Hamas topu İsrail’e attı

Hamas geçtiğimiz hafta, yeni siyaset belgesini açıkladı. Hazırlanmasının 4 yıl öncesine dayandığı ve 2 yıldır üzerinde yoğun bir şekilde çalışıldığı ifade edilen belgedeki en önemli yenilik, Hamas’ın Filistin topraklarında “nehirden denize kadar” devlet kurma idealini sürdürmek ve İsrail’i tanımamakla birlikte, uluslararası anlaşmalarla da kabul görmüş olan 1967 sınırlarını tanıdığını açıklamasıydı. 42 maddeden oluşan belgenin Hamas’ın tüm liderlerinin, içerideki ve dışarıdaki kurumlarının ortak görüşünü yansıttığını ifade edildi.

Savaşımız siyonizmle

Belgenin önemli maddelerinden bir diğeri ise Yahudilere karşı bir din savaşı yürütülmediği, Filistin topraklarını İsrail kuşatmasından kurtarmak için savaştıkları konusuydu. “Hamas, çatışmanın dinleri sebebiyle Yahudilerle değil, Siyonist projeyle olduğunu vurgular ve Hamas Yahudi oldukları için onlarla bir çatışma yürütmemektedir” açıklaması mücadelenin saldırgan işgalci Siyonistlerle olduğunu vurguluyordu.

İhvan’dan bağımsızız açıklaması 

Ayrıca belgede Hamas kendini “Hedefi Filistin’in kurtuluşu ve Siyonist projeyle mücadele olan, çıkış noktaları, hedefleri ve araçları itibariyle İslâm’ı referans alan Filistin İslami Ulusal Özgürlük ve Direniş Hareketi” sözleriyle tanımladı. “Hamas, fikri açıdan İhvan (Müslüman Kardeşler) ekolünün bir parçasıdır ancak biz bağımsız bir Filistin örgütüyüz” diyerek İhvan’dan ayrı bir yerde durduklarını belirtti.

Bu belgenin ne tür bir süreç sonunda ortaya çıktığı, ne anlama geldiği, bölge coğrafyası ve siyasetinde ne gibi gelişmelere sebep olabileceğini Prof. Cengiz Tomar ve gazeteci Mehmet Akif Ersoy’la konuştuk.

Gazeteci Mehmet Akif Ersoy

‘Değişmesek ölürdük’

Bu belge yeni bir olay değil, 4 yıldır müzakere edilen son 2 senedir de üzerinde çalışılan bir konuydu. 1967 sınırlarının tanınması meselesi de yeni bir durum değil. Hamas’ın kurulduğu ve bu mücadelenin içine girdiği tarihten bu yana neredeyse 35 yıl geçti. Bölgede çok fazla denklem değişti. Hamas’ın en temel ve özellikle Fetih’ten ayıran ilkesi İsrail devletini tanımaması, iki devletli çözüm planına karşı durmasıydı. Fetih de çok uzunca bir dönem, 1967’den sonra özellikle İsrail devletini, 67 sınırlarını tanımadığını söyleyen bir hareketti. Daha sonra siyaseten evrildi. Süreç, Hamas da şimdi aynı çizgide mi hareket ediyor diye düşündürdü. Ancak bölgedeki dengelere baktığımızda, Filistin’e destek veren liderlerin, ülkelerin büyük bir çoğunluğunun şu anda bambaşka meselelerle uğraştığını görüyoruz. Irak’ın işgal edilmesi, Suriye’de iç savaş, Libya’nın durumu ortada, Mısır’da darbe… Tüm bunlar Filistin meselesini uluslararası açıdan sıkıntıya sokmuş durumda. Halit Meşal, “Eğer değişmesek ölürdük” diye bir açıklama yaptı.

İsrail’in söylemini boşa çıkardı

Reel politik konuşacaksak, Hamas’ın 1967 sınırlarını tanınması topu İsrail’in kucağına atmasıydı. İsrail’den de hemen yanıt olarak bir “Bizi kandırıyorlar” tepkisi geldi. İsrail bütün meşruiyetini Hamas üzerinden sağlıyordu. Operasyon için saldırdığında da, baskıları arttırdığında da “Bakın İsrail devletini tanımıyorlar, bunlar terörist” diyordu. Şimdi 1967 sınırlarını tanıma açıklaması İsrail’i boşa düşürdü. İsrail’in samimiyetini görelim noktasına gelindi. Zaten İsrail’de bir şeyin değişmeyeceğini Hamas da biliyor. Arap ülkeleri içinde İsrail’i devlet olarak tanımayan birçok ülke var. Hamas’ın bu hamlesi de bu bağlamda görülebilir. “Tanımıyoruz ama en azından uluslararası güçlerin, İsrail’i devlet olarak tanıyanların çizdiği sınırları da kabul ediyoruz, o zaman onu verin” diyor. Tabi İsrail onu da vermeyecek. Aslında bir anlamda da politik bir hamle. Rasyonel bir bakış açısı. Çünkü İsrail’i tanımamamızın bir karşılığı yok. Onlar tanımıyor ama bütün dünya tanımış, askeri ve siyasi iş birliği yapıyor. Siz de bir takım ülkeler tarafından terör örgütü ilan ediliyorsunuz. Dolayısıyla uluslararası açıdan sıkışmışlık durumu oluşturuyor. Bir yandan da “Niye o zaman bugüne kadar yapmadık” tepkileri geldi ama sonuçta dönemsel olarak yeni yol haritaları belirlemezseniz her şey çok değişiyor. O değişkenlikler içinde kaybolup gidersiniz ya da marjinalleşirsiniz.

İhvan’dan ayrıyız açıklaması Mısır’a mesaj 

Hamas 42 maddelik bir yol haritası ortaya koydu. Filistinli esirler meselesi de konuşuldu, İsrail’in devlet olarak tanınmayacağı da söylendi. Aslında Kudüs’e giden herkes 1967 sınırlarının da uzak bir hayal olduğunu görür. İsrail 1967 sınırlarını çoktan aştı. O alana da dönmeyecek gibi gözüküyor. Hamas da bunun farkında ancak bu hamle en azından uluslararası arenada bir hukuk mücadelesi başlatabilecek ya da elini güçlendirecek bir şey. Bu arada Fetih’in de bir takım baskılarının olduğunu unutmamak lazım. Mahmut Abbas’ın Trump’la görüşmesi bu bağlamda önemli. Bu görüşmenin hemen öncesinde bu belge açıklandı. Bir de İhvan merkezli bir hareket, fakat İhvan’dan bağımsız bir yapı olduğunu söyleyerek Mısır’a da sinyal gönderdi. Şunu da unutmamak lazım. Her ne kadar darbe ile işbaşına gelmiş bir yönetim olsa da Mısır olmadan Filistin meselesinin çözümü mümkün değil. Dolayısıyla Mısır bu denklemin çok önemli bir parçası. Hamas bu anlamda Mısır’la ilişkileri toparlamak istiyor.

İsrail Fetihçi Hamasçı diye ayırmıyor 

Bu hamlenin içeride barışın tesisi anlamında da faydalı olacağını düşünüyorum. Bazı marjinal grupların tepki gösterebileceğini değerlendirmekle birlikte, Filistin iç barışı açısından bu hamlenin İsrail’in beklemediği ve çok stratejik bir hamle. İsrail, Filistin politikalarında Fetih ve Hamas arasında bir politik farklılık ayrıt etmiyor. Filistinli bir ailenin evini yıktığında Fetihçi Hamasçı diye ayırmıyor. Bir yerleşim bölgesi inşa ettiğinde, bir binayı vurduğunda kaç tane Fetihçi var, kaç tane Hamasçı var diye bakmıyor. Burada en önemli şey Filistin iç barışı veya siyasi farklılıkların birbirleriyle çatışma durumuna gelmemesi. Bu Filistin meselesinde Türkiye’nin de hassasiyetle üzerinde durduğu bir mesele. İç barışın sağlanması, birlik hükümetinin muhafaza edilmesi konularında Türkiye’nin çok ciddi çabaları oldu. O bağlamda bence müspet bir adım. Akıllı ve dikkatli gidilerse, bu bağlamda dışarıdan ülkeler bütünleştirici bir takım politikalar ortaya koyarlarsa, Filistin iç barışı açısından da müspet dönüşler olabilir. Zaten içeride birlik olmadan dışarıda istediğiniz kadar konuşun, İsrail sizi iç hassasiyetlerinizi kaşıyarak birbirinize düşürüp vurabiliyor. Bizim de Filistin meselesine yaklaşımımızı derhal hamasetten ve sloganlardan başka bir çerçeveye oturtmamız lazım. Yoksa Filistin meselesi bütün Müslüman coğrafyası için, 1948’den bu yana her yıl başka bir mevzi kaybettiğimiz bir mesele haline dönüştü.

Türkiye’nin etkisi büyük 

Hamas’ın, özellikle son dönemde, Suriye krizi sonrası İran ve darbe sonrası Mısır’la yaşadığı bir gerginlik söz konusu. AK Parti iktidarı döneminde Türkiye’nin Hamas ve Hamas lideri Halit Meşal’le yakın ilişkileri oldu. Katar ve Türkiye Hamas’ın politikalarının uluslararası ilişkileri noktasında yakın diplomatik ilişkiler yürüttü. Türkiye’nin burada en önemli avantajı Fetih’in de Hamas’ın da hem danıştığı, hem ilişki kurduğu, hem güvendiği, hem de bu anlamda bir etkileşim içinde olması. Bu anlamda da Hamas’ın bu tür kararlarında ve bundan sonraki süreçlerde Türkiye ile istişare halinde olacağını değerlendiriyorum. Mutlaka Katar’ın da Türkiye’nin de bu sürece bir katkısı vardır.

Prof. Cengiz Tomar

Hamas daha siyasi bir çizgiye geliyor

Hamas’ın yeni siyaset belgesi zamanın getirdiği gerekliliklerin bir sonucu. Şu anda İsrail çok güçlü, Arap İslam dünyası ise birbiri içinde bölünmüş durumda. Aynı şey Filistin için de geçerli. Filistin Kurtuluş Örgütü ve Hamas şeklinde bölünmüş. Ortak, güçlü ve arkasında Amerika olan bir düşmanınız var, üstelik siz kendi aranızda ikiye bölünmüşsünüz. Buradan bir başarı çıkması beklenmez. Önce kendi aranızdaki birliği sağlamanız lazım. Tarihte de böyledir. Selahaddin ve Nureddin önce kendi içlerinde birliği sağlayıp sonra Haçlılara karşı savaştılar. Bence bu hamle gerekli ve reel politiğe uygun bir adım. İsrail’in varlığını tanımayan, tamamen yok edilmesi gerektiğini ifade eden ağır söylemler yerine daha siyasete uygun bir söylem. Filistin Kurtuluş Örgütü ve Hamas’ı da en azından birbirine yaklaştıran olumlu bir adım. Bu hamle sayesinde Hamas, topu İsrail ve onu destekleyenlerin sahasına atmış oldu. “Biz olumlu bir açıklama yaptık. Peki İsrail yerleşimleri durduracak mı? Doğu Kudüs’ü başkent olarak görmekten vazgeçecek mi?” diye sormuş oldu. Tabi İsrail ve ABD’nin bunu kabul edeceğini düşünmüyorum. Topu karşı sahaya atmak Hamas açısından olumlu. Her zaman Hamas’ı terörist olarak görüyorlardı ama Hamas şu anda söylemini yumuşattı. 1967 sınırlarını tanıyacağı söyledi. Bu Filistinlilerin elini güçlendirmiş görünüyor.

Meşal yerine Heniye gelecek

Uzun vadede Filistin işgalini tanımıyoruz ama reel politik bu. Siz ne kadar tanımasanız da orada İsrail’in bir varlığı söz konusu. Ayrıca Filistin’in bölünmüşlüğü karşısında biraz daha gerçekçi. Diğer politika sahadaki gerçeklerle çok bağdaşmıyordu, daha duygusal bir politikaydı. Şu anki politika daha gerçekçi ve biraz da İsrail’i sıkıştırmaya yönelik. Fakat İsrail her hâlükârda işgal ve yerleşimlerden vazgeçmeyecek. Kassam tugaylarından bir itiraz gelir mi bilmiyorum. Hamas içinde de bir değişiklik olacak muhtemelen. Meşal’in yerine İsmail Heniye’nin ismi geçiyor ağırlıklı olarak. Bundan sonra Hamas yönetiminde yeni bir politika görebiliriz. Zaten Filistin Kurtuluş Örgütü çok zayıf durumda. Beklediğimiz şey birleşmeleri. Hem lider hem politika değişikliği belki bir canlılık getirebilir.

AK Parti örneği etkili oldu 

Antisemitizm bütün dünyada İslamofobi gibi suç olarak sayılıyor. Bu anlamda siyaset belgesinde Yahudilere karşı değil Siyonizm’e karşı mücadele edildiğinin açıklanması dünya kamuoyunun tepkisi açısından iyi. Toptancı yaklaşım yerine daha gerçekçi bir söylemler dünya kamuoyunun desteğini almak açısından daha yararlı bir tutum. Bu dünya kamuoyu nezdinde Filistin’i destekleyen Türkiye gibi devletlerin de Filistin davasında elini güçlendirecek. Hamas artık daha siyasi bir çizgiye geliyor. Aynı Türkiye’deki Refah- AK Parti çizgisi gibi düşünürsek, aynı gelenek değişimler gösterdi. Zamanın ruhuna uygun olarak değişim gerçekleşti. Hamas’ta da bunu görüyoruz. DAEŞ, El Kaide gibi örgütlerden kendini ayırmış oldu. “Biz vatan savunması yapıyoruz” dedi. Bence doğru bir yol. Tabi burada AK Partinin bütün İslam dünyasındaki örnekliğinin de payı olduğunu düşünüyorum. Bomba patlatarak, intihar saldırısı yaparak bir yere gelmek mümkün değil. Siyasete ağırlık verilmesini olumlu görüyorum. Bu biraz İsrail’i sıkıştırır ve Hamas’ı daha rahat desteklemeyi sağlar.

Benzer konular