“Biz Bir Milletiz” sloganıyla yola çıkan Bâb-ı Âlem derneği, misafir öğrenciler için eğitim faaliyetleri ve sosyal etkinlikler düzenliyor. Bu sayede farklı coğrafyalardan gelmiş binlerce öğrenciye aynı milletin fertleri oldukları öğretiliyor. Şu sıralar tüm dünyanın bir numaralı gündem maddesi olması hasebiyle, Gerçek Hayat olarak bu dernekte çalışan Filistinli üniversite öğrencileriyle Kudüs’ü ve İsrail’i konuştuk.
* * *
Silahımız şerefimizdir
(Bilal Alasta. 22 yaşında, Gazzeli. 4 yıldır burada yaşıyor. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Mekatronik Mühendisliği eğitimi alıyor.)
Gazze 13 senedir abluka altında. Bir yeri almak istiyorsanız orayı önce parçalara ayırırsınız ki işiniz kolaylaşsın. Bir bütün olarak almak her zaman daha zordur. İsrail de tam bunu yaptı. Filistin’in Batısını parçalamaya başladı. Gazze’de hayat bir şekilde devam ediyor. Halk yaşamaya çalışıyor fakat tahmin edebileceğinizden çok daha zor şartlar altında. Hastanemiz, okullarımız, gezecek, görecek yerlerimiz var fakat ekonomimiz kötü durumda. Çünkü sınır kapalı. Gazze’den dışarı çıkıp da dışarıda neler var, ne alabiliriz diye bakamıyoruz. İsrail, biz Filistinlileri sözde iyice sıkıştırmış olamamak için arada temel ihtiyaçlarımızı gönderiyor fakat tabii ki istediğimiz gibi değil. Halk günde sadece 4 saat elektrik kullanabiliyor. Geri kalan 20 saat karanlığa mahkûm. Elektrik olmadan da hiçbir şey olmuyor biliyorsunuz. Hastaneler çalışmıyor, okullar, aklınıza ne gelirse. Hayat bitiyor. Mesela bu yıl Mısır, sınır kapısını sadece 20 günü aşmayacak şekilde açtı. Eskiden o sınır kapısı 4 saat kapandığında sıkıntı çıkardı, düşünün. İşsizlik oranı yüzde 70’lerde.
İsrail, 2000 yılında başlayan Aksa İntifadası’nda kalkınma, sanayi ve tarım bölgelerini vurdu, harabeye çevirdi. Onların politikası şuydu: Biz sizi hemen öldürmeyeceğiz, yavaş yavaş öldüreceğiz. Fakat halk diyor ki: burası benim toprağım. Ben burayı bırakıp bir yere gitmeyeceğim. İsrail, halkı baskı altında tutarak Hamas’ın silahlarını almayı planlıyor. Tabii biz de Hamas’a diyoruz ki bir tane silahını bile verme. Çünkü silahımız bizim şerefimizdir. Topraklarımızı Siyonistlerden geri alacağız. Şu an Hamas ve El Fetih var Filistin’de. Hamas, bu işgalcilere topraklarımızı bırakmayacağız deyip silahlı direniş sergiliyor. El-Fetih; tamam gelin bir masada oturup anlaşalım. Siz ne istiyorsunuz, biz ne istiyoruz konuşalım. Hükümet de aynı fikirde, zaten El Fetih Filistin Hükümeti’nin cemaati. Fakat biz Filistin halkı olarak diyoruz ki; onlar işgalciler, onların bu topraklarda bir karış hakkı yok. Onlarla anlaşmak demek, bu topraklarda haklarının olduğunu kabul etmek demek. Biz bunu kabul etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz. Hamas ve halk olarak aynı yoldan gidiyoruz. Halk Hamas’ı destekliyor.
Kudüs politik bir mesele değildir
Amerika ve İsrail çoktan beri Kudüs’ü ve genelinde Filistin’i halkından çalmaya çalışıyor fakat yıllardır bunu başaramadılar çünkü biz hak bir dava için mücadele ediyoruz. Trump, Netenyahu’yla anlaşmış, birbirlerini de seviyorlar, aynı şeye hizmet ediyorlar zaten. Bu şekilde dünyanın gündemine girdi. İsrail askerleri Kudüs’te insanlara saldırıyor, insanları zorunlu olarak oradan göç ettirmek istiyor. Politikaları bu. İnsanlar göç edecek, topraklarını terk edecek Kudüs de onlara kalacak. Fakat İsrail bunların hiçbirini yapamadığı için mecburen Amerika’dan destek istedi, sonuç bu. Biz artık yıllardır kanıksadık, Arap ülkelerinden bize herhangi bir yardım gelmeyeceğini. Onların bizden olmadığının farkına vardık. Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı’na Suudi Arabistan’dan kimsenin gelmeyişi de bunun en büyük örneği oldu. Maddi-manevi yardımı bir kenara bırakın, onlar konuşmak için bile gelmedi. Çünkü onlar da İsrail’le aynı şeye hizmet ediyor. Onlar tamamen Batı’ya döndüler. Batı ne yapıyorsa biz de aynısını yapalım dediler. Bütün Müslümanlar adına konuşuyorum, eğer biz böyle devam edersek onlar bizi yenecekler ama eğer biz onlara galip gelmek istiyorsak birlik olmamız lazım. Bir arada olmadığımız müddetçe katilleri yenemeyiz. Kudüs meselesi politika meselesi değildir, siyaset üstü bir meseledir. Orası bizim ilk kıblemiz, Müslümanlar yüzlerini ilk oraya döndü. Biz Müslümansak bizim bir görevimiz var, bize ait olan o mukaddes yeri savunmaktır.
Filistin direnişinin benzerini burada gördük
Filistin ve Kudüs meselesinde en önemli rol oynayan halktır. Halk direniş gösterdiği için İsrail her seferinde eli boş dönüyor. Halk, kararları etkileyecek boyutta çok büyük bir toplumsal direniş gösteriyor. Halkın rızası çok önemli, eğer halk razı değilse hiçbir şey yapılamaz. İsrail askerlerinin karşısında hükümet durmuyor, halk duruyor. Biz Filistin direnişinin benzerini burada gördük. 15 Temmuz’da ben de İstanbul’daydım ve Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla sokağa çıktım. Saraçhane’ye gitmiştim ve içimden şöyle söyledim: Buradaki askerler İsrail askerleri gibi değildir herhalde, o kadar yapmazlar ama o askerler de İsrail askerleri gibi davrandı. Halkın üzerine aralıksız kurşun sıktılar. Biz onlara karşı da Türk halkıyla birlikte direndik. Burası çok güvenli bir ülke, burada rahatça sokaklarda dolaşabiliyoruz. Başımızın üzerinden sürekli F-16 uçakları geçmiyor. Türkiye, rahatça nefes alınabilecek bir ülke, Müslümanların son kalesi. Allah Türkiye’den razı olsun.
* * *
Ortadoğu’nun kanseri İsrail
(Anas Rashed. 25 yaşında. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimi alıyor.)
İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı’nın sonucuna bakacak olursak Müslüman halk olarak elde edebileceğimiz, etki edebileceğimiz en büyük şey şu an bu toplantı oldu. Müslümanların çok daha fazla çaba sarf etmesi gerekiyor. Çünkü İsrail Ortadoğu’da kanser gibi bir şey. Gittikçe yayılıyor. O yüzden biz Müslümanlar olarak daha ciddi adımlar atmak zorundayız. Trump, Suudi Arabistan’dan, Mısır’dan, Ürdün’den müsaade almamış olsaydı bu kararı açıklayamazdı. Bunu İsrail medyası da onaylıyor. Çünkü önceden de 3 tane Amerika Başkanı seçimlerde Kudüs’ün İsrail’in başkenti olacağını vadetmiş. Trump da bunu vadetti ve sözünü tuttu. Peki, Trump neden tam da şu an bunu yaptı diye sorduğumuzda cevap çok açık: İsrail Körfez ülkeleriyle hem dolaylı hem de gizli yolla iş birliği yaptı. İlişkilerini normalleştirmeye çalışıyor. Dolayısıyla yakında Riyad’da İsrail Büyükelçiliği’ni görürsek şaşırmayalım. Çünkü gelen havadisler bunu doğrular nitelikte. Krallıkla yönetilen tüm ülkelerin tek derdi tahtlarını korumak. O yüzden bu uğurda herhangi bir taviz vermekten çekinmiyorlar. Siyonizm lobisi ne istiyorsa onlardan alabiliyor. Müslüman olarak yapmamız gereken asıl düşmanımıza odaklanmak. Eğer bunu yapamazsak gelecek nesil hem maddi hem manevi çok ağır bir bedel ödeyecek. Dolayısıyla hırslarımızı, kişisel çıkarlarımızı bir kenara bırakıp birlik beraberlik içinde hareket etmemiz gerekiyor.
İsrail demiyoruz, işgalci devlet diyoruz
Düşman akıllılık etti, kendini meşrulaştırdı. Birleşmiş Milletler ve dünyanın neredeyse bütün ülkeleri İsrail’i tanıyor. Aslında İsrail’in üzerinde kurulduğu topraklar bizim topraklarımız ve biz İsrail’i hiç tanımıyoruz. İsrail bile demiyoruz, işgalci devlet diyoruz. Her insan kendini bir şeye feda ediyor kimisi sanata, kimisi bilime, kimisi hırslarına. Biz de kendimizi Filistin’e feda ettik. Bu dava uğrunda canımızı, malımızı, kanımızı ortaya koyduk. Mücadelemize devam edeceğiz. İslam ülkeleri arasında tek tutunacak dal Türkiye. Türkiye’nin sivil toplum kuruluşlarının tutumundan da siyasi tutumundan da çok memnunuz. Kimsenin yapmadığını yapıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı bu İslam İşbirliği Teşkilatı toplanmazdı. Erdoğan ısrar etmeseydi o toplantıdan Filistin’in başkenti Kudüs’tür sonucu da çıkmayacaktı. Kudüs’ün mülkiyeti hiç kimseye ait değildir, orası bir vakıf arazisidir ve tüm Müslümanlarındır. Müslümanlar olarak bir araya gelip Kudüs için savaşmalıyız.
* * *
Kudüs hepimizin davası
(Kerim Alastal. Gazzeli. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği eğitimi alıyor.)
Biz Filistinliler olarak Trump’ın Filistin halkına ve tarihine karşı aldığı bu kararı kesinlikle reddediyoruz. Tüm Müslümanlar bunu böyle bilmeli. İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı’nda alınan Filistin’in başkenti Kudüs’tür kararı ilk adım olabilir ama bunu Doğu Kudüs üzerinden sınırlandıramayız. Çünkü tarihi olarak Kudüs bir bütün olarak Filistin’in başkentidir. Doğu Kudüs de Batı Kudüs de ve bütün Kudüs şehri Müslümanlara aittir. İntifada zaten başladı, bu İntifada sürdürülecek. Bugün Cuma namazından sonra Filistinli kardeşlerimiz sokaklarda İsrail askerleriyle savaşıyor. Filistin topraklarının bizim hakkımız olduğunu tüm dünya önünde haykıracağız. İsraillilere ve Netenyahu’nun yaptığı sinsi planlarına karşı dik duracağız. Biz Türkiye’deki kardeşlerimize teşekkür ediyoruz. Bu skandal karar alındıktan hemen sonra Türk halkı çok güçlü bir tepki gösterdi ve sokaklara çıktı. Türk kardeşlerimizden bu faaliyetlerini sürdürmeleri konusunda özellikle ricada bulunuyoruz. Çünkü Kudüs unutulmaması gereken bir meseledir. Kudüs ve Filistin davası sadece Filistinlilerin davası değil tüm Müslümanların davasıdır. Filistin’de savaşan kardeşlerimiz sadece Filistin için savaşmıyorlar, Müslümanların hakkı için savaşıyorlar. Kudüs de sadece Filistinlilerin Kudüs’ü değil Müslümanların ve Hristiyanların da Kudüs’üdür.
* * *
Kimse kutsalımıza el süremez
(Muhsin Hurup. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde Tıp eğitimi alıyor.)
Trump’ın bu kararını sadece Filistinliler olarak değil Müslümanlar olarak reddediyoruz. Özellikle ekranlarda gördük, izledik. Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde Kudüs için birleşti insanlar. Tek yürek oldu. Bu çok güzel bir şey. Trump da katil İsrail devleti de ve Trump’ın kararını destekleyen devletler de görecekler ki Filistin, Kudüs ve Filistin’in her toprağı sadece Müslümanlara aittir. Kimse bizim kutsalımıza el süremez. Verilen bu skandal kararın bedelini ödeyecekler.
* * *
Allah Erdoğan’dan razı olsun
(Tamir Zourup. İstanbul Üniversitesi’nde İslam Hukuku üzerine yüksek lisans yapıyor.)
Kudüs bizim için çok önemli ve tüm Müslümanlar için kutsal bir yer. Malımız, paramız, çocuklarımız hepsi Mescid-i Aksa için. Biz Filistin ve Kudüs için yaşıyoruz. Eğer Filistin ve Kudüs giderse bizim bir davamız kalmaz artık. İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı’nda aslında çok iyi bir karar alındı fakat o toplantıya gerçekten katılması gereken ülkeler katılmadı. Suudi Arabistan yoktu, Mısır yoktu. Bu ne kadar yalnız olduğumuzun da göstergesi. Türkiye’den ve Tayyip Erdoğan’dan Allah razı olsun. Ben inanıyorum ki çok daha fazlası olacak sadece Filistin’in başkenti Kudüs’tür kararı alındığıyla kalmayacak. İsrail tek bir dilden anlıyor: güçlü bir dilden ve kuvvetten. Anladıkları dilden konuşmalıyız.