Bir yıl önce bu günlerde dünya büyük bir şokun etkilerini atlatmaya çalışıyordu. ABD’nin 45. Başkanı olarak büyük beklentilerin aksine Hillary R. Clinton değil, Washington’da hiçbir siyasi tecrübesi bulunmayan Donald Trump seçilmişti. Trump, yemin töreninde, Washington’daki yerleşik yapıyı hedef alarak, düzenin değişeceğini milyonlar önünde ilan etti. Trump’ın Oval Ofis’teki başkanlık koltuğuna otururken bir başka iddiası daha vardı; Rusya ile ilişkileri normalleştirmek.
Ocak 2017’de ayağının tozuyla yaptığı açıklamada Trump Rusya ile ilişkileri normalleştirme politikasını şu sözlerle savunacaktı: “Sadece aptal insanlar Rusya ile iyi ilişkiler kurmanın kötü olduğunu düşünebilir.” Ne var ki geçen bir yılda Trump için işler hiç de istenildiği gibi gitmedi. İçeride yerleşik yapının yoğun muhalefeti ile karşı karşıya kalan Donald Trump, yargı, siyaset ve bürokraside birçok engel ile karşı karşıya kaldı. Mültecilere yönelik sertlik yanlısı politikalarından, sağlık reformuna kadar pekçok konuda adım atamayan Trump, ülkede yükselen aşırı sağ, beyaz terörizm ve toplu katliamalr ile de yüzleşmek zorunda kaldı. Ama bu dosyaların hiçbiri, Trump’ı ekibinin Rusya ile ilişkilerini ele soruşturma kadar zorlamadı.
ABD Başkanı, Rusya soruşturmasının başlaması ile beraber yola çıktığı A takımının neredeyse tamamını kaybetti. Soruşturma Trump’ın en yakınındaki isimlere, damadı ve oğluna kadar uzandı. Soruşturma her geçen gün derinleşirken, Trump’ın görevinden azledilmesine yönelik ihtimal de her geçen gün daha da kuvvetli konuşulmaya başlandı.
SORUŞTURMA NASIL BAŞLADI?
ABD’nin 45. Başkanı olmak amacıyla Cumhuriyetçi Parti’den adaylığını koyan milyarder işadamı Donald Trump özellikle Facebook ve sosyal medya gibi mecraları kullanarak, ABD’li beyaz seçmenin dikkatini çekmeyi başardı. ABD’nin farklı eyaletlerinde yaptığı mitingler 2008 finans krizinden derin etkilenen orta sınıf beyaz Amerikalıların ilgisine mazhar oldu. ABD yerleşik yapısına eleştirilerde bulunan, mülteci ve İslam karşıtı kampanyası kısa zamanda medyanın da ilgisine sebep oldu. Özellikle Trump’ı dinlemeye gelen seçmen profilinin sosyolojik yapısına dikkat çekildi. Trump’ın sürpriz yükselişi devam ederken, ABD istihbarat kuruluşları, Rusya’nın başkanlık yarışında olan Demokrat Parti adaylarının e-posta hesaplarına sızdığını belirledi. Yine o dönem Trump’ın kampanya müdürü olarak görev yapan Paul Manafort Ukrayna’daki Rusya yanlısı kesimlerle ilişkisi olduğu ortaya çıkması ve FBI’ın hakkında soruşturma başlatmasıyla, Ağustos 2016’da görevinden istifa etti.
Trump-Rusya ilişkisine dair bir başka iddia ise Haziran 2016’da gerçekleşen bir toplantıyla gündeme gelecekti. Eric Trump Jr. müzik yapımcısı Rob Goldstone’un, Hillary Clinton’la ilgili ‘kirli çamaşırlar’ vaat eden bir Rus avukatla toplantı önermesiyle topa girdi. Goldstone, Trump Jr. mesajında “Çok açık ki bu çok üst düzey ve hassas bir bilgi ve ayrıca Rusya ve hükümetinin Trump’a desteğinin bir parçası” diye yazmıştı. Teklifi kabul eden Trump Jr, Rus avukatla toplantıya, Trump’ın damadı Jared Kushner ve Paul Manafortla birlikte katıldı.
Ne var ki Trump’a yönelik ilk ciddi darbe, Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atadığı ve sağ kolu olarak değerlendirilen ABD ordusunda görev yapmış general Michael Flynn’den geldi. ABD merkezli Washington Post ve New York Times gazeteleri, ulusal güvenlik danışmanının Rus büyükelçi ile Rusya’ya yönelik ambargoları görüştüğünü haberi duyuruldu. Bir sonraki adımda ise Flynn’in Rusya Büyükelçisi ile görüşmesine ilişkin ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’e yanıltıcı bilgiler verdiği basına yansıdı. Rus Büyükelçi ile görüşme ve Başkan Yardımcısına yanıltıcı bilgi verdiğinin ortaya çıkması sonucu Flynn, Ulusal Güvenlik Danışmanı görevinden bir ayı dahi dolduramadan istifasını vermek zorunda kaldı. Flynn’in iddiaları kabul edip, istifasını vermesi, Trump-Rusya ilişkisindeki iddiaların somutlaşması anlamında adeta bir köşe taşı oldu.
ÇİFTE KISKAÇ
Rusya-Trump ilişkisine ait detaylar her geçen gün medyaya yansırken ABD’de hem FBI hem de Kongre, Rusya’nın başkanlık seçimlerine müdahale ettiğine yönelik soruşturma açtı. CI ve NSA gibi istihbarat örgütleri Ocak 2017’de yayınladıkları bir rapor ile Rusya’nın en üst düzeyde seçim sonuçlarını müdahale etmek ve seçmen kararına etki etmek amacıyla müdahil olduğu belirtildi. Raporda, Rusya’nın müdahalesine örnekler olarak, eyalet seçim sistemlerinin hack’lenmesi, parti komiteleri ve siyasi stratejistlerinin bilgisayarlarına girilerek, buralardan bilgi sızdırılması ve sosyal medya ile web siteleri üzerinden diğer başkan adaylarına ilişkin olumsuz, Trump hakkında olumlu haberlerin yayılması olarak sıralandı. Hem Trump hem de Rusya yönetimi raporla ilgili iddiaları yalanlasa da soruşturma derinleşmeye başladı.
STRATEJİK HATA
Bu noktada Trump’tan hakkındaki iddiaları kuvvetlendirecek bir başka stratejik hata daha geldi. ABD Başkanı, Rusya’nın seçimlere müdahalesini soruşturan FBI direktörü James Comey’i ani bir kararla görevinden aldığını açıkladı. Görevden alma ABD gündeminde bomba etkisi yaptı. Muhalif medya ve siyasetçiler, Trump’ı, siyasi konumunu kullanarak, kendisine ilişkin bir soruşturmayı engellemeye çalışmakla itham ettiler. Trump yoğun baskı sonucu soruşturmaya özel yetkili bir savcı atamak zorunda kaldı. Bu kişi, Trump’a yönelik Rusya soruşturmasını derinleştirecek FBI eski başkanı Robert Mueller’den başkası değildi. Mueller kendisine bağlı geniş bir ekip kurararak, Trump’ın hedeflediğinin tam aksine yönde hızlı adımlar attı. Mueller’in hedefi, Ağustos 2016’da istifasıyla Rusya soruşturmasının yolunu açan Paul Manafort olacaktı. Trump, Mueller’in soruşturmayı derinleştirmesini “cadı avı” olarak değerlendirdi.
DEPREM GERÇEKLEŞTİ
Rusya ile Trump kampanyasına ilişkin fay hatları hareketlenirken, ilk deprem Ekim ayının son günü meydana geldi. Trump’ın eski kampanya yönetici Paul Manafort ve eski iş ortağı Rick Gates, FBI’ın çağrısı üzerine teslim oldular. FBI tarafından iki isme, ABD’ye karşı komplo kurmak dâhil olmak üzere 12 farklı suçlama yöneltildi. Manafort’un FBI tarafından Rusya soruşturmasıyla ilişkilendirilerek tutuklanması gözleri Trump’a çevirdi. Trump, Manafort’un tutuklanmasıyla kendi kampanyasının ilişkilendirilmesine yine “cadı avı” sözleriyle tepki gösterdi. Krizin hemen ardından Kasım ayında 13 günlük Doğu/Güneydoğu Asya turuna çıkan ABD Başkanı, burada katıldığı APEC zirvesinde, Moskova’nın kesin görüşecekler açıklamasının aksine, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yüz yüze bir görüşme gerçekleştirmedi. İkili zirve sırasında sadece el sıkışmakla yetinde. Uzmanlar Trump’ın Putin’le yüz yüze görüşememesini, Rusya soruşturması iddialarını gündeme taşımamak amaçlı olduğunu iddia etti. Rusya soruşturmasının geldiği nokta Trump’ı Moskova ile ilişkileri iyileştirme planından, yüz yüze görüşmeyi dahi göze alamama aşamasına getirmişti.