6 Kasım ara seçim sonuçları, 2020 Başkanlık seçimlerine giden yolda Washington siyasetinin keskin bir viraja girdiğini gösterdi. Ara seçimler için ana akım medyadan Hollywood’a kadar mobilize olan Trump karşıtı cephe, Temsilciler Meclisi’ni ele geçirerek daha da hırslandı. ABD Başkanı Trump da Senatoda varlığını güçlendirerek, güçlü muhalefet cephesi karşısında kolay kolay yıkılmayacağını gösterdi. Trump seçim günü akşamı medyayla polemiğe girerek ve Adalet Bakanı Jeff Sessions’ı görevden alarak Demokrat Parti’ye savaşmadan teslim olmayacağı mesajını iletti. Washington koridorlarında savaş tamtamları artık daha güçlü çalıyor.
ABD Başkanı Donald Trump için “güven oyuna” dönüşen ara seçimler sonucunda, 2020 yılında gerçekleşecek Başkanlık seçimleri öncesi, Washington siyasetine “savaş atmosferi” damga vurdu. Demokratlar bütün çabalarına rağmen “Mavi dalga” olarak nitelenen Kongrenin her iki kanadında üstünlük sağlama hedefini yakalayamazken, Cumhuriyetçi Parti’nin 8 yıldır Temsilciler Meclisi’nde devam eden üstünlüğüne son vermeyi başardı. Demokratların Temsilciler Meclisinde çoğunluğu kazanmasında, kadın, genç ve Hispanik nüfusun seçime katılım oranındaki artış etkili oldu. ABD Başkanı Trump, Temsilciler Meclisindeki kayba rağmen, kendini “sihirbaz” ilan etti ve sonucu “Muazzam bir başarı” olarak nitelendirdi. Temsilciler Meclisi Demokrat Parti Azınlık Lideri Nancy Pelosi ise sonuçlar sonrası yaptığı açıklamada “Yarın Amerika’da yeni bir gün olacak. Bu, Demokrat ve Cumhuriyetçi meselesi değil, ABD’de Trump yönetimine karşı Anayasayı tekrar yerine getirme meselesidir” diyerek, yeni dönemin Trump yönetimi için zorlu geçeceğinin sinyalini verdi.
PARÇALI SİYASET
ABD’de seçmenler, 100 sandalyeli Senatodaki 35 sandalye ile Temsilciler Meclisindeki 435 sandalyenin tamamı için sandık başına gitti. Resmi olmayan sonuçlara göre, iki kanatlı Kongrenin Temsilciler Meclisinde çoğunluğu Demokrat Parti ele geçirdi. Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçiler 219 Demokratlar 193 sandalyenin sahibi. Senatoda ise daha önce 51-49 olan Cumhuriyetçilerin çoğunluğu en az 3 Cumhuriyetçi sandalye eklenerek devam etti. Sonuçlar neticesinde Washington’daki tek parti (Cumhuriyetçi) iktidarı da sona erdi. ABD Kongresinin alt kanadı Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçiren Demokratlar, kilit komitelerin kontrolünü de eline aldı. Dış İlişkiler, İstihbarat, Adalet gibi komitelerin başkanlığını artık Demokrat Parti’den isimlerin yürütecek olması, Trump’ın başkanlık dönemindeki veya öncesindeki atama ve eylemlerinin yeniden sorgulanması neticesini doğuracak. Ne var ki Washington’da değişen havanın Trump’ı geri adım attırmaktan uzak olduğunu söylemek de güç değil.
TEK BELİRLEYİCİ TRUMP
ABD’de geçen hafta düzenlenen ara seçimler, ülkedeki siyasi krizi çözmek yerine daha da derinleştirdi. Demokratlar Temsilciler Meclisinde çoğunluğu elde ederken, Cumhuriyetçiler Kongrenin üst kanadı Senatodaki üstünlüğünü devam ettirdi. Başkan Trump sonuçları “muazzam başarı” olarak niteledi. Demokratların lideri Nancy Pelosi’nin ise “Yarın Amerika’da yeni bir gün olacak” mesajını vermesi dikkat çekti. Ancak seçimin çıkardığı gerçek sonuç, bölünmüş ve cinnet psikolojinde bir Amerikan siyaseti fotoğrafını ortaya koydu. ABD Başkanı Donald Trump’ın eylem ve söylemleriyle seçim sonucunun tek belirleyeni olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Trump kendisini ABD siyasetinin merkezine yerleştirerek, yakın dönemde belki de ilk kez bir seçimi bu denli kişiselleştirmeyi başardı. ABD Başkanı söz konusu “kişiselleştirme” ve gündem değiştirme becerisini seçim akşamı yaptığı basın toplantısı ve Adalet Bakanı Jeff Sessions’ı görevden almasıyla gösterdi.
“TRUMP BİR SİHİRBAZ”
Seçim süreci boyunca ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyasetini sürdüren Trump’ın Kongrenin üst kanadı Senato’da Cumhuriyetçilerin sandalye sayısını artmasından kendine pay çıkarması ve Temsilciler Meclisi’ndeki kayıpları da medya baskısı ve Cumhuriyetçi Parti’nin yetersizliğine bağlaması da, “ben merkezci” siyaset anlayışını göstermekten öte bir anlam taşımıyordu. Twitter’da paylaşımlarda bulunan Trump sonucu, “Muazzam bir başarı. Hepinize teşekkür ederim” mesajıyla değerlendirdi. ABD Başkanı sonuçlar sonrası attığı bir tweetinde “Kapitalist Kodu” isimli kitabın yazarı Ben Stein’ın, “Trump, ABD’nin 105 yıllık seçim tarihinde ara seçimde Senato’da çoğunluğu elde eden 5 başkandan biri oldu. Sayın Trump bir sihirbaz. Kulağının arkasından sihir çıkaran biri” sözlerini paylaşmaktan imtina etmedi. Trump Senato’daki Cumhuriyetçi çoğunluğun gücünü perçinlemesini, 2020 Başkanlık seçimleri için olumlu bir sinyal olarak değerlendirme yolunu seçmişti.
GÖĞÜS GÖĞÜSE SAVAŞ
Trump, seçim akşamı yaptığı çıkışlarla, Kongrenin alt kanadı Temsilciler Meclisinde çoğunluğu elde eden Demokratlar karşısında geri adım atmayacağını ilan etti. ABD Başkanı, Ocak 2019’da aktif olarak göreve başlayacak Demokrat çoğunluklu meclisin, kendisine ilişkin soruşturmaları gündeme getirmesi halinde, bu adımı “savaş ilanı sayacağını” açıkça belirterek, Senato kozunu masaya sürdü. Trump, ana akım medyanın kendisine yönelik neredeyse “düşmanlık” derecesine varan yayınları ve konumu karşısında da, geçen iki yıldaki sert duruşundan taviz vermeyeceğini seçim akşamı yine gösterdi. ABD Başkanı Trump, Demokratların kendisiyle ilgili Temsilciler Meclisinde yeni soruşturmalar başlatabileceğine yönelik çıkışlarına bir tweetle cevap verdi. Trump, “Demokratlar eğer Meclis düzeyinde soruşturma açarlarsa, gizli bilgilerin sızdırılmasına ilişkin Senato düzeyinde soruşturma açılması hakkında bizi düşünmeye zorlarlar” sözleriyle açıkça tehdit etti. Trump “oyunu iki taraf oynar” demekten geri durmadı. ABD Başkanı, seçim akşamı ise Beyaz Saray’da yaptığı basın toplantısında ana akım medyanın kıdemli muhabirleriyle sözlü atışmaya girerek, göğüs göğüse savaşa hazır olduğu mesajını hem muhaliflerine hem de kendi seçmen tabanına veriyordu.
SESSIONS HAMLESİ
Ancak Trump’ın esas meydan okuması Adalet Bakanı Jeff Sessions’ı istifaya zorlaması oldu.
Trump seçimlerden bir gün önce kabinesini yenileyeceğini açıklamıştı ama kimse bu kadar çabuk harekete geçeceğini tahmin etmiyordu. “Kovuldun” piyangosunda, kabineden Savunma Bakanı Jim Mattis ve Adalet Bakanı Jeff Sessions öne çıkan isimlerden ikisiydi. Ve piyango Jeff Sessions’a vurdu. Trump yerine Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly’nin telefonla arayarak istifasını istediği Jeff Sessions’ın görevinden ayrıldığını ilan etmesi ve yerine “Trump’a sadık” olarak nitelenen Özel Kalem Müdürü Matthew G. Whitaker’ın getirilmesi direkt olarak Demokratlara verilen “korkmuyorum ve mücadeleye hazırım” ilanından başka bir şey değildi. Temsilciler Meclisi’nde Demokrat çoğunluk kontrolü ele geçirmeden Trump mevziyi güçlendirmeyi ve gelişmeleri yönlendirmeyi tercih etmişti. Elbette bu hamleye Demokratlardan tepki beklendiği gibi oldukça sert oldu. Sessions’un kovulması “kırmızı çizgi” olarak nitelenirken, Rusya soruşturmasının tehlikeye girmesi şeklinde değerlendirildi. Trump karşıtı ana akım medya ise mevcut durumu daha net yorumladı. Washington Post gazetesi ABD başkentinde gelecek iki yılın resmini “sürekli bir siyasi savaşın” yorumuyla vererek çizmekte sakınca görmedi.
2020’YE GİDEN YOL
6 Kasım Ara Seçimleri, Demokrat Parti’ye eğer ikinci başkanlık dönemi için de aday olursa, Donald Trump’ı aşmak için çok daha fazla çalışması gerektiğini gösterdi. ABD ana akım medyasından, dijital mecralara, Hollywood yıldızlarından ve pop starlara kadar geniş bir Trump muhalifi kitlenin harekete geçtiği, seçime katılım oranının kadınlar ve genç nüfusta rekor kırdığı bir atmosferde dahi, Donald Trump, özellikle Senatoda gücünü korumakla kalmadı artırmayı başardı. Trump yine kırsal kesimde bazı ufak kayıplara rağmen kalelerini de korumayı bildi. Kaldı ki Demokrat Başkan Barack Obama da 2010 yılında yapılan ara seçimlerde ağır bir yenilgi alsa da 2012’de ikinci kez başkan seçilmeyi başarmıştı. Kısacası, ara seçimlerde elde edilen başarının, Başkanlık seçimleri için benzer bir sonuç vereceği beklentisine girmek doğru olmayabilir.
Trump’ın çatışmacı kişiliği ve seçmen tabanına mesajlarını direkt aktarma kabiliyeti 2020’ye giden yolda en büyük etkenlerden biri olacak. Yine özellikle Evanjelik Hristiyanlar ile Trump arasında kurulan varoluşsal bağ da, ABD Başkanına özellikle kırsal Amerika’da organize olma ve etkin hareket etme imkanı sağlayan başka bir unsur. ABD başkanının her fırsat bulduğunda mitingler düzenlemesi, karşı karşıya olduğu geniş muhalefet cephesi karşısında, seçmen tabanıyla doğrudan ilişki kurmaktan başka çaresi olmadığını bildiğinin de bir göstergesi. ABD’li Demokratların da eğer Trump karşısında başarılı olmak istiyorlarsa sahaya inmekten başka çaresi yok. Ara seçimler öncesi, Trump’ın selefi, Barack Obama’nın emekliliği bir kenara koyup Demokrat Parti kongrelerinde boy göstermesi bu sürecin ilk işareti olarak değerlendirilebilir.