FETÖ darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast için Marmaris’e giden ve 2 polisi şehit eden “katil timi” geçtiğimiz hafta hakim karşısına çıktı. Sanıkların iddiası, kendilerine “Cumhurbaşkanının sağ olarak ele geçirilmesi” talimatının verilmiş olduğu. Ancak bu beyan dışında bunu kanıtlar hiçbir belge olmadığı gibi asıl hedefin suikast olduğunu gösteren ciddi doneler var. Türkiye’de geçmişte yaşanan diğer darbelerin aksine, Erdoğan’ı almaya giden tim TSK’nın en seçkin birlikleri olan MAK, SAT ve Özel Kuvvetler’de görevli personelden seçilmiş bir “suikast timi” ve Marmaris’e giderken de yanlarında, sadece bir terörle mücadele operasyonunda kullanılabilecek nitelikle bomba atar, el bombası gibi mühimmatlar gibi her türlü teçhizatla donanmışlardı. Resmin bütünü, “hedef suikast” dedirtiyor.
47 SANIĞIN YARGILANMASINA BAŞLANDI
Teröristbaşı Fetullah Gülen’in bir numaralı sanık olarak yer aldığı ve suikast girişimini koordine eden Gökhan Şahin Sönmezateş, Erdoğan’ın otel bilgisini veren Başyaver Ali Yazıcı, “paşa” lakaplı Zekeriya Kuzu, Özel Kuvvetler timinin başındaki Binbaşı Şükrü Seymen’in aralarında bulunduğu 47 sanığın yargılanmasına geçtiğimiz hafta başlandı. Adliye salonlarının fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Salonu’nda gerçekleştirilen duruşmalarda 12 sanık dinlendi, 32 sanık ise bu hafta yapılacak duruşmalarda dinlenecek.
AMAÇLARI ÖLDÜRMEK DEĞİLMİŞ
Mahkeme heyeti ilk olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminin planlayıcısı olduğu iddia edilen ve cuntacıların atama listesinde “MİT Başkanı” olarak görevlendirilen Gökhan Şahin Sönmezateş’in savunmasını aldı. Emri, Özel Kuvvetleri ele geçirmek isteyen ancak bu amacına ulaşamadan şehit Ömer Halisdemir tarafından öldürülen cuntacı general Semih Terzi’den aldığını söyleyen Sönmezateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmek için değil, derdest ederek Ankara’ya götürmek için Marmaris’e gittiklerini iddia etti.
SUİKASTIN MANTIĞI TUTMUYORMUŞ
Marmaris’e giden Özel Kuvvetler personelinin başındaki Binbaşı Şükrü Seymen de yaptığı savunmada, Gökhan Şahin Sönmezateş gibi Erdoğan’ın sağ olarak ele geçirilmesi talimatının kendilerine verildiğini ileri sürdü. Seymen, “Suikastın ne olduğunu bir asker olarak biliyorum. Gökhan Paşa da suikast olmadığını söyledi. Zaten suikastın mantığı da tutmuyor ” ifadelerini kullandı.
TSK’NIN EN SEÇKİN BİRİMLERİ GÖREVLENDİRİLDİ
Ancak Marmaris’e gelmeden önce yapılan hazırlıklar, suikast girişimi sırasındaki tutum ve dosya kapsamındaki deliller şüphelilerin beyanlarını yalanlar nitelikte. Öyle ki yargılanan sanıkların bir kısmı Özel Kuvvetler’de, bir kısmı Hava Kuvvetleri’nin en önemli operasyonel birliklerinden Muharebe Arama Timi’nde, bir kısmı da Sualtı Taarruz Timi’nde görevli. Yani darbe girişiminin en önemli direnç noktası olan Erdoğan’a yönelik eylem için TSK’nın en seçkin birimlerinden özel bir ekip oluşturuldu.
SİLAHLARINI HAVAYA ATEŞ AÇARAK DENEDİLER
Dava dosyasına giren bilgilere göre, MAK personelini sanık Taner Berber, özel kuvvetler personeli sanık Şükrü Seymen, SAT personelini ise sanık Özay Cödel seçti. Söz konusu ekip Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda kendileri için hazırlanan silah, kask, çelik yelek, gece görüş dürbünü gibi silah ve teçhizatı kuşandı. Hatta söz konusu sanıkların her biri havaya birer el ateş etmek suretiyle aldıkları silahlarının çalışıp çalışmadığını test etti.
EN SADIK MENSUPLARININ ARASINDAN SEÇİLDİ
Cuntacı general Sönmezateş’in TSK’nın yönetime el koyduğunu, görevlerinin Cumhurbaşkanını bulunduğu yerden almak olduğunu bildirmesine rağmen hazırlanan ekibin tepki göstermemesi, suikast timinin TSK içindeki örgütün en sadık mensuplarının arasından seçildiğin de en büyük ispatı. Nitekim operasyon sırasında “Barbaros” kodunu kullanan Özel Kuvvetler ve SAT ekibi ile “Kartal” kodunu kullanan MAK ekibindeki hainlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik hakaretler yağdırdığı da dosyaya giren bilgiler arasında.
BOMBA ATAR, EL BOMBASI…
Saat 03.20 sıralarında Erdoğan’ın kaldığı otele 3 helikopterle gelen suikast timindeki 23 sanığa ait silah ve mühimmatlar ise asıl amacın Erdoğan’ın Marmaris’ten alınarak başka bir yere nakli değil, suikast olduğunu ortaya koyuyor. Dosyaya, suikastçilerin Erdoğan’ı otelde bulamayınca ormanlık alana kaçarken araziye attıkları mühimmatlar da girdi. Buna göre, Çiğli Hava Üssü’nde hazırlık yapan suikastçiler yanlarına uzun namlulu silahların yanı sıra 4 adet bomba atar, 87 adet Launcher bomba atar mühimmatı, 13 adet MOD 44 savunma tipi el bombası ve 13 adet MOD 48 taarruz tipi el bombası, 8 adet bomba atar fişek tapası aldı.
SİLAH VE BOMBA KULLANMAKTAN ÇEKİNMEDİ
Nitekim darbe girişimi sırasında gerçekleşen somut olayda, sanıkların silah ve bomba kullanmaktan çekinmedikleri görüldü. Erdoğan’ın kaldığını düşündükleri odanın kapısını açmak için güç kullanan ve kapılar açıldıktan sonra da içeriye ateş eden suikast timi sanıkları, otel odasına el bombası da attı. Hatta kendilerini uyaran kolluk görevlileriyle çatışarak 2 polisi şehit ettiler. Ayrıca eyleme katılan helikopterlerde bulunan 4 adet makineli tüfekle de yerde bulunan güvenlik görevlerine ateş açıldı.
DARBE GÜNÜ EĞİTİM
Ayrıca suikast timindeki MAK personelin başındaki Taner Berber’in kendi ekibiyle birlikte 15 Temmuz darbe girişimi günü bombayla kapı açma eğitimi aldıkları tespit edildi. Duruşmasındaki savunmada Berber, bu eğitimi Güneydoğu’daki meskun mahal operasyonu için aldıklarını, normal bir eğitim olduğunu söyledi. Ancak Berber’in iddia ettiği meskun mahal operasyonları 15 Temmuz’dan günler önce tamamlanmıştı. Ve o gün böyle bir eğitim yahut tatbikat planlaması bulunmuyordu. Bu da darbecilerin 15 Temmuz gecesi Erdoğan’a yönelik suikast planı kapsamında her türlü hazırlığı yaptığını gösterdi.
YALANLAR TUTMAYACAK
Darbeler konusunda çok sayıda tecrübeye sahip Türkiye’de Cumhurbaşkanını almak için TSK’nın en seçkin ekiplerinin kullanılması, özel mühimmatlarla donatılmış olmaları ve operasyona eğitimle hazırlanmaları çok da bilinen bir yöntem değil. Tüm bu hazırlıklar düşünüldüğünde hedefin “alıkoymak” değil “suikast” olduğu yönünde yaygın kanaat hakim. Darbe planlamaları ve sonraki görevlendirmelere yönelik çok sayıda maddi belge bulunurken Cumhurbaşkanı’nın alıkonulduktan sonra nereye götürüleceği, darbe bildirisinde vurgulanmasına karşın nerede yargılanacağı gibi ayrıntıların planlamaları bugüne kadar ortaya çıkmış değil. Bu da amacın sadece alıkoymak olmadığını kanıtlar nitelikte önemli bir ayrıntı. Tüm bu değerlendirmeler ışığında başlayan suikast yargılamasından edinilen ilk izlenim, sanıklar “yalanlar” üzerinden kendilerini aklama telaşında.
***
“PAŞA” KIVIRDI
Sanık savunmalarının alındığı geçtiğimiz haftaki yargılamada ilginç anlar da yaşandı. FETÖ’nün “suikast timi”nde yer alan ve Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında örgütün “üs imamı” olarak anılan “Paşa” lakaplı eski Başçavuş Zekeriya Kuzu çark etti. Önceki ifadelerinin kurgu olduğunu iddia eden Kuzu, “tehdit ve şantaja uğradığını”, bu nedenle FETÖ’cü olduğu yönünde ifade verdiğini iddia etti. “Çiğli imamı değilim” diyen Kuzu, cüzdanında bulunan 1 doların G serisi değil, B serisi olduğunu ve bu parayı yurt dışında okuyan oğlunun hatıra maksadıyla kendisine verdiğini öne sürdü.
1 DOLAR PENSİLVANYA’DAN GELDİ DEMİŞTİ
Daha önce verdiği ifadelerde, Yavuz, Arif ve Tahir kod isimli “sorumlu abi”lerle örgüt toplantıları yaptığını anlatan Kuzu, “Bazen şefe ihtiyacım olduğunda kimi seçeceğime ilişkin dönemine göre Arif ve Tahir’e soruyordum. Onlar da bana bazı isimler söylüyordu. Ben de hizmet hareketi içerisinde olduğunu öğrendiğim kişiler arasından vasıflı gördüğüm kişiyi o görev için seçiyordum” demişti. Kuzu, cüzdanında bulunan 1 dolara ilişkin ise şunları kaydetmişti: “Uzun bir süre önce (2008 veya 2010 yılı olabilir) bir sohbetimiz sırasında Arif bana 1 dolarlık banknot verdi. Bu parayı Amerika da bulunan Fethullah Gülen’in gönderdiğini, bereket olsun diye bu parayı cüzdanımda taşımam gerektiğini söyledi. Ben de gırgır olsun diye ‘hocanın başka işi yok mu, para dağıtıyor’ şeklinde cevap vermiştim. Bunun üzerine ben de aldığım parayı cüzdanımda saklamaya başladım.” Mahkemedeki savunmasında, “Hedefin Cumhurbaşkanı olduğunu otele gelene kadar bilmiyordum” diyen Kuzu, daha önceki ifadesinde bu durumu Çiğli’deyken öğrendiğini belirtmişti.