Sayı - Sayı 851

Gelip geçici bir siyasi dalga değiliz. Belli tarih aralıklarına sıkıştırılmış bir hareket değiliz. Türkiye’nin iç politikasının, coğrafyamızın geçirdiği konjonktürel değişimlerin, küresel ölçekte etkisi sınırlı eğilimlerin ürünü değiliz. Basit cümlelerin, küçük hesapların, ucuz kahramanlıkların insanı da değiliz.

Bizler tarih yolcusuyuz. Kökleri coğrafyanın derinliklerine işlemiş, geçmişin yükünü omuzlamış, geleceğe dönük büyük hayalleri olan, hayallerin ötesinde ağır sorumluluklara talip olmuş bir milletiz. Bu milletin ana omurgasıyız, bel kemiğiyiz; aklı, vicdanı ve irfanıyız.

Bizler Abbasi döneminde olduğu gibi, coğrafyanın toparlanması için yeniden tarih dönüşüne imza atacak topluluğuz. Felaketlerin, yıkımların, kimsesizliğin, çaresizliğin rehin aldığı bu coğrafyayı toparlamaya, ayağa kaldırmaya, yeniden onurlu ve omurgalı hale getirmeye talip olmuş topluluğuz.

Bizler, Haçlılardan sonra, Moğollardan sonra Anadolu’yu, insanlığın beşiği bu coğrafyayı yeniden ayağa kaldıran, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir kez daya ayağa kaldırmaya aday milletiz. Bu yüzden önce Anadolu’da, önce Türkiye’de derin bir dönüşüm için, “Büyük Türkiye” mücadelesi için var gücümüzle çalışıyoruz.

15 Temmuz gecesi, o Batılı istila girişiminin yaşandığı gece, o içerideki ihanet çetesinin ülkeyi sattığı gece, işte bu büyük tarihi misyon sokaklara indi. Milletimiz, yüreklerine aktarılan mesajlarla, yüzlerce yılın hesabıyla, vaadiyle, sözüyle, canlarını ve mallarını masanın üstüne koydu. Bu büyük mücadele için feda edilmeyecek hiçbir şeyi olmadığını ilan etti. 15 Temmuz gecesi, o büyük yürüyüşün karşılaştığı engellerden sadece birisiydi. 15 Temmuz, bu büyük yürüyüşte aştığımız engellerden, zafer örneklerinden de sadece bir tanesiydi.

Önce Türkiye kurtulmalı. Yüz yıllık vesayetten kurtulup aslına dönmeli, ayakları üzerinde durabilmeli, kendi sevincini ve kendi öfkesini yaşayabilmeli, kendi dostunu ve kendi düşmanını seçebilmeli. Türkiye dirilmeden coğrafya dirilmez. Türkiye ayağa kalkmadan hiçbir ülke ayağa kalkamaz. Anadolu insanı omuz vermeden, öncülük etmeden bu yol yürünmez, yakın topluluklar nefes alamaz. Bu yüzden herkesin gözü üzerimizde. Bu yüzden bu topraklar için bedel ödeyenlerin, canlarını verenlerin ahları üzerimizde.

Bu tarih dönüşüne imza atanlara, o misyonu omuzlayanlara, büyük hesapların insanlarına dikkat edin. Toplumun ana omurgası, merkezi kuvvetidir onlar. Siyasi hareketleri de büyük yürüyüşleri de onlar belirler, onlar besler. Türkiye’nin büyük zafer yürüyüşünün ordusu onlardır.

Bu gücü “İslamcılar” diyerek dar bir alana sıkıştırıp onları imha etmek isteyenlere dikkat edin. Bu ana omurga, ikinci sınıf FETÖ kuryeleri üzerinden hedef alınıyorsa, burada bir ihanet vardır. Bu ihanet, 15 Temmuz’u yapanlarla aynı renktendir. Türkiye’nin on beş yıldır mücadele verdiği, eze eze yok ettiği düşman cephesinin son kurşunlarıdır onlar!

Bu “kiralıklar”ın, bu büyük hesabı üç kuruşa satanların, mücadeleyi hoyratça çıkar hesabına dönüştüren simsarların tarih yapıcı ana omurgayı, ideolojik formatlara sıkıştırıp harcama girişimi hüsranla sonuçlanacaktır. Bu planın kökleri dışarıdadır, kodları çözülmüştür.

Ana omurgayı hedef alan, Türkiye’yi hedef alıyor demektir. Yılladır mücadelesi verilen her şeyi boşa çıkarmayı amaçlıyor demektir. Düşman hattıdır, dışarıdan beslenmektedir, Türkiye’ye karşı yeni oyun onlar üzerinden servis edilmektedir.

Şimdi ana omurga, o büyük güç, 16 Nisan’da bir karar daha verecek. Sistemik dönüşümün en kritik eşiklerinden biri daha aşılacak. Bağımlılık zincirlerinin en önemli halkası koparılacak. Referandumla Türkiye, küçük ve orta ölçekli ülke kategorisinden çıkıp, süper ülke sınıfına geçecek. 16 Nisan’da siyasi tarihimizin en ciddi sıçramalarından biri daha gerçekleşecek.

Küskünlük, kırgınlık, kızgınlık zaaflara dönüşmesin. Bugünün hesapları bir yerlere savurmasın. Bin yıllık geçmişi, yüz yıllık geleceği düşünerek, kişisel hırslarımızı bir kenara atarak, 16 Nisan için harekete geçelim. Herkes elini taşın altına koysun. Bu kritik eşiği aşmak için seferber olalım.

Unutmayın, tarihin dönüşleri uzun vadelidir. Suyun yönü bir kere değiştiğinde, o tarih yüzlerce yıl sürer. Zaaflarına teslim olup yoldan dönenler unutulur. Geleceğin tarihi, ne olursa olsun kararlı olanların, ayakları yere sağlam basanların, yoldan dönmeyenlerin üzerine yazılır.

Büyük mücadeleler böyle kazanılır.

Benzer konular