Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te düzenlenen G20 Zirvesi, uluslararası kurum ve örgütlerin ciddi bir yenilenme ve güncelleme sürecinden geçmesi gerektiğini ortaya koydu. Büyük gerilimlere sahne olması beklenen zirve genel anlamda sakin bir atmosferde gerçekleşti. Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin katıldığı zirvede ülkeler mevzilerini korunmayı tercih etti. Küresel güç diye işaret edilen ABD, Rusya, Çin ve Avrupa Birliği’nin de ellerini taşın altına koyma noktasından uzak oldukları bir kez daha görüldü.
Arjantin’in başkenti Buenos Aires’in, dünyaca ünlü iki futbol takımının, River Plate ve Boca Juniors, Copa Libertadores finalinde yapacağı karşılaşmalara ev sahipliği yapması nedeniyle gerilimli ve sıcak bir dönemden geçerken, başka bir gerilimli gelişmeye de sahne olacaktı. Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin liderleri G20 Zirvesi için Arjantin’e gelecekti ve Asya, Avrupa ile ABD arasında son iki yılda artan gerilimin, tıpkı daha önce yapılan çeşitli zirvelerde olduğu gibi G20’ye de damga vurması bekleniyordu. Bu gerilimi bir de, geniş bir kesim tarafından gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesinden sorumlu tutulan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ülkesini temsilen zirveye katılacak olması yükseltti.
Kimse elini taşın altına koymadı
Dünya ekonomisinin yüzde 85’ni ve nüfusunun üçte ikisini oluşturan 19 ülke ile Avrupa Birliği’nden oluşan G20’nin Buenos Aires Zirvesi’nden mavi küremizdeki sorunlara merhem olacak bir kararın çıktığını söylemek zor. İklim değişikliği, uluslararası yasa dışı göç, mülteci problemi, küresel ekonomik büyümedeki yavaşlama, ticaret savaşları, Atlantik ötesi ilişkilerde yaşanan derin ayrışma, ABD-Rusya, ABD-Çin gerilimi gibi konularda, ülke liderlerinin elini taşın altına koyduğunu ne yazık ki göremedik. Zirvede belki de somut tek çıktı, zirvenin son günü ABD-Çin arasındaki ticaret savaşında 90 günlük ateşkes kararı alınması ve sonuç deklarasyonunun yayınlanabilmesiydi.
Veliaht kol mesafesinde
Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrası halkla ilişkiler çalışması şeklinde nitelendirilebilecek bir dış ziyaretler turuna çıkan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ülkesini temsilen G20 Zirvesi’ne katıldı. Veliaht Prens’in iki günlük zirve sırasında diğer ülke liderlerinden göreceği tepki ve kimlerle görüşme yapacağı da merak edilen konular arasındaydı. Prens Muhammed bin Selman’ın zirve için geldiği Arjantin’de kendisi için ayrılan Four Seasons oteli yerine, ülkesinin Büyükelçilik rezidansında kalması ve resmi görüşmeler öncesi kabullerini de burada yapması dikkat çekti. Veliaht Prens’in olası protesto gösterilerden çekindiği için böylesi bir tedbir aldığı belirtildi. Zirvede Veliaht Prense yönelik “kol mesafesi” diyebileceğimiz bir tutumun liderler arasında genel olarak benimsendiği söylenebilir.
İki günlük zirvenin açılış günü tüm dünya medyasına verilen aile fotoğrafında ise Suud Veliaht Prensinin en uçtaki uzak noktaya yerleştirilmesi dikkat çekti. Veliaht prensin aile fotoğrafının odak noktasında olması istenmemişti. Yine aile fotoğrafı sırasında ülke liderlerinin birbirleriyle selamlaştığı ama Prens Muhammed’i kameralar önünde görmezlikten geldiği de görüntülere yansıdı. ABD Başkanı Donald Trump’ın görüşmeyi reddettiği Selman ile en sıcak teması ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yaptı. Prens Muhammed ile Putin’in genel oturum öncesi “çak bi beşlik” yaptığı an, dünyaya flaş haber olarak geçildi. İngiltere Başbakanı Theresa May, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau ise MBS ile kapalı kapılar ardında görüşen liderler arasında yer aldı. Görüşmelerde Kaşıkçı cinayetinin ve Yemen’deki katliamın üç lider tarafından da gündeme getirildiği belirtildi.
Trump’tan durgun performans
Dünya basını ve siyasetinin zirve öncesi en merak ettiği fotoğraflardan biri, ABD Başkanı Trump ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in olası görüşmeleriydi. Haziran ayında Helsinki’de bir araya gelen ikili oldukça sıcak fotoğraflar vermişti. Trump’ın Putin’le ortak basın toplantısında sarf ettiği olumlu sözler Washington’da büyük öfkeye neden olmuştu. İkilinin Buenos Aires’teki görüşmesinde sarf edecekleri her kelime merak konusu olurken, Trump sürpriz bir çıkışla Putin ile G20 çerçevesinde görüşmeyeceğini açıkladı. Trump’ın Putin ile görüşmeyi iptal sebebi olarak, Karadeniz’de Kerç Boğazı merkezli yaşanan Ukrayna-Rusya gerilimini göstermesi dikkat çekti. Görüşmeden yalnızca bir gün önce, Trump’ın eski avukatı Michael Cohen’in ABD Kongresi’ne Rusya soruşturmasıyla ilgili yalan söylediğinin ortaya çıkması, gerçek iptal nedeni olarak ABD medyasında yorumlandı. Trump’ın zirve boyunca durgunluğu da göze çarptı. Pek çok ikili görüşmesini iptal eden ABD Başkanı’nın daha önce katıldığı zirvelerin aksine, küresel şimşekleri üzerine çekecek açıklamalardan uzak durması da dikkat çekti.
Trump’ın söz konusu durgunluğu, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yaptığı zirvede ise işe yaradı. Tüm dünyanın diken üstünde beklediği zirveden ticaret savaşlarına 90 günlük bir ateşkes kararı çıkması, uluslararası alanda ihtiyaç duyulan iyimserliğe bir katkıda bulundu.
Uluslararası düzen vurgusu
G20 Zirvesi sonuç deklarasyonunun kısmi itirazlara rağmen yayınlanabilmesi ve bu durumun sevinçle karşılanması, uluslararası düzendeki gerilimi ve biriken stresi göstermesi açısından anlamlıydı. 19 katılımcı ülke ve Avrupa Birliği’nin uluslararası düzenin kurallara bağlı şekilde devam ettirilmesini istediği bildirgede, Paris İklim Anlaşması’nın aynen uygulanmasına ve Dünya Ticaret Örgütünün reforme edilmesine vurgu yapıldı. Bildirgede, Paris İklim Anlaşması’nın “geri döndürülemez” olduğuna vurgu yapılarak tam anlamıyla uygulanmasının önemine ve iklim değişikliğiyle mücadeleye işaret edildi. Bildirgenin bir sonraki maddesinde ise ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan geri çekilme kararının arkasında durduğu ve “çevreyi koruyarak” tüm enerji kaynaklarını en verimli şekilde kullanacağını ifade ettiği belirtildi.
Futbol maçı kadar olamadı
2018’i geride bırakırken, son büyük uluslararası zirve niteliği taşıyan G20 Zirvesi’nin önümüzdeki sürece ilişkin önemli bir iz bıraktığını iddia etmek mümkün değil. Zirve sırasında meydana gelen ve yukarıda saydığımız birkaç gelişme dışında, tarafların mevzilerini korumayı tercih ettiği ve küresel problemlerin genel olarak halının altına süpürülmesinin tercih ettiği bir zirveyi geride bıraktık. Öyle Zirve’de yaşananlar, Copa Libertadores nedeniyle Arjantin’de meydana gelen futbol şiddeti kadar uluslararası medyada konuşulmadı ve gündemi işgal etmedi.
G20 Zirvesi, mevcut uluslararası kurum ve örgütlerin, 21. Yüzyılda dünyamızın karşı karşıya bulunduğu problemlerin çözümü için yetersizliğini bir kez daha ortaya koyarken, güncelleme ve yenilemenin kaçınılmaz olduğunu da ortaya koydu. Aksi halde her zirve, bir diğerinin kopyası olacağı gibi “toplandılar ve dağıldılar” sözünü de doğrulamaya devam edecek.