Trump ejderhayı avlayacak mı?

ABD Başkanı Trump’ı tek kelimeyle tanımlamak gerekirse en uygun düşeni ‘tacir’ olsa gerek. Uzun televizyon kariyerindeki şovmenliği de unutmayalım. Televizyon geçmişi dolayısıyla reyting yapmanın ne demek olduğunu iyi bilen Trump’ın ticari konulardaki becerisi hep tartışıldı. Netice itibariyle ortada sıfırdan başlayan bir başarı hikayesi yok. Zengin ailenin şımarık çocuğundan bahsediyoruz. Baba parasıyla emlak sektörüne atlayıp kamuoyunda ses getiren projelere imza atan Trump’ın bu işlerden umduğu kârları edip etmediği de meçhul. Fütursuz şekilde büyük işlere girişirken en az para kadar başka bir motivasyona sahip olduğu biliniyor. Nedir o? Ses getirmek, kendisini olduğundan çok daha büyük göstermek istiyor.

Forbes listesini manipüle etti

Trump’ın avukatı Michael Cohen’i bilirsiniz. Trump’ın seçim kampanyasında mali kuralları ihlal etmek, müvekkilini korumak adına yalan söylemek ve Trump’ın ilişkide bulunduğu iki kadına ‘konuşmamaları için’ yasal olmayan yollardan ödeme yapmaktan 3 yıl ceza alan ve 6 Mayıs’ta cezaevine giren Cohen’in canı yanınca ifşa ettiği sırları hatırlayabildik mi? O sırlardan biri de Forbes listesine aitti. Ne diyordu Cohen?

“Trump’ın nasıl biri olduğunu en iyi ben bilirim. En zenginlerin yer aldığı Forbes listesine girebilmek için kendi mal varlığını olduğundan fazla göstermeyi gelenek haline getirmişti. Sıra vergi ödemeye gelince ise tam tersini yapardı. Mal varlığını olduğundan daha düşük göstermek için elinden geleni ardına koymazdı.”

Batık gemilerin müreffeh kaptanı

Trump’ın tacir olduğu doğru. Fakat rakamlara bakarsanız oldukça kötü, hatta müflis bir tacir. Yoksa rakamlara takla attıran kötü niyetli tacir mi desek? Amerikan medyasına bakarsanız 1985-1994 yılları arasındaki 10 yıllık periyot bazında çok yüksek meblağlarda sürekli zarar eden bir Trump portresi görüyoruz. Bu on yılın sekizinde zarar dolayısıyla gelir vergisi ödemiyor. New York Times gazetesinin ABD Milli Gelirler Dairesi’ne ait verilere dayanan haberine bakılırsa 1985 yılı itibariyle mülklerinde kumarhaneler, oteller ve mağazalar bulunan Trump 46,1 milyon dolar zarar beyan etmiş. Zararın on yıllık toplam miktarıysa dudak uçuklatıyor. Tam 1 milyar 170 milyon dolar. New York Times’ın notuna göre ABD başkanı on yıllık periyotta en fazla para kaybeden vergi mükellefleri arasında yer alıyor.

Hedefte niye Çin var?

Başkanlık seçimlerinden bu yana aynı mottoyu kullanan Trump ‘Amerika’yı tekrar muhteşem yapmaktan’ bahsediyor. Peki Çin’e karşı verilen muazzam dış ticaret açığıyla bu nasıl mümkün olacak? 2018 yılında rekor kıran dış açık tutarı 419 milyar doları aşarken Trump’ın ek vergi koyup oran yükseltme politikası iki ülke arasındaki ilişkileri son derece gergin bir duruma sürüklüyor.

Trump’ın Çin takıntısı sadece dış ticaret açığıyla sınırlı değil. Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde olduğu gibi ABD’nin önde gelen sermayedarları da bir süredir kapağı Çin’e atmış durumda. Ucuz işçilik nedeniyle yapılan bu tercihin ülkedeki mavi yakalı kesimi hatırı sayılır şekilde etkilediğini söylemek mümkün. Toplumsal fay hattında olumsuz bir enerji birikimine neden olan bu gelişmenin asıl boyutu seçimlerde kendini gösteriyor. Trump, 2020 Başkanlık seçimleri yaklaşırken mavi yakalıların Çin nefretini bir kaldıraç olarak kullanma çabasında. Nitekim kendisini Hillary Clinton’un önünde başkanlık koltuğuna taşıyan da aynı kaldıraç değil miydi? Buyrun, 2016 yılındaki seçim kampanyasına geri gidelim.

“Çin bizi soyuyor ve bunu yıllardır yapıyor. Çin’in elinde pazarlık konusunda uzman kişiler var. Obama yönetiminden daha akıllıca davranıyorlar. Başkan olduğumda en iyi pazarlık yapan ekip benim emrimde olacak ve Çin artık bizi soyamayacak”

Kendisini destekleyen kalabalıklar önünde bu ifadeleri büyük bir hazla bağıra çağıra bilin bakalım, kim tekrarlıyordu?

Yıldırma stratejisi işe yarayacak mı?

Trump’ın Kuzey Kore ile kurduğu ilişkinin tam bir yıldırma stratejisine dayandığı biliniyor. Savaşa doğru gidildiği izlenimi veren karşılıklı restleşmeler sonrasında yumuşayan ortam, Trump’ın cüretkar talepleriyle yeniden alevlenmiş, sonrasında nabız tekrar düşürülmek suretiyle masaya oturma aşamasına geçilmişti. Gelişmelerin seyrinden anlaşılan o ki, Trump aynı stratejiyi Çin’e karşı uygulamaya kararlı. 10 Mayıs itibariyle 200 milyar dolarlık Çin mamulüne uygulanacak gümrük oranını yüzde 10’dan yüzde 25’e çıkartıp Şangay Borsası başta olmak üzere küresel borsaları fena sallayan Trump, nabız düşürmek amacıyla Washington’a gelen Çin Başbakan Yardımcısı Liu He’yi makamında kabul etmeye devam ediyor. Bir yandan müzakere kapısını açık bırakırken diğer yandan twitter hesabından “Yılda 100 milyar doların üzerindeki vergi ABD hazinesini dolduracağı için çok mutluyum. Bu bizim için harika bir şey. Çin için iyi değil” diyerek tansiyonu yeniden yükseltmeyi çok iyi beceriyor.

Ava giden avlanıyor mu?

Trump Çin’i köşeye kıstırma hesapları yapadursun rakamlar bize başka şeyler söylüyor. Çin’e karşı ek tarifelerin getirildiği 2018 Temmuz ayından bu yana aylık bazda ABD’nin Çin’den yaptığı ithalat miktarında yaklaşık 8,9 milyar dolarlık bir gerileme söz konusu. İhracatta görülen düşüş ise bunun neredeyse üç katı, 24,8 milyar dolar. Görüldüğü gibi rakamlar şu an itibariyle Trump’ın bu işten hiç de umduğu gibi kazanç sağlamadığını açıkça ortaya koyuyor. Kötü niyetli tüccar ejderhayı avlamayı başaracak mı? Yoksa meşhur atasözünün dediği gibi ava giden avlanacak mı? Hep beraber göreceğiz.

Benzer konular