İç ve dış politikada attığı hemen her adımda boşluğa düşen ABD Başkanı Donald Trump, şimdi adeta yel değirmenlerine karşı ilan ettiği ticaret savaşlarıyla kendisine yeni bir çıkış yolu arıyor. Alüminyum ve çelik dış alımında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çok sayıda ülkeye ek ithal vergisi koyması fazla bir anlam ifade etmiyor. Çünkü iki emtia da katma değeri en düşük ürünler arasında ve tüketim toplumu haline dönüşmüş Amerikalılar, uzun seneler önce kapattıkları çelik haddehanelerini yeniden açmaya hiç de hevesli değiller.
Sosyal medya mecrası twitterdan tüm dünyaya meydan okuyarak ticaret savaşı başlattığını duyuran ABD Başkanı Donald Trump’ın mesajı şuydu, “Bir ülke (ABD), ticaret yaptığı hemen hemen her ülke ile ticaretinde milyarlarca dolar kaybediyorsa, ticaret savaşları iyi ve kazanması kolaydır”. Hemen ardından, “Örnek, belirli bir ülkeye karşı 100 milyar dolar kaybettiğimizde ve onlar buna çok sevindiklerinde, artık onlarla ticaret yapmayın – büyük kazanç elde ederiz. Bu kolay!”. Sonra yakın çevresinden gelen tepkileri göz önüne almış olacak ki, bir süre sonra, “Ülkemizi ve işçilerimizi korumalıyız” twitini atarak bir nevi ilk sözlerini düzeltti.
Her Amerikalı 60 bin dolar borçlu
Borcu milli gelirinin yüzde 120’sine ulaşan Amerika, bugün dünyanın en yüksek borçlu ülkesini temsil ediyor. Yeni doğan bir Amerikalı 60 bin dolar (200 bin TL) borçla dünyaya geliyor. Trump’ın başkan seçilmesi sadece aşırı özgüveniyle, tv şovmenliği ve sosyetik geçmişiyle anlaşılamaz. O, borçlu Amerikalıları bu devasa yükten bir tür sihirbazlıkla kurtarmak üzere gelen bir kurtarıcı. Her ne kadar, geçmişinde batırdığı 6 tane büyük kumarhane ve eğlence şirketleri nedeniyle, bulaşıkçısından esnafına ve tedarikçisine kadar binlerce mağdur insan bırakmış olsa da, 6 tane büyük şirket iflasını başarıyla(!) yönetmiş ve her seferinde borcunu yeniden yapılandırabilmiş olması, onu, Amerikalıların gözünde dahi (genius) kılmaya fazlasıyla yetiyor.
Geçmişinde Mr. Chapter 11 (Amerikan iflas erteleme kanunu) lakabıyla bilinen Trump’ın, bankalardan aldığı kredileri ve ticari borçlarını ödememe konusundaki ustalığı, ABD’nin dış dünyaya olan 17 trilyon dolar borcunu ortadan kaldırmaya yeter mi bilinmez ancak, bu sorunun cevabı yeni yüzyılda Amerika’nın konumuyla yakından ilgili olacak.
Savaşlarla kurtulmaya çalışıyor
Seçim kampanyası sırasında 10 milyar dolar servete sahip olduğunu iddia etse de hemen sonrasında 40 senelik iş hayatında hiç gelir vergisi ödemediğinin ortaya çıkmasına rağmen büyük bir seçim zaferi kazanması, Amerikalıların ona ne kadar bel bağladığını gösteriyor.
80’lerin gayrimenkul zengini, 90’ların kumarhaneler kralı, 2000’lerin tv şovmeni, şimdinin ABD Başkanı Trump, Amerikalıları düşmüş oldukları bu borçtan kurtarmak için savaş üstüne savaş başlatıyor. Ancak başlattığı tüm savaşlar nedense elinde kalıyor.
Tüm dünya, ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı ticaret savaşlarını konuşsa da en büyük ihraç kalemi karşılıksız basılan Amerikan Doları olan, giderayak üretimden elini ayağını çekerek tüketim toplumuna dönüşen Amerika’nın, aslında böyle bir savaş başlatmaya ne hakkı ne de gücü olduğunun anlaşılması çok uzun sürmeyecek. Trump’ın, sürekli kriz üreten Amerikan ekonomisini düze çıkarması olası görünmüyor.
Soruşturma strese soktu
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile girdiği nükleer düelloyu kaybetti. İslam’ı terörizmle ilişkilendirdi. Yetmedi, 7 Müslüman ülkeye vize yasağı koydu. 1.7 milyar nüfuslu İslam alemini zaten kaybetmişti ki, Kudüs’ü tek taraflı başkent ilan eden İsrail’in yanında saf tutarak Hristiyan dünyasını da karşısına aldı. Tüm dünyanın ciddiye aldığı İklim anlaşmasıyla dalga geçti. Trans Pasifik Ticaret anlaşmasından da çekilince ülkesinin dünyadaki ciddiyetini ve itibarını sarstı.
ABD’nin, Çin ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesine karşı verdiği dış ticaret açığının son bir yılda 60 milyar dolar daha artarak 566 milyar dolara çıkması, henüz başkanlığının ilk senesinde Trump’ı strese sokmuş durumda. Ancak, Trump’ı strese sokan esas neden bu değil, ABD Parlamentosu ve Adalet Bakanlığı’nın görevlendirdiği eski FBI Direktörü Robert Mueller tarafından bir yılı aşkın süredir sürdürülen soruşturmanın doğurabileceği sarsıcı sonuçlar. Mueller’in, Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale ettiğine ve seçim sathı mailinde Trump ve ekibinin Rusya lideri Putin’in yakın adamlarıyla temaslar kurduğuna dair önemli delillere ulaştığı söyleniyor.
ABD Dış Politikasını Pentagon’un baskın politikalarına terk etti. Yerleşik güç otoritelerinin, etrafındaki 15 danışmanı teker teker işten kovmasına engel olamadı. Şimdi, özel bir görevle, Rusya’nın ABD Başkanlık seçimlerine müdahale edip etmediğini soruşturan eski FBI Başkanı Robert Mueller’le başı büyük dertte. Çünkü, son bir yıldır süren soruşturmada sona yaklaşıldı. Seçim sürecinde Rusya’nın parmağı olduğuna dair ABD otoriteleri tarafından yürütülen soruşturmanın Trump üzerindeki baskısı her geçen gün artıyor. Yakın çevresi Mueller tarafından sorgulanan Trump’ın, soruşturma sonucunun açıklanma arifesinde yeni bir savaş başlatması anlaşılabilir bir durum.
Yel değirmenleriyle savaşıyor
İç ve dış politikada attığı hemen her adımda boşluğa düşen ABD Başkanı Donald Trump, şimdi adeta yel değirmenlerine karşı ilan ettiği ticaret savaşlarıyla kendisine yeni bir çıkış yolu arıyor. Alüminyum ve çelik dış alımında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çok sayıda ülkeye ek ithal vergisi koyması fazla bir anlam ifade etmiyor. Çünkü iki emtia da katma değeri en düşük ürünler arasında ve tüketim toplumu haline dönüşmüş Amerikalılar, uzun seneler önce kapattıkları çelik haddehanelerini yeniden açmaya hiç de hevesli değiller.
ABD’nin son bir yılda 60 milyar dolar daha artarak 566 milyar dolara fırlayan dış ticaret açığı, kantarın topuzunu kaçırdı. Trump’ın zenginler için kurumlar vergisini ve gelir vergisini indirmesinin en dramatik sonucu, dünyanın en zengin ilk 3 kişisinden biri olan finans baronu Warren Buffet’ın şu açıklamasıyla vücut buldu, “Trump’ın vergi reformu sayesinde şirketlerim, 29 milyar dolar ek kazanç sağladı ancak benim bu paraya gerçekten hiç ihtiyacım yoktu.”
1980’li yıllardaki dünyanın süper gücü Amerika’yı geri getirmek amacıyla “Amerika’yı yeniden büyük yapma” hayaliyle seçim zaferi kazanan Donald Trump, başkanlığının daha ilk senesinde ABD yerleşik otoritelerinden ağır darbeler yedi. Amerikan silah ve savaş endüstrisiyle yakın ilişkilere giren Trump’ın etrafı askeri danışmanlarla doldu. Son bir yılda en yakınındaki 15 önemli adamı, Pentagon tarafından beğenilmedikleri için işten kovuldu. İsrail’le Kudüs konusunda girdiği yakın iş birliği, ona Birleşmiş Milletler’de pahalıya patladı. Kudüs’ün tek taraflı olarak İsrail’e verilmesine 128 ülke sert şekilde sırtını döndü. İkili, dünyada derin bir yalnızlığa düştü ve itibar kaybı yaşadı. İş sadece eko-politik zemin kaybıyla sınırlı değil. ABD, ekonomik olarak da bir krize sürükleniyor.
Türkiye karşı hamle yapabilir
Amerika Çin’den 505 milyar dolar, Meksika’dan 314 milyar dolar ve Almanya’dan 118 milyar dolarlık mal alıyor. Dış açığın yüzde 12 artışla 504 milyar dolardan 566 milyar dolara fırlamasına engel olamayan ABD Başkanı Trump, çareyi, çelik ve alüminyum ithalatına yüzde 10-30 arasında ek vergi koymakta buldu. Trump’ın vergi kararı daha uyulamaya girmeden, yılın ilk iki ayında, Türkiye’nin ABD’ye çelik ithalatı yüzde 30 azaldı.
Trump’ın ticaret savaşı başlattığı 12 kritik ülke arasında Çin, Kanada, Meksika ve Güney Kore’nin yanı sıra Türkiye de bulunuyor. Ancak Türkiye’nin 12 ülkeden önemli bir farkı var. Diğer ülkeler ABD’ye karşı ticaret fazlası verirken Türkiye, ABD’ye her yıl 5 milyar doların üzerinde dış açık veriyor. Türkiye, Trump’ın ticaret savaşından zarar görmemek için bir an önce harekete geçmeli.
PKK’yı silahlandırarak Türkiye’ye savaş açan ABD yönetimi şimdi de Türkiye’nin ABD’ye yaptığı çelik ihracatına göz dikti. Türkiye ABD’ye dış ticaret açığı vermesine rağmen Trump’ın Türkiye’yi de Meksika ve Çin gibi ABD’ye dış ticaret fazlası veren ülkeler kategorisine koyarak Türk çeliğine yüzde 25 ek vergi koyması, uluslararası ticaret açısından büyük bir haksızlık.
Türkiye’nin bu konuda acilen harekete geçerek yaptırım listesinden Türkiye’yi çıkarması gerekiyor. İş Dünya Ticaret Örgütü’ne bırakılırsa Türkiye dış ticaretinde 2 milyar dolarlık paya sahip olan çelik dış satımı büyük bir tehlikeye girebilir.