BM raporlarını Esed yazıyor

Anthony Banbury, Birleşmiş Milletler’in çeşitli departmanlarında uzun yıllar hizmet vermiş, son altı yıldır Genel Sekreter Ban Ki Moon’un yardımcılığını yapan üst düzey bir görevlisiydi. 1988 yılında başladığı Birleşmiş Milletler kariyeri boyunca dünya çapında en kritik sorunların çözümünde hep o vardı. Kamboçya ve Bosna Hersek krizlerinde, Ebola virüsüne karşı mücadelede, Tsunami felaketinde, Haiti depreminde ve en son Suriye’nin kimyasal silahlarını imha görevinde. İki ay önce aniden istifa etti ve The New York Times gazetesine yazdığı bir makale ile istifa gerekçelerini sıraladı.

İstifanın gerekçeleri

Banbury, Birleşmiş Milletler’i insanların vergilerini ve iyi niyetlerini yutan bir karadeliğe benzettiği makalesinde dört temel konudan şikayetçiydi.

1. Katı personel sistemi

2. Hesap verme ilkesinin yokluğu

3. Politik kararlar

4. Ağır işleyen bürokrasi

Şikayet konusu bu sorunların tümünü kendi yaşadığı tecrübelerden yola çıkarak örneklemeyi ihmal etmiyordu Banbury. Öyle şeyler anlatıyordu ki aldığı istifa kararının ne denli doğru olduğu noktasında şüphe bırakmıyordu. Mesela Kamboçya’da tecavüzleri önlemekle görevli Birleşmiş Milletler çalışanlarının bizzat kendilerinin tecavüzcü olduğunu, Birleşmiş Milletler çatısı altında Orta Afrika Cumhuriyeti’ne çağrılan Kongo askerlerinin korumakla yükümlü oldukları halka büyük zulümler yaptığını, Haiti’de 4500 Birleşmiş Milletler askerinin on küsür yıldır yatarak maaş aldığını, şu anda önemli bir barış sürecinin başındaki bir ismin bu göreve ehil biri olmadığı halde sürekli kollandığını ve bu durumun bir istisna olmadığını söylüyordu. En başından beri onca çabaya rağmen iyiler hareketi olarak görmek istediği Birleşmiş Milletler’de hiçbir şeyin değişmediğini serzeniş dolu cümlelerle ifade ediyordu.

Suriye kuşatmasında BM rolü

Birleşmiş Milletler’in çoktan işlevini yitirdiğinin bir başka örneği bugünlerde Suriye’de yaşanıyor. Bir milyonun üstünde bir nüfus, insanlık suçu işleyenlerce kuşatma altında her gün biraz daha tükenirken Birleşmiş Milletler sadece seyrediyor. Suriye’nin başkenti Şam’da, beş yıldızlı Four Seasons otelinin şaşaalı ikliminde dünya ülkelerinden toplanan paralarla gününü gün eden Birleşmiş Milletler ekibi, 2016 İnsani Karşılık Planı’nı otelin lüks lokantasında şampanyalar eşliğinde yazarken herkesin 1 milyon civarında verdiği kuşatma altındaki sivil sayısını 393.700 olarak veriyordu.

Hasır altı edilen Madaya gerçeği

Esed ve Hizbullah güçlerince 2015 Temmuz’unda Sünni kimliği yüzünden kuşatılan Madaya, açlıktan kaynaklanan ölümler nedeniyle dünya gündemine girmişken nedense bir türlü Birleşmiş Milletler’in gündeminde kendine yer bulamıyordu. Madaya’yı kuşatma altındaki kentler listesine dâhil etmemek için aylarca direnen Birleşmiş Milletler Şam Ofisi, Madaya’yı ancak geçtiğimiz şubat ayında listeye ekleyebildi. Oysa her şey çok yakınlarda cereyan ediyordu. 42.000 insanın ölümle yaşam arasındaki ince çizgide gidip geldiği Madaya, Şam’daki Four Seasons oteline sadece bir saatlik mesafedeydi.

Sayıyı kim belirliyor?

Suriye’de 1 milyon rakamının üzerinde kuşatma altında sivil bulunduğunu belirtmiştik. Siegewatch gibi kurumlar bu sayıyı verirken Four Seasons oteline yerleşmiş Birleşmiş Milletler ekibi 393.700 sayısını hangi somut veriye göre belirlemiş olabilirdi? İddialara göre Şam’daki güvenli ve konforlu merkezden uzaklaşmak istemeyen ekip, Esed yönetimi ile iyi geçinmek istiyordu. Bu nedenle yazdığı raporu Şam yönetimine sunarak son şeklini birlikte oluşturma kararı almıştı. 2016 Birleşmiş Milletler İnsani Karşılık Planı, böylece düpedüz bir Esed planı haline geldi.

BM çocuklara ihanet etti

Durum sadece bununla da sınırlı kalmadı. Varılan anlaşma gereği 19 Ocak günü yardım konvoyları bölgeye eriştiğinde diğer yardımların aksine sorumluluk Şam yönetimine bırakıldı. Sonuç tam bir felaket oldu. Küçücük çocuklar açlıkla pençeleşirken bilhassa çocuklar için hazırlanan yüksek enerjili gıda yardımlarının hiçbiri bölgeye gönderilmedi. Gönderilenler, traş köpüğü gibi alakasız yardım maddeleri, tahrip edilmiş tıbbi malzemeler ve kullanma tarihi geçmiş gıda ürünleriydi. Ve bu gıda ürünleri yüzünden açlığın kemirdiği yüzlerce Madaya’lı çocuk, bu defa kusma ve ishal nöbetleriyle bir kez daha mağdur edildi.

Reform şart

Anthony Banbury’nin istifası, sistemin içinden yükselen bir itiraz olarak Birleşmiş Milletler gerçeği hakkında hepimize önemli şeyler söylüyor. Vizyon ve misyonunu çoktan yitirmiş, içten içe çürüyen bir kurumla karşı karşıyayız. İnsani yardım masalları artık kimseye inandırıcı gelmiyor. Kamboçyalı, Orta Afrikalı ve Suriyeli çocukların çığlıkları çok daha sahici. Bugüne dek çözüm olmak yerine sorunları büyütmeyi tercih eden Birleşmiş Milletler artık bir karar vermeli. Eskilerin dediği gibi: “Eski hal muhal. Ya yeni hal, ya izmihlal!”

Benzer konular