Salgının neden olduğu ekonomik sıkıntılara çözüm bulmak için pek çok yerel yönetim ve STK kampanyalar düzenleyerek yardım toplamaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, yardım kargaşasını tek elde toplamak için geçtiğimiz hafta “Biz bize yeteriz Türkiyem” adıyla devlet adına büyük bir kampanya başlattı.
Erdoğan’ın başlattığı kampanya sonrası İçişleri Bakanlığı bir genelge yayınlayarak, belediyelerin kampanyalarına son verdi. Ankara Belediyesi’nin “6 milyon Tek Yürek”, İstanbul Belediye’sinin “Birlikte başaracağız” ve daha pek çok belediyenin kampanyaları böylelikle son buldu ve kampanya banka hesapları bloke edildi.
CHP’DEN ÖNCE BİLDİRİ SONRA DAVA
Bu iki adım, CHP’li belediyelere aradıkları fırsatı verdi. Virüs nedeniyle yaşanan sıkıntılı günleri hükümet aleyhine kıpırdanmalara tahvil etmek istediklerini ilk günden bu yana gizleme gereği duymadan beyan eden CHP, 11 belediye başkanı aracılığıyla bir bildiri yayınladı ve “İçişleri Bakanlığı’nın kampanyayı ‘yardım’ kapsamına sokarak engellemesi hiçbir fayda sağlamayacak. Yardım bekleyen vatandaşlarımızın mağduriyetini artıracak” ifadelerine yer verdi.
İçişleri Bakanlığı’nın aldığı kararın kanunsuz olduğunu iddia eden CHP’li İmamoğlu ve Yavaş, İçişleri Bakanlığı’nın yardım adı altında para toplamalarını engelleyen genelgesinin iptali için Danıştay’a, hesaplara bloke koyduran Valilik kararının iptali için idare mahkemesinin yolunu tuttu.
YARDIM KAMPANYASI ‘BAĞIŞ’ OLDU
CHP’li belediyeler eski alışkanlık ve reflekslerle Danıştay ve İdare mahkemesine gitse de, kanunların ne dediği açık olduğu için bu kez kanunları arkadan dolanma yoluna başvurdular. İBB Başkanı, ‘yardım’ adı altında para toplama yetkisi olmadığını anlayınca, bu kez ‘bağış’ adı altında yeni bir süreç başlattı. Belediyelerin bağış toplama hakkından faydalanmak isteyen İmamoğlu, sosyal medyadaki hukukçu taraftarlarını ve trollerini seferber ederek para toplama konusunda ısrarlı olduğunu gösterdi.
Fakat karşı cepheden İmamoğlu’na gösterilen bir belge, İBB Başkanı’nın gerçek amacının farklı olduğu yönünde şüpheler doğurdu. İmamoğlu, 7 Şubat 2020’de Belediye Meclisine yazdığı yazıda ‘sınırsız bağış toplama’ yetkisi istemiş, Meclis ise İmamoğlu’na güvenmediği için bu talebi reddetmişti. Üstelik talep oy birliğiyle reddedilmiş, yani CHP’li üyeler de İmamoğlu’na bu yetkiyi vermek istememişti.
BAĞIŞ NEDİR, YARDIM NEDİR DERSİ
CHP’nin yardım adı altında para toplama planına kanunlar çerçevesinde engel olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz hafta katıldığı bir canlı yayında CHP’li belediyelerin aslında ne yapmaya çalıştığını tane tane anlatarak bağış ve yardım konularına açıklık getirdi.
İlgili kanunları hatırlatan Soylu “Belediyeler hem 5393’e göre hem de 5216’ya göre bağış alma hakkına sahiptirler. ‘8 evim var. 6 tanesini yaşlıların kalması için belediyeye veriyorum.’ dediğiniz andan itibaren belediyeye bağış yapabilirsiniz. Belediye bu bağışı nasıl kabul eder? Belediye meclisi toplar. Çünkü siz şartlı bağış yapıyorsunuz. Bağış özeldir, yardım geneldir. Yardım ve bağışı ayıran en önemli madde burasıdır. Belediye meclisinde o kararı alır. Böylece bu bağışı kendi üzerine alır. Bu şartlı bağış olur.” diye konuştu. Soylu, belediyelerin her bağışı kabul etmek zorunda olduğunu da belirterek, “Bu işlem yıllardır gerçekleşiyor. Buradan bir yardım kampanyası çıkarmak, ‘Bu dönemi fırsat bilerek yardım kampanyası yapıyorum.’ demek istismardır. Bunu çok net söyleyeyim. Bu bir siyasi kutuplaşma oluşturmaktır” dedi.
‘MERKEZİ HÜKÜMET’ OYUNU
Koltuğa oturduğu günden bu yana devletten ve hükümetten bahsederken ısrarla ‘merkezi hükümet’ diyen İBB Başkanı İmamoğlu’nun ne kast ettiği de geçtiğimiz haftaki yardım tartışmasıyla gün yüzüne çıktı. CHP’nin kanalı Halk Tv ve CHP’li gazeteci Fatih Portakal, Cumhurbaşkanlığı hükümetini ‘merkezi hükümet’ olarak, CHP’li belediyeleri ise ‘yerel hükümet(!)’ olarak tanımlama yoluna gitti.
Halk Tv gelişmeleri “Merkezi ve yerel hükümetin çatışması” ifadesiyle izleyicisine aktarırken, CHP’li Fatih Portakal, ana haber bülteninde “Gerek merkezi hükümet, gerek yerel hükümetler… Hangi parti olursa olsun… Bunda bile siyaset yapıyorlar…” ifadelerini kullandı.
Merkezi-yerel ayrımı yaparak yönetimi bölünmüş gibi gösterme çabası, yardım-bağış tartışmalarında da CHP’nin avantaj sağlama argümanına dönüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ulusal düzeyde başlattığı yardım kampanyasına CHP’liler sosyal medyadan verdiği düşmanca cevap, ‘kılcal damarlar’ sayesinde kısa sürede etkili bir anti-kampanyaya dönüştü. ‘Zırnık yok’ başlığı altında toplanan CHP’lilere, millet ittifakının bazı seçmenleri ve yurtdışındaki FETÖ üyeleri de büyük destek verdi.
KANUNLAR NE DİYOR?
Yaşanan yardım ve bağış tartışmaları, 3 kanun etrafında şekilleniyor. Yaşanan tartışma da, bu kanunların yeterince açık ve anlaşılır olmamasından kaynaklanıyor.
● 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu, 23. maddesindeki ‘belediye gelirleri’ bölümünün N bendinde ‘Şartlı ve şartsız bağışlar’ı ana gelirler arasında sayıyor.
● 5393 sayılı Belediye Kanunu da benzer bir hükmü 59. maddesinde belirtiyor. Burada da bağışlar belediyelerin gelirleri arasında gösteriliyor.
●Fakat 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunun hükümleri, farklı yorumlanması nedeniyle tartışmaların odağına oturuyor. Hangi kurum ve kuruluşların nasıl yardım toplayacağını belirleyen kanun, 2. Maddesinde “Türk Silahlı Kuvvetleri, dernekler, sendikalar, spor kulüpleri, mesleki kuruluşlar ve bağış kabulüne yetkili vakıfları kanun kapsamı dışında tutuyor.
Türkiye’den İspanya ve İtalya’ya yardım
Geçtiğimiz hafta yaşanan yardım tartışmasının ilginç bir boyutu daha vardı. Türkiye, korona kaynaklı ölümlerin en çok görüldüğü İspanya ve İtalya’ya askeri kargo uçaklarıyla yüklü miktarda tıbbi yardım gönderdi. Yardımlar devlet tarafından yapıldığı için de, kargolara Türk bayrağının yanı sıra ‘Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’ ibaresi ve Cumhurbaşkanlığı forsu yerleştirildi. Fakat bu yardımlar da farklı tepkilere neden oldu. Bir kesim yardımlara daha fazla ihtiyacı olan ‘dost’ ülkeler dururken salgını umursamadığı için bu hale gelen iki ülkeye öncelik verilmesini eleştirirken, CHP’liler ise yardımları değil üzerindeki etiketleri eleştirdi. Cumhurbaşkanlığı yarışında Erdoğan’ın da rakibi olan ve o koltuğa oturmak için çaba gösteren Muharrem İnce ve çok sayıda CHP’li, yardım kolileri üzerinde ‘Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’ yazmasını hedefe oturttu.