30 Eylül Pazar günü Makedonya için tarihi bir gün. Neredeyse bağımsızlık günü kadar önemli. 27 yıllık bir sorunu çözmeye kararlı bir ülke var karşımızda. Referandum sorusu basit aslında “Makedonya ve Yunanistan arasında imzalanan anlaşmayı kabul ederek ülkemizin adının Kuzey Makedonya olarak değiştirilmesi ve AB ve NATO üyeliğini destekliyor musunuz?
Çok kültürlü, çok milletli, çok dinli ve birçok farklı sentezin birleştiği Makedonya söz konusu olunca, hangi alandan bahsedersek bahsedelim, başta insanların aklı fazla karışmasın diye kısa bir açıklama yapmak gerek. Eski Yugoslavya haritasına bakarsanız karşınıza bir tabanca şekli çıkardı. Tabancayı avuçladığınız bölge, Makedonya Cumhuriyeti’ydi. Namluda ve arpacıkta Slovenya, sürgü ve çerçevede Hırvatistan, tetikte Kosova, toplu tabancanın kurşun kısmında Bosna, emniyet mandalı Sırbistan şeklinde bir harita. İlginç değil mi, Yugoslavya’nın dağılmasında da bu gibi tabancaların ve onların sebep olduğu savaşların etkisi var. Tabanca dağıldı, kurşun sesi kısıldı. Makedonya’ya da şarjörü kaldı, yani Makedonya Cumhuriyeti sınırları içinde kardeş kardeş, yan yana yaşamaya devam ettik.
Makedonya Balkanlar’ın neyi olur diye sorarsanız, Kudüs’ü desek yeridir. Neredeyse her şehirde kilise ve cami vardır. Ortodoks ve Katolik kiliseleri, cami ve tekkeler, gibi farklı ibadethanelere rastlarsınız. Nüfusun yarısı Hristiyan, yarısı Müslüman olan bir ülke. Makedonlar, Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar, Sırplar, Romenler, Ulahlar, Torbeşler gibi nice millet bir arada yaşar. Haliyle durum böyle olunca siyaset arenası da gayet renkli bir o kadar da karışıktır. Her seçim öncesi siyasilerin işi çok zorlaşır. Tek partili bir iktidar burada imkânsızdır. Koalisyonlar, ittifaklar ülkeyi geleceğe taşımak için birbiri ile birleşir, vaadleri de genelde ortak yaşam alanlarında huzurlu bir hayat sürebilmektir. Coğrafi olarak zaten tam da ortalarda bir yerdedir, Balkanların kavşağı desek yeridir.
MAKEDONYA İÇİN TARİHİ GÜN
Osmanlı devleti hakimiyeti altındayken bu bölgeleri idare etmek haliyle hiç de kolay değildi. Osmanlı birçok şehre medeniyet kattı, geliştirdi, şehirleştirdi, velhasılı 500 yıl huzurlu bir şekilde idare etti. Makedonya Cumhuriyeti, Yugoslavya’dan ayrılarak kendi ismiyle bağımsızlığını 8 Eylül 1991 yılında ilân etmişti. Kendi adıyla tanıyan ilk ülkelerden biri de Türkiye Cumhuriyeti oldu. Ancak komşusu olan Yunanistan ile “isim”, Bulgaristan ile “millet”, Sırbistan ile “kilise” sorunu yaşadı. Arnavutluk ile pek bir sorunu görünmese bile Makedonya’da yaşayan Arnavutların kalkışmasıyla 2001 yılında bir iç savaştan kıl payı kurtuldu. Yunanistan, kendi sınırları içinde “Makedonya” isimli bir bölge bulunduğu gerekçesiyle ülkenin isminin değiştirilmesini talep ediyordu. Makedonya, bağımsızlığını ilan ettiği 1991’den bu yana güney komşusu Yunanistan ile devam eden isim sorunu nedeniyle AB ve NATO’ya üye olamıyor.
KUZEY MAKEDONYA’YA DA KARŞILAR
Haziran ayında Makedonya Başbakanı Zoran Zaev ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras arasında iki ülkenin ortak gölü olan Prespa’da bir anlaşma imzalandı. Makedonya’nın ismini “Kuzey Makedonya” olarak değiştirmesi ve Yunanistan’ın bundan sonra AB ve NATO üyeliği konusunda Makedonya’ya engel çıkarmaması. Haziran ayından başlatılan sürecin nihayet sonuna gelindi. 30 Eylül Pazar günü Makedonya için tarihi bir gün. Neredeyse bağımsızlık günü kadar önemli. 27 yıllık bir sorunu çözmeye kararlı bir ülke var karşımızda. Referandum sorusu basit aslında “Makedonya ve Yunanistan arasında imzalanan anlaşmayı kabul ederek ülkemizin AB ve NATO üyeliğini destekliyor musunuz?” Evet ya da Hayır. Sınav büyük, Makedonya vatandaşları oylamaya çıkarak olumlu sonuç elde ederse bu sefer iki ülke arasındaki anlaşmada yer alan anayasal değişikliklerin onaylanması için Makedonya meclisindeki milletvekillerinin en az üçte ikisinin bunu desteklemesi gerekecek. Muhalefet tarafında yer alan VMRO-DPMNE partisinin referendum sürecinde “hayır” tarafında yer aldığını göze alırsak, iktidarda olan SDSM yani sosyal demokratlar, daha fazla milletvekilinin oyunu kazanmak için uzun süren bir maraton peşindeydi. Bu sefer muhalefeti de ikna etmek için uğraştı. Referandumdan olumlu sonuç elde edilirse, o zaman anlaşmanın Yunanistan meclisinde de onaylanması gerekiyor. Yunanistan’da halk “Makedonya” ismi kullanılması taraftarı değil “Kuzey Makedonya” ismine de karşı olduklarından hemen her gün mitingler yapılıyordu. Çipras bu sefer kendi halkını sakinleştirip, komşusunun bu kararına saygı duyulması gerektiğini anlatarak bu sınavı geçmeye çalışacak. Yani referendum süreci sadece oylama ile bitmeyecek göründüğü gibi. Daha doğrusu Makedonya Cumhuriyeti her şey olumlu sonuçlansa bile NATO’nun 30. üyesi olması için 2019 yılının sonuna kadar bekleyecek.
KATILIMIN AZ OLMASI TEHLİKE
Böylesi karışık bir ülkenin böyle sorunlarla uğraşmasını daha basit cümleler kurarak anlatmaya çalışmak ise gerçekten çok zor. Bu sürecin sadace işleyiş kısmı. Tabi bir de referandumu boykot edeceğini açıklayan Cumhurbaşkanı İvanov var. Anlaşmanın Makedonya’nın ulusal çıkarları için zararlı olduğunu öne süren Makedonya Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov, daha önce anlaşmanın mecliste kabul edilmesinin ardından bunu imzalamayacağını duyurmuştu.
Makedonya daha önce 3 farklı referandumdan geçmiş bir ülke. Birinde “evet” ile sonuçlanıp bağımsızlığını ilan etmişti, diğer bir referendum da belediyelerin yeniden şekillenmesi hakkındaydı, ona da halkın %26’sı katıldığı için geçersiz sayılmıştı. Asıl tehlike, referandumda “hayır” oyu kullanmaktansa, oylamamaya hiç katılmamak. Avrupa Birliğinden gelen ziyaretçilerin bu oylamanın Makedonya için son şans olduğunu söylemeleri de ayrı bir telaş katıyor sürece.
BÜTÜN ÜLKELER TETİKTE
Türkiye Cumhuriyeti Makedonya halkının vereceği her kararın arkasındayız diyor, malumunuz ismiyle de tanıyan ilk ülkeler arasındaydı. Referandum öncesinde yabancı ülke liderleri, bakanları ve üst düzey diplomatlar ile uluslararası kuruluşların temsilcilerinin Makedonya’ya gerçekleştirdikleri ziyaretler ise bu konunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Almanya Başkanı Angela Merkel, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, ABD Savunma Bakanı James Mattis, Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ve İngiltere’nin Avrupa’dan Sorumlu Devlet Bakanı Alan Duncan gibi isimler Makedonya’yı ziyaret etmiş ve halkın oylamaya katılmasını istemişlerdi. Öte yandan Bosna Hersek’i ziyaret eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Makedonya hakkındaki bir soruya, “Batı liderlerinin bunu açık bir şekilde yapmasına rağmen Rusya, (Makedonya’nın) içişlerine karıştığı şeklinde yorumlanabilecek ifadelerde bulunuyor” demişti.
DİĞER TARAFTA BOYKOT VAR
Makedonya’nın bu sorunu çözmekten başka çaresi yok. Aylarca hükümet kuramayan Makedonya en son on yıllık iktidarı düşüren Sosyal Demokratlar (SDSM) ve hükümet koalisyonu çatısında 30 parti ile birlikte referendum süreci için beraber hareket ediyor. Karşı tarafta İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya Ulusal Demokratik Birliği (VMRO-DPMNE) ise referandumda halkın “hayır” demesi gerektiğini ve referandumun zararlı olduğunu söylüyor. Birkaç derneğin bir araya geldiği ve “Makedonya boykot ediyor” sloganı altında hareket eden oluşum da aylarca, referandumun boykot edilmesi gerektiğini, NATO’nun Makedonya’nın üye olması gereken bir kurum olmadığını, ayrıca Yunanistan ile varılan anlaşmanın ülkenin ulusal çıkarlarına karşı olduğunu savunuyorlardı.
Diğer yandan Yunanistan’da da sular pek tekin değil, onlar da Çipras’ın bu anlaşmasının ülkeleri için tehlikeli sonuçlar doğuracağını ifade ediyor. Sırf bu yüzden bile Çipras iktidarını zora sokabilir. Ama anlaşmanın imzalanması akabinde Yunan tarafına da Avro grubu tarafından 15 milyar avroluk bir kredi ile borç hafifletilmesine gidildi. Onların bu kararlılığı ödülsüz kalmamış oldu.
NATO’DA TÜRKİYE İLE AYNI ÇATIDA
Referanduma “evet” kampanyasına Arnavut partisi Demokratik Bütünleşme Birliği (BDİ), BESA, Arnavut Demokrat Partisi ve diğer tüm Arnavut partileri katıldı. Aynı şekilde Makedonya’daki Türk Partileri de bu kampanyada beraber hareket etti. Türk Demokrat Partisi, Türk Hareket Partisi halkı “evet” oylaması için çağrıda bulundu. Türk Milli Birlik Hareket Partisi ise iç muhalafet ile “hayır” taraflarında yer aldı. Genel Başkan Erdoğan Saraç açıklamalarında “Referandum sorusunun tamamıyla manipulasyon olduğundan dolayı, böyle hileli bir işe ortak olmayacağımızın altını daha önce de çizdik. Biz Türkler olarak 8 Eylül 1991 referandumuna en büyük katılımla iştirak ettik. Ortak vatanımız, devletimiz ve toprağımız olan ülkenin adı ‘Makedonya Cumhuriyeti’dir’ dedik. Bu durumu değiştirecek hiçbir geçerli sebebimiz yoktur” diye açıklamada bulundu.
Diğer yandan Türk Demokrat partisi Genel Başkanı Beycan İlyas, referandumun Makedonya Türk vatandaşları için önemini şu şekilde açıkladı: “Makedonya Türklerinin her zaman devletçilik anlayışıyla hareket ettiğini, Makedonya Türk toplumu herkese bu devlette biz de varız diyecek. ‘Biz de bu devletin önemli karar aşamalarındaydık, olmaya da devam edeceğiz’ diyecek.” Eski hükümetin düşmesinde baştan beri Sosyal Demokratlarla beraber hareket eden Türk Hareket Partisi Genel Başkanı Enes İbrahim ise “Türkiye’nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üyesi olduğu NATO’da aynı çatıda olmak Makedonya’daki Türklere de kesinlikle güven sağlayacaktır” diye açıklamalarda bulunmuştu.
Makedonya tarihi bir süreçten geçiyor ve referandum bitse bile süreç devam edecek. Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler…