Donald Trump’ın aynı adı taşıyan oğlu hem vatansever, hem de iyi bir adamdır. Babasını ve onun ülkeyi dönüştürmeye yardımcı olan ajandasını destekleme konusunda hiç firesi olmayan biridir. Keza benim başkana ve onun ajandasına verdiğim destek sarsılmazdır. Zaten bunu günlük yaptığım ulusal radyo yayınlarında, Breitbart News’ün sayfalarında, Tokyo’dan Hong Kong’a ve Arizona’dan Alabama’ya değin yaptığım konuşmalarda göstermişimdir. Başkan Trump, Clinton’ı dize getirecek tek adaydı. Ben de şu ana dek Trump’ın mesajını ve Trumpçı zihniyeti küresel çapta gündeme getirecek tek şahısım. Başkan’ın Amerika’yı tekrar büyük yapma çabalarına destek vermeye her zaman hazır durumdayım. Yaptığım yorumda Başkan Trump’ın oğlunu değil, Ruslar hakkında malumat sahibi, onların ne yapacağının iyi bilen, onların iki yüzlü insanlar olduğunu, dostlarımız olmadığını bilmesi gereken Başkan’ın kampanyasını yürüten Paul Manafort’u hedef aldım. Başkan Trump’ın ilk yılındaki tarihi başarıları gölgeleme amacıyla gündeme getirilen oğlu hakkındaki asılsız iddiaya bu denli geç yanıt veriyor olmaktan dolayı çok üzgünüm. (Steve Bannon – 7 Ocak’ta New York Times gazetesine gönderdiği açıklama)
Gazeteci Michael Wolff’un “Ateş ve Öfke: Trump Beyaz Sarayı’nın İçerisi” adlı kitabı daha piyasaya çıkmadan kamuoyunun dikkatlerini üzerine çekmeyi başarmıştı. New York Times kitaptan bazı pasajları yayınladıktan sonra Trump’ın avukatları yazarı ve kitabın yayıncısını dava açmakla tehdit etmiş ancak bu tehdit tam anlamıyla ters tepmişti. 9 Ocak 2018’de piyasaya sunulacağı ilan edilen kitap, 5 Ocak’ta raflardaki yerini almış ve hemen tükenmişti. Titiz bir çalışmanın ürünü olan kitap için 200’den fazla röportaj yapılmıştı.
Bannon öne çıktı
Kitap her sayfasıyla Trump’ı çileden çıkarmaktaydı. Ancak Trump’ı en çok kızdıran husus, eski yol arkadaşı, bir zamanların Beyaz Saray başstratejisti olarak en yakınındaki isimlerden Steve Bannon’un dile getirdikleri olmuştu. Bannon’un Trump’ın oğlunu vatan hainliği ile suçladığı satırlar Trump’ı çileden çıkarmıştı.
Bannon, 2016 yılının Haziran ayındaki bir olaydan bahsediyordu. Trump’ın aynı adı taşıyan oğlu Donald, damadı Jared Kushner ve seçim kampanyasının yöneticisi Paul Manafort, Trump Tower’da Rus avukat Natalia Vaselnitskaya’nın başında olduğu bir Rus heyet ile bir araya gelmiş, Bannon’un iddiasına göre Ruslar, Hillary Clinton hakkında bazı bilgiler sağlamışlardı. Trump’ın oğlunun yapması gereken, olayı derhal FBI’a haber vermek olmalıydı ancak böyle yapmamıştı.
Oğul Trump yanlış yaptı
Bannon, hadiseyi şöyle yorumluyordu: ‘’Kampanyanın üç önemli ismi yabancı bir hükümet ile Trump Tower’ın içinde 25’nci kattaki konferans salonunda, yanlarında hiçbir avukatları olmadan görüşmekte bir sorun görmüyorlar. Bu görüşmenin yanlış bir şey olmadığına inanmış olsanız bile bu tekliften sonra derhal FBI’ı aramalıydınız. Böyle bir görüşme çok elzemse, Trump Tower’da değil, taşradaki bir Holiday Inn hotelinde, o da bizzat değil avukatlarınız aracılığı görüşülür ve elde edilen bilginin kullanılmasına karar verilirse o zaman Breitbart News gibi bir medya ortamına havale edilir. Hem böylece olay açığa çıksa bile siz görmediniz, duymadınız, haberiniz yok.”
Bannon’a göre Trump’ın bu toplantıdan haberi var. “Oğul Trump’ın, bir kat üstte, 26’ncı kattaki babasına bu hadiseyi anlatmamış olması sıfır ihtimal.”
Bannon aklını kaybetti
Trump’ın Bannon’ın iddialarına tepkisi çok sert oldu. Her zaman olduğu gibi yine Twitter mecrasından karşılık veren Trump “Bannon’un benimle ve başkanlıkla bir ilgisi yok. Kovulduğu zaman sadece işini değil aklını da kaybetti. Steve bir yandan muhalefet partisi dediği medya ile savaş verirken diğer yandan, kendisini olduğundan önemli göstermek için medyaya Beyaz Saray’dan bilgi sızdırmakla meşguldü” şeklinde salvoda bulundu. Trump, kendisi ve birçok Cumhuriyetçi parti üyesinin Amerika’yı yeniden büyük yapma ve yeniden inşa etme yolunda uğraş verirken bazı kimselerin de Amerika’yı toptan yıkmaya niyetlendiğini ifade etti.
Trump’tan ve diğer eski dostlarından büyük baskı gören Bannon ise sonunda çark etti. Kitabın piyasaya çıkmasından iki gün sonra New York Times gazetesine gönderdiği açıklamayla özür dileyen Bannon, hain dediği Trump’ın oğlu hakkında “vatansever ve iyi bir adam” yorumunu yaparken halen Trump’ı desteklediğinin altını özenle çizdi.
Kitaptan Ortadoğu krizine ilişkin alıntılar
ABD’nin dış politika çevrelerinin Muhammed bin Selman’ın rakibi Veliaht Prens Muhammed bin Nayif ile uzun ve gayet iyi ilişkileri vardı. NSA ve Dışişleri bürokratları Kushner’in Muhammed bin Selman ile teklifsiz ilişkisinin Muhammed bin Nayif’e tehlikeli mesajlar gönderdiğini ifade etmek zorunda kaldılar. Nitekim öyle de oldu.
Trump’ın ziyaretini izleyen haftalarda Muhammed bin Selman, Muhammed bin Nayif’i bir gece yarısı harekatıyla gözaltına aldırdı. Veliaht Prens ünvanından Muhammed bin Selman lehine vazgeçmesi için kendisine zor kullanıldı. Trump dostlarına olayı şöyle anlatacaktı: “Bunu ben ve Jared birlikte organize ettik. Kendi adamımızı en tepeye getirdik.”
Trump damadını överken oldukça cömertti. Diyordu ki: “Jared tek hamleyle Arapları bizim tarafımıza çekti.”
Muhammed bin Selman ile Trump birbirlerine fazlasıyla benziyorlardı. Cehaletleri ikisini gayet uyumlu bir çift haline getiriyordu. Muhammed bin Selman, damat Jared Kushner’e kendisini Suudi Arabistan’daki adamı olarak takdim etmişti. Kushner’in bir dostu olayı “Yatılı okuldaki ilk gününde hoş bir arkadaşla tanışmak” olarak nitelemişti.
Riyad’ın boş yollarında Trump’ın başkanlık konvoyu Kral Selman ile ikisinin resimlerinin olduğu ve üzerinde “Birlikte galip geleceğiz” yazılı billboardları geride bırakarak ilerliyordu. Ayrılışından günler önce insanlara Suudilerin tamamen yeni bir askeri yapıyı tesis edeceklerini hatta Katar’daki ABD merkez karargahının buraya taşınacağını söylüyordu. İsrail – Filistin müzakerelerinde en büyük yeniliklerin yaşanacağını, bunun daha önce hiç görülmemiş bir major bir oyun değişimi olacağını ifade ediyordu.
Suudiler derhal 110 milyar dolarlık Amerikan silahı satın aldı. Sonraki 10 yıla yayılan satış miktarı ise 350 milyarı buldu. Trump’ın içi içine sığmıyordu. “Bu, Amerika için yüzlerce milyar dolarlık yatırım demek. Bu, istihdam ve yeni iş imkanları demek”ti. Buna ilaveten Amerikalılar ve Suudiler vahşi radikalizme birlikte karşı koyabilir, terörün mali kaynaklarını kurutabilir ve ileri savunma işbirliğine girişebilirdi. Ayrıca başkent Riyad’da radikalizm ile savaşmak için bir merkez kurulması planlanmıştı.
Bu ziyaret tam da Trump’ın hoşuna gidecek tarzda büyük bir işti. Trump, eşi, kızı ve damadı Suudi Arabistan’da altından yapılma golf arabalarıyla arz-ı endam ettiler. Trump’ın gelişi şerefine verilen parti tam 75 milyon dolara mal oldu. Trump, taht benzeri bir koltuğa oturtuldu.
Dış politikada dramatik bir değişim yaşanıyordu ve etkileri oldukça ani oldu. Trump, dış politika danışmanlarına kulak vermedi. Suudilerin Katar’ı kuşatma planına onay verdi. Trump’a göre Katar terör gruplarına mali destek sağlıyordu. Oysa Suudilerin benzer tarihi dikkate bile alınmadı.
Enteresan notlar
– Ivanka Trump’ın hedefi, ABD’nin ilk kadın başkanı olmak.
– Trump kampanyasının hiçbir yöneticisi, Trump’ın kendisi de dahil başkanlık seçimini kazanmayı beklemiyordu. Hatta Melania Trump, kazandıklarını duyduğunda üzüntüden ağladı.
– Trump’ın devlet yönetimi ve politika konusunda hiçbir temel bilgisi yoktu. Seçim kampanyası sırasında Sam Nunberg, Donald Trump’a ABD Anayasası hakkında bilgi vermekle görevlendirildi. Ancak daha Dördüncü Ek Madde’ye gelindiğinde Trump çoktan uyuklamaya başlamıştı bile.
– Trump, ABD başkanına bağlı çalışan 4 milyon kişinin en üst amiri konumunda olan Beyaz Saray Genel Sekreterliğine damadı Kushner’ı atamak istedi. Yasa gereği bu göreve birinci dereceden bir akrabasını atayamayacağını kimin Trump’a söyleyeceği uzun süre tartışma konusu oldu. Sonunda bu görev muhafazakar yorumcu Ann Coulter’a düştü.
– Beyaz Saray’da Ivanka ve kocası Jared için kullanılan “Jarvanka” deyimini icat eden kişi Steve Bannon.
– Donald Trump, akşam 18.30’da fast food yemeklerini alarak yatağında televizyon izlemeye çekiliyor. Trump, eskiden beri sahip olduğu ‘beni zehirleyecekler’ korkusu yüzünden genelde fast-food ile besleniyor. Favorisi ise McDonalds.