İran rejimi Çin’e sığınıyor!

İran geçtiğimiz günlerde dünya kamuoyunu şaşırtan bir hamle gerçekleştirerek Rus yapımı S-300›den daha güçlü ve S-400›e yakın olduğu iddia edilen yerli üretim uzun menzilli hava savunma sistemini sergiledi. Diğer yandan Çin’de dinî ve ırkî kimlikleri asimile edilen Doğu Türkistanlı Müslümanlara karşı Çin’in devlet terörüne destek vermesi ve G7 Zirvesine davet edilmediği halde adeta ‘baskın’ yapması İran’ın köşeye sıkıştığını çok açık delilleri.

İran, son yıllarda ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinden gelen bazı yaptırımlara maruz kalmıştı. Her geçen gün yaptırımların daha da ağırlaşmasına rağmen özellikle ABD ve İran arasındaki gerilim gün geçtikçe tırmanıyor. Son olarak Trump, İsrail’in kışkırtmalarıyla İran ile ABD, Almanya, Fransa, Rusya, Çin, İngiltere, Avrupa Birliği’nin imzacı olduğu P5+1 anlaşmasını yürürlükten kaldırmak istemişti.

Yapılan bu anlaşmaya göre İran, nükleer faaliyetlerini azaltacak, ABD ve diğer taraflar İran’a uyguladığı yaptırımları kaldıracaktı. Ancak ABD’nin anlaşmayı düzenleme isteği, İran’a yaptırımları daha da arttırdı.

G7’YE BEKLENMEYEN ZİYARET

Geçtiğimiz günlerde Fransa’nın ev sahipliğinde Biarritz şehrinde düzenlenen 45. G7 Zirvesine İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in ‘baskını’ damga vurdu. G7 buluşmasına daha önce İran’ın davetli ülke olarak katılmayacağı açıklanmış olsa da sadece zirveye gelen uçaklara açık olan Biarritz havalimanına bir İran uçağının iniş yapması kulislerde hareketliliğe yol açtı.

Fransa’ya gelen Zarif, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile görüştü. Gözler Trump’a çevrildi, o da “Macron’un yaptıklarından haberim vardı. Benden onay aldı” açıklamasını yaptı.

ABD yönetiminin yaptırım uyguladığı Cevad Zarif’in Fransa tarafından davet edilmesi, “ABD-İran ilişkilerindeki pürüzlerin giderileceğinin sinyali olabilir” yorumlarına neden oldu. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı ve İran Dışişleri Bakanı arasındaki görüşmeden bir sonuç çıkmadı. Macron “İran’ın nükleer anlaşması konusunda yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği hususunda anlaştık. İran’ın hiçbir zaman nükleer silaha sahip olmaması ve bölgenin istikrarını tehdit etmemesi gerekiyor”açıklamasını yaptı.

Macron, Zarif ile yaptığı görüşme sonrası İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüştü. Ülkesinin çıkarlarına uygun olduğu sürece her siyasi liderle görüşmeye hazır olduğunu söyledi. Zarif’in Fransa’daki temaslarını değerlendiren İran Cumhurbaşkanı Ruhani, “ABD yasa dışı, haksız ve yanlış yaptırımları kaldırmazsa hiçbir olumlu gelişme olmaz. Görüşme sadece fotoğraf çektirmekten ibaret olur ve bu da mümkün değildir. Anahtar ABD’nin elinde” ifadelerini kullandı.

SİLAHLANMADA TAVİZ YOK

İran, geçtiğimiz günlerde dünya kamuoyunu şaşırtan bir hamle gerçekleştirerek yerli üretim uzun menzilli hava savunma sistemini dünyaya tanıttı.

“Baver 373” adı verilen yerli üretim uzun menzilli hava savunma sistemi, başkent Tahran’da üst düzey yetkililerin katılımıyla törenle tanıtıldı.

İran ve Rusya arasında 2007’de imzalanan 900 milyon dolarlık S-300 anlaşması Tahran’a yönelik BM yaptırımları nedeniyle 2010 yılında askıya alınmıştı. Bunun üzerine İran, “Baver 373” adını verdiği hava savunma sistemini geliştirmeye başlamıştı. Rusya, nükleer anlaşmaya varılmasının ardından İran’a yönelik BM yaptırımlarının kaldırılmasından sonra 2016’da Tahran’a S-300 sevkiyatını tamamlamıştı.

İran’ın açıklamalarına göre Baver 373 200 kilometre uzaklıktaki ve 27 kilometre irtifadaki hedefleri imha edebiliyor.

YAPTIRIMLARA ALTERNATİF ÇİN

Bu süreçte ABD ve Avrupa Birliği’nin yaptırımlarına karşı farklı güçlerle işbirliğine giden İran, Çin ile ilişkilerini geliştiriyor. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Çin ile ilişkilerine sık sık övgülere yer verirken “ABD ile ticaret savaşında Çin’i desteklediklerini” açıkça belirtiyor.

Çin’in Global Times gazetesine geçtiğimiz günlerde makale yazan Cevad Zarif, “İki ülkenin aşırıcılık ve terörle mücadele gibi birçok alanda iş birliği yaptığını ve aynı görüşleri paylaştığını” dile getirdi.

İran ve Çin’in, İpek Yolu’nu canlandırarak, kültürel ve ekonomik ilişkileri geliştirmek istediğini belirten Zarif, “İran, Tek Çin ilkesinin kazanımlarına ve ‘tek ülke iki sistem’ politikasına değer vererek Çin’in içişlerine her türlü müdahaleyi reddetmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

İran, Çin’e uluslararası arenada desteğini farklı konularda farklı şekillerde vermeye devam ediyor. Çin’in 1949 yılından bu yana işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan’daki Müslümanlara yönelik asimile politikası tüm dünyada tepki çekerken İran’ın Müslüman katliamı yapması karşısında Çine verdiği destek dikkat çekici.

İran’ın resmi haber ajanslarından İSNA muhabirinin Doğu Türkistan’da bir hafta kalarak izlenimlerini anlattığı dosya da Çin’in Müslümanlara karşı zulmünü meşrulaştırılıyor. Bu da Doğu Türkistan Müslümanlarına yönelik asimilenin İran tarafından desteklendiğinin açık delillerinden biri.

İRAN’IN İLACI NORMALLEŞME

Batının ağır yaptırımlarına karşı ekonomisi günden güne zayıflayan İran’da halk tepkili. Ekonominin zayıflamasıyla birlikte sosyal hayattaki memnuniyetsizlikler daha belirgin bir hale geldi. Mollaların yozlaşması ve devlet içerisindeki yolsuzluk faaliyetleri İran’ın patlamaya hazır bomba olduğunun göstergeleri. Bölgedeki fitnelerin yayılmasında büyük bir rolü olan İran’ı ayakta tutan şey ise halk ayaklanmalarına batının destek vermemesi. Çünkü batı açısından İran rejimi en az İsrail kadar önemli. Bu nedenle de kontrol altında yaşatılması gerekiyor.

Ekonomik sıkıntılara rağmen silahlanma faaliyetlerini artırması, Batı bloğuna karşı Çin ile yakınlaşması, bunu yaparken Müslümanlara yönelik zulme ortak olması İran’ın içinde bulunduğu çıkmazı açıkça ortaya koyuyor.

İran’ın bu çıkmazdan kurtulması normalleşmekten geçiyor. Ancak İran normalleşmek yerine daha da radikalleşiyor. Bu radikalleşmenin dünyayı nasıl etkileyeceği ise merak konusu.

Benzer konular