Sayı 846 - Sayı

Evimizi ateşe verenlere hesap sormayı iyi biliriz

Türkiye, tarihinin en ağır saldırılarıyla karşı karşıya. Milletimiz, terör örgütlerinin arkasına sığınmış ülkelerin çirkin, kirli ve kanlı senaryolarıyla yüzleşiyor. Her biri terör örgütü haline gelen ülkeler Türkiye ile, tarihi ile, iddiaları ile, lideri ile, kadrosu ile, yarın hesabı ile acımasız bir hesaplaşma yürütüyor.

Terör örgütleri ardı ardına saldırıyor. Bir gün PKK vuruyor, hemen ertesinde DEAŞ saldırıyor, bir başka gün bir başka örgüt sahaya sürülüyor. Her birine ihaleler dağıtan o merkezler, o karargâhlar dostluk mesajları yayınlıyor, taziyelerini bildiriyor. Temsilcileri kurbanların cenazelerine katılıyor, saldırıya uğrayan yerlere çiçek bırakıyor, üzülmüş numaraları yapıyor.

Ülkemizin her köşesi, milletimizin her ferdi hedef haline getiriliyor. Asker vuruluyor, polis vuruluyor, sivil insanlar vuruluyor, bombalar patlıyor. İstihbarat örgütlerinin suikast kadroları, terör saldırıları görünümde operasyonlar, kitlesel kıyımlar yapıyor.

Ve biz aslında terörle mücadele etmiyoruz. Biz, açık bir savaş yaşıyoruz. Ülkemize yönelen dış müdahaleyle, saldırılarla mücadele ediyoruz. Bu hesaplaşmanın tarihi kökleri çok derindir. Haçlı Savaşları’ndan kalma bir hesap vardır. Osmanlı-Batı ilişkilerindeki yüzyılların intikam duygularıyla bağlantısı vardır. Birinci Dünya Savaşı’nın tam da devamı yaşanmaktadır. Bu yüzden büyük bir mücadeledir. Bu yüzden önemlidir, çok cepheli, çok ulusludur.

Teröre, saldırılara, ölümlere, korkuya, psikolojik çöküntüye, sokakların gerilmesine, ülkenin huzurunun bozulmasına odaklanıp kalmayın. Proje zaten budur. Onlara teslim olmayın. Verilmek istenen mesaj, bizi sokmak istedikleri çıkmaz burasıdır. Biz, tarih boyunca korkuyla hareket eden, korkuyla karar veren, korkuyla teslim olan bir millet hiç olmadık. Bin yıllık Anadolu tarihinde korkuya hiç teslim olmadık. Terör üzerinden, toplumsal infial hesapları yapıyor, korku pazarlayıp sokakları teslim almaya çalışıyorlar. Sokakları teslim alarak devleti aciz bırakmaya ve diz çökmeye zorluyorlar.

Onların hesabı varsa bizim de hesabımız var. Onların harita taslakları varsa bizim de yeni haritalarımız var. Bu ülkenin, Anadolu’nun her zaman bir hesabı, bir planı, bir hedefi olmuştur. Bu millet hiçbir zaman kabına sığmamış, hep dışarı taşmış, hiçbir zaman kendine tayin edilen kadere rıza göstermemiştir. Bizim böyle bir siyasi geleneğimiz, siyasi genetiğimiz yoktur.

İşte bu hesabın büyüklüğüne, mücadelenin sertliğine, Türkiye’nin meydan okumasına bakın. Türkiye çok büyüdüğü için bu saldırılara uğruyor. Çok güçlendiği için durdurulmak, zayıflatılmak, teslim alınmak isteniyor. Bugün susarsak, bugün teslim olursak bir yüz yıl daha ayağa kalkamayacağımızı bilin. Susmak, sinmek, teslim olmak diye bir seçenek yok, olamaz. Tam tersine sesimizi daha gür çıkarmamız, başımızı daha dik tutmamız, yumruklarımızı daha da sıkmamız, gözlerimizi daha uzaklara dikmemiz gerekiyor.

Evimize kurşunla gelenlerin evlerini ateşe vermeyi bilen bir milletiz. Şiddetle gelenler şiddet göreceklerdir. Tarih buna şahittir. Türkiye’yi vuranlar kendi ülkelerinde, topraklarında vurulacaktır. Terör Kuzey Suriye’den geliyorsa hesap orada görülecektir. Kuzey Irak’tan geliyorsa orada görülecektir.

Biz, bu hesabın nasıl görüleceğini çok iyi biliyoruz. Türkiye bu oyunu bozacak, bu hesaplaşmayı kazanacaktır, biliyoruz. Hiçbir şüphemiz yok. Sadece sabırla, kardeşlikle, dayanışmayla, dirençle ayakta durmayı bilelim. Korkuya asla teslim olmayalım.
Bu, bize yetecektir.

İbrahim Karagül

Gerçek Hayat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni 

Benzer konular