ABD gazetelerinden Washington Post’un 8 Ağustos 2017 tarihinde yayınladığı bir haber Kore yarımadasında savaş tam tamlarının yeniden çalmasına sebep oldu. Habere göre Pyongyang yönetimi, balistik füzelere monte edilebilecek küçük nükleer başlık üretmeyi başarmıştı. İsmi verilmeyen Amerikalı uzmanlara dayandırılan haberde, Kuzey Kore rejiminin elinde 60 civarında nükleer silah bulunduğu tahmini de yapılıyordu. Washington Post’un haberi etkisini hemen gösterdi. ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Kore’nin ABD’yi tehdit etmesi halinde “görülmemiş bir ateş ve gazap” ile karşı karşıya kalacağını tüm dünyaya ilan etti.
Trump, Çin’in stratejik zokasını yutmuştu. Kuzey Kore’nin iplerini elinde tutan Pekin yönetimi, ABD’yi ağa düşürecek oyunu ustalıkla kuruyor ve 21. Yüzyılın geleceğinin belirleneceği Asya’da, Washington’un borusunun öttüğü günlerin geride kaldığını ilan edecek fırsatı kolluyordu. Kuzey Kore’nin Çin işaret etmeden geri adım atmayacağı düşünüldüğünde, Trump’ın krize yönelik elini her açık ettiği pozisyon sonrası tehditler kuru gürültüden ibaret görülmeye başlanacaktı. Pyongyang rejimi elbette Trump’ın “ateş ve gazap” tehdidine kayıtsız kalmadı. Kuzey Kore Resmi Haber Ajansı bir haber geçerek, ABD’nin Pasifik bölgesindeki stratejik üssü Guam’ı vurmaya yönelik bir planı açıkladı. Haberde Kuzey Kore Generali Kim Rak Gyom’un aktardığı rapora göre, “Japonya üzerinden geçecek orta menzilli Hwasong-12 füzeleri, Guam’a 30-40 kilometre uzaklıktaki suları vuracak” deniliyordu. Kuzey Koreli general saldırı planının hazır olduğunu, ülkenin lideri Kim Jong-un’un onayını beklediğini eklemeyi de ihmal etmedi.
EGOLARIN MANŞET SAVAŞI
Kim Jong-un da ABD Başkanı Trump gibi medyada görünür olmayı ve etki oluşturmayı seven bir lider. O nedenle ABD’yi hedef alan her açıklaması ya da gerçekleştirdiği her füze denemesi ile uluslararası medyanın manşetlerinde yer alacağını biliyor ve büyük ihtimalle bundan büyük zevk de alıyor. Kore yarımadasında yükselen her gerilim de ona manşet olma imkanını sunuyor. Kim, adeta Trump ile bir savaş oyunu oynayarak, kendi egosunu tatmin ederken, hamisi Çin’in oyun kurucu pozisyonunu da destekliyor. Kuzey Kore rejimi Guam’a yönelik füze planını açıklar açıklamaz ABD’nin sert tepki göstereceğini dünya alem elbette biliyor. Washington’un stratejik sinir uçlarına vurarak, Beyaz Saray’dan hem de en üst düzeyde daha çok ses çıkacağı da elbette tahmin ediliyor. Trump bu tahminleri karşılıksız bırakan bir isim değil. Kuzey Koreli bir generalin kışkırtıcı bir sözünün bizzat ABD Başkanı tarafından cevaplanması, aslında küresel süper gücün yönetimsel bir dağınıklık içinde olduğunun da en önemli göstergesini oluşturuyor. Tam da bu nedenle Trump, füze tehdidine Twitter’dan “Kuzey Kore akılsızca hareket ederse askeri seçenekler tamamen gündemde, atışa hazır ve hedefe kilitli. Umarım Kim Jong-un başka bir yol bulur” ifadelerini kullandığında kendisi için hazırlanan tuzağa koştuğunun farkında değildi.
KARŞINDA BENİ BULURSUN
Gerilimin zirveyi bulduğu noktada, gerçek oyun kurucu Çin sabırlı bekleyişini altın vuruşla ödüllendirecek girişi yaptı. Çin Komünist Partisi’nin resmi yayın organı Global Times’ta yayınlanan makalede iğne Pyongyang’a batırılırken çuvaldızın hedefi Washington’du. Gazetedeki makale, Kore yarımadasındaki krizin Çin’in çıkarlarına zarar verme noktasına geldiğinde, tarafların her birine yönelik müdahale hakkının saklı tutulduğu vurgulanıyordu. Tabii bu müdahalede “ufak” bir nüans vardı. Yazıda, “Eğer ilk Kuzey Kore, balistik füzelerle ABD topraklarını hedef alır da Washington buna misilleme yaparsa, Pekin yönetimi tarafsız kalacaktır. Eğer ABD ve Güney Kore, ilk ateş açan taraf olur da Kore yarımadasında rejim değişikliğine kalkar, bölgedeki siyasi yapıyı değiştirmeye girişirse, Çin buna izin vermeyecektir” ifadeleri yer aldı. Bu uyarının bir tek muhatabı vardı, o da Trump yönetiminden başkası değildi. Pekin yönetimi, Washington’un “çok laf az icraat” konumunu değerlendirerek, stratejik rakibine el ense çekerek sarsmıştı.
TOP ABD’NİN SAHASINDA
Çin’in açıklamasının hemen ardından dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un sahneye çıktı ve konumu bilinmeyen bir askeri üstte, Guam adasına yönelik güncellenen saldırı planlarını incelediği iddia edilen birkaç fotoğrafı uluslararası medyaya servis edildi. Etrafındaki generallerle sakin bir görüntü çizen Kim, elindeki çubukla, Pasifik’te bir noktayı işaret ederken görülüyordu. Kuzey Kore Resmi Haber Ajansı tarafından servis edilen haberde ise ülke lideri Kim, “ABD tehlikeli bir savaşı önlemek istiyorsa bunu hareketleri ile de göstermeli” ifadeleri yer alıyordu. Kim Jong-un, “Yanı başımıza çok sayıda nükleer ekipmanı ilk getirmiş olan ABD, öncelikle doğru kararı almalı ve eğer Kore Yarımadası’ndaki tansiyonu düşürmek ve tehlikeli bir savaşı önlemek istiyorsa bunu hareketleri ile de göstermelidir” diyerek topu tam da Pekin’in istediği gibi ABD’nin sahasına bırakıyordu. Haber ajansının geçtiği metinde “Aptal yankilerin ne yapacağını bekleyeceğiz” ifadesiyle, tuzağa düşen Washington ile adeta dalga geçiliyordu. Pyongyang ne nükleer silah geliştirme projesinden vazgeçiyor, ne de balistik füze denemelerini sonlandıracağına dair bir teminat veriyordu. Kısaca Washington’a gel gel yaparak, ülkenin gücünün sınırlarını belirleyen bir ayar veriyordu.
Pyongyang’ın Washington’a “gel gel ayarı”ndan hemen sonra Pekin başka bir can alıcı hamle yaptı. Pekin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Kuzey Kore’ye yönelik yaptırım kararını devreye soktuğunu ilan ederek, Pyongyang’a toplam maliyeti 2 milyar doları bulacak ticari yaptırımları başlattığını duyurdu. Çin bu hamlesiyle uluslararası topluma, “ben gerilimde üzerime düşeni yapıyorum” mesajı verirken, Washington’a da, “sen de üstüne düşeni yap ve gerilimi düşür” çağrısını yaptı. Pekin, Asya’da küresel hakimiyet için yaşanan stratejik kapışmanın ilk raundunu kazanmıştı.
KAYBEDİYORUZ İTİRAFI
Çin ilmek ilmek ördüğü Kuzey Kore stratejisi ile ABD’yi tuzağa çekerken, Beyaz Saray’dan ilginç bir çıkış geldi. Son günlerde ırkçılık tartışmaları nedeniyle hedef tahtasına konan Trump’ın baş stratejisti Steve Bannon, Kuzey Kore’ye yönelik askeri çözüm ihtimalinin olmadığını net olarak ifade ederken, gerçek savaşın Çin’le olacağını The American Prospect dergisine açıkladı. Bannon, dergiye verdiği söyleşide açıkça “Eğer 5-10 yıl içerisinde bir çözüm bulamazsak geri dönülmez noktayı geçeceğiz. Delicesine bu konuya odaklanmalıyız” ifadelerini kullanıp, bir uyarıda da bulunuyordu, “Eğer biz şu anda gittiğimiz yolda ilerlemeye ve kaybetmeye devam edersek, 25-30 yıl sonra egemen güç onlar olacak.” Evet, Bannon, ABD’nin Çin karşısında kaybeden tarafta olduğunu itiraf etti.