Kanuni’nin türbesini son akşam keşfettik

Geçtiğimiz hafta, 1566’daki Zigetvar kuşatmasında hayatını kaybeden Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği türbenin bulunduğu açıklaması gözleri Macaristan’a çevirdi. Muhasara esnasında vefat eden Kanuni Sultan Süleyman’ın geçici mezarı üzerine yapılan ve daha sonra Avusturyalılar tarafından yıkılan türbesinin yeri zamanla unutulmuştu. Birkaç defa türbenin yeri tespit edilmek istendi ama çabalar sonuçsuz kaldı. Aranan, türbe, cami, onları koruyan tabya ve ordugâhtı. Palanka etrafında, türbeyi ziyarete gelenler için hizmet veren personelin ve askerlerin ailesinin oturmasını ve çalışmasını sağlayan binalardan küçük bir Osmanlı kasabası da oluşmuştu. 2012 yılında Tika ve Zigetvar Belediyesi iş birliği ile başlatılan çalışmalar meyvesini verdi ve türbenin yeri tespit edildi. Çalışmalarda Türkiye adına yer alan ODTÜ Mimarlık Tarihi bölümünden Prof. Ali Uzay Peker’le kazı çalışmalarını konuştuk.

Televizyonda şov konusu olmuş

Prof. Peker türbenin yerini tespit etme çalışmalarının geçmişine atıfta bulunarak, aslında bunun uzun bir hikaye olduğunu söylüyor: “Tevatür şeklinde, tahminlerle bazı fikirler yürütülmüş. Acaba kalenin içinde mi, Türbék tepesinde mi, karşıdaki arazide mi, yoksa oradaki kilisenin altında mı diye epeyce televizyonlarda tartışılmış. Fakat ciddi bir araştırma yapılmamış. Bilim adamları, daha çok tarihçiler, kaynaklarda rastladığı bilgileri kah televizyonda anlatmışlar, kah gitmişler Zigetvar’ı ziyaret etmişler, bakmışlar. Yapılmış bir bilimsel araştırma yoktu.” Çalışmaların somut olarak kurumsallaştırılmasının TİKA ile Zigetvar Belediyesi’nin imzaladığı bir antlaşmayla gerçekleştiğini anlatan Peker, Pécs Üniversitesi’nden Doç. Dr. Norbert Pap’ın koordinasyonunda başlatılan projede düzenlenen uluslararası sempozyumun ve ardından hazırlanan tebliğ kitabının çalışmalara ışık tuttuğunu söylüyor. Çalışmalara Doç. Dr. Norbert Pap, Dr. Erika Hancz, Dr. Péter Gyenizse, Zita Bognár, Dr. Máté Kitanics ve Dr. Dénes Sokcsevits ve Prof. Feridun Emecen katkıda bulunmuş.

Kazılar 2-3 sene sürer

Prof. Ali Uzay Peker projeye kazı safhasında katılmış. Türkiye’den Mimar Meral Özdengiz Başak, Uzman Abdullah Deveci, Yrd. Doç. Dr. Fethi Ahmet Yüksel ve Uzman Harun Yeni’nin eşlik ettiği çalışmalarda kazı başlamadan yerin kesin tespitinin mümkün olmadığını anlatan Peker, ancak kazı esnasında çıkan malzemelerden sonuca ulaşıldığını ifade ediyor. Türk ekibi kazı ekibini gözlemlemiş. Ali Uzay Peker, “Macar arkadaşların yaptığı çalışmalar bilimsel olarak oldukça yüksek nitelikli. Araştırma boyunca neler bulduğumuzu 30 sayfalık bir rapor haline getirdik. Biz aslında palankayı, yani askeri tabyayı bulduk diyoruz. Binanın kare planını da bulduk. Bu büyük ihtimalle türbe diyoruz. Çıkan mimari parçalar da bunu gösteriyor. Ama elimizde yazıt yok. Jeofizik araştırmayla ortaya çıkan bina grubunda bir kare yapı daha var. Birkaç sene içinde kazılar bitince burası bir arkeolojik bir park olarak düzenlenebilir” diyor.

Hepimiz şok olduk

Prof. Peker’in anlattığına göre türbeyi bulduklarına emin olmaları basın toplantısından önceki gece birden ortaya çıkan bir veriyle olmuş. Aslında basın toplantısında “Burası türbe olabilir de, olmayabilir de” açıklaması yapacakken, akşam yemeğinde önlerine Jeofizik raporun geldiğini ve herkesin şok olduğunu ifade ediyor Peker: “Yemekteydik. Kazı başkanı Norbert bana bir jeofizik çalışma çıkarttı. Bir baktım, bizim daha kazmadığımız tekke, olduğu gibi 11. Yüzyılda çizilmiş planın aynısı olarak ortaya çıkmış. Bu inanılmaz bir keşifti. Esterházy planı gibi. Bunu görünce yüzde 99 bulduk dedik. Şoka girdik, inanamadık. Bir anda kafamdaki her şey alt üst oldu. ‘Yarın basın toplantısında ne diyeceğiz’ diye düşündüm. Palanka bulduk derken jeofizik araştırmada planın net bir şekilde çıkmış olması çok şaşırtıcıydı.”

Herkese nasip olmaz

Projenin Osmanlı Macaristan ilişkileri açısından da çok önemli olduğunu anlatan Peker, “Kanuni Sultan Süleyman Türbesi üzerinden şöhret yapmak isteyen altında kalır diyorum ben. Kanuni türbesini bulduk demekten çok Osmanlı Macaristan ilişkileri, dostluk ilişkilerimizin gelişmesi, Osmanlı akımının başlaması, TİKA’nın bu iş içinde olması da çok önemli. Basın toplantısından sonra Norbert ‘İş birliğimiz harika’ dedi. Bu benim için çok önemliydi. Çünkü çok önemli bir basın toplantısıydı bu. Bizim ortak ağızdan palankayı bulduk açıklamasını yapmamız, birbirimizi desteklememiz, işbirliği içinde birbirimizin bulgularını sahiplenmemiz çok önemliydi. Bu diplomasidir. Kanuni Türbesini bulmak herkese nasip olmaz, inşallah altında kalmayız.”

Bizim kaynaklarda yeri tarif edilmiyor

Tarihçilerimizin Osmanlı arşivlerinden başka kaynağa sahip olmadıklarını söyleyen Prof. Peker, “Bizim kaynaklarımızda türbenin yeri açık şekilde söylenmiyor. Yalnız Sokullu’nun Vakfiyesi’nde Zigetvar Kalesi’nin yakınında, kalenin dışında Türbék tepesinde, otağın olduğu yerde olduğu ifade ediliyor. Otağın nerede olduğunu ise 18. Yüzyıl arazi kayıtlarından öğreniyoruz. Oradaki mahkeme kayıtlarında tanıklıklar var. 80 yaşındaki adam gelip anlatmış. Türbenin orada olduğunu bu gibi yabancı ve Türk kaynakların karşılaştırılmasıyla anlıyoruz” diyor. Türkolog Dr. Erika Hancz Zigetvarnameler diye adlandırılan, Zigetvar seferini anlatan kaynaklar üzerinde çalışmış. Bunların arasından Âgehî Mansûr Çelebi’nin Zigetvar Seferinin Tarihi adlı eserini ilk kez kendisi çeviren Hancz, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nin belgelerini ve İstanbul’daki yazma kütüphaneleri de gözden geçirmiş.

Adı üstünde türbe tepesi

Dr. Máté Kitanics’in de Almanca,  Macarca ve Latince kaynakları araştırdığını anlatan Peker, bu kaynaklarda türbenin yeri konusunda hem görsel hem ifade olarak daha belirgin bilgiler olduğuna dikkat çekiyor. Peker, “Mesela bir kaynakta Türbék tepesine bir de cami koyulmuş. Planında türbenin olduğu alan bir palanka olarak gösteriliyor. Palanka askeri bir savunma alanıdır. İçinde tekkesi de camisi de yer alır. Türkiye’den giden bazı araştırmacılar ‘Bu Zigetvar Kalesi’ diyorlar. Halbuki palanka Osmanlıların açık arazide savunma amaçlı kurdukları küçük bahçeli tabyalardır. Zigetvar Kalesi’yle uzaktan yakından alakası yok.  Bütün kaynaklar Türbék tepesini gösteriyor. Zaten adı üstünde. Macarca’ya Türbék olarak geçmiş” sözleriyle çalışmaları anlatıyor. Palanka’nın etrafında zaman içinde medresesiyle hamamıyla bir Osmanlı kasabası oluştuğunun altını çizen Prof. Peker, buradaki çalışmanın sadece Kanuni’nin türbesinin bulunması açısından değil, Macaristan’da ilk kez sadece Osmanlı döneminden bir kasaba, bir yerleşkenin akademik olarak kazılması açısından da önemli olduğunun altını çiziyor.

Benzer konular