14 Mayıs’ta Amerikan Senatosu’nun Demokrat Parti’ye mensup Connecticut eyaletinden seçilmiş iki üyesi, Jim Himes ile Chris Murphy USA Today gazetesi için bir makale kaleme aldı. “Trump adım adım İran ile savaş felaketine doğru yürüyor. Kahramanlık gösterisine bir son verilsin” başlığını taşıyan makalenin ilk paragrafı aynen şöyle başlıyor: “Libya, Irak, Suriye ve Afganistan’da yaşanan kaosa şöyle bir bakınca herhangi bir Amerikan liderinin ülkesini Ortadoğu’da savaşa sokma hususunda bu denli can atıyor oluşunu anlamak mümkün değil. Fakat şu an gerçekleşen tam da bu. Başkan Trump’ın şahin danışmanları bizi İran ile bir çatışmaya doğru sürüklüyor. Amerikalılar bu tehlikeli oyunun taşıdığı riskleri bilmek ve yeni bir Ortadoğu felaketine karşı seslerini yükseltmek zorunda.”
AMERİKA HEP YANLIŞ YAPTI İTİRAFI
Demokrat Partili senatörler Trump’tan pek hazzetmeseler de İran ile gerginliğin savaşa doğru evriliyor oluşunu daha ziyade Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya bağlıyorlar. Son derece planlı ve minik adımlarla vaziyeti bu noktaya getiren bu ikisi. İran konusunda Trump ve ekibinden ayrıldıkları noktanın altını ise özenle çiziyorlar. Bu konuda söyledikleri şu minvalde:
“Yanlış yapmayalım. İran rejimi elbette kötü. Her ikimiz de İran yaptırımlarını destekleyen oylar attık. Teröre sponsorluk yapan, yasak silahları geliştirme noktasında pervasız, insan hakları konusunda fena halde sabıkalı bir rejim olduğuna şüphe yok. Tahran’ın Ayetullahları Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’den aşağı kalır değil. Fakat şöyle de bir gerçek var. Her ne kadar alaşağı edilmeyi hak etmiş olsalar da Saddam ve Kaddafi’yi yerinden etmek için yaptığımız askeri hamleler neticede daha beter durumlara neden oldu, onların ürettiğinden daha fazla facia üretti.”
TRUMP YÖNETİMİNİN HATA SİLSİLESİ
Amerikalı senatörlere göre Trump yönetimi hata üstüne hata yaparak bu noktaya geldi. Amerikan dış politikası çok kötü yönetiliyor. Zira İran ile yapılan nükleer anlaşmanın iptali üzerinden koca bir yıl geçti ve ortada kılıç şakırtısından başka bir şey yok. Ortadoğu’da vaziyet günden güne daha tehlikeli bir noktaya giderken önleyici tedbirler almak yerine Bolton gibilerinin aklına uyarak yangına benzin sıkılmaya devam ediliyor. İran’ı muhtemel bir nükleer bomba üretiminden alıkoyan anlaşmanın işlevsiz bırakılması, üstelik bunu yaparken sadece Rusya ve Çin ile değil müttefik Avrupa ile de ihtilafa düşülmesi stratejik yanlışlar olarak göze çarpıyor.
Senatörler gerek İran’a yaptırım , gerek Devrim Muhafızları’nın terör listesine alınması, gerekse savaş gemileri ve uçakların Ortadoğu’ya gönderilerek gerilimin son noktaya tırmandırılması noktasında Trump yönetiminin içerde-dışarda kimseyle istişare etmeden karar alma şeklini eleştiriyor.
İRAN’I FAZLA ZORLAMAK TERS TEPEBİLİR
Makalede en dikkate değer öngörülerden biri Trump yönetiminin takındığı zorba tavrın İran’da ters tepkimelere neden olabileceği. Nedir bu ters tepkimeler? Örneğin kendini iyice köşeye sıkıştırılmış hisseden İran nükleer silah programını tekrar aktif hale getirebilir. Sürekli gergin, alarm durumunda bekleyen İran askeri varlığı ABD’nin Körfez’de, Irak’ta ve Suriye’de konuşlanan silahlı güçlerine saldırı yapabilir. En kötüsü de İran siyasetinde ciddi bir güç odağı oluşturan ılımlı grubun mevcut gelişmeler karşısında etkisi iyice sıfırlanır ve savaş tamtamları arasında radikaller daha geniş bir kitle desteğine kavuşur. Yani Trump yönetimi İran rejimine arayıp da bulamadığı bir imkanı bahşetmiş, konsolide olmasını sağlamış olur. İşin içine İsrail ve Arap devletleri karışabilir, o vakit ortalık iyice yangın yerine döner.
Bolton ve Pompeo’nun en büyük yanılgısı, İran’da rejim değişikliğinin Amerikan silahlarıyla yapılacağına inanıyor olmaları. Oysa ülkede bir değişim yaşanacaksa buna halkın karar vermesi en organik, en sağlıklı olanı.
KAHRAMANLIK TASLAMANIN ZAMANI DEĞİL
Makale “Biz bu filmi daha önce de gördük. Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi vakaları halen taptaze. Kabul etmek lazım, yazdığımız senaryo tutmadı, ortaya bambaşka bir görüntü çıktı” diyerek İran’a karşı bir savaşın felaketler doğuracağını ifade ediyor. Bu savaşı kazanmanın hiç kolay görünmediğini, bölgede kaosun daha da büyüyeceğini, küresel çapta terörist saldırıların meydana geleceğini öngörüyor. Oluşacak negatif ortamdan en çok enerji piyasasının etkileneceğini, İsrail ve ABD’nin doğrudan hedef alınacağını söyleyip Trump yönetimine uyarılarda bulunuyor.
“Hala vakit varken bu yanlıştan dönülmelidir” ifadesiyle kahramanlık taslamanın, savaş kışkırtıcılığı yapmanın ve saldırgan tepkiler vermenin artık son bulması gerektiğinin altını çizen makalenin son paragrafı aslında herşeyin özeti gibi duruyor.
“Irak ve Afganistan savaşları yaklaşık 6 trilyon dolara, 14 bin Amerikan askerine mal oldu. Üstelik hala ufukta başarı belirtisi görünmüyor. Trajik olarak kimi zaman ülkeyi ve menfaatleri korumak için savaş gerekli olabilir fakat İran ile yapılacak savaş bu kategoride yer almıyor. Böyle bir savaşın nasıl sonuçlanacağını biliyoruz. Şimdi daha akılcı bir rotayı seçmenin tam zamanı.”