Hafter için geri sayım başladı

Bütün insanlık evlere kapanmış, korona salgınından yakayı nasıl yırtarım hesapları yaparken grad füzeleri aman vermiyor, sivillerin tepesine yağmur gibi yağıyordu. Karanlık güçler, sahaya sürdükleri piyonlarının sırtını sıvazlamaya devam ediyor; ne ortalığı kasıp kavuran salgın, ne de füzelerle biçilen siviller kimsenin umurunda oluyordu. Sürekli hastaneleri hedef almaları bile karşı cephedekilerin nasıl yaratıklar olduğunu göstermeye yeterdi. Nitekim korona mağdurlarına tahsis edilen bir hastaneye 4 günde 3 kez onlarca füze yağdırıp kendilerine ait “gayri insanîlik” rekorunu egale etmeyi başardılar.

KORONA HASTANESİNİ BİLE VURDU

Evet, 6 Nisan günü Trablus’taki El Hadra hastanesine tam 25 grad füzesi düştü. Hastanenin ana kapısına, otoparka, ambulans ve acil durum girişine, otoyola ve de hastanenin hemen arkasında bulanan meskûn mahale… Korona yüzünden ızdırab çeken hastalar, bir de tepelerine inen füzeler yüzünden ölüp ölüp dirilirken meskûn mahal sakini 5 sivil yaralandı. Libya Sağlık Bakanlığı durumu Dünya Sağlık Teşkilatına şikâyet etmişti. Bugüne dek herhangi bir kınama duyan oldu mu?
Hakkını yemeyelim. Ertesi gün Hafter’in borazanlığını yapan Şark’ul Evsat gazetesi, Dünya Sağlık Teşkilatı’nın Libya Misyonu Başkanlığını yürüten Norveçli Elizabeth Hoff ile bir mülakat yaptı ve gündemi çok güzel saptırdı. Hoff’un ağzından Hafter’in saldırısını kınayan tek cümle çıktığını gören olmadı.

Bu arada Hafter güçleri yine boş durmadı. Hastaneleri ve sivilleri vurmaya devam ettiler. Sıra Trablus’un güneyindeki Vadi er-Rabi bölgesinde yer alan iki sahra hastanesine gelmişti. Grad füzeleri yine kalleşliğini yaptı. Hedefte bu kez 5 sağlık çalışanı vardı.

20 BİNİ AŞKIN SİVİLİN KANINA GİRDİ

Libya’da milyonlarca kişiyi yerinden eden, 20 bini aşkın masum sivilin kanına giren Hafter gibi bir caniyi, hastanelerin tepesine füze yağdırırken bile kınamaya üşenenler, aylar süren suskunluklarına niçin son verdiler sizce?

13 Nisan’da Libya’nın meşru hükümeti büyük bir operasyon başlattı. Kısa süre içerisinde Libya’nın Tunus istikametinde bulunan 7 kıyı şehri işgalden kurtarıldı. Toplamda 3 bin 500 kilometrekarelik bir alanı kontrol altına alan hükümet güçleri, Hafter’in bölgedeki en önemli üssü olan Terhune şehrine doğru yöneldi. Dananın kuyruğu işte o zaman koptu.

LAVROV YİNE ‘MASA’ DEDİ

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un açıklaması geldi önce.

“Libya, artık bir kara deliğe dönüştü. Afrika’da Sahra’nın güneyinde silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ile militanlar cirit atıyor. Afrika’daki terörist unsurlar bu dönemde iyice zıvanadan çıktı. Berlin Konferansı kararlarının uygulanması durdu. Çatışmalar yeniden başladı. Libya meselesinin askerî çözümü yok, anlaşmak gerekiyor.”

Yanlış mı duydum diye haberi birkaç kez okumak zorunda kaldım. Neymiş efendim? Libya, bir kara deliğe dönüşmüş. Berlin Konferansı kararlarının uygulanması durmuş. Çatışmalar yeniden başlamış. Libya meselesinin askeri çözümü yokmuş, anlaşmak gerekiyormuş. Bütün bunları Lavrov söylüyor, iyi mi?

Mâdem öyle, patronu Putin’in Berlin’de geri çekme sözü verdiği Wagner çetecileri hâlâ Libya’da ne arıyor? Son gelen haberler Wagner çapulcularının iyice azıttığını, sinir gazı kullanmaya başladığını söylüyor. Mâdem askeri çözüm yok, niçin Hafter’in eline Türk İHA ve SİHA’larına karşı kullansın diye 20 tane Pantsir hava savunma sistemi verdiniz? Bizimle dalga mı geçiyorsunuz be adam?

Hafter piyonu sivilleri acımadan katledip Trablus’a doğru uygun adım ilerlerken “Bu işin askeri çözümü yok, masaya oturalım” demiyordun ama! Çeteci Hafter’in sırtını sıvazlamakla, “Hadi koçum, göreyim seni, bitir şu işi” demekle meşguldün, öyle değil mi?

AB ENDİŞE İÇİNDE

“Pek demokrat, pek insancıl”(!) Avrupa Birliği geri kalır mı, ondan da bir açıklama gelmiş. Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Libya’da ateşkes çağrısı yapmış. Peki, bu AB’nin karın ağrısı ne? Savaş dolayısıyla bazı AB üyesi ülkeler, bölgeden gelen göç dalgasından endişe duyuyormuş.
Tarafsızlık ayağına yatıp Akdeniz üzerinden Türkiye’nin Libya’ya yardım göndermesini engellemeye kalkan AB’ye bak sen! Hafter binlerce sivili öldürürken, hastanelerin tepesine füze yağdırırken yalancıktan tek satır kınama bile yapma, fakat üst üste yumruk yiyip nakavt olmak üzereyken utanmadan göç meselesini bahane edip ateşkes istemeye kalk!

AB için söylenen “ekonomik bir dev fakat siyasi bir cüce” sözüne gel de şapka çıkarma! Bu haysiyetsiz, bu ucube, bu cüce siyaset kafasıyla nereye kadar?

RAMAZAN’DA BU İŞ BİTMELİ

Rusya ve AB tepinsin dursun. Mademki Hafter’e sağlı sollu yıkıcı yumruklar vurulmaya başlandı, bu işin dönüşü yok, en kısa sürede bitirilmeli. Nitekim Libya’nın meşru hükümetinden bu yönde bir irade beyanı gelmesi son derece önemli. Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, bu mealde bir açıklama yapmış; Trablus hükümetinin Ramazan ayında Hafter’in işini tamamen bitirme hesapları yaptığını söylemiş. Şu sözler önemli: “Meşru hükümet, bir hafta içinde Terhune’yi ele geçirdikten sonra güneydeki Çad ve Nijer sınırlarını kontrol etmeyi planlıyor. Bize orada karşı koyabilecek reel bir güç yok. Ülkenin güneyindeki halk, bizimle iletişim halinde ve Terhune hareketinin sonucunu bekliyor. Ülkenin orta kesimi ve petrol hilali bölgesinin kurtarılmasından sonra, son savaş Racma’yı (Hafter’in ana karargâhı burada) ele geçirmek için olacak. Ramazan ayında askeri cuntanın düşmesini bekliyoruz.”

SİHA’LAR HAFTER’İN KÂBUSU OLDU

Hafter’e vurulan son darbenin üzerinde Türk SİHA’larının imzası var. Amerikan medyasına konuşan Batılı diplomatlar, geçen yıla dek Hafter’in elindeki en büyük koz olan hava üstünlüğünün Türk SİHA’larının devreye girmesiyle dramatik bir şekilde sona erdiğini ifade ediyorlar. BAE tarafından Hafter’e hediye edilen Çin yapımı Wing Loong dronları bizim Bayraktar SİHA karşısında çocuk uçurtması gibi kalıyormuş.

Alman Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Enstitüsü’nün bölge uzmanı Wolfram Lacher, Libya’daki son durumu şu kelimelerle özetliyor: “Güç dengesi geçen iki ay içerisinde Türkiye’den gelen savaşçı ve ekipman desteğiyle tamamen değişmiş vaziyette. Son günlerde yaşanan gelişmeler Hafter’in destekçilerini gerçekten zor bir duruma soktu. Şimdi ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar.”

MÂDEM ÖYLE, İKİYE BÖLÜNSÜN CİNLİĞİ

Bilmem, fark ettiniz mi? Amerikalı Bloomberg, 17 Nisan günü iki Libya yazısı birden yayınladı. Yazının biri, Türkiye’nin üstünlüğü ele almaya başladığından bahsediyordu. Diğerinin başlığı ise “Libya bölünmeye doğru gidiyor” şeklinde atılmıştı. Bu yazıyı kaleme alan Hüseyin İbiş’i BAE parası ve Sisi’nin onayıyla kurulan Washington Arap Körfezi Ülkeleri Enstitüsü uzmanı olarak görüyoruz. Zihniyeti teşhir bakımından Enstitü’nün kurucu başkanı Abdulmunim Said Ali’nin Crown Ortadoğu Araştırmaları Merkezi için 2014 Temmuz’unda döktürdüğü Sisi yazısının girişini takdim ediyorum.

“Mareşal Abdulfettah el Sisi, 8 Haziran 2014’te Mısır’ın yedinci devlet başkanı olarak yemin etti. Mayıs ayındaki seçimlerde gösterdiği zafer sürpriz değildi. Gerek 30 Haziran 2013 tarihinde Müslüman Kardeşler rejimini ortadan kaldırmadaki rolü, gerekse onları yasadışı ilan edip seçimlere katılmalarını engellemesi nedeniyle geniş halk desteği onun yanındaydı.”

Şimdi gelelim Hafter’i destekleyen ekibin cinliğine… Trablus hükümetinin son başarıları gözlerini öyle korkutmuş ki, “Hiç olmazsa Libya ikiye bölünsün, bari doğusu elimizde kalsın” telaşı içindeler. İbiş’in ifadeleri aynen şu şekilde:

“Geçen yıldan bu yana ortaya çıkan manzara, ülkenin de facto olarak bölünmüşlüğünü zaten ortaya koyuyor. Bir yanda Türkler ve Katar tarafından desteklenen İslamcı Batı Libya, diğer yanda Mısır ve BAE destekli Haftar’ın kontrol ettiği Doğu Libya.”

Yalnız İbiş efendi, bir hususu yarım bırakmış, onu da biz tamamlayalım. “Bir yanda Türkler ve Katar tarafından desteklenen Müslüman Libya, diğer yanda Mısır ve BAE destekli Haftar’ın kontrol ettiği Gâvur Kuklası Doğu Libya.”

Benzer konular