Necip Fazıl Camii şiirinde “Camiler serbest ama bütün yolları yasak/ Onlar meydana hakim, bizse camide tutsak…” der.
Şiir, bugünlerde Diyarbakır’ın cami cemaatine hâkim ruh halini özetliyor. Oysa, çok değil daha bir yıl önce Cumhurbaşkanlığı’na aday olan Selahattin Demirtaş’ın bıraktığı izlenimi öğrenmek için gittiğim Diyarbakır’da sivil Cuma namazlarının beraberinde getirdiği politik kazanım konuşuluyordu. O günlerde bir yerel gazeteci doğuda müslüman kimliğin tüm kesimlerin kırmızı çizgisi olduğunu söylüyor, başlarda dine mesafeli bir tavır koyan PKK’nın da bu konudaki tavrının değişmesini müslüman kesimin geleneğinin sağlamlığına bağlıyordu:
“İnsanların dinlerine de sahip çıkması, orada da varlıklarını göstermesi, Kürt hareketinin halkın içinde karşılık bulduğunu anlatması açısından önemli bir açılım oldu. Bu sayede çok şey kazanıldı. Selahattin Demirtaş’ın kitleleri kucaklayan söylemleri, solculardan cemaatlere kadar pek çok kesime verdiği sıcak mesajlar burada karşılık buldu. Bu sayede de kitleselleştiğini düşünüyorum. Kürt siyasetinin her etnik, dinsel, grup ve kategorilere hitap eden kapsayıcı dili onu siyasette merkeze oturttu. ”
Dağkapı’da esnaflık yapan Mehmet Şahin söze karışmış, “Burada panzerle namaz kılınan günlerden bugünlere geldik, çok şükür” demişti.
Bir yıl öncesinin tablosunu şimdilerde bulmak imkânsız. 7 Haziran’dan bugüne giderek yükselen tansiyonun hedeflerinden biri olan camilerin gördüğü zararın tespitini çatışmaların sıcaklığı altında yapmak zor. UNESCO Kültür Mirası listesinde bulunan Dört Ayaklı Minare için yardım çağrıları yapılsa da cami dikkatleri Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin burada basın açıklaması yaparken öldürülmesiyle çekti.
Şiddetin mağduru camiler fiili olarak kullanılamıyor. Diyarbakır Müftüsü Burhan İşliyen’e göre, imamlar görevlerini düzgün yapabilmek için sıkıntıların sonlanmasını bekliyor:
“Bölgede bir süreden beri devam eden bir sıkıntı var. Görevli arkadaşlarımız camilerine gidemiyorlar. Bazen durum normalleşiyor ama sıklıkla olaylar cereyan ediyor. Arkadaşlarımızın can güvenliğinden endişe duyuyoruz. Bu nedenle dört camide ibadet yapılmıyor. Resmi bir kapama söz konusu değil, fiili bir tasarruf söz konusu. Bölgedeki sıkıntılar sona erdiğinde arkadaşlarımız da görevlerinin başına dönecek.”