Los Angeles merkezli Karga7 adlı prodüksiyon şirketi tarafından Netflix için yapımı üstlenilen İmparatorlukların Yükselişi: Osmanlılar (Rise of Empires: Ottoman) 6 bölümden oluşan belgesel-dizi serisi 24 Ocak’ta yayınlanmaya başladı. İlk bakışta Ocak başında yayına giren ‘Mesih’ adlı bir başka Netflix yapımı kadar “provokatif” gözükmese de (bkz. 13 Ocak tarihli Gerçek Hayat), platformun bu son “bombası” yakından bakıldığında Osmanlı’nın mirasını taşıyan bu coğrafya açısından hayli tartışmalı pek çok noktayı gündeme sokmaya çalışıyor.
İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethini, belgesel kisvesi altında “tarafsız” anlatma iddiasında bulunan söz konusu yapım, Hollywood’un kan ve şiddeti estetize eden aksiyon filmlerinden aşina olduğumuz aksiyon sahneleri ile “akademisyen destekli” belgesel anlatımını harmanlayan yeni bir Netflix mâmülü.
Senarist, yapımcı ve yönetmen koltuğunda oturan Emre Şahin aynı zamanda Karga7’nin de kurucusu. Bunun dışında yapıma esas ağırlığını veren, röportaj şeklinde görüşleri aktarılan akademisyenler kadrosuna baktığımızda Jason Goodwin, Karen Barkey, Lars Brownworth, Roger Crowley, Marios Philippedes, Michael Talbot, Emrah Sefa Gürkan gibi tarihçiler bulunmakta. Ancak bu akademisyenlerin arasında bir isim var ki, uzmanlığı göz önüne alındığında neden kadroya dâhil edildiği anlaşılamamakta: Jeoloji uzmanı Prof. Dr. Celal Şengör. “Osmanlı Devleti benim kanaatimce Türk tarihinin en alt noktasıdır” demiş. Osmanlılar’a karşı her fırsatta olumsuz görüş bildiren bir jeoloğun İstanbul’un fethiyle ilgili bir “belgesele” katkısı ne olabilir, yapıma dair en büyük soru işaretlerinden biri.
ŞEYTANÎ KURGU VE KİRLİ OYUNLAR
Gelelim serinin içeriği ile ilgili sorunlara:
– Cem Yiğit Üzümoğlu’nun canlandırdığı Fatih Sultan Mehmed’in sık sık çocukluk günlerine atıfta bulunulurken karşımıza Tuğba Büyüküstün’un canlandırdığı 2. Murad’ın nikâhlı eşi Sırp prensesi, resmi fermanlarda adı Despina Hatun olarak geçen Mara Hatun (Brankoviç) çıkıyor.
Her fırsatta İstanbul’un fethine karşı çıkan ve fetih sonrası idam edilen, babası 2. Murad’ın Veziriazam’ı Çandarlı Halil Paşa’ya karşı yalnız kalan Fatih’e destek ve akıl veren en önemli odaklardan biri olarak resmediliyor, Despina Hatun. İstanbul’un fethi üzerine önemli çalışmaları bulunan tarihçi Prof. Marios Philippedes, Fatih’in Mara Hatun ile olan muhabbetini, dizinin ikinci bölümünde şöyle yorumluyor: “[Fatih’in] Annesi muhtemelen Bizans kökenliydi. Nereli olduğunu bilmiyoruz. Mehmet bu sırrı mezara kadar götürdü. Ona hep Hatun diye hitap ederdi. Ama kim olduğunu bilmiyoruz. Mara, Mehmet’i kanatları altına almış olabilir” Fatih’in annesi Hüma Hatun’a dair satır arasında söylenen bu sözler, Osmanlı şeceresine dair bir tartışmayı alevlendirmeyi amaçlıyor.
Bunun haricinde Fatih üzerindeki etkisi yoluyla Mara Hatun’a atfedilen rolün büyüklüğü de, dikkat çeken bir başka husus. Özellikle de fethe önemli katkılar sağlayan Fatih’in akıl hocası Akşemseddin hazretleri göz önüne alındığında…
– Dizide Fatih Sultan Mehmed’in sürekli olarak Büyük İskender’e atıfta bulunması, kendisini onunla kıyaslaması, ister istemez onu İskender’in gölgesinde bırakırken, Fatih’i de kendine özgü tarihî bir karakter olmaktan çıkarıp, onu âdeta İskender’in Ortaçağ’daki bir kopyası gibi gösteriyor.
GIUSTINIANI’YE HAKSIZ PÂYE
– Öte yandan dizide Fatih’in karşısına konumlandırılan, İstanbul’un savunması için İmparator tarafından bizzat görevlendirilen Cenevizli korsan ve paralı asker Giovanni Giustiniani ise dizinin asıl kahramanı pozisyonunu alıyor, bir müddet sonra. Şehrin savunulmasında Bizans kuvvetlerini yok sayan anlatım, 2 bin kişilik profesyonel ordusuyla Giustiniani’yi merkeze oturtuyor. Doğduğu Cenova’dan, Akdeniz’de korsanlık yapmak için ayrılmış ve gaddarlığıyla ün salmış Giustiniani’nin şehrin savunmasında oynadığı rol ve taktik başarıları sürekli vurgulanıyor. Bunun yanı sıra İstanbul’a şöhret ve altın için gelmiş olan paralı asker gerçeği ise adeta hasıraltı ediliyor. Giustiani’ye verilen önem bir noktada öyle abartılıyor ki, bir sahnede Fatih bizzat surlara yaklaşarak kendisini Osmanlı tarafına geçmesi için ikna etmeye çabalıyor! Fatih’in kendisine tüm Ege’yi vaad etmesine karşın, İstanbul ve Bizans aşkıyla tutuşan İtalyan bu teklifi reddediyor! Belgeselin iddiasını tamamen terk edip, drama yaratmak uğruna kurguyu başa çektiği bu sahneler, yapımın “tarafsızlığını” alenen terk etmesine sebep oluyor.
NETFLİX’TEN PROVOKASYON KARTI
– “Tarafsızlığın” çöpe gittiği bir başka bölüm de Giustiani ve askerlerinin, açık arazide Osmanlı kuvvetleriyle göğüs göğüse çarpıştığı sahneler. Dizi boyunca Fatih’in en önemli kozu olarak anlatılan, Ortaçağ’ın en seçkin birliklerinden biri olarak övülen Yeniçeriler’in, Cenovalılar tarafından “kıyıma” uğradığı bu sahneler sol gösterip sağ vuruyor, deyim yerindeyse. Adeta yüksek bütçeli bir Hollywood aksiyonuna dönüşen bu görüntülerde, zırhlı Cenovalılar karşısında Osmanlı ordusu ve özellikle Yeniçeri taburu biçare bırakılıyor. Çocuk yaştan itibaren Osmanlı idaresi içerisinde yer almış, liderlik vasıfları ile stratejik dehası iyi bilinen Fatih ise bu “bir avuç kahraman Cenovalının” başındaki Giustiani’nin karşısında çaresiz kalıyor! Barutlu silahlar konusunda o dönemin en iyi birliği sayılan Yeniçerilerin elinde tüfek görülmemesi de cabası…
Projenin başındaki isim olan Emre Şahin, diziye dair verdiği bir röportajda kurmaca ile belgesel dilini bir araya getirerek, Netflix üzerinden dünya ve Osmanlı tarihinin önemli safhalarından birini oldukça geniş bir kitleye anlatma gayesini taşıdıklarını belirtiyor. Fakat bu mümkün olan en geniş kitleye yayma gayesi – yani Netflix diliyle konuşursak bir dizinin ne kadar çok tık aldığı – belli ki bir noktada kurmaca ile belgesel arasındaki dengeyi ilki lehine çeviriyor, keza ne kadar doğru ve objektif olursa olsun bilgi, aksiyon ve drama kadar tık aldırmıyor. Bu yüzden kimi noktalarda da belgesel değil de yerli “Taht Oyunları”nı seyrederken buluyorsunuz kendinizi. (Taht Oyunları demişken… Game of Thrones dizisinin önde gelen oyuncularından biri olan Charles Dance’in İmparatorlukların Yükselişi: Osmanlılar’ın anlatıcılığını yaptığını da buraya not düşelim.)
Bunun haricinde Netflix’in Mesih dizisi ile açtığı siyasi provokasyon kartı bu dizide o kadar bariz olmasa da yukarıda bahsettiğimiz Osmanlı şeceresine dair satır arasına sıkıştırılmış “akademik yorumlar”, Mesih’in açtığı yolun devamı olabilir.
NETFLİX KİM VE KİMİN?
Son zamanların popüler dijital platformu Netflix, 1997’de Reed Hastings tarafından kuruldu. 2007-2012 yılları arasında Microsoft Kurulu Üyeliği yapan Hastings, 2011’den bu yana Facebook’un yönetim kurulu üyeliğini de yapıyor. Tam adı Wilmot Reed Hastings, Jr., Netflix CEO’su Boston kökenli bir Yahudi. Şirket yönetim kurulu, Reed Hastings’ın yanı sıra Microsoft’un kurucularından Richard Barton, pek çok yazılım şirketinin yönetim kurulu üyesi A. George Battle, Amazon, Procter & Gamble ve LinkedIn gibi şirketlerde yöneticilik yapan Leslie Kilgore ve MoneyGram’ın ve Google yönetim kurulu üyelerinden Ann Mather’den oluşuyor. Türkiye’de 1,5 milyon dolayında üyesi olan Netflix’in dünya çapında 160 milyon abonesi bulunuyor.