2006, faili meçhul cinayetler açısından kapkara bir dönemin başlangıcıydı. Rahip Andrea Santoro’nun öldürülmesi, Danıştay saldırısı, Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılması, Bayram Ali Öztürk’ün katledilişi, Hrant Dink’in öldürülmesi ve Zirve Kitabevi katliamı… Bu cinayetlerin hepsi Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarınca (Yargı ve polisteki militanları tarafından) millete Ergenekon örgütünün işi olarak yutturuldu. Birçoğu Ergenekon çuvalı içine atılarak onun bir parçası haline getirilmeye çalışıldı. “Ergenekon yaptı” denilerek cinayetlerde hedef saptırıldı, perde arkasındaki örgüt gizlenmeye çalışıldı. Yaygın kanat ve tespitler, Fetullahçı polis ve yargı mensuplarının İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü ele geçirmek için bu cinayetler serisini araç yaptığı yönünde.
İstihbaratı ele geçirmek için
Özellikle Hrant Dink cinayetine Fetullahçı polislerce adeta yol verildi. Bu durum Cumhuriyet Savcısı Gökalp Kökçü tarafından hazırlanan son Hrant Dink iddianamesinde de açıkça dile getirildi. İddianameye göre, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının başlatılabilmesi için Fetullahçı polisler Hrant Dink’in öldürülmesine yol vermişler, bu cinayet ile İstanbul İstihbarat Şube’nin başındaki Ahmet İlhan Güler tasfiye edilerek yerine şu anda FETÖ’den tutuklu eski polis müdürü Ali Fuat Yılmazer geçirilmiş ve sonrasında da Balyoz ile Ergenekon operasyonları başlatılmıştı.
10 yıllık sır
Bayram Ali Öztürk’ün 3 Eylül 2006’da İsmailağa Camii’nde bıçaklanarak katledilmesi, üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen hep bir muamma olarak kaldı. Katil Mustafa Erdal’dı, o da linç edilerek öldürülmüştü ama onu kim azmetmişti? Cinayet o kadar başıboş bırakıldı ki bıçağı hocanın tam kalbine saplayan Mustafa Erdal’ın cinayetten önceki akşam ya da daha önceki akşamlar kimlerle irtibatlı olduğuna bile bakılmadı. HTS (telefon görüşme trafiği) kaydı çıkarılıp dosyaya konulmadı.
Uykuya yatırılan dosya
Önce Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bekletilen dosya ardından Beşiktaş’taki Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na aktarıldı. İşte burada zaten uykuya yatırılan dosyaya hiçbir önemli işlem yapılmadı. Ergenekon, Balyoz gibi dosyalarda her türlü etkili soruşturmalar yürütülürken Bayram Ali Öztürk cinayeti dosyasına el sürülmedi. Doysa şimdilerde tutuklu bulunan o dönem Özel Yetkili Savcılığın kudretli isimleri Süleyman Pehlivan, firari Cihan Kansız ve yurtdışında bulunan FETÖ şüphelisi Salim Duran’ın elinden geçti.
Zaman’dan aileye operasyon
Dosya paralel yapının savcıları tarafından işlemsiz bekletilirken diğer taraftan örgüt aileyi de manipüle etmekten geri durmadı. 2012’de Balyoz dosyasından sözüm ona bir belge çıkmıştı. Zaman gazetesi muhabiri Göksel Genç de Bayram Ali Öztürk’ün oğlu Mahmut Öztürk’e ulaşarak o belgeyi göndermişti. Gönderilen belge sözde operasyon timleri ve görevlerini anlatan Balyoz ek belgesiydi. O belgede İsmailağa liderlerinin hedefte olduğu yazıyordu. Anlaşılan o ki cinayetle ilgili kafasında birçok soru işareti olan aile, Zaman muhabiri kanalıyla bir yöne doğru kanalize edilmek isteniyordu.
‘Dinler arası diyalog’a yoğunlaşmıştı
17/25 Aralık darbe girişimi patlayınca her şey daha iyi anlaşıldı. FETÖ örgütüyle ilgili son gelişmeleri gören aile, Bayram Ali Hoca’nın vefatından önceki son dönemi bir daha gözden geçirdiğinde Öztürk’ün “dinler arası diyalog” üzerine yoğunlaştığına şahit oldu. Klasik İsmailağa Cemaati formatının dışında görünen, İlahiyat Fakültesi mezunu ve 5 dil bilen iyi bir entelektüel olan Bayram Ali Öztürk, bir sohbetinde “Batıda diyalog miyalog, dinler arası diyalog konuşuluyor. Bana bak, benimle dalga geçme. Önce tarihte haksız yere döktüğün kanların hesabını ver, ondan sonra gel benimle konuş” demişti.
Cizvit tarikatına dikkat çekmişti
Öztürk başka bir konuşmasında ise Hıristiyan ve Yahudilerle diyaloğun çirkin şeyler olduğunu belirterek, “Peygamber Efendimizin alternatifi yoktur. Getirmiş olduğu sistemin alternatifi yoktur. (…) Dün bir kitap aldım Cizvitler isminde. Bu Hıristiyanlıkta bir tarikat. Cizvit tarikatı. Çok eski bir Hıristiyan cemaati. Kitabı yayımlanan ve doktora tezi yapan adam, dinler arası diyaloğun temsilcisidir. Nedir bu Hıristiyan tarikatı? Bugün Batı’nın kafasını, anlayışını ve düşüncesini yönlendiren bir cemaat bu. Bu cemaatin başı İgnatius. Yüzyıllar önce dinler arası diyalog tezini ilk defa geliştiren de gavur İgnatius” ifadelerini kullanmıştı.
Pensilvanya’daki çiftlik Cizvit tarikatınındı
FETÖ ile birçok açıdan benzerlik gösteren bu tarikatla ilgili Wikipedia’da şu ifadeler kullanılmakta: “Başlıca yoğunlaştıkları alanlar misyonerlik ve eğitim kurumları açmaktır. Tarikat üyeleri her zaman göze batmadan her türlü toplum içerisinde, o toplumun insanları ile aynı düzeyde ve uyum içerisinde yaşarlardı. Tarikat, ilk gününden itibaren kısa vadeli hedefler yerine hep uzun vadeli hedeflere yönelmiş ve özellikle insana yatırım yapmıştır. Gerçekten de insana yapılan yatırımlar sayesinde Cizvit tarikatı çok kısa sürede Avrupa’nın en önemli siyasi ve ekonomik gücü haline gelmiştir.”
Cizvitler ile FETÖ sadece benzerlik göstermekle kalmıyordu. İnanılır gibi değil ama örgütün şu anda Pensilvanya’da konuşlandığı ve Golden Generation (Altın Nesil) Vakfı’na ait olduğu iddia edilen devasa arazinin eski sahibi de Cizvitlerdi… Bu iddianın sahibi Ömer Özbay’a göre, Gülen’in çiftlik diye bahsettiği mülkün tapusu Cizvit Tarikatı’na aitti ve arazi daha önce Cizvit Tarikatı’nın (Hristiyan Katolik mezhebi) yaz kampıydı.
FETÖ deşifre oldu, işler değişti
Fetullahçı örgütün, Necip Hablemitoğlu ve Haydar Meriç cinayetleri ile Tahşiye operasyonlarında olduğu gibi kendilerine muhalefet eden kişi ve kurumlara yönelik yok etme operasyonları yaptığı iyice ayyuka çıktığı bir dönemde Mahmut Öztürk de bir FETÖ karşıtı olan ve bunu sohbetlerinde açıkça deklare eden babasının bu örgütçe öldürülmüş olabileceğini düşünmeye başladı. Öztürk, geriye doğru baktığında, “Bu olayın on yıldır niye soruşturmada kaldığını, niye davaya dönüştürülmediğini zaten merak ediyorduk. Şimdi görünüyor ki, birçok davaya müdahil olmuşlar, sahte delil oluşturmuşlar, karartmışlar. Bizimki de büyük bir ihtimalle bunlarla ilgili olabilir” diyor.
Dosya yeniden ele alınacak
Mahmut Öztürk’ün gerek Gerçek Hayat’a yaptığı açıklamalar gerekse de bazı televizyonlara verdiği beyanatlar Bayram Ali Öztürk cinayeti dosyasının yeniden raftan indirilmesine vesile oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılarından Mehmet Şenay Baygın, Bayram Ali Öztürk cinayeti dosyasını yeniden açtı ve oğlu Mahmut Öztürk’ün geçtiğimiz hafta ifadeye çağırdı. Belge ve bilgilerle savcılığa giden Mahmut Öztürk’ün 10 yıl sonra ilk kez ifadesine başvurulmuş oldu. Mahmut Öztürk ifadesinde FETÖ’den kuşkulandığını kaydetti. Savcıya 5 sayfalık yazılı bir beyan ve 4 sayfadan oluşan belge ibraz eden Mahmut Öztürk ayrıca bir CD içerisinde de Bayram Ali Öztürk’ün son dönemde dinler arası diyalog karşıtı konuşmalarını savcıya teslim etti. Savcılığı şimdi 10 yıldır yapılamayan katil Mustafa Erdal’ın HTS kayıtlarını inceleyip kimin azmettirdiğine dair delil elde etmesi bekleniyor.