Kitapseverlerin türlü çeşitli “hastalıklarından” biri de başkalarının neler okuduğunu, ve onları neden okuduklarını merak etmektir. Gözümüzden kaçmış yahut öneminin farkına varamadığımız birçok kitapla/yazarla bu sayede tanışıyoruz. Okuma listelerinin, kitap tavsiyelerinin böyle “hayırlı” bir etkisi var. Biz de Gerçek Hayat olarak belirli aralıklarla bu türden listeler yayınlayarak okurların zihin dünyasının genişlemesine küçük de olsa katkı sağlamak istedik ve birçok isme şu soruyu sorduk: “Bu kitabı herkes okumalı, çünkü…” diyebileceğiniz kitap hangisi? Gelen cevapların birçoğundan Gerçek Hayat editörleri olarak biz istifade ettik, umarız siz de faydalanırsınız.
Taha Kılınç (Gazeteci)
İslâm dünyasındaki bir bölgenin önemli kentlerini ziyaret etmek isteyenlere, seyahat öncesi hazırlık babında önerdiğim kitaplar var. Balkanlara yolu düşecek herkese “Mutlaka oku” dediğim kitapsa, Ivo Andriç’in “Drina Köprüsü” isimli şaheseri. Andriç, her satırında tebessümlerin iç sızılarına karıştığı kitabında, Sokollu Mehmed Paşa’nın Vişegrad kasabasına inşa ettirdiği muhteşem köprünün tarihi üzerinden Balkanların hikâyesini anlatıyor. Hem de nasıl duru, naif ve sürükleyici bir dille… “Drina Köprüsü”nü sözle anlatmam imkânsız. Önce kitabı okuyun, ardından yolunuzu mutlaka Bosna-Hersek’in Vişegrad kasabasına düşürün. Drina Köprüsü’nün tam ortasında durup etrafınıza baktığınızda, Osmanlı İmparatorluğu’nun o topraklardaki bütün serüveni gözlerinizin önünden geçecek.
Suavi Kemal Yazgıç (Yazar)
Rasim Özdenören’in “Düşünsel Duruş” adlı kitabını herkes okumalı. Çünkü günümüz insanının seküler şartlanmışlıklardan kaynaklanan kafa karışıklığını sorgulayan bir kitap “Düşünsel Duruş”. Bu kitabın, melez sentezlerin asli düşüncelere ikame ettirildiği zamanımızda Müslümanca düşünmenin nasıl mümkün olabileceğine ilişkin örnekler arayanlar için ufuk açıcı bir çalışma olduğunu düşünüyorum.
Ali Ayçil (Şair-Yazar)
Dino Buzzati’nin Tatar Çölü adlı kitabını herkes okumalı, çünkü bize yazgımızın tercihlerimizden daha güçlü olduğunu ve insanın bir ıssızlığın içini dolduracak bahaneler de bulabileceğini gösterir. Kitap, hayatımıza dair rahatsız edici bir imada bulunur: Aslında gönülsüzce girdiğimiz ve bir gün çıkmayı umduğumuz bir yol, zamanla başka yollara girme cesaretimizi ve isteğimizi ortadan kaldıran bir tuzak olabilir. Romanın başkişisi Giovanni Drogo’nun Bastiani Kalesine tayin edilmesi, kaderi tarafından işe alınmasından daha fazla bir anlam taşımaz. Kader, işçisini son nefesine kadar hem kendine inandıracak hem de çalıştırmaya devam edecektir.
Hakan Albayrak (Gazeteci)
Ertuğrul Fındık’ın inşallah yakında çıkacak olan “Gavurca-Türkçe Sözlük”ü. Çünkü Rasim Özdenören’in “Müslümanca Düşünmek Üzerine Denemeleri”nin ikinci cildi gibi. Demek ki evvela “Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler”. Çünkü “Gavurca-Türkçe Sözlük”ün birinci cildi gibi.
Kemal Sayar (Psikiyatr-Yazar)
Sezai Karakoç’un Kıyamet Aşısı. Öte dünya bilincini yoğun bir şiirsellikle bize duyumsattığı, kalbimize doğrudan tesir edebildiği, insanın sadece burası ve bu dünya için yaşamadığı hissiyatını çok güzel aktardığı için.
Erem Şentürk (Gazeteci)
Ebu’n-Necip Abdurrahman Sühreverdi’den “Yönetenlerin Yönetimi”. Bu kitap, İslâm’da devlet ve siyaset ahlâkı konusu üzerine yazılmış temel bir başvuru eseridir; Selahaddin Eyyubi’yi, Osmanlı sultanlarını ve birçok devlet adamını etkilemiştir. Devletin iyi yönetilmesi ve problemlerin çözümü hususunda bir başvuru eseridir. Eser, Yavuz Sultan Selim’in devlet aklının temelinde olan önemli eserlerden biridir. Tarihçi Naima, bu kitabı; “Selâhaddin-i Eyyubi’nin İslâm devletleri arasındaki fesadı nasıl giderdiğine, kalpleri nasıl birleştirdiğine ve daha ne gibi güzel tedbirler aldığına dair bir eser” olarak tarif etmiştir.
Ömer Lekesiz (Yazar)
Ahmet Özalp’ın yayına hazırladığı Aşk Gölünde Yüzen Canlar/Klasik Aşk Hikâyeleri Külliyatı’nı (Büyüyen Ay Yayınları) herkes okumalı. Çünkü içinde yaşadığımız kültürü layıkıyla tanımak ve öğrenmek için hikâyelerimizi, hele de aşk hikâyelerimizi iyi bilmemiz gerekir. Sadece duygu ve düşünme tarzımız değil, bunları ifade edebilmemizin yegâne aracı olan güzel Türkçemizde kavramlar, deyimler, atasözleri ve vecizeler olarak onlarda yaşamaktadır. Öte yandan, talim ve terbiyemize, edebimize, adabı muaşeretimize, toplumsal muhalefetimize ve itaatimize mahsus en güzel örnekler de yine onlarda yer almaktadır. Kısaca, geçmişin iyi bilinmesiyle ancak ileriye doğru sıhhatle yaşanması mümkün olabilen hayatın doğru bilgisi adına herkesçe okunması gerekir o hikâyelerin.
Ahmet Murat (Şair-Yazar)
Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ini hepimiz okumalıyız. Çünkü bu kitap, bize özgü ve bizim yazdığımız bir iman, aşk, Türkçe, tarih, kozmoloji, dünya görüşü harmanıdır. En zor metafizik bahisler bu eserde yalınlaşır, halk idrakine tercüme edilir. Bilgin ile ümmiyi, metafizikçi ile nineyi buluşturan hakiki ve millet yapıcı bir klasik.
Yıldız Ramazanoğlu (Yazar)
Jacques Derrida ve Mustafa Şerif’in yazdığı “İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma”. İslam ve Kuzey Afrika, Derrida’nın felsefi yolculuğunda hayati önem taşımasına rağmen bu konudaki görüşlerini pek bilmiyoruz. Cezayirli siyaset bilimci düşünür Mustafa Şerif ender bir konuşma yapmış Derrida ile. Şerif’e göre İslam Batı’da hâlâ tam bir bilinmeyen. Aynı zamanda Kuzey’den esen aşırı sekülarizm ve din karşıtı rüzgâra karşı Güney’in verdiği mücadelenin son kalesi. Köklerimizi kaybetmeden çağı kavrama, politika din ve inancın karşılıklı bağlantıları. Modern bilimsel yararcılık ve bir toplumu inşa eden ahlaki değerler. Yeni bir konuşma yapılsa belki de denklem daha farklı görülebilecekti. Fakat kitap Sümeyye Kavuncu’nun da akıcı ve yetkin çevirisiyle beyin fırtınası ihtiyacı duyanlar için çok kıymetli.
Mevlana İdris (Yazar)
Eduardo Galeano’nun “Aynalar” isimli kitabı. Aslında yazarın diğer kitapları da. Şunun için: Bir gerçeklik, bir edebiyatçı tarafından nasıl “okunur” hale getirilir bunu görmek için. Biraz da şunun için: Dehşet verici durumların karşısında sakin kalabilmek ve o durumu başkalarına, geleceğe çok açık cümlelerle -bir suyun akışı gibi- aktarabilmenin hazzını yaşamak için.
Cihan Aktaş (Yazar)
Aliya’nın hapishanede yattığı dönemde tuttuğu notlardan oluşan “Özgürlüğe Kaçışım” başlıklı kitabı herkes okumalı. Çünkü bu kitap özlü tarihi yorumlar, siyasi ve toplumsal tespitleriyle, yine Aliya’ya ait olan “yapmamız gereken neyi yapmadık, yapmamamız gereken neyi yaptık” sorusuna cevap vermemiz için Müslümanların önüne kapılar ve pencereler açıyor. Medeniyet-kültür ikilemi, sanat ve felsefe, eleştirel düşünce, Batı-Doğu karşıtlığı, hayat, ölüm, kahramanlık gibi sayısız konuda getirdiği çeşitli yorumlarda onun cümleleri, Müslümanların modernizm karşısında bir açık alan korkusuna ve güvensizliğe duçar olmasına değil, dinî kavrayışlarını yenilemeye dönük bir özgüvenin güçlenmesine kaynaklık edecek şekilde akıyor.
Güray Süngü (Yazar)
Sürekli kitapların içinde olduğumdan mıdır nedir, körleşiyorum. Gündemimdeki kitaplar çok sık değişiyor. Bu da iyi bir şey değil elbet ama kendimi şöyle bir sakinleştirip bakayım dediğimde, aklıma Torbjörn Safve’nin Özgürlüğün Romanı geldi. Hayalci, mistik, İsveçli, daha doğrusu “Dünyalı” dahi sanatçı İvan Agueli hakkında bir roman bu. Neden okunmalı derseniz; iyi bir roman olduğu için okunmalı, derim. Sanat eserlerine “şunun için bunun için” diye yaklaşılmasını doğru bulmuyorum. İsveççe aslından çevrilmiş, yayınlandığı dönem okurumuzun gözünden kaçmış. Belki bu vesileyle hatırlanır.
Nihal Bengisu Karaca (Gazeteci)
Zygmunt Bauman’ın “Modernlik ve Müphemlik” kitabı… 20. yüzyıl modern siyasi aklının müphem olan her şeyden korktuğunu ve tasavvur ettiği kusursuz düzenini yaratmak için tarif edemediği, kategorize edemediği kişi ve pozisyonları nasıl şeytanlaştırdığını anlattığı için.
Münir Üstün (Yayıncı)
Tarık Tufan’ın Kekeme Çocuklar Korosu. Biz balık hafızalı insanlara 1980’lerden bu tarafa yaşananları hatırlattığı için bu güzel kitabı tavsiye edebilirim.
Ayşe Olgun (Gazeteci)
Ünlü İranlı şair Feridüddin-i Attar tarafından kaleme alınan Mantıku’t Tayr (Kuşların İlahisi) adlı eseri herkesin okumasını tavsiye ediyorum. Doğu edebiyatında seyahat kitapları sadece bir coğrafya üzerinde değil, okuru iç dünyasında da bir yolculuğa çıkarır. Bunun en iyi örneklerinden biri de Kuşların İlahisi’dir. Kitap en başta kuşların, efendileri olan Simurg’u bulmak için yaptıkları yolculuktan bahseder. Her kuş insanın bir zaafını temsil etmektedir. Tasavvufun yedi önemli aşamasında imtihana çekilen okur, sonunda Hüd Hüd’ün kanadına tutunur ve Simurg’a doğru yolculuğunu tamamlar. “Oku” emrine önce kendini okuyarak itaat etmek gerektiğini düşünenlere rehberlik edecek bir kitap diyebilirim.
Bülent Ata (Şair-Yazar)
William Faulkner’ın Döşeğimde Ölürken isimli kitabını herkesin okumasını isterim. Çünkü yazar bu kitabında herhangi bir anlatıcının değil, on-on iki civarında anlatıcının iç sesiyle, bilinç akışı formunda bir büyük hikâyeyi iç içe anlatmayı başarmış. Bu zenginlik Döşeğimde Ölürken’i yazarlar için çok kıymetli bir “ders alınacak kitap” noktasına taşıyor bence.
Furkan Çalışkan (Şair-Yazar)
Cesare Pavese’nin Yaşama Uğraşı kitabı. Pavese’nin günlüklerini, dolaysızlıkları ve kurgusuzlukları yüzünden seviyorum. Yazarın yaşamak meselesine bir batılı gibi bakamaması ve tam da bu noktadan kırılmasını çok değerli buluyorum.
Asım Cüneyd Köksal (Akademisyen)
Gazzali’den “el-Munkiz mine’d-Dalal”. Bu kitabı, kişisel bir hakikat yolculuğunu asırlar sonra bile anlamını yitirmeyen bir evrensellikle ifade edebildiği için önemli buluyorum.
Mehmet Ali Çalışkan (Babil.com yöneticisi)
Refik Halid Karay’dan “Yeraltında Dünya Var”. Çünkü yazar Türkçeyi kuran mütevazı ama görkemli metinleri yazmıştır, çocukluğumuzun sıradanlığını büyük heyecanlara çeviren biricik kahramanımızdır, Karay hikâyenin sonunda ne olacak diye okunmaz, her bir cümlesi ruha gıda olsun diye tek tek idrak edilir. Ayrıca, henüz postmodernler keşfetmeden çok önce üst kurmacanın imkânını bize bu roman göstermiştir.