Amerikan Elçiliğinin Kudüs’e taşınması ve BM Filistin Mültecilere Yardım Ajansı’nın son dönemde şiddetli baskılara maruz kalması dâhil son dönemde bütün dünyayı karşısına alan eylemleri kulağına kim fısıldıyor? Trump bir kuklaysa, kuklacı kim? Ortadoğu Forumu Başkanı Daniel Pipes olabilir mi?
-Amerikan Elçiliğinin Kudüs’e taşınması,
-İsrail karşıtı eğilimi nedeniyle BM İnsan Hakları Konseyi’nden çekilme kararı,
-Gazze ve Batı Şeria’da BM Filistin Mültecilere Yardım Ajansı’na yapılan yardımların kesintiye uğratılıp dondurulması,
-Washington’daki FKÖ bürosunun kapatılması,
-Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tehdit edilerek Gazze’deki Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü esnasında İsrail tarafından işlenen insanlık karşıtı suçların görmezden gelinmesi,
-600 bini aşkın yasadışı İsrail yerleşimcisine sessiz kalınarak onay verilmesi.
Geride kalan sekiz aylık süre içerisinde ABD yönetimi tarafından atılan bu adımlar, İsrail’in Zaferi Grubu’na ait teklifin uygulaması olarak özetlenebilir.
Richard Falk
Foreign Policy makalesi,
11 Eylül 2018
Amerikan Kongresi Temsilciler Meclisi üyeleri, Florida eyaletinden Ron De Santis ile Ohio eyaletinden Bill Johnson 27 Nisan 2018 sabahı saatler dokuzu gösterirken Kongre’de yeni bir girişim başlattıklarını duyurdular. İkili, İsrail’in Zaferi Grubu adını verdikleri girişimin “İsrail-Filistin ilişkilerinde yeni bir Amerikan yaklaşımını” kamuoyuna tanıtmak için çaba göstereceğini ifade etti. Grubun eş başkanı Ohio temsilcisi Johnson, girişim hakkında bilgi verirken şu ifadeleri kullandı:
“Amerika’nın Ortadoğu’daki en yakın müttefiki İsrail’dir ve İsrail’in var olma hakkı uluslararası platformda kabul görmelidir. Bu husus ne şimdi, ne de hiçbir vakit tartışma konusu edilemez. İsrail’in Zaferi Grubu’nun amacı bu kabule odaklanmak ve Kongre’deki arkadaşlarımızı gerek İsrail’deki günlük yaşam, gerekse mevcut çatışmalar hakkında daha net bir şekilde bilgilendirmek olacaktır.”
Diğer eş başkan Floridalı De Santis ise şunları söylüyordu:
“İsrail bizim Ortadoğu’daki en güçlü müttefikimiz. Biz, İsrail ile aynı milli çıkarları paylaşıyoruz ve benzer milli değerlere sahibiz. İsrail Ortadoğu’da sorun değildir. Tam aksine bölgeyi çığırından çıkaran pek çok sorunun çözümü İsrail’dir. Bu nedenle Amerikan politikası, varlığını inkâr ya da tehdit eden kesimlere karşı İsrail’in zaferini temin etmek durumundadır.”
İsrail’in Zaferi Grubu, tanıtım toplantısının sonunda Kongre üyelerini bilgilendirmek amacıyla bir dizi faaliyetin vakit geçirmeden başlayacağını duyurdu. Hemen peşinden benzer bir oluşumun İsrail Meclisi Knesset bünyesinde kurulacağını ve Temmuz 2017’de Kudüs’te iki günlük bir konferans düzenleyeceğini haber verdi.
“İsrail’in Zaferi” projesi kime ait?
1990 yılında Amerika’nın Philadelphia kentinde kurulmuş, dış politika alanında faaliyet gösteren bir düşünce kuruluşu var: Middle East Forum / Ortadoğu Forumu. 1994 yılında kamu yararına çalışan kuruluş statüsü kazanan forum, aynı yıl üç ayda bir yayınlanan Middle East Quarterly dergisini yayınlamaya başlıyor. Kendi web sayfasında forumun misyonu şu cümle ile ifade ediliyor:
“Ortadoğu Forumu, Ortadoğu coğrafyasında Amerikan çıkarlarını destekler ve Ortadoğu’dan gelen tehditlere karşı Batı değerlerini korur.”
Misyon cümlesinin açılımı ise üç paragraf halinde açıklanıyor. İlkinde forumun Ortadoğu’yu ABD için ana sorun kaynağı olarak gördüğü, bu yüzden Amerika ve müttefiklerini korumak için sağlam tedbirler alınması gerektiği yazılı. Peki, Ortadoğu niçin ana sorunmuş? Çünkü orada diktatörler, bitmeyen çatışmalar, sınır ihtilafları, yolsuzluk, siyasi şiddet ve – lütfen buraya dikkat – kitle imha silahları bulunuyormuş.
İkinci paragrafta forumun Ortadoğu’daki görevleri sıralanmış. Bunlar;
-Radikal İslam’ı dize getirmek,
-Filistinlilerin İsrail’i meşru olarak kabulünü sağlamak,
-İran’ı engellemek için stratejiler geliştirmek
-Bölgede büyüyen anarşiye karşı çözümler üretmek
Son paragrafta Amerika’da yapılması gerekenler yer almış. Bunlar ise yasal yollardan gidilse bile İslamcılık tehlikesine dikkat çekmek; İslam karşıtı yazarları, aktivistleri ve yayıncıları korumak; ülkedeki Ortadoğu çalışmalarına kendi ajandalarına uygun şekilde katkıda bulunmak.
Ortadoğu Forumu’nun projeler sayfasına geldiğimizde burada yedi projenin yer aldığını görüyoruz. Nedir bunlar?
Kampüs İzle: Amerikan Üniversitelerinde Siyonizm lehine programlar düzenlemek, İslam karşıtlığını elinden geldiğince yaymak, empoze etmek.
İslamcı İzle: Bakış açısı şöyle: “Kravatlı ve takım elbiseli bir İslamcı’nın, intihar yeleği giymiş bir İslamcı’dan farkı yoktur.”
Cihad Bilgi Bankası: Kendi ifadelerine göre 150 İslami Örgütü A’dan Z’ye, her alanda adım adım izliyorlar.
Yasal Destek Projesi: Bu projenin amacı İslam aleyhtarı yazarları ve politikacıları nefret suçu gibi cezalara karşı korumak. Nitekim Hollandalı İslam düşmanı politikacı Geert Wilders’e bu kapsamda para yardımı yapmışlardı.
Washington Projesi: Forumun fikirlerini Amerikan politikasına enjekte etmek için harıl harıl çalıştıklarını buradan anlamak mümkün. Nitekim kendi ifadelerine göre şu anda bu proje, BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nı itibarsız hale getirme üzerine yoğunlaşmış durumda.
Daniel Pipes Sitesi: Forumun kurucusu, azılı İslam düşmanı Siyonist Pipes’ın fikirleri bu site aracılığıyla dünyaya duyuruluyor.
Ve sonuncusu, İsrail’in Zaferi Projesi…
Trump’ın yol haritası
Peki, İsrail’in Zaferi Projesi nasıl tanıtılıyor:
“Bu proje, İsrail’in Filistinlilere karşı zaferini sağlama noktasında ABD politikasının desteğini hedefleyen ve böylece Arap-İsrail ihtilafını çözüme kavuşturma amacı güden yeni bir insiyatiftir. Yeni paradigma Filistinlileri Yahudi Devleti’nin güçlü olduğuna, ne yaparlarsa yapsınlar sapasağlam ayakta kalacağına ikna etmeyi amaçlar.”
Projenin başlangıç tarihi 2016 yılının son günlerine dek gidiyor. Şu ana dek ABD Kongresi’nde İsrail’in Zaferi Grubu olarak 51 üyeye ulaşılmış, Trump yönetiminin önde gelen isimlerine proje anlatılarak izlenmesi gereken politikalar hakkında bilgi verilmiş. Trump’ın yol haritası haline gelmiş bulunan projeyi dört maddede özetlemek mümkün.
-1993 tarihli Oslo Barış Süreci’nin artık çökmüş olduğu
-Filistin-İsrail savaşını bitirmek için bir “zafer”in gerekli olduğu
-İsrail’in ne şekilde bu “zafer”e ulaşacağı
-ABD’nin “İsrail’in zaferi”ne ne şekilde destek sağlayacağı
Nitekim Foreign Policy dergisinde yayınlanan 11 Eylül 2018 tarihli makalesine “Pipes /Trump / Kushner üçlüsüne ait ‘Yüzyılın Anlaşması’nın şifrelerini çözmek” başlığını atan Richard Falk da İsrail”in Zaferi projesinin Trump’ın Ortadoğu’daki yol haritası haline geldiğini şu sözlerle ifade ediyor:
“Trump’ın tumturaklı ifadelerinden daha kötüsü, şu çılgın “Yüzyılın Anlaşması” teklifine hayat veren Daniel Pipes’a ait ultra Siyonist tasavvurun kötü niyetli yaklaşımıdır. Ortadoğu Forumu’nu kendi ideolojik aygıtı olarak olarak kullanıp aylar öncesinde bir “zafer grubu” çağrısı yapan bizzat Pipes’ın kendisiydi. Pipes / Trump / Kushner yaklaşımının ahlaksız ve kanun dışı sevimsizliği bir yana, şu soruyu sormak önemli: “Peki, bu yaklaşım bir sonuç verecek mi? Bir işe yarayacak mı?”
İsrail projeden umutlu
20 Haziran 2018 tarihli Jerusalem Post gazetesinde “Zafer yurtta başlıyor” başlığıyla bir haber yayınlandı. Haberin spotu “Yıllardır süren İsrail-Filistin ihtilafına İsrail’in Zaferi Projesi’nin getirdiği yeni yaklaşım hem İsrail, hem de ABD tarafından destekleniyor” şeklinde verilmişti. Haberde, Trump yönetimi yeni bir barış planına ilişkin çalışma yürütüyorken İsrail’in Zaferi Projesi’nin anlaşmazlığa son vermek için sessiz fakat güçlü bir şekilde kendi planını takdim ettiği ifade ediliyordu. Gazete Daniel Pipes ile görüşmüştü. Pipes şöyle diyordu:
“İsrail’in Zaferi Projesi, 2017 yılının başlarından itibaren hayal ettiğimizin çok ötesinde bir başarı sağladı. Bu başarı kısmen iyi bir zamanlama yapmakla da ilgili. Filistinlilerin şu anki nihilist yaklaşımı, gözlemcileri diplomasiye alternatif çözümler arama noktasında teşvik ediyor.”
Projenin Amerikan Kongresi’nde olduğu gibi İsrail Meclisi Knesset’te de hayli etkin bir gruba sahip olduğu göze çarpıyor. İsrail meclisindeki grubu yöneten Oded Forer, Pipes tarafından tam bir kukla gibi oynatılan Trump yönetiminin İsrail için gerekeni yapacağına inanıyor ve şunları söylüyor:
“Amerikalı ortaklarımızla birlikte olmaktan dolayı son derece mutluyum. Filistinliler 25 yıl önceki Oslo anlaşmasından bu yana ilk kez üzerlerinde ciddi bir baskı hissetmeye başladılar.”