Renkli devrimlerin babası, Gezi olaylarından bildiğimiz gibi gözü dönmüş güruhları devlete ve güvenlik güçlerine saldırtmada mahir Soros, John Quincy Adams adına bir ‘Barış Enstitüsü’ açıyor. Evet, John Qincy Adams da bir zamanlar barıştan söz ediyordu. Milyonlarca kızılderiliyi kıtır kıtır kesiyorken hem de…
Bağış, kariyer ve iletişim gibi sıradanlıkların haricinde tek sayfadan ibaret bir internet sayfası. Amerika’nın başkenti Washington’da yeni açılması planlanan bir düşünce kuruluşuna ait. Kuruluşun hangi amaca matuf iş göreceği logosunda âdeta bağırıyor. ‘Sorumlu devlet yönetimi’ diye bir ibareye gözünüz takılıyor. Logonun hemen yanındaysa kısa bir tanıtım cümlesi yer alıyor.
“Quincy Enstitüsü, Amerikan dış politikasını sonsuz savaştan uzağa taşıyacak ve uluslararası barışın izinde enerjik bir diplomasiye doğru adım atacak fikirleri destekler.”
Logo ve kısa tanıtımın ardından, üç paragraflık bir ifade-i meram yazısı geliyor. Yazının girişinde enstitüye adını veren John Quincy Adams’ın, 1825-29 yılları arasında görev yapan Amerika’nın 6. başkanının bir sözü iktibas edilmiş.
“Amerika, yok edeceği canavarları arama uğruna dış ülkelere adımını atmayacaktır.”
ADAMS’IN SÖZÜ NE ANLATIYOR?
Soros efendi, John Quincy Adams’ın bu sözünü motto yaparak Kasım ayı itibariyle Washington’da yeni bir düşünce kuruluşu açma hevesinde. İşte buna bayılıyorum. Birileri, başka birilerinin sözlerini veya fiillerini kendi zamanından ve şartlarından tamamen mücerret bir şekilde ele alarak yüz yıl, iki yüz yıl sonra kendi fikirlerine bayrak yapma hedefi gütmüyor mu, ne kadar takdir edilse yeri. Peki bu sözün siyakında-sibakında ne denmiş, hangi gün, hangi hadiseye atfen söylenmiş, bunların hiçbir önemi yok mu?
Bu sözü öncelikle yerli yerine koymak lazım. Evet, Adams Amerika’da başkanlık yapmış biri fakat bu sözü söylediği vakit sadece dışişleri bakanı. Başkan olmadan 4 yıl önce, 4 Temmuz 1821’de Temsilciler Meclisi’nde yaptığı konuşmanın küçük bir parçası. 4 Temmuz, malumunuz Amerika’nın bağımsızlık günü. O gün ABD Dışişleri Bakanı Adams kürsüye çıkıyor ve bir konuşma yapıyor. Ülkenin dış politikasına ilişkin bir konuşma bu.
“Amerika, yok edeceği canavarları arama uğruna dış ülkelere adımını atmayacaktır”sözünü anlayabilmek için bir önceki ve bir sonraki cümleye müracaat şart. Bir önceki cümle ne diyor?
“Özgürlük ve bağımsızlık her nerede ortaya çıkarsa Amerika’nın kalbi, kutsaması ve duaları orada olacaktır.”
Bu da bir sonraki cümle…
“Amerika, her türlü özgürlük ve bağımsızlığın taraftarıdır.”
Bu sözler hangi vakit, hangi koşullar altında söyleniyor peki?
HARİTALAR BAŞKA ŞEY SÖYLÜYOR
O vakitler doğu sahiline yığılmış bir Amerika devleti var. Eyalet yapılanması Mississipi nehrinin sadece doğu yakasında mevcut, ki bu da günümüz Amerikasının ancak üçte birine denk geliyor. Nehrin batı yakasında eyalet filan yok. Territory adı verilmiş henüz hakimiyet savaşının devam ettiği bölgeler söz konusu. Burada yerliler var, İspanyollar var, İngilizler ve Fransızlar da oyunun bir şekilde içinde. Yani demem o ki, “Biz canavar avına meraklı değiliz, hele ki ortada bir özgürlük ve bağımsızlık arayışı varsa buna ancak saygı duyarız” mealindeki o söz söylendiği vakit Amerikan ordusu Kızılderili kabileleri eli titreyen yaşlısından kundaktaki bebesine değin kıtır kıtır doğruyordu. İspanyollarla da tam bir kan deryası içinde gırtlak gırtlağa savaşa devam ediyordu. Peki, niçin? Beyaz Amerikalılar yeni yerleşim yerleri kursun diye elbette.