Assam ikinci Arakan olmasın

Hindistan’da Ulusal Vatandaşlık Kaydı’nın tutulduğu tek eyalet Assam. Hiçbir hukuki gerekçesi olmayan bu uygulama ile dört milyon Assamlı, vatanlarından sürülme tehdidi ile karşı karşıya. Assam ikinci Arakan olmaya doğru ilerliyor.

Son günlerde Assam’ı ve Assamlı Müslümanları çok sık duymaya başladık. Assam’da dört milyon insan Hindistan hükümeti tarafından Ulusal Vatandaşlık Kaydı listesine alınmadı. Assam’da son 15 yılda Bengalce konuşan nüfusun ve özellikle de Müslüman nüfusun ciddi anlamda artması, göçmenlerin tespit edilmesini ve bölgeye girişlerin engellenmesi bir devlet politikası haline geldi.
Peki, Assam’da gerçek anlamda neler oluyor? Hindu milliyetçisi iktidar Assamlı Müslümanları sınır dışı etmeye mi çalışıyor? Yoksa bazılarının ileri sürdüğü gibi bu bir asimile politikası mı? Neden Assam?

Assam diye bir yer
Assam, Hindistan’ın eyaletlerinden birinin adı. Hindistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Assam’ın doğusunda Nagaland ve Manipur eyaletleri bulunurken, batısında ise Batı Bengal eyaleti ve Bangladeş bulunuyor. 32 milyon nüfusu bulunan Assam’da, 7 milyon Müslüman yaşıyor. Nüfusun bir kısmını 1971 yılında yaşanan iç savaşla Pakistan’a karşı bağımsızlığını kazanan Bangladeş’in kurulmasından sonra gelen insanlar oluşturuyor.
Her ne kadar Assam’a ilk çağlardan bu yana çok hanlık / hanedanlık gelmiş olsa da, Assam’da bir düzenin kurulması 13. yüzyılda Ahomlar ile gerçekleşti. 1817 yılına kadar Assam topraklarını yöneten Ahomların iktidarına Birmanyalılar son verdi. 1826 yılında ise İngilizler Assam topraklarını İngiliz Hindistan’ına kattı. 1947 yılına geldiğinde İngilizlere karşı bağımsızlığını ilan eden ve ‘iki ulus teorisine’ göre din merkezli kurulan Pakistan ve Hindistan, Assam’ı kendi aralarında paylaştılar. 1971 yılında bağımsızlığını kazanana kadar bugünkü Bangladeş, Doğu Pakistan adıyla Pakistan toprakları arasında yer alıyordu. 1971 yılındaki iç savaşın getirdiği olumsuz şartlar nedeniyle, Bangladeş’ten Hindistan’ın Assam bölgesine göç edenler oldu. Yeni Delhi yönetimi de Assamlı dört milyon insanın ‘yasadışı’ olarak Hindistan’a geldiğini ve Bangladeşli olup Bangladeş adına çalıştıklarını iddia ediyor. Bundan dolayı da Hindistan Yüksek Mahkemesi’nin gözetiminde ‘yasadışı göçmen’ oldukları ileri sürülen dört milyon insan Ulusal Vatandaşlı Kaydı’na alınmıyor.

Ulusal vatandaşlık kaydı hilesi
İlginç olan husus, Hindistan’da Ulusal Vatandaşlık Kaydı’nın tutulduğu tek eyaletin Assam olması. Hiçbir hukuki gerekçesi olmayan ve insan haklarının ihlaline yol açan bu uygulama ile Assamlı dört milyon insan anayasal güvenceleri ellerinden alınarak, vatanlarından sürülme tehdidi ile karşı karşıya kaldılar. Şurası açık ki, Hindu milliyetçisi iktidarın baskılarıyla günden güne daha fazla ezilen, her yönden yıpranan Hindistanlı Müslümanlar, bu uygulama ile öz yurtlarında ‘parya’ olarak yaşama korkusunu taşımaya başladılar. Bu uygulamanın Rohingya benzeri bir mülteci krizine ve büyük bir insanlık dramının yaşanmasına neden olacağı ileri sürülüyor.
Ulusal Vatandaşlık Kaydı’na alınmayan dört milyon insan, şayet ‘Hindistanlı olduklarını’ ve atalarının 1971 yılından önce de Hindistan topraklarında yaşadıklarını bir yıl içerisinde ispatlayamazlarsa, evlerinden koparılıp vatansız kalacaklar. Bunu ispatlayabilmeleri ise oldukça zor; çünkü Hindistan’da 1990’lı yıllara kadar, -hatta bazı bölgelerde bugün dahi- doğum veya ölümler kayıt altına alınmıyordu. Bu mazlum ve masum insanların ‘esir kampından’ başka gidebilecekleri bir yer de yok. Şayet süreç böyle işlemeye devam ederse, ana ve baba evladından, kadın kocasından ayrılacak, aileler kopacak, kitlesel kıyımlar ve sürgünler yaşanacak. Dört milyon insan ekonomi, sağlık, eğitim gibi kamu hizmetlerinden faydalanamayacak. Her geçen gün dünyamızı sarsan insanlık dramlarına bir yenisi daha eklenecek.

İki defa güncellendi
Assam Ulusal Vatandaşlık Kaydı ilk defa 1951 yılında hazırlanmıştı. 1951 yılından bu yana ilk defa güncellenen Ulusal Vatandaşlık Kaydı, bu defa Hindistan Yüksek Mahkemesi’nin gözetimi altında ‘yasadışı göçmenleri’ sınır dışı etmek için düzenleniyor. Aslında bu uygulama Kongre Partisi’nin iktidarda bulunduğu 1985 yılında dönemin başbakanı Rajiv Gandhi tarafından imzalanan Assam Antlaşması’na dayanıyor. İmzalanan bu antlaşmaya göre Hindistanlı olmadığı tespit edilen vatandaşlar sınır dışı edilecekti. İşin can alıcı noktası da şu ki, 1971 yılındaki iç savaşta Pakistan’a karşı Bangladeş’in bağımsızlığına yardım eden Hindistan’dı. Şimdi aynı Hindistan Bangladeşli olduğunu ileri sürdüğü dört milyon insanı vatansız bırakmak için adımlar atıyor ve dünya da bu dramı seyrediyor.
Yeni Delhi yönetiminin belirttiğine göre, bu uygulamanın amacı Hindistan topraklarındaki Bangladeşli ‘yasadışı göçmenleri’ tespit etmek ve onları tecrit etmek. Ancak bakıldığında Bharatiya Janata Partisi iktidarının bu hamleyle hem oy alamadığı Müslüman nüfustan kurtulmayı hem de Müslüman nüfusun oy verdiği siyasi rakiplerini zayıflatmayı arzulaması, uygulamanın sadece bir devlet politikası olmadığını, aynı zamanda bir siyasi yönünün olduğunu da gösteriyor.

Yükselen Hint milliyetçiliği ve linç kültürü
Assam’da yaşananlar bir yandan da Babri Mescid tartışmalarını hatırlatıyor. Tapınak mı, yoksa camii mi tartışmalarını… O tartışmalar Hindistan’da Hindu milliyetçiliğinin yükselmesine ve 1990’lara kadar parlamentoda üç kişiyle temsil edilen BJP’nin 270 kişiyle temsil edilmesine yol açmıştı. Zannımca yine Assam’da yaşananlar da bölgedeki Hindu halkının milliyetçi duygularının kabarmasına ve gelecek sene seçimlerde BJP’nin oyunu arttırmasına neden olacak. Taşların yerine oturması açısından şunu da belirtelim ki, BJP iktidarı Hindu göçmenleri kapsamayan bir vatandaşlık kaydı yasa tasarısını da ulusal meclisten geçirmeye çalışıyor. Dünyanın en büyük demokrasisi olan Hindistan, dünyanın en büyük faşizmine mi dönüşüyor acaba?
Müslüman liderler, siyasetçiler, aktivistler, gazeteciler, akademisyenler adil olmayan ve hukuki hiçbir gerekçesi bulunmayan bu uygulamanın bir zulüm olduğunu dile getirerek, kamuoyu oluşturma çabası içerisindeler. Geçmişte de sık sık Hindular tarafından baskıya maruz kalan Assamlı Müslümanlar, son uygulamayla beraber daha fazla tedirgin oldular. 1983 yılında 2000 civarında Müslüman, Assamlı Hindular tarafından Assam’ın Nellie şehrinde öldürülmüştü. Son yıllarda ise Müslümanların camileri yıkıldı, canlarına kast edildi. Ulusal Vatandaşlık Kaydı listesinin açıklanmasının hemen ardından BJP üyesi Raja Singh, talihsiz ve insanlık dışı bir açıklama yaparak ‘yasadışı göçmenlerin’ ülkeyi terk etmemeleri halinde vurulmaları gerektiğini ifade etti. Singh, “Eğer bu Arakanlı ve Bangladeşli göçmenler Hindistan’ı saygılı şekilde terk etmezlerse, vurulmalı ve yok edilmeliler. Ancak o zaman ülkemiz güvenli hale gelir. Yabancıları ülkemizde tutmak nasıl doğru olabilir? Bu baş belalarını ülkemizde tutmaya gerek yok” açıklamasıyla Assamlı dört milyon insanı iyice tedirgin etti. Aslında sadece Assamlıları değil, tüm azınlıkları geren bir açıklama oldu. 2014 yılında iktidara gelen Hindu milliyetçisi BJP’nin vaatlerinden bir tanesi de, ‘yasadışı göçmenlerin’ tespit edilip sınır dışı edileceğini taahhüt etmesi olmuştu.

İkinci Arakan mı olacak?
Şimdi Assamlı Müslümanlar yıllardır ellerinde bulunan kimlik kartları ile vatandaşlık ve nüfus kayıt bürolarının önünde protestolar düzenleyerek seslerini duyurmaya çalışıyor. Bangladeş’e komşu Assam eyaletinde yaşayan Müslümanlar için ‘yasadışı göçmen’ olduklarını ileri sürerek vatandaşlıklarını iptal eden Yeni Delhi yönetimine karşı vicdan sahibi devletlerin, insan hakları savunucularının, uluslararası kamuoyunun, Sivil Toplum Kuruluşlarının ve aktivistlerin harekete geçmesi gerekiyor. Şüphe yok ki dünyanın bu zulme kayıtsız kalması, Assamlı Müslümanları derinden yaralayacak. Konuyu bir şekilde gündemde tutmak gerekiyor. Unutmayalım, sahip çıkılmazsa Assam ikinci Arakan olmaya doğru gidiyor.

Benzer konular