1128 kişi hain mi cahil mi?

“Vatan haini”, kolayca kul­lanılan bir tanımlama değildir. Sözlükte vatan hainliği “Meşru egemenlik organını devirmeye veya otoritesini yıkmaya, bağlı olduğu devlete karşı sa­vaşmaya veya düşmanla işbirliği etmeye yönelik ey­lemleri kapsayan suç türü” diye tanımlanır. Bu tanım bugünlerde “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildi­ride imzası olan akade­misyen, gazeteci, yazar ve sinemacılar üzerinden tar­tışılıyor. 12 Ocak tarihinde açıklanan bildiri, seçim­lerden bu yana Güneydo­ğu’ya hakim olan şiddet ve hendek siyasetinde devleti hedef gösteriyor, sivil-asker ayırt etmeden şiddet uygulayan, hendek ve barikatlarla Güneydoğu bölgesini savaş alanına çeviren PKK’nın ismini dahi zikretmiyor. Bu insanlar elbette “vatan haini” olmak için ihanet metnini imzalamadılar. Kim bile isteye vatanına ihanet etmek ister ki? Tek dertleri çıkarlarını koru­maktı. Aydınların İhaneti kitabında “Esasen kendi gruplarının çıkarlarını kollamak adına sonsuz bir kin ve nefret duyarlar” der Julien Benda. İçlerinde besleyip büyüttükleri bu kini çıkarlarını tehdit eden herkese yöneltirler. Bazen halk, bazen iktidar, bazen de birbirleridir bu nefre­tin hedefi. Şimdilerde en büyük tehdit AK Parti hü­kümeti ve Cumhurbaşka­nı Recep Tayyip Erdoğan olarak görülüyor.

Devlet mi suçlu PKK mı?

Bildiride, Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Ciz­re’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları dile getirilirken, PKK’nın hendek ve barikatlarla Kürt halkını bir iç savaşa ortak etmeye çalıştığının görmezden gelindiği aşikâr. “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini” şeklinde devam eden metinde yine tek suçlu var: Devlet.

Orhan Miroğlu süreci buraya getiren noktalara işaret ediyor:

“PKK’yı bu hendek sürecinde halk zaten desteklemedi. Eğer halk destekleseydi maazallah bir iç çatışma kaçınılmaz olurdu. Ama bütün bunla­ra rağmen başaramadılar. Zayıfladılar. Şimdi yeni müttefiklere yeni dostluk­lara ihtiyaç duydular. “

İngilizce metinde ise “devlet” sözcüğü “hükü­met”, “katliam” kelimesi de “soykırım” şeklinde kullanıldı. Bu metnin bir de ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin çağırılması kısmı var. . Belki de metnin uluslara­rası bir operasyon olduğu ipucunu en net bir şekilde bu cümle ele veriyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu metni “kendi başlarına kaleme aldık­ları bir metin değildir” sözleriyle tanımlıyor. İm­zanın duyurulmasından sonra haklarında açılan soruşturmalar, gözaltına alınmaları veya meslek­lerinden edilmelerinin en başta uluslararası kamu­oyunda karşılık bulması Başbakan’ın sözlerini doğruluyor.

Halkın tepkisi gecikmedi

1 Kasım seçimlerinde barajı kıl payı aşan HDP, barış sürecini bitirerek ülkeyi savaş alanına çeviren PKK’ya söz geçiremediği için Kürt halkının desteğini kaybediyor. Bu bildiri, yeni destekçiler bulma yolunda atılmış bir adım aynı zamanda.

Buna karşın bildirinin Türkiye kamuoyunda ses bulmaması, bu beklentinin karşılanmadığının en açık göstergesi. Nitekim imzacılardan bazıları da yaptıkları yanlışın farkına varıp imzalarını geri çektiler.

Devlet katilse yanında işin ne?

İmzacı akademisyen­ler olarak tarihe adlarını yazdıran kişilerin çoğun­luğu vakıf üniversitele­rinden olsa da, devletin kadrolu memurları da var aralarında. Bildiriye ve akademisyenlere gelen en önemli eleştirilerden biri de, devleti eleştirirken kullandıkları subjektif dil kadar, bunu imkanların­dan yararlanırken yapmış olmaları.

Gelen tepkiler ara­sında en çok “akademis­yenlerin eleştirilerindeki güven neye dayanıyor” var. 12 Eylül sonrası 657’den kadroları yapılan akademisyenlere hukuki soruşturma açılmasının, meslekten uzaklaştırıl­maları kolay kolay söz konusu değil.

Dosyada görüşüne başvurduğumuz Ömer Lekesiz bu durumu, “Barış için yalvaranlara, devleti buna razı etmek için toplu cinayetler dâhil her yolu deneyenlere arka çıkıldığına göre, PKK’nın yeni bir destekçiye ihtiyaç duyduğu anlaşılıyor.” sözleriyle özetliyor.

Mehmet Doğan’a göre akademisyenler taleple­rinde samimiyse, gidip hendeklerin ardında bunu açıklamalı. Doğan devleti de bu konuda hukuki yap­tırım uygulamaya davet ediyor.

Dosyada bu görüşleri bulacaksınız.

Benzer konular