Türkiye, 24 Haziran’da cumhurbaşkanı ve 27. dönem milletvekili genel seçimleri için sandığa gidecek. Seçim, geçen yıl yapılan Anayasa değişiklikleri ve buna ilişkin uyum yasaları çerçevesinde pek çok yeniliği de beraberinde getiriyor. Mart ayında kabul edilen ve kamuoyunda kısaca “ittifak yasası” olarak bilinen kanun değişiklikleriyle seçim sisteminde yapılan bir dizi önemli değişiklik ilk kez 24 Haziran’da uygulamaya girecek. Ayrıca bu seçimle birlikte geçen yılki referandumda kabul edilen cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş de tamamlanmış olacak.
AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi Recep Tayyip Erdoğan adaylığında Cumhur ittifakı adı altında seçime girerken, Büyük Birlik Partisi de bu ittifakın içinde. Muhalefet cephesi ise CHP, İyi Parti, HDP ve DP ile ittifak yaptı, ancak tek aday çıkartmayarak her parti kendi adayıyla seçime giriyor. Yüzde 50’nin üzerinde oy alamayan hiçbir aday Cumhurbaşkanı olamayacağı bu seçimde, 2. tur için en çok oy alan iki aday yarışacak.
Erdoğan bayrağı önde götürüyor
Muhalefet sürekli erken seçim istese de, seçimin erkene alınması muhalefeti hazırlıksız yakaladı. Önce çatı aday arayışına çıkan muhalefet, daha sonra ayrı ayrı seçime girme kararı aldı. Bu durumda muhalefetin izlediği taktik, seçimleri 2. tura bırakmak. Ancak cumhur ittifakı sürecin başından beri bayrağı önde taşıyor. Erdoğan’ın oyu, seçim anketlerinde yüzde 50’nin üzerinde çıkıyor. Şayet ilk turda cumhurbaşkanı seçilemezse, ikinci turda muhalefet cephesi de tek aday etrafında birleşecek. Şu durumda muhalefet cephesinin adayı, en fazla oyu alabileceği öngörülen Muharrem İnce olacak.
Seçimin nabzını tutan araştırma şirketi başkanlarıyla süreci ve bu süreci etkileyebilecek olan parametreleri konuştuk. Ortak görüş, Recep Tayyip Erdoğan’ın birinci turda seçileceği yönünde. Bu seçimde ilk kez oy kullanacak gençlerin muhalefet rüzgarından etkilendiğini söyleseler de, AK Parti son aylarda gençlerin oylarını artırmış durumda.
Birinci parametre ekonomi
Cumhur ittifakının halka güven verdiğini söyleyen Denge Araştırma Başkanı Hasan Basri Yıldız, şu ana kadarki yapılan anketlerde cumhur ittifakının birinci turda seçilebildiğini söyledi. “Bugünkü göstergeler birinci turda Tayyip Erdoğan’ın seçileceğini gösteriyor. Bu seçimde insanlar oy verirken ağırlıklı olarak ekonomik göstergelere bakacak. Eğer önümüzdeki tırmanış devam eder, bu da insanlara zam olarak yansır, insanların satın alma gücü düşerse, seçimin sonucunu etkiler. Gerçi bu saatten sonra bu göstergeler çok fazla değişmez, ama psikolojik olarak ekonominin bozulacağı yönünde bir algı oluşursa, bu algı da sonucu değiştirebilir. Birinci parametre ekonomidir.
İkinci parametre, adayların göstereceği performanslardır. Adaylar seçmenin kafasını karıştıracak, seçmeni kızdıracak ifadeler kullanırsa bir miktar seçmeni koparabilir. Şu saat itibariyle pozitif şeyler konuşmak lazım. Oy verecek seçmenin moralini bozmayacak, güven ve umut aşılayıcı ifadeler kullanmak lazım. Bir miktar seçmen kaybı demek, yüzde 50’nin altına düşmek demektir ki, bu da seçimi kaybettirir.
Yüzde 5 seçim kaybettirir
Kampanyada seçim rüzgarı çok önemlidir. Her ne kadar Türkiye’de insanlar genellikle ideolojik olarak bağlı oldukları partileri öyle kolay bırakıp seçim kampanyalarından çok fazla etkilenmese de, yüzde beşlik seçmen dilimi bu kampanyalardan etkilenir. Yüzde beş demek de bu seçimin sonucu demektir.
Yeni kurulan İyi Parti kendini merkez sağda konumlandırmış bir parti. Merkezde kendini konumlandırdığı için milliyetçi ve merkez oylarını alır. Ağırlıklı olarak Milliyetçi Hareket Partisi’nden oy alır. İkinci olarak da CHP ve AK Parti’den oy alır. Şu anki göstergelerle konuştuğumuzda Tayyip Bey’in seçimi birinci turda kazandığını görüyoruz. Ancak şayet ikinci tura kalınırsa, muhalefet kanadında en çok oy alan partinin adayı muhalefetin adayı olacaktır. Tayyip Beyle Muharrem İnce ikinci turda yarışır. Meral Akşener’in ikinci tura kalma şansı olduğunu söyleyen hiçbir gösterge yok elimizde.
AK Parti’nin manifestosu önemli
Cumhur ittifakının muhalefeti çaresiz bıraktığını söyleyen Genar Başkanı İhsan Aktaş, muhalefetin erken seçime hazırlıksız yakalandığını ifade etti. “CHP’nin sağcı aday arayışı seçimin ilk günlerine damga vurdu. CHP bu süreçte iyi oyun kurucu olabilirdi, fakat oylarını kaybettiğinde bunun cevabını nasıl vereceğini düşündüğü için kendi adayına yöneldi. Meral Akşener çatı adayı kabul etmeyerek doğrudan oyuna girdi. Bir yönüyle de tek adayla çıkma projesini bozmuş oldu. Belki sağcı aday bulup, bütün partiler ittifak edip, HDP de gizli destek verecek şekilde bir karşıtlık oluşturabilirlerdi.
Artık ittifaklar oluşmuş durumda. Herkes sahneye çıktı ve yavaş yavaş yarış başladı. AK Parti bir manifesto açıklayarak çok önemli avantaj yakaladı. 15 küsur yıldır iktidar olan parti, kendisini topluma bir daha anlatma ihtiyacı hissetti, hem de geçmişe vurgu yaparak. Bugünü değerlendirdi ve gelecekle ilgili de bir perspektif ortaya koydu. Manifestonun iyi tarafı, siyasetin günü birlik polemiklerinin biraz üzerine çıkmış olmasıdır. Demokrasiye, adalete, kişisel hak ve hürriyetlere, dar gelirlilerin durumuna vurgu yaparak, seçim sürecinde muhalefetin aleyhine söyleyeceği sözleri vizyon olarak ortaya koydu. Bunu kampanyanın ruhuna yedirip yediremeyeceklerini ilerleyen günlerde göreceğiz.
Muharrem İnce adaylığını devretmez
Bütün partiler yüksek düzeyde MHP ve AK Parti’den oy alabildikleri durumda ikinci tura kalınabilir. Ama şu anda iktidar partisi oy veren bir pozisyonda durmuyor. Klasik siyasi teamül, iktidar partisinin yıpranması ve muhalefetin gayret ederek iktidardan oy olması şeklindeyken, AK Parti bu klasik anlayışları yaşamadı. Tayyip Erdoğan bugüne kadar fiilen başında olduğu hiçbir seçimi kaybetmedi. Oy oranları tahmin edilirken genelde referandum örnek veriliyor. Referandum bu seçimlere örnek olamaz. Öte yandan şayet ikinci tura kalınırsa CHP ikinci parti olur. Muharrem İnce adaylığını korur, Meral Akşener’e devretmez diye düşünüyorum. Akşener çatı adaylığı kabul etmemişti, İnce niye adaylığını ona devretsin ki?
İyi Parti’nin oyu yüzde sekiz
En son yaptığı anket sonuçlarıyla süreci değerlendiren Optimar Araştırma Başkanı Hilmi Daşdemir, partilerin oy oranlarını şu şekilde açıkladı: Seçim sürecine girildiği ve Cumhurbaşkanı adaylarının netleştiği bu günlerde AK Parti % 42,4 CHP % 18,7, MHP % 9,5, HDP 7,9, İyi Parti % 6,8 SP 0,9 diğer partiler 0,9, kararsızlar % 10,4, hiçbiri % 2,5 olarak görülmektedir.
Cumhur ittifakına oy verecek olanlar % 52,4 olarak görülürken oy vermeyecek olanlar % 37,3 olarak görülmektedir. Bu oranlar biraz da şu anlama gelmektedir, cumhur ittifakının kararsızlar dağıtılmadan %50’nin üzerinde oy potansiyeli bulunmaktadır. Ancak, bu oran kararsızların dağılımı tamamen karşı bloka kayar ise – ki bu ihtimal düşük de olsa var -seçim sonuçlarına etki edecek en önemli soru Meral Akşener liderliğindeki İyi Parti ve HDP’nin alacağı oy oranıdır. HDP’nin oy potansiyeli geçmiş seçimlerden ve yapılan araştırmalardan tahmin edilebilirken İyi Parti’nin oy oranını tahmin etmek biraz güç görünmektedir. Yaptığımız araştırmalar İyi Parti’nin maksimum oy oranını % 8 gösterirken Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olarak göstereceği performans ve etkileyecek olduğu kitle önemlidir.
2. tur Akşener üzerine planlanıyor
Yapılan araştırmalar sonucunda İyi Parti’nin oy tabanını ağırlıklı olarak CHP (%60’lar civarında)ve MHP (% 40 civarında)’nin oluşturduğu görülmektedir. İktidarın değişmesi için alınması gereken %50 üzeri oy ve 300 üzerinde milletvekilini bulmaları zor gözükmekle birlikte imkansız değildir. Hatta cumhurbaşkanlığının el değiştirmesinden daha kolaydır. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi şahsi oyu % 50’nin üzerinde 51-53 arasındadır. Nitekim 4 Mayıs 2018 tarihinde nuts 2 düzeyinde 2100 katılımcı ile gerçekleştirilen araştırmamızda kararsızlar dağıtılmadan % 51’dir. Çok olağanüstü bir durum olmadığı takdirde 2.tura kalınacağını düşünmüyorum. Ancak muhalefet kanadının 2.tura kalma stratejisi daha çok Meral Akşener üzerine olacaktır. Bir yanda da CHP’nin adayı Muharrem İnce’nin daha çok oy alma potansiyeli var. Bu durumda neler yaşanılacağını tahmin etmek zor.
***
Gençler sosyal medyadan etkileniyor
Bu seçimde ilk kez oy kullanacak bir buçuk milyona yakın seçmen var. İki milyonun üzerinde seçmen de ilk kez referandumda oy kullanmış, hükümet seçimi için oy kullanmamıştı. Onlarla birlikte bu seçimde yaklaşık 4 milyona yakın genç, ilk kez hükümet seçimi için oy kullanacak. AK Parti iktidarında büyüyen bu gençler neye göre oy verecek? Hangi söylemler onları etkileyecek?
Hasan Basri Yıldız
Şimdiki gençlerin etki dünyasıyla orta kuşağın dünyaları birbirinden çok farklı. Bunlar dünyaya her şeyden önce bizim baktığımız gözlükle, ideolojik kalıplarla bakmıyor. Mesela Türkiye seçmeninin klasik bir sağ sol tanımı vardır. Tarihten beri bunun yorumu, seçmenin yüzde 65’i sağcı, yüzde 35’i de solcudur şeklinde yapılmıştır. Bu gençler bu kalıba sığmıyor. Her şeyden önce gençlerin sağı ve solu yok. Gençlerin enerjisi var. Onlar daha yaşamsal, kendilerince daha gerçek olan değerlerle bakıyorlar hayata. O günkü şartlara, rüzgara, heyecana göre karar veriyorlar. Burada o kadar geçişkenlik var ki, Kürt olmayan bir genç, HDP’ye oy verebiliyor. Veya bir Kürt genç MHP’ye oy verebiliyor.
Gencin elinden kim tuttuysa, onu kim etkileyebilmişse, o rüzgara kapılıp gidiyor. Oturup da Türkiye’nin ekonomik ve siyasi gerçekliği üzerine kafa yormuyorlar. Ağırlıklı olarak sosyal medyayı çok kullandıkları için de, sloganlar, fenomenlerin durumu, oradaki hareketler onlar için gerçek, bizim için sanal olan bir dünyada yaşayan gençleri etkiler. Gençler saf ve temiz hareket ediyor. Kendilerince doğru gördükleri neyse, ona inanıyorlar. Çok felsefik cümleler değil, basit ama görünür söylemler gençleri etkiler. Gencin doğasında biraz da muhalif olmak vardır. Bunu da kaçırmamak lazım. O yüzden muhalif sözler gençleri daha çabuk etkiler.
İhsan Aktaş
Genelde bu gibi toplumsal olaylarda gençler aileden, çevreden, okuldan etkilenir. Gençlerin konvansiyonel olarak meseleleri çok fazla oturup müzakere etme kültürü yok. Küçük bir şey onları bir partiye taraf yapabilirken, başka küçük bir şey de onları bir partiye oy vermekten uzaklaştırabilir. Dolayısıyla sosyal medyanın fenomen hesapları ve sözlerinden gençler etkilenmeye yatkındır. Bir video, bir görüntü, bir kişinin şehit olması gibi şeyler gençleri etkileyen şeyler. Son aylarda AK Parti’nin genç seçmeninde bir artış var. Onu da Afrin’deki başarıyla birlikte milli değerlerin öne çıkartılması olarak okuyabiliriz. Yerel yönetimlerin de gençlere dönük hizmetleri arttı. Buna da bağlayabiliriz.
Zaten AK Parti’nin yüzde kırk bandında bir genç kitlesi vardı. Bu yüzde, 44 buçuklara çıktı şimdi. MHP ile de ittifak yapmaları, genç nüfus konusunda artı olur diye düşünüyorum. Çünkü gençler ideolojik partilere daha çok oy veriyor. Bu durumda da Erdoğan’a oy verip, parti olarak MHP’ye oy verebilirler söylemi akla gelebilir. Milletin yanıldığı bir mesele var, cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 13-14 CHP’li Erdoğan’a oy vermişti. Bugün yüzde birlik bir CHP’li kitle yine Erdoğan’a oy verebilir, parlamentoda ise gidip CHP’ye oy verecektir. Dolayısıyla bu kayıpları AK Parti’nin kaybı olarak görmemek lazım. Çünkü bütün partilerden Erdoğan’a azar azar oy geliyor.
Hilmi Daşdemir
Gençlik üzerine iktidarın bir politikası olduğunu söylemek mümkün görünmüyor. Bu sebeple gençler daha mesafeli duruyorlar iktidara karşı. En son üniversitelerin bölünme projesi de sanki iktidar ile gençlik arasındaki mesafeyi nasıl daha fazla açarız projesi gibi.
Gençler, gelecek vizyonu olan, zamanı yakalama potansiyeli yüksek partilerin programına daha sıcak bakıyor. Buna rağmen bir tarafta gelecek endişesi taşıyan gençler, diğer tarafta da hiçbir şeyi umursamayan, herhangi bir istikameti olmayan gençler var. Bu kesimler için muhalefet daha cazip geliyor.