Şimdilerde adını sıkça istikrarsızlıklarla duyduğumuz Libya, Mağrip’in en köklü medeniyetlerinden biri olarak bilinir. Akdeniz kıyısında bereketli topraklara sahip olan Libya, geçen yıllar içerisinde birçok güce ev sahipliği yaptı. 2011’de Muammer Kaddafi’nin öldürülmesi sonrası ülkede olacaklar belirsizliğini koruyor.
Akdeniz ile özdeşleşen Mağrip bölgesinin güzel ülkesi Libya, uzun yıllar Kaddafi yönetimi altında kaldıktan sonra yaşanan iç savaş nedeniyle zor günler geçiriyor.
Libya, Akdeniz kıyılarındaki şehirleri, kültürel zenginliği ve Berberi kabilelerine dek uzanan tarihi geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Mağripteki İslam dokusu dolayısıyla tarikat geleneği, Libya’da önemli bir yer tutuyor.
Şeyh Muhammed bin Ali Es-Senusi’nin 1837 yılında Mekke’de başladığı irşad faaliyetleri Afrika’nın iç bölgelerindeki yerliler arasında Libya merkezli olmak üzere yayıldı. Bu tarikat Fas’tan Yemen’e, İstanbul’dan Cava’ya kadar geniş bir coğrafyada etkili oldu.
Senusiler, Osmanlı Devleti tarafından 1856 yılında tanındı. O zamanlar Osmanlı İmparatorluğunda önemli bir yere sahip olan Senusiler, Trablusgarp ve Bingazi’de tekkeler ve medreseler aracılığıyla güçlendi.
SENUSİLER DİRENİŞİN TEMELİ OLDU
1551 yılında Turgut Reis tarafından fethedilen Libya, 360 yıl boyunca Osmanlı yönetiminde kaldıktan sonra, 1911’de İtalya’nın saldırısına uğradı. İtalya, 28 Eylül 1911’de Osmanlı Devleti’ne 24 saatlik bir ültimatom verdi.
1 Ekim’de İtalyan donanmasının Trablusgarp kıyılarını abluka altına almasıyla “Trablusgarp Savaşı” başladı. Ertesi gün Trablus’a ‘‘teslim ol’’ teklifinde bulunan İtalya, ret cevabının verilmesi üzerine şehri bombardımana başladı. 4 Ekim’de Tobruk, 16 Ekim’de Derne, 17 Ekim’de Hums, 20 Ekim’de Bingazi işgal edildi.
O zamanlar Osmanlı ordusunda subaylık yapan Enver Paşa ve Mustafa Kemal, Trablus, Bingazi ve Derne’de örgütledikleri kuvvetlerle direnişe başladılar. Direnişe Libya halkından da destek geldi. İşgalin başladığı Ekim ayı sonuna gelindiğinde başlangıçta 1000 kişiyi bulmayan yerli direniş güçleri, kısa zaman sonra 20 bin kişiye ulaştı. Bunda, bölgede büyük önem ve role sahip tarikatların, özellikle de oldukça etkin bir konumda olan Senusilerin önemli payı vardı.
Senusilerin direnişi Libya’nın Osmanlı’dan kopmasına engel olamadı. Osmanlı imparatorluğu 1912 yılında İtalya ile Uşi antlaşmasını imzalayarak Libya’dan çekildi.
ÖNCE FAŞİST İTALYA REJİMİ SONRA BATI DÖNEMİ
Libya, 1912’den 1945 yılına kadar Mussolini hâkimiyetindeki İtalya’ya bağlıydı. II. Dünya Savaşında Almanya-İtalya ittifakının kaybetmesi sonucunda Libya, Fransa ve İngiltere arasında paylaşıldı. Libyalılar bağımsızlık ve özgürlükleri için savaşarak 1951’in Aralık ayında ülke tarihinde önemli bir yeri olan Senusi lideri İdris ile bağımsızlığını ilan etti. Devletin ilk kuruluş safhasında Trablus, Barka ve Fizan şehirleri için federal sistem kabul edildi. Petrol faktörünün denkleme girmesi ile Libya, BM ve İngiltere, Fransa gibi ülkelerin desteğiyle modern bir döneme girdi.
YENİ BİR LİDER DOĞUYOR
Takvimler 1959 yılını gösterdiğinde Muammer Kaddafi liderliğinde askeri darbe gerçekleşti.
Kaddafi yönetimi ele geçirdiğinde Batı ülkelerine ait üs ve askerleri ülkesinden uzaklaştırdı. Daha sonra ülke ekonomisinin temeli olan petrol şirketlerini millileştirdi. İtalyan ve Yahudi azınlığın mal varlığına el koyarak onları göçe zorladı. Kaddafi, Türkiye’nin 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında ABD’ye meydan okuyarak Türkiye’ye açıktan destek veren tek liderdi.
Kaddafi’nin ‘‘sıradışı’’ halleri yalnızca bununla kalmadı. İslam dünyasının yetiştirdiği en önemli yönetmenlerden olan Mustafa Akkad, ‘Çağrı Filmi’ için ilk başta Suudi Arabistan ve Fas hükümetlerinden maddi ve manevi destek görmüştü. Bu ülkeler daha sonra ‘Çağrı Filmi’nin senaryosunu fazla ‘‘devrimci’’ bularak desteklerini çekti. Fas yönetimi, o günlerde Fas çöllerinde çekimlere yeni başlayan Mustafa Akkad’ı ülkeden kovdu.
500’den fazla oyuncu, teknik eleman, figüran ve tırlar dolusu malzemeyle ne yapacağını bilemeyen Akkad, komşu ülke Libya’nın lideri Muammer Kaddafi’den “İslamiyet’in doğuşunu anlatan bu filmi ortada bırakma” diye yardım istedi ve film Kaddafi’nin desteğiyle Libya’nın çöllerinde çekildi.
Kaddafi, Libya’yı yönettiği yıllar içerisinde ülke kaynaklarını millileştirdi. Ülkede sağlık, eğitim ve sosyal hayat bölge ülkelerine nazaran daha iyi şartlar içerisindeydi.
Kaddafi döneminde yaşanan baskı ve korku imparatorluğuna karşı 2011 yılında büyük protestolar başlatan Libya halkı, ‘devrilmez’ denen Muammer Kaddafi’yi alaşağı etti. Kaddafi sonrası ülke demokratik geçiş dönemine girmeyi hedefledi. Ancak Libya devrimi büyük umutlarla gerçekleşse de ülke 2011 yılından bu yana en istikrarsız yıllarını yaşıyor. Kaddafi sonrası eğitim ve sağlık sorunlarının had safhada olduğu Libya’da hastanelerin yüzde 44’ü okulların ise yüzde 60’ı Kaddafi’nin devrilmesinden bu yana faaliyet göstermiyor. Ülkede hayat durmuş durumda.
Libya devrimi 7. yılına girerken ülkede neler olacağı hâlen belirsizliğini koruyor.