Almanya üzerinden Türkiye’ye ağır saldırılar başlatıldı. Bu işin Almanya ile sınırlı olmadığını, Avrupa genelinde sahiplenildiğini, Atlantik’in iki yakasında pişirildiğini, bir “referandum cephesi” oluşturulduğunu, 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’ye yeni bir müdahalenin başlatıldığını, bunun da çokuluslu bir müdahale olduğunu biliyoruz.
Biliyoruz ve bu müdahaleye karşı bütün Türkiye’yi uyarıyoruz. 16 Nisan’dan önce, milletimizin demokratik tercihini etkileyecek bazı planları sezdiğimizi, kötü kokular aldığımızı ilan ediyoruz. Berlin üzerinden servis edilen yeni senaryonun Türkiye-Almanya arasındaki sevgi-nefret ikileminin çok ötesinde boyutları olduğunu, tehlikenin buradan kaynaklandığını görüyoruz.
Referandum artık iç mesele olmaktan çıkmış, küresel ölçekte bir hesaplaşmaya dönüşmüştür. Türkiye içi demokratik tercih olmaktan çıkmış, NATO ekseninin Türkiye’yi teslim almaya dönük yeni planı olarak öne çıkmıştır. Ülkemiz yine yoğun saldırı altındadır. Milletimiz bir kez daha çirkin bir oyunu bozma sorumluluğuyla yüzleşmektedir.
Ortada münferit bir tepki, reaksiyon, öfke ya da karşı çıkış yoktur. Berlin’den Kuzey Suriye’ye uzanan bir cephe inşa edilmiştir. Türkiye, bu cephe üzerinden hırpalanmaktadır. Bilinen bütün terör örgütleri bu cephede yerini almıştır. Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP bu cephede yerini almıştır.
Almanya, CHP’ye “Sen sus, bu işi beceremiyorsun” demiş ve CHP’nin yürütmesi gereken karşı kampanyaya el koymuştur. CHP’yi de referandum cephesi içindeki diğer örgütlerle aynı kategoriye sokmuş, ortak cephenin bir unsuru haline getirmiştir.
“Ben PKK ile, PYD ile, DHKP-C ile, Avrupa içindeki STK’larla, Batı medyası ile Türkiye’yi bu referandumu yapamayacak hale getireceğim” demiştir. CHP de buna boyun eğmiş, teslim olmuş, Türkiye içindeki bir seçime dışarıdan müdahaleye ortak olmuştur.
16 Nisan, işte bu yüzden 15 Temmuz kadar önemlidir. Bütün terör unsurlarının, Avrupa’nın oluşturduğu ortak cephe haline gelmesi, ülkemiz için yeni bir güvenlik tehdididir. CHP’nin bu yabancı, dışarıdan müdahale cephesine karşı Türkiye’den yana tavır olmaması, CHP’yi de sorgulama alanına çekmiştir.
Öyleyse bu yeni ittifaka karşı milli seferberlik ruhuyla savunmaya geçilmesi, Türkiye için demokrasinin korunması, referandumun dış etkilerden korunup sağlıkla yürüyebilmesi bir Türkiye meselesidir. Hayır diyeceklerin bile yeni cepheye, dışarıdan müdahaleye tavır alması ahlaki bir sorumluluktur.
Milli mücadele devam etmektedir. Türkiye’nin yerlileşmesi ve özgürleşmesi mücadelesi devam etmektedir. Çokuluslu cephelerde, saldırılara, yeni müdahale senaryolarına karşı teyakkuz hali de devam etmektedir. 15 Temmuz savuşturulduğu gibi, 16 Nisan’daki kritik eşik de aşılacaktır.
Çünkü “Acımasız Direniş” devam etmektedir.