Daha koltukta kalıp kalmayacağı belli olmayan, yani şâibelerden kurtulmamış ve adlî süreci devam eden bir belediye başkanına, üstelikte Çin gibi bir devletin diplomatı tarafından âleni olarak yapılan ziyaret, elbette üzerinde durulmaya değer! Çünkü biri sizi durduk yere öpme konusunda acele ediyorsa bunun hikmeti mutlaka suâl edilir!
Mazbatasını alıp İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamına oturan Ekrem İmamoğlu’na ilk ziyaret Çin’den geldi. Çin Halk Cumhuriyeti’nin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei “işleri yeniden hızlandırmak” için acele bir şekilde İmamoğlu’nu ziyaret etme ihtiyacı duyduğunu belirtti.
“Hayrola, Çin’in bu acelesi neyin, nesidir” diye merak edenler için ilave edelim. İkili daha önceden tanışıyor. İmamoğlu’nun ifadesine göre Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan bir etkinlikte Çince bir kitap çevirisi nedeniyle tanışma faslı gerçekleşmiş. Ayrıca Beylikdüzü sınırları içerisinde kalan Ambarlı limanındaki Kumport yatırımı da yine Çin devletine ait Türkiye’deki en büyük yatırımlardan biriymiş.
Çin’in İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, İmamoğlu ziyaretinde akıcı Türkçesini konuşturma fırsatı bulunca merâmını olduğu gibi ifade edivermiş. İlk ziyaret için Çin’in ve de kendisinin kabulünden son derece memnun olduğunu dile getiren Çinli diplomatın elbette seçerek kullandığı cümlelere dikkat çekmek isteriz. Peki, ne diyor Wei?
“Siz göreve geldiğinizde, ben çok acele bir şekilde size gelip bazı bilgileri sizinle paylaşmak istiyordum.”
Görüşmenin ehemmiyetine dair
Çok acele bir şekilde gelip paylaşılması şu kadar ehemmiyet arzeden bilgilerin ne olduğuna bakalım bir de…
“İstanbul çok önemli bir şehirdir. Bu önemli şehir, bundan önceki yıllarda, Çin’deki bazı önemli şehirlerle ilişkilerini kurdu ya da fevkalade şekilde iş birlikleri yapıldı. Bunların başında, İBB ile Şanghay Belediyesi arasındaki ‘kardeş şehir’ ilişkisi geliyor. Daha da önemlisi bu kardeş şehirlerin bu sene 30’ncu yıl dönümü. Bu nedenle hemen size gelip, hem konsolosluğumuz, hem de Şanghay Belediyesi olarak yapılacak etkinlikler hakkında konuşmak istedim…”
‘Çok acele’ ve ‘ehemmiyet arzeden’ bilgiler sizce şunlar mıdır? Sanghay ile İstanbul 30 senelik kardeş şehir ve buna dair yapılacak etkinlikler…
Nitekim son cümle ister istemez başka şeyleri çağrıştırıyor.
“Türkiye’nin çok önemli seçim dönemi geçtikten sonra, bu işlerin yeniden hızlandırılması için size geldim.”
Dış ilişkilerle uğraşanlar bilir. ‘Sister city – Kardeş şehir” konusu en sıradan, en rutin işlerden biridir. Hiç öyle acele gerektirir bir yanı yoktur. Fakat elbette koltuğa oturur oturmaz birini ziyaret için bahane edilebilir. Fakat yine de bir ‘bahane’den ibarettir.
Heyit kimin umrunda?
Abdürehim Heyit adını hatırlıyorsunuz, değil mi? Hani şu sadece sazıyla sözüyle yaşayan fakat Çin yönetimi tarafından yine de yaka paça zindana atılan Doğu Türkistan’ın önde gelen halk ozanı. Heyit’in Çin zindanlarında öldüğü rivayeti kulaktan kulağa yayılınca Türk Dışişleri tepki vermek durumunda kalmış, dünya kamuoyu önünde sıkışan, foyası meydana çıkıp rezil olan Çin hükümeti de uyduruk bir video yayınlayıp güya meseleden yırtacağını sanmıştı. Şimdi diyeceksiniz ki, bütün bunların konuyla ne alakası var? Var, elbette var, hem de çok var!
Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei tarafından ivedi şekilde ziyaret edilen çiçeği burnunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, seçim kampanyasında hangi eseri kullandı, bilin bakalım. Heyit’e ait ‘Karşılaşınca’ parçasını. Heyit’e ait eseri kullanan birisi dolayısıyla Heyit’e yapılan zulmü de dile getirir ve kamuoyuna çıkıp iki kelam eder, öyle değil mi?
Heyhât nerede o yiğitlik?
Heyit’in adını anmak şöyle dursun, kendisine mesele hatırlatıldığında söyledikleri aynen şu minvalde: “Bahsi geçen müzik ve sözlerin kalıbı birçok ülkede kullanılan anonim bir eserdir. Bahsettiğiniz sanatçı da yeni söz yazarak kullanmış siyasî bir figür de olduğu için son yıllarda bu parça ile özdeşleşmiştir. Ayrıca bu parçanın Anadolu’da da geçmişi vardır!”
Çin konsolosu sen misin be adam?
Bu cümleleri Çin konsolosu kullanmış olsa pek şaşırtıcı gelmez. Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük şehri İstanbul’un belediye başkanı söylüyorsa burada ciddi bir sıkıntının olduğunu belirtmek boynumuzun borcu! Sazıyla, sözüyle Türk kültürünün ve millî-mânevi değerlerin taşıyıcısı bir ozana, üstelik bu misyonu bihakkın yerine getirdiği için zindana kapatılan çilekeş bir soydaşa, bir dindaşa, adını bile anmaya tenezzül etmeden ‘siyasî bir figür’ diyen birine şehrimizi nasıl güvenip de ‘emanet’ edeceğiz? Sormazlar mı adama ‘Çin konsolosu sen misin be adam’ diye. Sana mı düştü Çin ağzıyla ‘siyasi bir figür’ ifadesini kullanmak? Heyit gibi bir kültür sanat adamını siyaset ile özdeşleştirmek için elinde hangi deliller var? Meseleyi adam gibi araştırdın da mı konuşuyorsun?
Şimdi anlaşıldı mı şu ‘ilk ziyaret’ konusunun nereden çıktığı?
FETÖ – Çin ilişkisine dikkat
FETÖ’nün yayın organları faaliyet gösteriyorken STV ekranlarında arzı endam eden İmamoğlu’nun Çin ile aynı hizada duruyor olmasının şahsî bir tercihe dayanmadığını bilin isteriz. İşin şahsî tarafı varsa bile konumuz değil. Biz kamuoyunu ilgilendiren asıl mevzuya odaklanmak zorundayız. FETÖ’nün Cihan Haber Ajansı kapatılmadan önce Çin’in en büyük haber ajansı Xinhua’nın ortağıydı, hatırladık mı?
O zaman soru şu: Çin Komünist Partisi’ne ait Xinhua Haber Ajansı niçin ülkemizdeki resmi kurum Anadolu Ajansı ile çalışmayı tercih etmez de, FETÖ’nün Cihan Haber Ajansı’nı tercih eder? Ayrıca Xinhua İstanbul ofisi şefi Ming Chen kiminle evlenmişti, bilin bakalım? FETÖ’nün ABD’deki okulundan mezun Zyung Shi ile…
İmamoğlu’nun Çin muhabbetini bir de buradan okuyun…