Helsinki’de, ABD başkenti Washington’a çöreklenmiş yerleşik düzenin tüm kabusları ete kemiğe büründü. Trump’ın kendi şovunun peşinde, kurt siyasetçi Vladimir Putin karşısında zayıf kalmasından dahası, Putin’le uzlaşmasından çekinen Washington kulisleri için ABD ve Rus devlet başkanlarının 4 saatlik buluşması altın vuruş oldu. Trump, Brüksel ve Londra gibi Avrupa başkentlerini tarumar ettikten sonra, Helsinki’de Putin’le “güzel başlangıç” yaparken, Rus lider, topu ABD Başkanı’nın kucağına atmanın keyfini yaşıyordu.
Kanada’da olaylı geçen ve tarihe mal olan G7 zirvesi sonrası, ABD Başkanı Donald Trump’ın bir haftaya yayılacak Avrupa ziyareti için tüm nefesler tutulmuştu. Herkes yaklaşan fırtına öncesi “sessizliğin” farkındaydı. Ne var ki kimse, Brüksel’den Londra’ya ve Helsinki’ye uzayacak turun bildiğimiz anlamda tam bir kasırgaya sebep olacağını tahmin etmemiş ya da inanmamıştı. Ne var ki Trump tek kişilik Moğol ordusu gücünde, gittiği her başkenti “ustaca” dağıtmayı başardı. Helsinki’de yaşanacakların, Washington’daki yerleşik yapının kalbine altın vuruş olacağı da düşünülmedi. Ya da Trump’ın, Washington’da ziyaret öncesi hazırlanan Rusya soruşturması sonrasında, Rus mevkidaşı Vladimir Putin’le samimiyetin dozunu bu kadar ilerleteceği değerlendirilmemişti.
Şov devam etmeli
Ne var ki Trump, klasik bir siyasetçiden daha fazlası. Ünlü İngiliz rock grubu Queen’in şarkısı “Show must go on” ilhamıyla, şovunu sahnelemenin, üreteceği sonuçlardan daha önemli olduğunu düşünen birisi. Dünyanın kendi etrafında döndüğüne inanan ve bu inançla şovunu yapan ABD’nin 45. Başkanı için kırdığı potlar, o an için verdiği sözler, vücut dili ve pozlar, kadim siyasi meselelerin de ötesinde bir anlam taşıyor. Bu sebeple olsa gerek, Ivan Drago ile karşılaşacak Rocky Balboa’nın, müsabaka hazırlığını Rus topraklarında yapması gibi, Trump da, İngiltere ziyaretinden arda kalan üç günlük süreyi ülkesi yerine, Helsinki’ye yakın İskoçya’da geçirmeyi tercih etti. Trump’ın İskoçya tercihi sadece Helsinki’deki zirveyle sınırlı değildi ama İngiltere ve Kıta Avrupası’nı hedef alan mesajlara, konuyu dağıtacağı için, burada değinmemek doğru olur.
Trump, Helsinki’de “en büyük rakibi” ve aynı zamanda “potansiyel dostu” Putin’le görüşmeye hazırlanırken, Rus lider, ülkesinin ev sahipliğini yaptığı Dünya Kupası’nın tadını çıkartıyordu. Dünyaca ünlü futbol yıldızlarını Kremlin’de ağırlayan, onlarla yemek yiyip kahve sohbeti yapan Putin, son olarak da Moskova’da Dünya Kupası Finali karşılaşmasını Fransa ve Hırvat Cumhurbaşkanlarıyla birlikte izleyerek, bir aydır ev sahipliği yaptığı şova güzel bir noktalı virgül koymayı da ihmal etmiyordu. Putin Dünya Kupası’na son noktayı, Trump’a attığı topla koyacaktı!
Putin’in yüzündeki tebessüm
16 Temmuz Pazartesi günü, uçağının tekerleği Helsinki’ye ilk değen lider ABD Başkanı Trump oldu. Helsinki caddeleri bu sırada Trump karşıtı gösteriler ve pankartlarla dolup taşmıştı bile. Trump hangi başkente adım atsa, protesto dalgası da kendisini izlemekteydi. Bir dönem Putin korkusuyla yatıp kalkan Avrupa başkentlerinde, Trump artık daha büyük tehditti. Putin’in uçağı henüz havadayken, ABD Başkanı ilk bombasını patlattı. Trump, direkt Washington’daki yerleşik yapıyı hedef aldı ve “Yıllarca süren ABD ahmaklığı ve aptallığı yüzünden Rusya ile ilişkilerimiz hiç olmadığı kadar kötü durumda” sözleriyle Putin’e ilk hediyesini verirken, Washington’da alarm zillerinin en üst düzeyde çalmasına sebep oldu. Putin, uçağı Finlandiya semalarına yaklaşırken, bu sözleri duymuş, koltuğunda gerile gerile yaslanmış ve yüzünde hafif bir tebessüm belirmişti. Rusya’nın istihbarat kökenli devlet başkanı Helsinki’de kendisini bir sürpriz beklemediğine kani olmuştu. Ama kendisinin bir sürprizi vardı.
Putin’in uçağı Helsinki’ye planlanandan bir saat geç indi. Rus devlet başkanı yanında bir de canavar getirmişti: Kortezh. Putin’in son model ultra zırh korumalı lüks limuzini apronda sahibini bekliyordu. Trump fırtınasının dağıttığı Helsinki sokaklarından Kortezh’le sakince geçen Putin, Washington’da depreme sebep olacak 4 saatlik zirvenin yapılacağı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na saat 14’te ulaştı.
Güzel başlangıç!
İki lider, basına fotoğraf verecekleri alana girdiklerinde, Trump kendinden emin ve mağrur bir edayla adım atarken, Putin sanki olağan bir görüşmeye gelmiş havasındaydı. Fotoğraf makinalarının flaşları hızla yanıp sönerken, ABD Başkanı, “en güçlü mesajı verecek” kareyi sunmak telaşındayken, Putin her zamanki Putin’di: Donuk ve ifadesiz bir yüz hattı! 3 dakikadan biraz fazla süren bu anda, ABD Başkanı Trump, Rus mevkidaşıyla yapacağı görüşmenin konu başlıklarını medyayla paylaşırken, Putin’den kısa bir iyi dilek ve teşekkür sözü duyuldu. Rusya’nın kurt başkanı sözlerini ve gündemini 2 saat 10 dakika sürecek başbaşa görüşmeye ayırmıştı. İki liderin tercümanları aracılığıyla 90 dakika olarak planlanan görüşme süresini aşarak 2 saat 10 dakika başbaşa görüşmesi, ABD Başkenti’ndeki tüm yerleşik düzen oyuncularını şoke etmişti. Washington’da korkulan senaryo başa gelmişti. İki saati aşkın görüşmeden sonra heyetler arası görüşmeye geçildi. Heyetler arası görüşmeye geçilmeden önce Trump, şu kısa cümleyi kullandı: “Güzel bir başlangıç yaptık.”
Her şeyi değiştiren 4 saat
2 saate yakın süren heyetler arası görüşmeden sonra beklenen an geldi çattı. İki lider soruları cevaplamak üzere basın mensuplarının karşısına geçti. Trump, 4 saat süren kritik görüşmenin çerçevesini o an “İlişkilerimiz hiç şimdiki kadar kötü olmamıştı. Fakat bu durum, yaklaşık 4 saat önce değişti. Hiçbir şey basit olmayacak. Ancak Rusya ile diyalog yolunu seçiyorum. Bu adımın tüm siyasi risklerini de üstlenmeye hazırım.” diyerek çizdi. ABD Başkanı adeta Washington’un Rusya politikasına reset attı ve yeni bir rota çizdi. Bu yeni rotanın başlangıcını da, belki de Washington’un en son duymak istediği şu sözle yapacaktı: “Daha önce de söylediğim gibi Rusya, ABD’nin içişlerine hiçbir zaman müdahale etmedi ve hiçbir zaman müdahale etmeyecek.” ABD Başkanı, kendini adeta Rusya’nın garantörü konumuna sokmuştu. Elbette Putin, Trump’tan gelen gollük pası geri çevirmedi. Rusya Devlet Başkanı kendinden oldukça emin bir şekilde konuya girerek, “Ben daha önce söylemiş olduğum şeyleri tekrar etme durumunda kaldım. Rusya, hiçbir zaman ABD’nin içişlerine karışmamıştır ve asla karışmayacaktır. Bunun içerisinde ABD seçimi de vardır. Bu şekilde iddialar varsa siber güvenlik konusunda eşgüdüm grubu kurulacaktı biliyorsunuz. Bu grup bu olayı analiz edebilir, ortak bir şekilde araştırabilir” ifadelerini kullandı. Putin, Helsinki’de Washington’a satrançtan bildiğimiz “şah” hareketini çekmişti.
Suriye’yle gelen gol!
Toplantıda konu Suriye’ye geldiğinde Trump, kendisini bekleyen sürprizin farkında değildi. ABD Başkanı, Suriye konusunda bir soruda topun Rusya tarafında olduğunu söylemesi üzerine, Putin, yanında getirdiği Dünya Kupası’nda kullanılmış bir futbol topunu Trump’a uzatarak, “Artık top sizde” dedi. Trump ise topu, ‘usta bir pasla’ geri göndermek yerine, alarak oğlu Baron’a vereceğini belirterek eşi Melania Trump’a uzattı. Putin, Dünya Kupası’nın son golünü Trump’a atmış, Helsinki’de şov tamamlanmış ve kazanan belli olmuştu.
ABD Başkanı Trump’ı ise Washington’da sert bir fırtına bekliyordu…