Hıristiyan veya ateistleşeceksen buyur gel

Suriyeli sığınmacıların daha iyi bir hayat kurmak için tercih ettiği Avrupa, sığınmacılara karşı kanunlarını sertleştirirken, çıkarılan yeni yasalarla “Avrupa Değerleri”ne dâhil olmayı zorunlu kılıyor. Avrupa değerleri, İslam inancından vazgeçip, Hıristiyan ya da ateist olmak olarak dayatılıyor. Batının materyalist ve gayri ahlâkî kültürüne tabi olmayanlar ise sınır dışı ediliyor. Bunun hayır mı şer mi olduğunu ise zaman gösterecek.

Avrupa’da mülteci karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı artık bir devlet politikasına dönüştü. Hatta bunu Avrupa değerleri kapsamında bile değerlendirmeye başladılar. Eğer bu değerlere sahip değilseniz o ülkede yaşamak için bir nedeniniz yok demek. Sığınmacılar yaşadıkları olumsuz şartlar nedeniyle ülkelerini terk edip, daha iyi şartlarda yaşamak için Avrupa ülkelerini tercih ediyor. Gittikleri ülkelerin birçoğunda entegrasyon sorunuyla karşı karşıya kalan sığınmacılardan, türlü değerlere uyum sağlamaları isteniyor. Bu değerlerin ne demokrasi ne laiklik ne de insan haklarıyla hiç mi hiç ilgisi yok.

Mesela Norveç’in Göç ve Entegrasyon Bakanı Sylvi Listhaug’un ülkesine gelen mültecilere verdiği tavsiyeler bu türden. Dagbladet gazetesine sığınmacıların “ülkelerinin değerlerine uymak zorunda” olduğu türden bir yazı yazan Listhaug, “Biz sığınmacılara alışmak zorunda değiliz, onlar bize uyum sağlamalı. Bize ve alışkanlıklarımıza… Bu ülkenin değerleri, kanunları ve düzenlemeleri var. Mesela biz bu ülkede alkol kullanır ve domuz eti yeriz. Eğer burada iş sahibi olup çalışacaklarsa, örneğin domuz eti ve alkol servis edilen hizmet sektöründe çalışacaklarsa buna alışmalı ve eleştirmemeliler” dedi.

Göçmenler konusunda verdiği sözleri tutmayan, olumlu bir fotoğraf ortaya koymaktan uzak kalan Avrupa, daha iyi bir gelecek için hayatlarını riske atan sığınmacıları kendi din ve kültürlerini Avrupa’ya taşımama noktasında uyarmaya başladı. Neredeyse bütün Avrupa’nın göçmen yasalarını sertleştirilmesi de bu nedenle. Değerlere uymadığı ya da uymayacağı düşünülen mültecilerin kamplarda kalma süreleri uzatıldı, iltica talebinde bulunan birçok mültecinin talebi ise reddedildi.

TESTİ GEÇEMEYENLER SINIR DIŞI

Bu konuda bir diğer örnekse İsveç’ten. Aftonbladet isimli İsveç gazetesi, Hıristiyanlığa geçtiğini söyleyen 20 bin civarındaki kişinin Göçmenler Ofisince ‘Hıristiyanlık testine’ tabi tutulduğunu yazdı. Bu testi geçemeyen göçmenlerin sınır dışı edildiği iddia ediliyor.

Yine Danimarka, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı 25 bölgede ailelerin ülkeye ‘entegre’ olmadığını ileri sürerek birtakım yasalar dayatıyor. Kendi vatandaşına zorunlu kılmadığı birçok şeyi bu yasalarla Müslüman göçmenler için zorunlu hale getiren Danimarka, Müslüman çocukların Hıristiyan etkinliklerine katılmasını mecbur kılıyor.

GENÇLERE ELEKTRONİK KELEPÇE

Ağırlıklı olarak Müslüman ailelerin yaşadığı mahalleleri kapsayan kanun kapsamında “Noel ve Paskalya”nın anlatıldığı eğitimlere gitmeyen çocukların ailelerinin sosyal ödenekleri kesiliyor. Yürürlüğe giren yeni kanuna göre düşük gelirli göçmenlerin ikamet ettiği bölgelerde çocuklar 1 yaşından itibaren “Danimarka değerleri eğitimi” almak zorunda.

Bu politikaların yanı sıra geçen yıl, ırkçı politikaları ile bilinen Danimarka Halk Partisi’nin gettolardaki çocukların akşam 8’den sonra evlerinden çıkmamaları için teklif verirken, parlamentonun göçmen entegrasyonu komisyonu başkanı Martin Henriksen ise bu mahallelerdeki gençlere elektronik kelepçe takılmasını önerdi.

2015 yılındaysa Başbakan Merkel’in talimatı üzerine mültecilere Hıristiyan olma şartıyla oturma izni verildiği öne sürüldü. Almanya’nın bu girişiminden sonra Macaristan’ın da benzer bir yöntemle Suriyeli göçmenlere din dayatmasında bulunduğu ileri sürülmüştü. Avrupa değerlerini anlatırken özgürlüğü, adaleti ilk sıralarda sayan Avrupa, sığınmacılar söz konusu olduğunda bu değerler konusunda sınıfta kaldığını bir kez daha test etmiş oluyoruz.

Benzer konular