II. Abdülhamid Han, Sultan II. Mahmud ve Sultan Abdülaziz ile 19 hanedanın haziresinin olduğu türbedeki restorasyon tamamlandı. Aynı zamanda bir müze özelliği taşıyan türbe “Vefatının 100. yılında Sultan II. Abdülhamid” programı kapsamında açıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş türbenin açılışında dönemsel benzerliklere dikkat çekerek, “Sultan Abdülhamid Han’ın yaşadığı dönemle, aşağı yukarı bu dönem arasında olağanüstü yüksek düzeyde benzerlikler vardır. Bu benzerlikleri anlamlandırmak, bunları yerli yerine oturtmak ve bugün Türkiye’nin karşılaşmış olduğu, coğrafyamızın karşılaşmış olduğu sıkıntıları anlamlandırmak ve değerlendirmek bakımından önemlidir” dedi.
‘Çok geç kaldık’
Açılışın davetlileri arasında yer alan Prof. Dr. İlber Ortaylı da II. Abdülhamid için söylenen “Kızıl Sultan”, “Pinti Hamid” gibi ifadelerin yakışıksızlığına dikkat çekti:
“Sultan Abdülhamid Han tahta çıktığı zaman kendisinin istemediği ve çok vatanperver fakat yanlış bir politikayla sürüklendiğimiz bir harple karşılandı. Bunu önlemek durumu söz konusu değildi. Aslında bunun öncülüğünü yapacak durumda değildi fakat müthiş bir panslavist dalga yayılmıştı ve içeride bazı insanlar ‘Acaba biz Rus muyuz yoksa Slav mıyız?’ diye sormaya başladı. Tolstoy böyledir, Bendiksen böyledir ama bazıları da -içlerinde Dostoyevski de vardır- İstanbul’a çan takmaya hazırlanıyorlardı. Balkanlar kaynıyordu. Bu ülkede huzur artık bozulmuştu. Bütün Slav dünyası gibi, Avusturya Slav dünyası nasılsa Osmanlı Slav dünyası da kıpırdama halindeydi. Bu kıpırdanma giderayak barut fıçısına dönüştü. Devlet tabii bununla baş etmek zorundaydı. Bu ayaklanmaların hepsi bastırılabildi.”
II. Abdülhamid döneminin araştırılmasında geç kalındığını vurgulayan Ortaylı, “(II. Abdülhamid için) Bazı konularda son derece yatıştırıcı, olayları önceden gören bir tarafı vardı, bir tarafıyla da yapacak bir şeyi yoktu. Çünkü Türkiye’nin aydın sınıflarının maalesef yetişme tarzları ve bilgileri gelişen dünyanın problemlerini kavrayacak durumda değildi” diye ekledi.
Türbe aynı zamanda müze
Dönemin önemli devlet adamlarının hediyelerinin de bulunduğu türbe aynı zamanda bir müze olma hüviyetini de taşıyor.
Yapı İşleri Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları kapsamında 3 milyon lira harcandı. Çalışmalar sırasında türbenin duvar ve zeminindeki yüzeyler temizlenerek, orijinal katmanlar ortaya çıkartıldı, türbeyi çevreleyen tüm duvarlarda sağlamlaştırma yapıldı.
İmparator 3. Napolyon’un hediyesi 2 saat bir aylık bakımın ardından çalışır hale getirildi, saat altın varakla kaplandı. Kraliçe I. Victoria’nın hediyesi avize, tüm parçaları sökülerek temizlendi, bakımı yapılarak, tekrar yerine takıldı. Avizenin bakımı için 6 kişilik bir ekip, bir ay süreyle çalıştı.
Tüm unsurları yenilendi
Ayrıca türbedeki tüm kurşun kaplamalar yenilendi. Türbe zeminine sonradan döşenen imitasyon tuğla döşemeler sökülerek, özgün tuğla döşemesi ortaya çıkarıldı. Tüm türbe iç mekânına raspa yapılarak özgün boya katmanı ve özgün nişler ortaya çıkartıldı. Kubbedeki yapısal çatlaklar ile sıva ve rölyef altı çatlaklar onarıldı. Kubbe alemi yerinden sökülüp, temizlik ve bakımı yapılarak yerine yerleştirildi.
Allah, Hazreti Muhammed, Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali ile Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin’in yazılı olduğu 8 ayrı ahşap levha, bakım ve koruma işleminden sonra altın varak ile kaplandı. Hud Suresi’nden bir ayet yazılı mermer kitabe de altın varakla kaplandı. Dış cephe ve hazire alanındaki bütün mermerlerin temizliği yapıldı. Dış cephe demirleri temizlenerek boyandı. Tüm ahşap kapı, pencere ve kepenkler yerinden sökülerek restorasyonları yapıldı, camları değiştirilerek yerine monte edildi. Kütüphane tavanındaki çatlaklar onarıldı, iç cephe boyası yapıldı, muhdes kapılar sökülerek özgün kapılar imal edildi.