib de Papa Francesco ile gayet samimi bir şekilde sarılırken yansımıştı.
Veliaht Prens Muhammed bin Zayed’in davetlisi olarak Birleşik Arap Emirliklerine giden Papa Francesco, Abu Dabi Uluslararası Havalimanı’nda Veliaht Prens ve El-Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib tarafından karşılandı. Abu Dabi’de dinler arası diyalog konferansına katıldı, El Ezher Üniversitesi’nin baş imamı Şeyh Ahmed el Tayyib’in girişimiyle düzenlenen, “İnsanî Kardeşlik” temalı etkinlikte bir konuşma yaptı ve Abu Dabi’nin en büyük stadyumunda, kalabalık bir Hristiyan gruba kitlesel bir ayin düzenledi. Papa’nın Abu Dabi halkı tarafından büyük ilgi görmesi, üstünde “Elhamdülillah” yazan pankartlarla karşılanması da dikkat çekici bir ayrıntıydı.
ZİYARET KÜRENİN YANSIMASI MI?
Birleşik Arap Emirlikleri 2019 yılını hoşgörü yılı olarak kabul etmiş, Papa da bu ziyaretini dinler arası diyalog kapsamında değerlendirdiğini ve “beyaz bir sayfa” açıldığını söylemişti. Arap yarımadasına gerçekleştirilen ilk Papa ziyaretinin “2019 hoşgörü yılı”na denk düşmesi dikkat çekici bir nokta. ABD’nin, İsrail’in Ortadoğu’daki varlığını tahkim etmek için Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır’la bir blok oluşturma sürecine girdiği, “ılımlı İslam” politikalarının devreye sokulduğu dönemde gerçekleşen bu ziyaret, kürenin etrafında el ele veren Trump, Kral Selman ve Sisi pozunun gölgesinden uzakta değerlendirilebilir mi?
HOŞGÖRÜ SADECE GAYR-I MÜSLİMLERE
2019’u hoşgörü yılı ilan eden BAE’nin ülkesinde yaşayan Hıristiyanlar, Yahudiler, Budistler, Hindular, ateistler için özgür bir ülke olsa da söz konusu Müslümanlar olduğunda durum farklılaşıyor. BAE’nin Müslümanlara karşı “ılımlılık” ve “hoşgörü” karnesi pek de iyi değil. Birleşik Arap Emirlikleri, neredeyse 20 yıldır Körfez’de başta İhvan-ı Müslimin olmak üzere İslamî hareketlerle mücadele içinde. 1990’lı yılların başında Bin Zayed’in iktidara gelmesiyle İslami hareketlere mensup kimseler kamu görevlerinden uzaklaştırıldı. Kamuya açık faaliyetler yasaklandı. Hayır kurumları, yardım kuruluşları, STK’lar kapatıldı. Camilerde faaliyet gösteren Kuran araştırmaları grupları bile bu yasaklardan payını aldı. İslami eğilimleri farklı olan ülke vatandaşı olmayan Müslümanlar sınır dışı edildi. Bu nedenle Papa’nın ziyareti esnasında atılan hoşgörü nutukları “Hoşgörüden biraz da Müslümanlar faydalansa” yorumlarını da beraberinde getirdi.
TÜRKİYE KARŞITI YAPIYA DESTEK ZİYARETİ
Dinler Tarihçisi ve Siyaset Felsefecisi Lütfü Özşahin’den Papa’nın ziyaretinin politik ve teolojik anlamda ne ifade ettiğini değerlendirmesini istedik. BAE’nin İran ve Türkiye’ye karşı bir milyarlık Katolik dünyasının desteğini almak istediklerini ve Papa’nın ziyaretinin son tahlilde dini olmaktan çok siyasal bir destek arayışı sonucu olduğunu söylüyor. Özşahin’in tespitleri şöyle:
“Papa siyasi ve seküler anlamda Vatikan’ın başkanı olduğu için dünyanın herhangi bir ülkesine diplomatik ziyaretler yapabilir. Dini sıfatıyla da Katolik dünyasının ruhani lideri olduğu için Hristiyanlık için kutsal sayılan yerleri ziyaret edebilir, Hac yeri ilan edebilir. Ancak Papa’nın ziyaretleri aslında dini olmaktan çok politik ziyaretlerdir. Tam bir teokratik yapıdan bahsedebiliriz. Dolayısıyla Papa bir ziyarette bulunduğunda bunu hem dini hem siyasal açıdan değerlendirmek gerekir.
BAE dinsel anlamda Hristiyan ilahiyatı açısından çok fazla önemli değildir. Hz. İsa ve havarilerinin doğup büyüdüğü yer olduğu ve onların inanışlarına göre Tanrı İsa’nın çarmıha gerildiği yer olan Kudüs önemlidir. BAE ve Suudi Arabistan ziyaretleri siyasal içerikli ziyaretlerdir. Geniş çerçevede bakarsak Türkiye karşıtı bir yapı olarak da değerlendirebiliriz. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan keza Mısır, İngiltere, İsrail hattı siyaset yapan ülkeler. Ortak özellikleri ise Türkiye karşıtı olmalarıdır. Papa da bu ülkeleri ziyaretiyle bir anlamda Türkiye’ye karşı mesaj veriyor. Bu ülkelerin yanında olduğunu resmen söylemese bile ziyaret ve buradaki diyaloglarıyla ilan etmiş oldu.
Hristiyan dünyası için birinci derecede kutsal topraklar Kudüs’se ikinci kutsal topraklar Anadolu’dur. Kutsal 7 Kilise Ege bölgesindedir, Türkiye toprakları hac yerleridir. Hristiyan teolojisi açısından Tanrının gezdiği, ziyaret ettiği topraklardır. Dolayısıyla proje Türkiye’nin biraz daha kuşatılmasına yönelik ziyaretler olarak değerlendirilebilir.”
DİYALOGUN AMACI HRİSTİYANLAŞTIRMA
“Papa dinler arası diyalog çerçevesinde bu ziyareti yaptığını söyledi. İkinci bir dinler arası diyalog dalgası da başlayabilir. Özellikle Ezher Üniversitesi merkezli olarak. Papa Ratzinger diyalog sürecini askıya almıştı. Büyük ihtimalle Papa Francesco bu dinler arası diyalog sürecini başlatma niyetinde. Dinler arası diyalogun temel gayesi ise barışı korumak veya ateizmle, dinsel sapkınlıklarla mücadele değil, bizatihi Asya’nın Hristiyanlaştırılmasıdır. Özellikle de Müslümanları kendi dinleri ve Peygamberleri konusunda şüpheye düşürmek ve kendi medeniyetlerine yabancılaştırmaktır. Sürüleştirmek, kontrol etmek, gerekirse Hristiyanlaştırmaktır.”
PAPA NERDE KAOS ORADA
“Bu perspektiflerden baktığımız zaman aklımıza eski bir Kızılderili atasözü geliyor. ‘Eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir.’ Bu aslında eksik bir sözdür. Aslında Papa’nın geçtiği yerde kaos, kargaşa ve aynı zamanda şeytan eksik olmaz. Papa son tahlilde Kutsal Roma Germen İmparatoru gibi modern anlamda misyon yüklenmeye çalışan bir şahsiyettir ve bütün Hristiyanlar iki yüzlü bir davranış içindedir. Çünkü biz Hristiyanlara ehli kitap olarak bakarız fakat Hristiyan teolojisi açısından Hz. Muhammed halen sapkın ve şizofrendir. Kur’an-ı Kerim sahte bir dökümandır. İslam Yahudiliğin heterodoks, sapkın bir koludur. Hz. Peygamber şeytanla, antichristle özdeşleştirilir. Papa, Vatikan keza Ortodoks ve Protestanlar bu tavırlarından vazgeçmemişlerdir. Müslümanların bu gerçeği bildiği halde Papa’nın karşısında şahsiyetsizce ve onursuzca saygı duruşuna geçmesi son derece utandırıcı bir hadisedir.”
BAE SİYASİ DESTEK ARIYOR
“BAE tarafından baktığımızda ise, İran’a, Türkiye’ye karşı Katolik dünyasının desteğini almak istiyor. Dini olmaktan çok siyasal bir destek arayışındalar. Bunların hepsi acenta devletleridir. Zaten Protestan dünya, Amerika bu ülkeleri destekliyor. Katolik dünyası da bu ülkeleri desteklemiş olurlarsa Birleşik Arap Emirlikleri gibi Suudi Arabistan gibi acente ülkeler, Batının uşaklığını yapan ülkeler, Türkiye’ye karşı daha da güç kazanacaklarını vehmetmekteler.”