15 Temmuz gecesi gerçekleşen FETÖ patentli darbe girişimi İslam dünyasında yaşayan milyonlarca insanı da ciddi anlamda korkuttu. Özellikle Arap coğrafyasında yaşayan Müslümanlar, Türkiye’deki darbe girişimi haberlerini endişeli gözlerle izledi, bulundukları ülkelerde meydanlara çıkarak ya da Türkiye’nin diplomatik temsilciliklerine giderek Türkiye’ye destek gösterileri düzenledi. Tunus, Cezayir, Mısır, Ürdün ve Filistin sokaklarında yüz binlerce insan bu girişimin başarısız olması için namaza durdu, tekbirler getirdi. Darbe girişimi halk tarafından püskürtülünce bu ülkelerde de büyük sevinç yaşandı. Arap akademisyenler, ülkelerindeki 15 Temmuz gecesini ve sonrasını Gerçek Hayat’a anlattı. Onlara göre bu girişim, sadece Türkiye’ye değil, İslam âlemine yapılmış bir saldırıydı. Eğer darbe başarılı olsaydı, Müslümanları artık kimse savunamayacaktı.
Erdoğan da giderse bize ne olacak?
Dr. Mu’in Naim – Siyaset Bilimci (Filistin)
Türkiye, Filistinliler için ayrı bir öneme sahip. Erdoğan’ın ve AK Parti’nin Filistin’e verdiği mücadele, şüphesiz ki bunda en büyük etken. 15 Temmuz gecesinde Filistin halkı, ülkenizde yaşanan darbe girişiminin özellikle Filistin’e, İslam Dünyası’na ne kadar zarar verecegini anladıklarından neticeyi büyük bir korku ve endişeyle bekleyerek dua ettiler. Türkiye’nin son 10 yıl içerisindeki Filistin lehine gelişen durumların değişebileceğinden korkuyorlardı. Özellikle Türkiye’nin son yıllarda yaptığı girişimlerle, Ortadoğu’daki politikaları tersine çevirebileceğini hissettiklerinden dolayı, bunları kaybetme endişesiyle ciddi bir şekilde panik havası hâkimdi Filistin sokaklarında. Mısır’da gerçekleşen darbe en çok Filistinlileri etkiledi. Halkın zihninde o gece şu soru vardı: “Türkiye’de darbe başarılı olursa bizi kim savunacak, Mısır’da Mursi gitti, Erdoğan da giderse bize şimdi ne olacak?” Olaylara sadece kendi penceresinden bakmadılar tabi.
Türkiye’deki Müslüman kesimin de büyük zarar göreceğini düşündüler. Zira Filistinliler, Türkiye’deki darbelerde İslami cenahın hedefte olduğunu biliyordu. Velhasıl, İstanbul’da, Ankara’da insanlar ne kadar tedirgin oldularsa Gazze’de yaşayan insanlar da o kadar etkilendi. Filistin’de meydanlar dolup taştı.
Ellerinden Kuran’ı, dillerinden duayı hiç eksik etmediler. Bu olayın son bulması için dua ve telkinlerle namaz kıldılar, tekbir getirdiler. Filistin’de o gece, birçok evin ışığı sabaha kadar yandı. Olayları sabaha kadar televizyondan takip ettiler. Türkiye, bu ümmetin umududur. Allah’a çok şükür bu darbe girişimi, bu defa fazla uzun sürmedi. Kısa sürede bertaraf edildi.
Türkiye ümmet için umut kaynağı
Dr. İbrahim Bouazzi – TNN TV Genel Yayın Yönetmeni (Tunus)
Türkiye’de meydana gelen olayların başladığı gece Tunus yönetimi, ilk saatlerde darbe girişimi ile alakalı tutumunu açığa çıkarmadı. Ama o gece, saat 9-10 gibi Tunus’taki özel medya kuruluşları darbe girişimini ekranlara yansıtmaya başladı. Tunus’ta halk bazında bir ayrışma oldu. Zaten devletin resmi kanalları her hangi bir açıklama yapmadı. Ülkede Arap milliyetçiliği yapanlar ve solcular herhangi bir tepki vermedi, zira bunlar Esed yanlısıydı. Ayrıca Suriye konusunda rejimin tarafını tutan siyasi akımlar da vardı. Darbeden tedirgin olanlar genelde İslami partilerden oluşuyordu. Bunlar darbenin başarısından çok korktular. Çünkü AK Parti’nin başında bulunduğu Türkiye, onlar için bir umut kaynağı. Türkiye onlar için bir model ülkeydi ve hala öyle. Amerika ve uluslararası güçler için İslam demek; “DEAŞ, El Kaide, kelle kesmek, canlı bomba” demekti. Uluslararası güçler, İslam’a böyle bir imaj vermeye çalışırken Türkiye tam aksine bir imaj verdi. İslam, insan hakları, adalet, demokrasi demekti. Bu örneği Türkiye’de görüyorlar. Fazla bir örneği yok. Mesela Cezayir’de seçimleri kazanan İslami partiye darbe yaptılar. Keza Mısır’da, Sudan’da da İslami parti kazandı ve darbeyle indirdiler. İslam’ı daha çok zedelediler. İslam’ın en mantıklı, en insani, en makul tecrübesini Türkiye’nin dünyaya göstermiş olması, küresel güçler için rahatsız edici bir durum. O yüzden Tunus’ta İslami kesim, darbenin başarılı olma ihtimalinden çok korktu. Zaten ertesi sabah darbe girişiminin başarısız olduğu anlaşılınca, Tunus’ta bir bayram havası esti. Binlerce Tunuslu, kendi ülkelerinde yapılan darbe girşimini önleyen halkın sevinci gibi Türk büyükelçiliğinin önünde kutlama yaptı.
Kutlamalar yapıldı, şekerler ikram edildi
Dr. İsmail Khaldi-Akademisyen (Cezayir)
Cezayir yönetimi o gece herhangi bir tepki vermedi. Olayın nasıl sonuçlanacağını kestiremediler. Ona göre hareket edeceklerdi. Başarısız olduğu anlaşılınca formalite icabı “yanınızdayız” dendi. Ama Cezayir halkı çok iyi bir tepki verdi. Televizyonlarda olayları an be an takip ettiler. Cezayir halkı, Türkiye halkını kendine çok yakın hisseder. Zaten Cezayir’de yüzde 15 civarında Osmanlı Türk’ü halen yaşamakta. Cezayirliler için Erdoğan, mazlumların sesi. Ve bu sesin sahibine kol kanat germek istediler. Mesela darbe gecesi birçok akademisyen arkadaşım İstanbul’a gelmek istedi. Hatta Fransa’daki akademisyen arkadaşım geldi bile. Fransa’dan kalkıp Türkiye’de demokrasi meydanlarına katıldı günlerce. Cezayir meydanlarında insanlar, darbenin gerçekleşmemesi için gece geç saatlere kadar korku ve endişe ile beklediler. Başarısız olduğu anlaşılınca endişe ve korkunun yerini sevinç ve mutluluk aldı. Şükür namazı kıldı bu millet. Kutlamalar yapıldı, şekerler ikram edildi. Türk milleti bilmeli ki bu sadece Türkiye’ye yapılmış bir darbe girişimi değildi. İslam Âlemine yapılmış bir darbeydi. Çok şükür ki ümmet olarak atlattık.
Türkiye’ye ettiğim kadar çocuklarıma dua etmedim
Yard. Doç. İbrahim Halalsheh-Akademisyen (Ürdün)
Ürdünlüler, o gece sabaha kadar meydanlarda olayları, El Cezire kanalından canlı canlı takip ettiler. El Cezire kanalı, darbe girişimini 48 saat canlı verdi. Arap dünyasında Erdoğan’a karşı çok büyük bir sevgi var. Ürdün’de de öyle. Halk sabaha kadar dualar eşliğinde bekledi. Hatta kız kardeşimin o gece için bana şöyle dediğini hatırlıyorum: “O gece, Türkiye’ye ettiğim dualar kadar çocuklarıma dua etmedim.” İnsanlar meydanlarda namaz kıldılar, her rükûda, her secdede Türkiye’ye dua ettiler. Çünkü Türkiye’nin Suriyelileşmesini, Mısır gibi olmasını istemediler. Şöyle bir gerçek var ki 59 ülkenin içinde bulunduğu İslam İşbirliği Teşkilatı ve bunlar içinde bağımsız, ekonomisi diğerlere oranla daha iyi ülke sadece Türkiye. “İyi bir İslam ülkesi gösterin” dendiği zaman ne Mısır’ı gösterebilirsiniz, ne Suriye’yi, ne Pakistan’ı, ne de başka bir İslam ülkesini, bir tek Türkiye var. Türkiye’nin son 15 yılda gösterdiği üstün başarılar, bölgesel davaları savunması, bunların elbet bir karşılığı olacak. Her ne kadar bazı İslam ülke liderlerini bu durum rahatsız ediyorsa da, halklarda bu gibi düşünceler söz konusu değil. Mesela Ürdün’de bazı esnaflar, dükkânlarına Erdoğan ismini verdi. Çocuklarına Erdoğan ismini verenler bile var. Müslümanlar başarıya susamış, Müslümanların haysiyeti zedeleniyor her yerde aşağılanıyor. Bir Müslüman lider çıkıyor, “one minute” diyor, başka bir yerde kredi kuruluşlarını rahat rahat eleştiriyor. Dünya 5’ten büyüktür diyor.Müslümanların istediği gerçek lider bu ve sahip olduğumuz için ne kadar şükretsek az.
Türkiye özgürlüğünü kazandı, ya biz
Ahmed Yusuf-Seta Dış İlişkiler Uzmanı (Mısır)
15 Temmuz darbe girişimi sadece Türkiye’yi değil, bütün İslam ülkelerini etkileyen bir girişimdi. Bu girişimi dünyanın başka başka yerlerinde olan diğer darbelere benzetmemek gerekir. Bölgenin kaderini değiştirecek, İslam dünyasına yapılmış bir saldırıydı. Şu an bölgede en güçlü, en istikrarlı bir şekilde devletini yöneten Türkiye. Onun için sıradan bir olay diye geçiştiremeyiz. Mısır’daki darbe, büyük bir olaydır. Ama Türkiye’deki darbe girişimi tüm Müslüman halklar için bir anlam ifade ediyor. Mısır’da 15 Temmuz gecesini geçersek kanlı bir darbe ile başa gelen Sisi, Erdoğan’ın gitmesini çok arzuluyordu. O gece tüm Mısır kanalları ki hepsi darbe yanlısı kanallar bu, “Erdoğan devrildi, Türkiye’yi asker yönetecek” şeklinde sevinerek yayınlar yapıyordu. Ama bir de sabah baktılar ki Türkiye hala dimdik, hala güçlü. Onlar için tam bir hüsrandı doğrusu. Esasen halâ da aynı yayın politikasına devam ediyorlar. Mısır basını sürekli Türkiye’ye saldırıyor. Ama Mısır halkı için ise tam tersi. Mutluluk, sevinç, gözyaşı… Mısır’dan bahsediyorum, Türkiye’den değil. Darbe girişimi esnasında Mısır halkında korku ve endişe hâkimdi. Darbenin acısını çeken halk olarak Türkiye’de darbe olmasını kesinlikle istemediler, istemezler de. O geceyi evlerinde namaz kılarak, dualar ederek geçirdiler. Mısır’daki cunta yönetimi tarafından hapishanelerde tutuklu bulunan binlerce kişinin, Türkiye için dua ettiğine dair bilgi geldi bana mesela. Biz Mısır halkı olarak diyoruz ki Türkiye farklı bir başarıya ulaştı. Bu başarıyı engellemek için Mısır’da darbe yapanlar, Suriye’deki zulmü çıkartanlar, Türkiye’yi yıkmayı, iç savaş çıkarmayı denediler ama Türkiye’yi Allah korudu. Mısır halkı, arkasında “güçlü bir Türkiye” olsun istiyor. Bu ülkede 5 yıldır sorunlar yaşanıyor. Mısır’daki kaotik ortamı gelecek yılların gidişatı belirleyecek. Yüzyıldır bölgemizde özgürlük söz konusu değil. Bu bölgede sadece Türkiye özgür, bunu görüyoruz. Bütün Müslüman halklar özgürlük istediği için, küresel güçler, darbelerle iç savaş çıkartıyor. Türkiye ise buna müsaade etmedi. Özgürlüğüne, hem halkın eliyle hem de devlet eliyle birleşerek sahip çıktı. Bu durum Arap halkları için bir örnektir. Türkiye’deki darbeyi bitirmek bölgedeki değişimi destekliyor, bütün İslam âlemine ümit veriyor.