Yeni Zelanda’dan Sri Lanka’ya kirli savaşlar çağı

Romus-Romulus efsanesi dahil ‘Roma medeniyeti’ olarak intikal eden pek çok şeyi Etrüsklere borçlu olduğumuz söylenir. Roma devrinde yazılmış tarih kitapları son Etrüsk kenti ele geçirildiğinde bütün kentin en ufak taşına kadar sökülüp sabanlarla sürüldüğünü, dümdüz araziye çevrilip yok edildiğini bize söyler. Üstelik Romalılar bu işi bizzat köleleştirdikleri yerli halka yaptırır. Romalı olarak bildiğimiz pek çok sima da aslında Etrüsk kanı taşımaktadır. Ünlü şair Vergilius da onlardan biridir.

Bu girizgahı niçin yaptık? Bugünü anlamanın yolu geçmişin kodlarını doğru okumaktan geçiyor. ‘Avrupa medeniyeti’ olarak bildiğimiz şeyi biraz kazıyınca altından basbayağı Roma sırıtıyor. Yani dümdüz edilen, üzerine konulan Etrüsk. Uzak geçmişte Etrüsk olarak gözümüze çarpan gerçek, yakın çağlara geldiğimizde Endülüs olarak bir kez daha zuhur ediyor. İnsaf sahibi her Batılı bugün tartışmasız şekilde şu gerçeği kabulleniyor: Endülüs medeniyeti olmasaydı Avrupa diye bir şey olamazdı. Fakat bir dakika!… Endülüs’ten geriye ne kaldı? Etrüsk’ten geriye ne kalmışsa o… Hemen hemen hiçbir şey…

Etrüsk’ü, Endülüs’ü iliğine kadar sömürüp üretilen tüm değerleri kendine mal eden Avrupa, Ali Cengiz oyununda olduğu gibi kılıktan kılığa girip başkalarının başına çorap örmekte hâlâ
mahir. İçinde yaşadığımız kirli savaşlar çağının mabedler üzerinden yeni bir safhaya girmesini bu maharetin bir göstergesi saymalı.

Dünyanın sinir uçlarına müdahale

Önce şunu teslim edelim. Zıt kutupları harekete geçirip dünyanın sinir uçlarıyla oynamayı iyi beceriyorlar. Önce Hristiyan bir fanatik dünyanın en sakin, en barışçıl ülkesinde camileri basıp 50 Müslümanın canına kıyıyor. Sonra Avrupa’nın en simgesel yapılarından biri onca yüzyılı sağ selamet atlatıp teknolojinin zirveye çıktığı bir zaman diliminde durduk yere kül oluyor. Peşinden adı sanı duyulmamış bir örgüt (bakınız DEAŞ ve müştakkatı) Sri Lanka denilen etnik / dini fay hattının tam üzerinde bombaları patlatıyor. Yeryüzünde en çok mensubu bulunan iki dinin mabedi üzerinden piyasaya sürülmek istenen şey belli: Kargaşa çıkarıp hedef saptırma. Gerçek gündeme karşı kendi gündemini dayatma. Birileri suyu fena bulandırıyor. Çünkü bulanık suda balığı avlamak çok daha kolay.

Gerçek gündemi gözden kaçırmak

Batı güdümündeki ana akım medyanın dünyadaki her yaşanan olayı olduğu gibi vermediğini, kategorize ettiğini biliyoruz. Avrupalının trajedisiyle Afrikanınki elbette eşit değil. Notre Dame için yeryüzünde kıyamet koparken Doğu Türkistan’ın Hotan şehrindeki 800 yıllık İslam mührü, Kirye İydgah Camisi Komünist Çin rejimi tarafından yerle bir edildi. Bırakın dünyayı, İslam aleminden bile çıt çıkmadı. Kendi gündemini belirlemekten aciz olanların başkalarının ‘ürettiği’ gündemlere yem olmasından daha tabii ne olabilir? Churchtown, Notre Dame ve Sri Lanka silsilesini biraz da bu zaviyeden görmek lazım. Mevcut belirsizlik de zaten bize bunu işaret etmiyor mu? Churchtown canisi hakkında tam olarak ne biliyoruz, ne kadar biliyoruz? Kimlerle oturup kalktığını hâlâ öğrenebildik mi? Sosyal iletişim içerisinde bulunan birini ‘hüdayinabit bitki’ gibi görmemiz isteniyor. Notre Dame desen ayrı bir hikaye. Kıytırık bir otelde bile yangın tertibatı bulunurken Avrupa’nın önde gelen sembollerinden biri nasıl öyle Marmara çırası gibi alev alev yanabiliyor? Birileri buna müsaade etmeden, kapı aralamadan mümkün olabilir mi? Sri Lanka faciası aynı karadeliğin başka bir versiyonu. Olaya karıştığı söylenenlerin profiline bakıldığında üst kesime mensup oldukça zengin insanlar olduğu ifade ediliyor. Açıklanan ölü sayısı daha sonra ciddi miktarda aşağı çekiliyor. Olayın baş faili olduğu söylenen şahsın kızkardeşi bir garip konuşuyor. Ortada ne olduğu belli olmayan bir örgüt söz konusu. Aradan geçen onca zamana rağmen üç olayda da açıklanmayı bekleyen bir yığın soru mevcut.

Bu mabedleri kim hatırlıyor?

Şu günlerde mabedlerin başına gelenlerle hemhal oluyoruz ya, bu konuya ilaveten bazı gerçekleri söylemek boynumuza borç olsun.

 1948 yılından 2007 yılına dek Siyonist İsrail yönetimi Filistin’de tam 120 camiyi yerle bir etti, biliyor muydun?

 2014 yılındaki Gazze Katliamında İsrail 70 camiyi bombalamıştı. Hatırlayabildik mi?

 Batı Şeria’daki 13. yüzyıldan kalma El Ahmer Camisi İsrail tarafından ‘gece kulübü’ne çevirildi. Kim tepki verdi?

 Doğu Türkistan’da Komunist Çin yönetimi tarafından son birkaç yılda binlerce cami dümdüz edildi. Haberin var mı?

İspanya bedelini ödedi

1492 yılında Gırnata’yı ele geçirip Endülüs medeniyetine son veren Haçlı İspanya’nın hedefinde İslam mabedleri vardı. Yerli Müslüman halkı aman vermeden din değiştirmeye zorlayan İspanyollar, tek bir cami olsun bırakmadı ve hepsini kiliseye çevirdi. Din özgürlüğüne yapılan saldırının bedeli ağır oldu. 1835-36 yıllarında ülkede esen sekülerleşme fırtınası Katolik kilisesini tam anlamıyla biçti. Yüzlerce kilise ve manastır kısmen veya tamamen yerle bir edildi. Böylece Endülüs’e reva görülen muamele bizzat kendi başlarına geldi. Yaptıklarının karşılığını bir nebze olsun görmüş oldular.

Benzer konular