SAYI 872 - Sayı 872

15 Temmuz; bin yıllık siyasi tarihimizin, Malazgirt’ten beri verdiğimiz mücadelenin bir özetidir, bir dönüm noktasıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın rövanşıdır. Bir milletin çokuluslu saldırılara karşı destansı mücadelesidir, yükselişidir.

15 Temmuz; “biz” olduğumuzun, Türkiye olduğumuzun, millet olduğumuzun, Anadolu olduğumuzun ilanıdır. Bir meydan okumadır, “vatan” kavramının 21. yüzyılı taşınan anlamıdır. Yüzyıllardır devam eden “ihanet” damarına indirilen en ağır darbedir.

15 Temmuz; Birinci Dünya Savaşı ile başlayan esaretin sona ermesidir, özgürleşmedir, yüz yıl sonra yeniden var olmadır, yeni yükseliş dönemini başlatmadır, özgürleşmedir, millileşmedir, yerlileşmedir, İslamlaşmadır.

15 Temmuz; tarihe dönüşümüzün, kültüre dönüşümüzün, coğrafyaya dönüşümüzün, kardeşliğimize dönüşümüzün, hesaplarımıza dönüşümüzün, iddialarımıza dönüşümüzün miladıdır.

15 Temmuz; artık geri dönmeyeceğimizin, gerekirse binlerce şehit verip yolumuza devam edeceğimizin, coğrafyanın garnizon devletlerine kulak asmayacağımızın, artık emperyal vasileri hiçe sayacağımızın, 20. yüzyılın dondurulmuş tarihini sona erdirdiğimizin bütün dünyaya duyurulmasıdır.

15 Temmuz; Haçlı Savaşlarından sonra başlattığımız gibi, Moğol istilasından sonra başlattığımız gibi yeni bir tarih başlattığımızın, yeni yükseliş dönemine girdiğimizin, bize vasilik edenleri geçtiğimizin, Osmanlı’dan sonra ilk kez büyük Türkiye olduğumuzun tescilidir.

15 Temmuz; “Kuşatma Yüzyılı”nı “Hesaplaşma Yüzyılı”na çevirdiğimizin, bir sonraki adımda “Meydan Okuma Yüzyılı”na geçeceğimizin göstergesidir. Osmanlı’dan sonraki ikinci parçalama hatta imha etme planlarını, Anadolu’yu lime lime etme hesaplarını, etnik ve mezhep savaşlarına boğma projelerini, bu son kaleyi, son savunma hattını yok etme niyetlerini tersine çevirdiğimizin yazılı tarihidir.

15 Temmuz; ülkesini satanlara, milletini satanlara, değerlerini satanlara, tarihini ve onurunu satanlara milletimizin, Anadolu evlatlarının bir Çanakkale ruhu ile karşı koyuşudur. Cemaat adı altında, terör örgütü adı altında, sivil toplum kuruluşu adı altında, aydın-entelektüel sıfatı altında onlarca yıl yetiştirilenlerin, korunanların, bugünler için saklananların, zamanı gelince de harekete geçirilenlerin tarihe gömülmesidir.

O gece göğüslerini kurşunlara siper eden erkekler, tankların önüne yatanlar, kurşunlar karşısında bir adım bile gerilemeyen kadınlar, gecenin karanlığında vatan için şehadete koşanlar, bu ülkenin her karış toprağının, köyünün, kasabasının, şehirlerin zamanı gelince nasıl da savunma hatlarına, direniş kalelerine dönüşeceğinin örneğini verenler, işte onlar, bin yıldır devam eden direniş geleneğinin öncüleridir.

O gece biz, tarihi dönüştürdük. Onlarca devlete karşı bir savaş verdik. Bu, son istiklal savaşıydı ve zaferle çıktık. Kut-ul Amare’de, Gazze’de, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Sarıkamış’ta, Medine’de verdiğimiz mücadeleyi devam ettirdik.

Allah milletimizin yanında olduğunu gösterdi. Zafer yolunda, o büyük yürüyüşe, daha sağlam, daha güçlü adımlarla devam edeceğiz.

 

Benzer konular