ABD tarihinde bugüne değin üç başkan hakkında azil işlemi başlatıldı fakat hiçbirinden sonuç alınamadı. 6 Kasım’da sıra Trump’a gelebilir. Kongre seçimleri Trump’ın istediği gibi gitmezse korktuğu başına gelecek ve hakkında azil işlemi başlayacak. Bu durumda Trump’ın “ilk azledilen başkan” sıfatını kazanması hiç de sürpriz olmayacak.
Kemerlerinizi bağlayın. Tavadaki Trump, şimdi artık ateşin üzerinde.
Jennifer Rubin – Washington Post
ABD Başkanı Donald Trump, kendini beğenmiş, küstah ve dikbaşlı tavrıyla bilinir. Bütün hayatı boyunca bu tavrını ortaya koyan pek çok davranış biçimi sergiledi. 2013 yılında kendisinden nefret edenleri hedef alan bir tivit atmış ve şöyle demişti:
“Kaybedenler ve benden nefret edenler! Sizin için üzgünüm. Benim IQ seviyem en yüksek sayılardan biri. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Lütfen kendinizi çok aptal ve güvensiz hissetmeyin. Bu sizin hatanız değil.”
Tam 14 sezon boyunca NBC televizyonunda yayınlanan The Apprentice programını sunan Trump, o günlere dair şöyle bir laf etmişti.
“The Apprentice programına gelen bütün kadınlar bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde benimle flört etti. Bu, zaten olması gereken şeydi.”
Bir keresinde de ABD ordusundaki tüm generalleri karşısına almaktan çekinmemiş, “Ben DEAŞ hakkında generallerden daha çok şey bilirim. Bana inanın” deyivermişti.
Başkanlık seçimleri için kampanya yaptığı dönemde Trump’ın bu yanı daha da belirgin hale geldi. Nitekim 27 Ekim 2016 günü Ohio eyaletinin Toledo kentinde toplanan kalabalığın önünde aynen şu ifadeleri kullanmıştı:
“Şu an düşünüyorum da, seçimleri iptal edip başkanlığı doğrudan Trump’a vermeliyiz, haksız mıyım?”
Bütün bunları söyleyebilen bir adamın 23 Ağustos’ta Fox and Friends programında dile getirdiği şu ifadeyi tartalım o zaman.
“Harika iş çıkartan birini nasıl azledebilirsiniz bilemiyorum. Eğer bir gün azledilecek olursam piyasalar çöker ve bence herkes yoksullaşır”
Yine küstah bir söz ama diğerlerinden farklı. Bu sözde kuyruğu dik tutmaya çalışan ama içten içe korkan bir adamın psikolojisini okumak mümkün. İçerikte yer alan tehdit, bunun en iyi göstergesi. Normalde Trump gibi bir şahsın söylemesi gereken ifade şöyle olmalıydı:
“Siz kimsiniz ki beni azletmekten bahsediyorsunuz! Ben ABD Başkanı’yım ve işte burada, Beyaz Saray’daki koltuğumda aynı zamanda hepinizin başkomutanı olarak oturuyorum.”
Fakat Trump bunu demedi, diyemedi. Çünkü iyi biliyor ki çanlar artık kendisi için çalmaya başlamıştı.
Çifte kıskaç altında
Trump’ın bazı konulardaki zaafları seçim kampanyası boyunca başını ağrıtmakla kalmadı, bir hayalet gibi başkanlık koltuğuna oturduktan sonra da peşini bırakmadı, yakasından bir türlü düşmedi. 9 Nisan’da savcılık talimatıyla bürosuna baskın yapılan Trump’ın eski avukatı Michael Cohen, kendisine yapılan işbirliğini kabul etti. Bürosunda Trump’ın evlilik dışı ilişkilerini ortaya seren bazı ödeme kayıtları bulunan Cohen’in, iki kadına ödeme yapılmak suretiyle seçim kampanyalarının finansmanına ilişkin yasaların Trump tarafından delindiğini itiraf etmesi ortalığı fena karıştırdı. Trump’ın kamuoyunu aldattığı kesinleşirken iş bununla kalmadı. Eski kampanya direktörü Paul Manafort’un vergi kaçırma iddialarının araştırıldığı dava kapsamında suçlu bulunması üzerine tuz biber oldu.
21 Ağustos tarihinde hem yazılı medya, hem de televizyon kanalları “Trump başkanlığının en kötü gününü yaşıyor” manşetiyle güne başladı.
ABD halkı ayaklanır mı?
Trump’ın 23 Ağustos günü Fox and Friends adlı televizyon programında “Harika iş çıkartan birini nasıl azledebilirsiniz bilemiyorum. Eğer bir gün azledilecek olursam piyasalar çöker ve bence herkes yoksullaşır” demesinden bir gün sonra Sky News’e konuşan avukatı, eski Newyork Valisi Rudy Giuliani resmen gözdağı verdi. Savcılık ile işbirliği yapan eski avukat Michael Cohen’i yalancılıkla suçlayan Giuliani, Trump hakkında verilecek azil kararının adil olmaktan çok siyasi bir karar olacağını belirtti. Peşinden malum tehdit geldi ve Giuliani, “Böyle bir şey olursa Amerikan halkı ayaklanır” dedi.
İsimsiz mektup azil istiyor
Eylül ayının 5’ine gelindiğinde Trump açısından çemberin gittikçe daraldığını ortaya koyan, içinde bulunduğu vahameti daha belirgin hale getiren bir yazı yayınlandı. The New York Times gazetesinde çıkan yazının altında herhangi bir imza yer almıyordu. Sadece şu ibare mevcuttu. “Yazar, Trump yönetimi içerisinde kıdemli bir yetkilidir.”
Trump’ın ekibi içerisinde yer alan yazar, azil meselesinin Beyaz Saray’ın içerisinde bile konuşulduğundan bahsediyordu.
“Çoğumuzun tanık olduğu istikrarsızlık göz önüne alındığında Trump’ın ekibi içerisinde azil bahsini gündeme getiren fısıltılar duyulmaya başlanmıştı. Fakat hiç kimse bir anayasal krizin patlak vermesini istemiyordu.”
Bu isimsiz yetkili kimdi? Kimilerine göre Rusya konusunda Trump ile aynı fikirde olmayan, bu nedenle sert eleştirilere maruz kalan Moskova Büyükelçisi Jon Huntsman olabilirdi. Yazıda beliren üslup, Huntsman’ın Temmuz ayında Salt Lake Tribune için kaleme aldığı mektubun üslubuyla uyuşuyordu.
11 Eylül’de ABC televizyonundaki Günaydın Amerika programına konuşan Trump’ın oğlu, aynı isimdeki Donald Trump Jr, babasının etrafında güvenebileceği insan sayısının pek de fazla olmadığını söylüyordu.
“Babamın güvenebileceği insanlar var. Fakat bu, şahsen olması gerektiğini düşündüğümden çok daha küçük bir grubu ifade ediyor.”
Woodward’ın kitabı ve kuşatılma
Trump, azil celladının soluğunu ensesinde hissededursun Beyaz Saray üzerine çıkardığı kitaplarla meşhur Bob Woodward, Trump’ı es geçmeme kararı almıştı. Kitabın adı, Trump’ın içinde bulunduğu tatsız durumun birebir ifadesiydi sanki. “Korku: Trump Beyaz Saray’da.”
Trump, kitap daha piyasaya çıkmadan kokusunu almış ve hemen Woodward’ı arayıp niçin bu konuda kendisiyle önceden görüşmediğini sormuştu. Woodward da kendisine ekibinden altı-yedi kişiyle haber gönderdiğini fakat bir sonuç alamadığını belirtmişti. İkilinin basına yansıyan telefon konuşmasında Trump’ın ekibinin konuyu kendisine bilerek haber vermediği gibi bir durum ortaya çıkıyordu. Bu da oğlunun ABC röportajında ifade ettiği Trump’ın kuşatıldığı gerçeği ile uyuşuyordu.
Kasım kritik ay
ABD başkanı Barack Obama döneminde Adalet Bakanlığı’nın önemli isimlerinden Neal Katyal, Cohen’in itirafını son derece önemli buluyordu. “Bu büyük bir olay. ABD Başkanı direkt olarak federal suçlarla ilişkili olarak anılıyor. Hem de bir düşmanı tarafından değil, kendi avukatı tarafından” diyen Katyal’a göre Watergate skandalından bu yana ilk kez ülke böyle bir durumla başbaşa kaldı. Bu da, azle giden yolun başlangıcı demekti.
Trump’ın azli konusu en azından 6 Kasım’da yapılacak Amerikan Kongresi’nin ara seçimlerine dek gündemden düşecek gibi görünmüyor. 6 Kasım ara seçimlerinde 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nin tamamı, 100 üyeli Senato’nun ise üçte biri yenilenecek. Seçimden çıkacak sonuç Trump açısından hayati önem taşıyor. Her iki kurumda da şu anda Cumhuriyetçilerin üstünlüğü bulunuyor. Demokratlar seçimlerden zaferle çıkarsa, Trump için her şeyin sonu olabilir.
Azil süreci, ABD’nin kuruluşu sırasında İngiltere’den uyarlanan bir sistem. Bu süreç. sıradan bir yargı sürecinde olduğu gibi yargılama, hüküm ve cezalandırma aşamalarından oluşuyor. ABD’de başkanı azil sürecinin tüm aşamaları Kongre’de gerçekleşiyor. Sürecin başlatılması için ABD Kongresi’nin iki kanadından biri olan Temsilciler Meclisi’nde herhangi bir üye başkan hakkında azil sürecini başlatmak için girişimde bulunabiliyor. Bir başkanın azledilmesi içinse Senato’da üçte iki çoğunluk gerekiyor.
Trump ilk olabilir
ABD tarihinde bugüne değin üç başkan hakkında azil işlemi başlatıldı fakat hiçbirinden sonuç alınamadı.
İlk azil işlemi, 1868 yılında, koltuğu Kongre tarafından çıkarılan yasayla teminat altına alınan Savaş Bakanı Edwin McMasters Stanton’ı görevden alan Andrew Johnson hakkında başlatıldı. Senato’da üçte iki çoğunluk sağlanamayınca Johnson görevine devam etti.
İkinci azil süreciyse 1972 yılında Watergate skandalıyla sarsılan Cumhuriyetçi Başkan Richard Nixon hakkında başlatıldı. Ancak süreç sonuçlanmadan Nixon görevinden istifa etti. İstifa kararı, Nixon’u “azledilen ilk ABD başkanı” olmaktan kurtarmıştı.
1999 yılında sıra Demokratlara gelmişti. Demokrat Başkan Bill Clinton stajyer Monica Lewinsky ile ilgili yeminli ifadesinde yalan söylediği için azil sürecine maruz kaldı. Senato’da yapılan oylama sonucu Clinton azledilmekten kurtuldu.
Evet, 6 Kasım’da sıra Trump’a gelebilir. Kongre seçimleri Trump’ın istediği gibi gitmezse korktuğu başına gelecek ve hakkında azil işlemi başlayacak. Bu durumda Trump’ın “ilk azledilen başkan” sıfatını kazanması hiç de sürpriz olmayacak.