İslam tarihinde önemli bir rol oynayan ve doğu ile batının arasında köprü vazifesi görüp batının aydınlanmasına katkı veren Cebelitarık yine gündemde. Yaklaşık 30 bin kişinin yaşadığı bu yarımada bu sefer iki batı ülkesi arasında köprü değil sorun oluşturmakta. Meseleyi yeniden gündeme getiren gelişme ise Brexit süreci ile doğrudan alakalı.
İngiltere başbakanı Theresa May’in AB’den çıkış sürecini başlatmak için yaptığı ilk girişim sonrası AB tarafından ifade edilen Cebelitarık ile ilgili yapılacak düzenlemelerde İspanya’nın da söz hakkı olduğu görüşü ile tartışmalar yeniden ortaya çıktı. Öyle ki eski İngiliz bakan Michael Howard, Falkland adaları göndermesi yaparak, İngiltere’nin İspanya’ya savaş açabileceği iddiasında bulundu.
Rekabetin kısa geçmişi
Atlantik’ten Akdeniz’e girişi koruyan ve böylece Hindistan’a kadar olan yolun güvenliğini sağlayan Cebelitarık’taki ilk yerleşimin Müslümanların fetihlerini Endülüs’e yönelttikleri zaman, 771 yılında Tarık b. Ziyad tarafından yapıldığı bilinmektedir. Endülüs İslam devletinin İspanyollar elinde düşüşünden sonra bölge Avrupalıların rekabet sahası olmuş ve pek çok savaşlara sahne olmuştur.
1704 yılında ise Cebelitarık İspanyollardan İngilizlerin eline geçmişti. 1713 yılında yapılan Utrecht anlaşması ile Cebelitarık kayalıklarındaki İngiliz varlığı onaylanmış ve sonrasındaki anlaşmalar ile bu defalarca yenilenmiştir. Ancak tüm bunlara rağmen Cebelitarık tarih boyunca bir çekişme alanı olmaktan kurtulamamıştır. Örneğin, 1779’da 4 yıl sürecek bir İspanyol kuşatması yaşanmış ve kanlı olaylara sahne olmuştu.
Cebelitarık sakinleri 1968’de yapılan referandum sonucunda ezici bir çoğunluk ile İngiltere idaresi altında kalmayı seçmişti. Uzun yıllar boyunca hayatın nispeten sorunsuz devam ettiği Cebelitarık, referandum sonrası diktatör Franco idaresindeki İspanya’nın yarımada ile sınırlarını tamamen kapatması sonucu 1969 ile 1980 arasında büyük sorunlar yaşamıştı. Aynı şekilde 2002’de yapılan bir başka referandum ile İngiliz idaresi Cebelitarık halkı tarafından tekrar onaylanmış ve İngiliz egemenliği bölgede korunmuştu.
Aslında bu sonuncu referandum AB içinde hala bir uyumun olduğu döneme denk gelmekte ve tabii bulunmaktaydı. Oysa Cebelitarık halkı İngilizlere göre fazla çeşitlilik göstermektedir. Endülüslü, Faslı, Cenevizli, Maltalı, İspanyol kökenli olmalarına ve İngilizceyi kendi aksanları ile konuşmalarına rağmen halk kendisini İngiltere’ye ait hissediyor. Fakat bir İngiliz kimliği ile değil, bir Britanyalı kimliği ile.
Çekişmeli iddialar
Yukarıda verilen kısa tarihin ötesinde Cebelitarık İngiltere ve İspanya arasında küçük ama gündem yaratan bir takım gerginliklere de kaynaklık etmişti. Zira İspanya hükümeti kendi sularında kabul ettiği yarımadanın kendisine geri verilmesi gerektiği görüşünü zaman zaman dile getiriyordu.
İspanya’nın en temel tarihsel iddiası Cebelitarık’ın, 1704’e kadar yarımadayı kontrolünde tutan Kastilya krallığından Hollanda-İngiliz ortaklığında işgal ile alınmasıdır. Zira bu süreçte İspanya hanedanlık çatışmaları içerisindeydi ve böyle bir ortamda yapılan işgali kabul etmediğini söylüyordu.
Aynı şekilde İspanya, referandum süreçlerini de haklı bulmuyor ve Cebelitarık halkının kendi kaderini tayin etme hakkından önce yarımadanın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesinin gerekliliğini ortaya koyuyordu.
Oysa burada başka bir söylem daha ortaya çıkıyor ve bazıları İber yarımadasının esasında İspanyollara ait olmadığını; tarihi İberlere ait olduğunu ileri sürüp, bütün tezleri altüst ederek güneydeki Cebelitarık’ın da İspanyollar ile ilişkisinin olamayacağını söylüyorlardı. Yani Cebelitarık, tarihi ve yeni kimliği arasında sıkışıp kalmıştı.
Nihayet İngiltere’nin AB’den çıkış sürecini başlatması sonrası AB’nin İspanya’ya Cebelitarık’ın geleceğinde söz hakkı tanımaya yönelik sinyaller vermesi egemenlik sorununu ve çekişmeli iddiaları bir kez daha gün yüzüne çıkarttı.
Brexit’in gösterdikleri
Peki Brexit sonrası Cebelitarık halkı kendilerini nasıl hissedeceklerdir? Cebelitarık halkı hâlâ kendilerini Britanyalı olarak kabul etseler de geçmişte İngilizler ile eşit görülmemiş ve adeta ırkçılığa tabi tutulmuşlardı. Her ne kadar 80’li yıllardan sonra eşit vatandaşlık statüsü kazanmışlar ise de acaba geçmişleri yeniden onların hatıralarını canlandırır mı? İşte bugünlerde bu soruların cevapları aranmaktadır.
Bugünkü sorun 2013 yılında bir kere daha gündeme gelmiş ve yapılan anketler halktaki dualiteyi ortaya koymuştu. Kendilerini İngiltere vatandaşı hissedenlerin aynı zamanda İspanyol kökenli olmakla da gurur duyduklarını belirtmeleri ilginç bulunmuştu. Hatta Arap kökenliler bile.
Tabii bir de konuya hiç de akla getirilmeyen Fas açısından bakmak gerekir. Bölgenin coğrafi yakınlığı ve burada yaşayan Fas kökenliler sebebiyle Cebelitarık’ın Kuzey Afrika ile de yakından ilişkisi bulunmaktadır. Önce Müslümanların İber yarımadasına geçmelerinde ve sonrasında Moriskoların İspanya’dan çıkarılması sürecinde, orta çağdan yeni çağa kadar uzanan bu ilişki, bugün de ekonomik ve turizm bağlantılarıyla sürdürülmektedir. Hatta bu yakın ilişki Fas’ın kendisini bir Avrupa ülkesi olduğu iddiasına kadar götürmektedir. Doğal olarak bugünkü tartışmalar Fas’ı oldukça yakından ilgilendirmektedir.
Bu yakın ilişki aslında Batılıların da gündeminde tutulmuş ve bir ara İspanyollar buranın İslami Finans Merkezine dönüştürülmesini de gündeme getirmişlerdi. Ama daha da önemlisi tarih boyunca Fas’ın zımnen de olsa Cebelitarık üzerinde ne İngiliz ne de İspanyol egemenliğini tanımıyor olmasıdır. Tabii olarak Brexit sonrasında ortaya çıkan bu yeni tartışma Fas’ı da taraflardan biri haline getirmekte.
AB’nin kendi içinde uzun zaman sürdürülen görece uyuma rağmen Cebelitarık problemi İspanya ile İngiltere arasında hep var olagelmiştir. Zaman zaman kendi aralarındaki çekişmeleri BM’ye intikal ettirerek oradan kararlar da çıkarmışlardı. AB zoraki nikahı sorunu ertelemiş fakat problem sürekli İspanyollar aleyhinde gelişmiştir.
Bugün AB’den bağımsız İngiltere, doğal olarak eski anlaşmalara ve çekişmelere de yeniden muhatap olacaktır. Cebelitarık’ın AB’nin bir parçası mı yoksa İngiltere’nin bir adası mı olmaya devam edeceği sorusu daha uzun yıllar tartışılmaya devam edeceğe benziyor.