En ağır 60 kilo

Diyarbakır’da PKK’nın patlattığı bir kamyon dolusu bomba yalnızca 16 köylünün yaşamına mal olmadı. Ölenlerden 12’sinin cesedi bile yoktu. Araziye yayılan kalıntıları ise jandarma tutanaklarına 60 kilo et olarak geçti. Geride Tanışlı’ya yükte hafif ama bedeli çok ağır bir miras kaldı.

12 Mayıs Perşembe akşamı saat 22:00 sıralarında Diyarbakır’ın Dicle Nehrine bakan yamacı büyük bir patlamayla sarsıldığında kentte PKK’lıların mütemadiyen patlattığı bombalardan ‘bir tane daha’ olduğu düşünüldü. Aslında böyle düşünenler yanılmıyorlardı; yine bir PKK bombasıydı, ancak Diyarbakır’a uzak bir köydeydi. Sesin şiddeti ve yaşattığı sarsıntı nedeniyle yola çıkan ambulanslar merkeze yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta Sur ilçesi Sarıkamış Mahallesi’ne bağlı Dürümlü Küme Evleri’nden ihbar telefonu gelinceye kadar kent içerisinde ‘olay yeri’ aramışlardı.

Dürümlü’ye doğru çıkan herkesin aklındaki soru ise sesin o kadar mesafeden kenti sarsan kudretiydi.

Diyarbakır kent merkezinden Silvan yoluna çıkan ambulansların sesi yankılanmaya başladığında ilk akla gelen 5-6 kilometre uzaklıktaki Özel Harekât Merkezi’ydi. Ancak adres daha ilerideki bir noktayı gösteriyordu: Dürümlü.

İlk gelen bilgiler çelişkiliydi. Askeri birliğe, polis merkezine ya da bomba hazırlanırken bir evde ve hazırlayanlarla birlikte patladığı yönündeydi. Televizyonların ‘son dakikaları’ ve bu bilgilerin tamamı ancak haberciler Dürümlü’ye vardığında temize çekilebildi. Elektrikler kesilmiş ve kopkoyu bir karanlığın ortasındaki çukurun büyüklüğü sesi Diyarbakır’a ulaştırabilecek korkunçluktaydı. Işığın aydınlattığı yüzlerden tek okunabilen de şoktu. İnsanlar ağabey, kardeş, kuzun gibi sıfatlara birer ağıt iliştiriyorlar, kısık sesle gözyaşı döküyorlardı. Dürümlü kelimenin tam anlamıyla kıyamet gibi bir felaketin ortasında kalmıştı. Peki ne olmuştu Dürümlü’de ve bu ölüm çukurunu açan neydi. Bunun için biraz geriye gitmek gerekecekti.

Köyde bir kamyon

Aynı günün sabahı. Dürümlü’ye yaklaşık üç kilometre uzakta ve Dürümlü’ye tepeden bakan Tanışık köyü.

Köyde bir tavuk çiftliği olan Talip Yeşil, arabasıyla işine giderken bir kum kamyonu dikkatini çeker. Kamyondan somun-cıvata sıkmak için kullanılan anahtarların düştüğünü görünce korna çalarak kamyonu durdurmak ister. Ancak kamyon bunun yerine hızlanır. Yeşil solundan geçerek kamyonun yanına geldiğinde kamyonun şoförü aracını durdurur. 50-52 yaşlarında bıyıklı ve esmer tenli sürücü Talip Yeşil’in söylediklerinin ardından ne yaptı bilinmiyor. Çünkü Yeşil uyarısını yaptıktan sonra kamyonu geçerek köye doğru yol alır.

Aynı gün öğlen saatlerinde Talip Yeşil köyde taziye evinin önünde görür kamyonu. Taziye evinde öğlen yemeği yenmektedir ve kamyonun şoförünün tanıdık biri olduğunu bu nedenle başsağlığı dilemek için uğradığını düşünür. Ardından işleriyle meşgul olmak üzere oradan ayrılır.

Yine kamyon

Kamyonu gören tek kişi Talip Yeşil değildir. Diyarbakır yönüne doğru giderken ve dönerken pek çok kişi hem de birkaç kez aynı kamyonu görür. Soranlara ‘yolumu kaybettim’ diyerek devam eder. Bu kişilerden birisi de Talip Yeşil’in halasının oğlu ve iş ortağı Seyithan Yakar’dır.

Kovalamaca başlıyor

Seyithan Yakar birkaç kez köyün içinde kamyona rastlasa da dikkatini çekmez. Ancak aynı kamyon akşam saatlerinde köyün dışında bulunan evinin bahçesine girdiğinde merakla aşağı iner. Bu sırada ailesi olan biteni takip etmektedir. Seyithan Yakar kamyonu kullanan kişiye evinin bahçesinde ne aradığını sorduğunda aldığı yanıt yine kaybolduğu yönündedir. Bunun üzerine sabah saatlerinde de kaybolmuş olduğunu köylülere söylediğini hatırlatarak esas amacının ne olduğunu sorarak bahçesini terk etmesini ister. Ancak kamyonu kullanan kişi uzun namlulu silahını Seyithan Yakar’a doğrultarak hakaret eder. Bunun üzerine Seyithan Yakar silahını almak üzere yukarı koşturduğunda kamyon şoförü kamyonu ile birlikte evden uzaklaşır. Bu bilgiler Seyithan Yakar’ın kamyonun peşine düştüğünde akrabalarını telefonla ararken söyledikleri. Haber yas evine ulaştığında köylüler arabalara doluşup kamyonun peşindeki Seyithan Yakar’a katılırlar.

Dürümlü’ye doğru

Yenişehir ilçesine bağlı Tanışık köyünden çıkan kamyon Sur ilçesine bağlı Sarıkamış Mahallesi Dürümlü Küme Evleri’ne doğru yönelir. Arkasında Seyithan Yakar’ın içerisinde akrabalarının bulunduğu pikap ile 5-6 araç daha vardır. Araçtakilerin bellerinde de tabancaları. Herkesin aklında bir yabancının çok sevdikleri Seyithan Yakar’ın namusuna ettiği ağır küfürler vardır. Taziye evinde ve köyde de konuşulan bunlardır. Muhtar Bayram Yaman’ın kulağına da gittiğinde muhtar vakit geçirmeksizin gidenleri geri çevirmek üzere yola çıkar. Çünkü iki tarafın da silahlı olmaları sıkıntılı durumların ortaya çıkacağının habercisidir. Ancak Muhtar geç kalmıştır.

“Yetişemedim, keşke yetişseydim, keşke tutabilseydim onları ama tutamadım. Yetişemedim. Bir felaket olacağını tahmin ediyordum.”

Dürümlü’de kurşun sesleri

Kamyon önde Tanışıklılar arkada Dicle Nehri’ni geçtiklerinde Dürümlü köyünün ışıkları görünmüştü. Köyün girişinde kamyonu durdurup atladı sürücüsü. Kimine göre bir kişi kimine göre 3 veya dört kişi. Köyün girişindeki tepeye tırmandılar. Burası kamyonun durduğu yere hakim bir noktadaydı. Silah sesleri yükselmeye başlamıştı ve Dürümlü köylüleri pencerelere koşup olanı biteni anlamaya çalıştılar.

Havai fişek ve patlama

Köylülerden biri silah sesleri ile birlikte çıktığı evinin damında gördüklerini şöyle anlatıyor.

“Kamyondan birileri çıkıp köyün girişinden sağa dönerek tepeye tırmandılar. Tanışık tarafından gelen arabaların ışıklarını görüyorduk. Ara ara silah sesleri duyuluyordu. Tepeye çıkanlar gelenlere ateş etmeye başladılar. Kamyona ilk ulaşan bir pikaptı. Kamyonu kendilerine siper ettiler kurşunlardan korunmak için. Arkasındaki araçlar da yetişmeye başlamıştı. Tam o sırada kamyonun kasasından yukarıya havai fişek gibi bir şey fırladı, ardından bir tane daha fırladı ve o korkunç patlama oldu. Aynı anda elektrikler gitti. Yere devrilmişim. Kulaklarım sağır olmuştu, çınlıyordu. Kendimi toparlayıp ayağa kalktığımda köyden birilerinin gerideki araçlara yardıma koştuklarını gördüm. Ama tepedekiler ateş açarak buna izin vermediler. Sonra da siyah bir araba ile kaçtılar.”

16 ton bomba

Patlamanın ardından sadece dört ceset bulunabildi. Kamyon ve yanındaki pikap içindekilerle birlikte yok olmuştu. Parçalar kilometrelerce uzağa fırlamış, tarlalara yayılmıştı. Ancak sabaha karşı bölgeye gelen jandarma ekipleri köylülerin yardımıyla adeta cımbızla doku parçalarını toplamışlardı. Arazi taraması bitirildikten sonra takriben 60 kilogram et parçası poşetler içerisinde adli tıp kurumuna gönderildi. Medya organlarında ‘15 ton’ diye zikredilse de jandarmanın kamyonda bulunan patlayıcılara ilişkin tahmini 16 tona yakın olduğuydu. 12 kişi kayıptı ve kişi başına yaklaşık bir ton patlayıcı düşüyordu. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun DNA eşleştirmesi ile kayıp 12 kişinin de patlama ile birlikte öldüğü tespit edilince geriye kalan et parçaları tabutlara bölüştürülerek Tanışık köyü mezarlığında toprağa verildi.

‘Biz bunu hak edecek ne yaptık?’

Tanışık Köyü Muhtarı Bayram Yaman olayın ardından hala kendine gelebilmiş değil. Köyde herkes herkesin akrabası ve Tanışık bu acıyı kolay atlatabilecek gibi görünmüyor.

“Bizim kimseye bir zararımız yoktur. Köyümüzde herkes birbiriyle akrabadır. Ne o tarafla ne diğer tarafla sorunumuz yoktur. Seçimlerde pek çok kişi sıkıntı olmasın, çatışma çıkmasın diye bunlara oy verdi(HDP). Dediler ki, ‘meclise giderlerse olaylar durulur’ ama gördük ki olaylar durulmak yerine daha fazla oldu ve hiç kimsede huzur kalmadı. Yani o kamyonun köyümüzde ne işi var, o kamyonda o kadar bombanın ne işi var. Bu insanlık değil, vicdanı olan hiç kimse böyle bir şey yapmaz.”

‘Patlatmayabilirlerdi’

Seyithan Yakar’ın akrabası Talip Yeşil olanları kabullenemiyor. Ona göre bu bir katliam ve PKK istese kamyonu patlatmayabilirdi.

“Şimdi köye geliyorsun, silah çekip ağır küfürler ediyorsun. O insanlar ne yapacaklardı, evlerinin ve namuslarının önünde hakarete uğramışlar. Kim buna tahammül edebilir. Üstelik adamın kim olduğunu bilmiyorlar, arabada ne olduğunu bilmiyorlar. Eğer örgüt mensubu olduklarını bilseler kesinlikle peşinden gitmezlerdi. Ama takıyor kamyondakiler bunları peşine. Dürümlü’ye kadar götürüp patlatıyorlar. Tamam bir tartışma yaşandı, tamam hakaret edildi adamlar peşinden geldi. Sen de çıktın kamyondan gittin ama etme, gitmişsin zaten patlatma. Orada askeri bir hedef yok, polis yok ve korucu yok. Herkesin sivil olduğunu biliyorsun niye katlediyorsun insanları. Üstelik açıklama yayınlayıp silahla köylülerin patlattığını söyleyip işbirlikçi olmakla suçluyorsun.”

Tanışık köyünde olayın üzerinden bir hafta geçmesine karşın insanlar donuk ve şoku henüz atlatabilmiş değiller. Uzun süre de atlatacak gibi değiller. Günlerini taziye evi ve mezarlık arasında mekik dokuyarak geçiriyorlar. Yitirdiklerinin tamamının o kabirlerde olmadığını bilerek. Dürümlü’de patlayan bombanın açtığı büyük çukur kapatıldı. Köyde yıkılan evler onarılıyor ama Tanışık’ta yaralanan ve kırılan kalpler onarılacak gibi değil. Çünkü onlara belki yükte hafif ama bedeli çok ağır bir yük kaldı.

Benzer konular