İlm-i siyaset ve sigara

Pek çok kimse siyaseti gündelik politik meselelerden ibaret zannedebilir. Siyaset bir ilim işidir. İlim ise sadece kitap okuyarak elde edilebilen bir şey değildir. Nice insanlar vardır ki, çok az kitap okudukları halde siyaset kurdudurlar.
Çünkü siyaset dünün bilgisine sahip olmakla beraber, düşmanları da tanıma sanatıdır. Bu ise sadece kitapla temin edilebilecek bir şey değildir. Tecrübe ve insan tanıma sanatına sahip olmayanlar hiçbir zaman başarılı yöneticiler olamazlar.
Siyaset sadece devlet idaresi için değil, aynı zamanda müesseselerin, şirketlerin, ailenin hâsılı her şeyin idaresinde olmazsa olmaz bir ilim ve beceridir.
Kişinin dünya ve ahiretini kazanması da siyasi bir davranıştır. Modern insan, meseleleri akıl ve para ile çözeceğini zannederek tuzağa düşer. Bu yüzden dünya ve ahiretini kaybeder. Bilse ki, din siyasettir ona göre davranır. Kişi aklını dinin emrine verirse doğru bir siyaset yürütür. Fakat dini aklıyla anlamaya kalkarsa işte o zaman kaybeder.
Ziya Paşa şöyle özetlemişti meseleyi:
İdrak-i maâli bu küçük akla gerekmez
Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez
Dinin emir ve nehiylerindeki hikmeti çözmek yani Murad-ı İlahiye’yi kavrayabilmek her kula nasip olmaz. Zira her şey akılla izah edilemez. İşte bu yüzden Müslüman, İslam’ın emirlerini aklına ve nefsine uymasa da kabul eden kimsedir. Dinin siyasetinden murad, muhatabının dünya ve ahiretini mâmur etmektir.
Sanayileşme sonrasında üretilen dünya siyaseti aslına bakarsanız bir av ve avcı hikâyesinden başka bir şey değil. Para babaları avcı, insanlık ise avdır. Kabul edelim ki, avcı bir taşla yüz binlerce insan avlamıştır.
Kirli düzenin devam edebilmesi; insanlığın uyuşturulması ile varlıklıların israf ve bağımlılık deryasında boğulmasına, fakirlerinse dayatılan ihtiyaçları karşılamak için gece gündüz çalıştırılmasına bağlıdır.
Modern hayatta insan öyle şeylere bağımlı kılındı ki, bir asır evvelin insanları gelip görse ahvalimiz karşısında lâl olurlar. Elbette geçmişte de tütün içen tiryaki yahut bağımlılar vardı. Birinci Dünya Harbinden sonra kadın, erkek, çoluk çocuk demeden herkesin sigara bağımlısı olması için öylesine şeytanî bir siyaset izlendi ki, artık her yıl on milyarlarca dolarlık fatura ödemek bir yana, bu yüzden bir ömür hastalık yahut yitip giden hayatlar bile insanı akıllandırmaya yetmiyor.
Yürütülen siyasetle milyarlarca insan günlük on milyarlarca adet sigara içiyor. Üstelik içinde ağır metallerden tutun da haz, keyif ve bağımlılığı artırıcı yüzlerce sentetik madde bu sayede insan bedenine geçiyor, havaya karışıyor.
Sayısız insan sigara içmediği hâlde çevresindekiler yüzünden bu belânın zararlarına mâruz kalıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın sigara konusundaki şahsî gayretlerinin tedrici devlet politikasına dönüşmeden evvelki -çok az istisna hariç- tüm hükümetler sigarayı teşvik etmiş.
1934’de çıkarılan kanunla hastalara reçete edilmiş. 1954’de askere, işçiye içsin içmesin günlük 10 tane sigara vermiş devlet. Kim bilir uygulamanın failleri hangi sigara şirketlerinin hibelerini aldılar yahut da siyasi desteklerine kavuştular.
Öğretmenine talebesinin önünde sigara içmesini teşvik eden devletten, yarısı müptela, diğer yarısı da pasif içici olan halkını korumaya çalışan bir siyasi irade var artık. Biz de bu meseleyi gündemimize aldık. Çünkü sağlık sıkıntılarının yanı sıra, bu Müslüman millet açısından sigaranın bir de fıkhî yönü var.
Şurası kesindir ki, işin ehli olan hiç kimse ‘câizdir/helâldir’ demiyor. Zararları net bir şekilde olan bu ürün hakkında mekruh ve haram hükümleri veriliyor. İsraf, sağlığa ve nesle zararı ortada olan sigara ile ilgili her diri kalp onun şerrini bilir. Şerri açık olansa elbette caiz değildir.
Detaylar dosyamızda. Vesselam!

Benzer konular