Hollanda’nın aşırı sağcı ve ırkçı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders, seçim kampanyası sırasında ülkede çalışan ve yaşayan Türklere hitaben, “Türkiye’ye gidin ve asla geri gelmeyin” demiş ve eklemişti: “500 Türk Allah-u Ekber diye bağırıyor. Bu bizim ülkemiz. Meydanı hızlıca temizleyin…”
Wilders’in aşırı sağcı ve ırkçı söylemi büyük tepki toplasa da bir eğilimi ortaya koyması açısından önemli. Ancak, Wilders’in söyleminin Türkiye’de de farklı bir tezahürü var.
Her gün yüzlerce başlık açılan sosyal medyadan Suriyelilerle ilgili yorumlara göz atmak bu konuda bir fikir verebilir, birine bakalım:
“Bunlara yapılan yardım sokaktaki kediye, köpeğe yapılsa en azından bir faydası ve anlamı olur. Bu kadar nefret duygusunu hissettiren hiç bir şey yok.”
Türkiye’ye sığınan Suriyeli mültecilere yönelik nefret söylemi her gün yeni bir argümanla kendini yeniliyor. Sizler için Suriyeli mültecilere tanınan haklar konusundaki doğru ve yanlışları derledik.
Bu derleme için en iyi çıkış noktası, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması:
“Bizim evlatlarımız, bizim çocuklarımız işsiz, onların işi var; sigortaları yok, düşük ücretle çalışıyorlar, bizim çocuklarımıza iş kapısı kapanmış durumda. Nasıl oluyor bu? İşsiz genç arkadaşım, hâlâ isyan etmeyecek misin? Hâlâ demeyecek misin “Artık yeter, ben bu düzene hayır diyorum” demeyecek misin? Hayır diyeceksin. Hadi diyelim ki Suriyeliler geldi, olabilir, savaştan kaçtılar, hiç itirazım yok, alırsın kamplarda tutarsın. 81 ilde Suriyeli var arkadaşlar, bunları niye kamplarda tutmuyorsun?”
Kılıçdaroğlu’nun dediğinin aksine, Suriyelilerin işi var ancak sigortası yok. Bu konudaki kanuni düzenlemeye göre, yani 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun gereği, Suriyelilerin Türkiye’de bir işveren yanında işçi olarak veya kendi nam ve hesabına bir işyeri açarak yada bir şirketin ortağı olarak çalışmaya başlamadan önce çalışma izni alması gerekiyor. Birçok işveren bu sigortanın prosedürü uzun olduğu için Suriyelileri çalıştırmayı tercih etmiyor. Bu kanunu istismar edenlerse, merdiven altı işletmelerde Suriyeli mültecileri çalıştırıyor. Bu işletmelerin çoğu zaten yabancı uyrukluları kaçak çalıştırıyor ve tespit edildiklerinde kapatılıyorlar. Dolayısıyla, zaten Türk uyrukluların çalışması için düşünülmüş yerlerde Suriyelerin çalıştığı iddiası gerçekçi değil.
Charlie Hebdo’da yer alan ‘Riss’ (Laurent Sourisseau) imzalı “Göçmenler” başlıklı karikatürü hatırlayalım. Aylan Kurdi’nin kıyıya vuran cesedi bir balon içinde görünüyor ve yanında “Küçük Aylan büyüdüğünde ne olurdu?” diye soruluyor. Bu sorunun altında da koşarak kaçan bir kadını, elleri açık halde kovalayan iki erkek görülüyor. Oysa, Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki algısı da bazı yazarlar için çok farklı değil. Yılmaz Özdil’in yazısında kullandığı ifadelere bakalım: “300 bini hamile, 2 milyonu okuma yazma bilmeyen, üç buçuk milyon işsiz güçsüz, zır cahil…”
Özdil’in çalıştığı Sözcü gazetesi de benzer bir söylemi manşetine taşıdı: “Erdoğan’ın vatandaş yapacağız dediği üç milyon Suriyeli arasında iti kopuğu, katili, yobazı, dinci teröristi ne ararsan var.”
CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz’a göre, “Türkiye’ye gelen mültecilerin büyük bölümü Suriye’de suç işlemiş kişiler. Kimisi katil, kimisi tecavüzcü, kimisi hırsız, kimisi uyuşturucu kaçakçısı. Kaç kişinin geldiği bile belli değil. Vatandaşın güvenliği tehlikede. Türk TIR’larını yakan, yağmalayan da bunlar. Kontrolsüz bir şekilde hareket ediyorlar. Türkiye bir an önce bunlardan kurtulmalı ve derhal geri göndermelidir.”
Sinan Oğan da “saldırgan Suriyeliler” tezini destekleyenlerden:
“Türkiye büyük bir mülteci deposuna çevrilmiş durumda. Yarın bunların her birisinin bir canlı bomba olma ihtimali yüzde yüzdür. Yarın bunların her birinin bir kapkaçcı, bir hırsız, bir tecavüzcü bir cani olma ihtimali yüzde yüzdür. Biz mecbur muyuz? Biz bu kadar hırsızı, bu kadar IŞİD’liyi barındırmaya mecbur muyuz? Sahillerde gidip Türk kadınlarını dikizleyen Suriyelileri burada beslemeye mecbur muyum kardeşim?”
İşçi Partisi Genel Sekreteri Osman Yılmaz da ayrımcı söyleme katılanlardan:
“Hatay, Kilis, İslahiye gibi merkezlere yerleştirilen Suriyeli mülteciler ABD planı çerçevesinde Türkiye’ye getirildi. Mülteciler sorunu, propaganda amaçlı olarak gündeme taşındı. Mülteci görüntüsü altında paralı askerler sınır boylarına yerleştirildi. Mülteciler bir an önce Suriye’ye geri gönderilsin.”
Yazar ve politikacıların ayrımcı söylemler vatandaşlık konusunda da sık sık öne çıkıyor. Sözcü Gazetesi “zengin mültecilere vatandaşlık verileceğini” söylerken, Leman Sam “Türkiye’de Arap görmek istemediğini” belirten tweetler paylaşıyor. Bekir Coşkun “Suriyeliler bebek mamalarını tüketiyor” derken, Ertuğrul Özkök “Sakın bana ‘iyi ama onlar da Müslüman, daha kolay kaynaşırız’ demeyin. Bu bölgede biliyoruz ki, müslümanın müslümana ettiğini kimse kimseye etmedi” yazıyor.
Suriyeliler hastanelere bedava gidiyor (mu)?
Peki haklarında bu kadar ayrımcı söylem olan Suriyelilerle ilgili haberlerin ne kadarı gerçek?
Suriyeli mültecilerle ilgili bir diğer yalan beyan, tüp bebek tedavisinden ücretsiz yararlandıkları. Fatih Portakal tarafından dile getirilen iddiaya göre, isteyen Suriyeli istediği hastanede bu hizmeti alıyor, Suriyeli göçmenlerin tüp bebek tedavi masraflarını Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ödüyor.
Bu konudaki bir haber hazırlayan teyit.org ise, SGK yetkililerine dayandırdığı açıklamasında SGK’nın Suriyeli göçmenlerin hiçbir sağlık giderini karşılamadığını, Suriyelilerin sağlık giderlerinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından karşılandığını belirtiyor:
“AFAD olarak yalnızca Sağlık Uygulama Tebliği kapsamındaki sağlık giderlerini karşılıyoruz. Bunun dışında kalan tüp bebek giderlerini, Hepatit C, protez gibi sağlık giderlerini karşılamıyoruz.”
Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 27. Maddesinde belirtildiği gibi, Suriyelilerin aldığı sağlık hizmetinin bedeli, SGK’nın SUT’ta genel sağlık sigortalıları için belirlediği ücreti geçmeyecek şekilde AFAD tarafından ödeniyor. Suriyelilerin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için ise Geçici Koruma Yönetmeliği kapsamında kayıt altında olmaları gerekiyor.
İddialar gerçeklerden uzak
Suriyeli mültecilerle ilgili dönem dönem pek çok iddia gündeme getiriliyor. Ücretsiz barınma hakkı sağlandığı, çocukların okullardan ücretsiz yararlandığı ve yüksek öğretime devam ettiği, oy kullanmaları için vatandaşlık aldıkları bu iddialardan bazıları.
BM verilerine göre ülke içinde ve dışında toplam 4 milyonu aşkın Suriyeli eğitim hakkından faydalanamıyor. BM Yüksek Mülteciler Komiserliği’ne göre can güvenliği nedeniyle ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin sayısı yaklaşık 3 milyon. Yani Türkiye, beş yıldır süren iç savaş nedeniyle en geniş Suriyeli nüfusuna ev sahipliği yapan komşu ülke. Türkiye’deki Suriyelilerin yarısını 18 yaşının altındaki gençler ve çocuklar oluşturuyor. Dolayısıyla eğitim sorunu Türkiye’deki Suriyeliler için en öncelikli meselelerinden.