Sayı 833 - Sayı

Neler oluyor? Nedir bu dünya savaşı tartışması?

Biz Suriye’ye odaklanmışken, Fırat Kalkanı operasyonunun nereye varacağını tartışırken, ABD ile Rusya Suriye’de düşmanca atışmalara başlamışken, Musul’a operasyon gündemdeyken, ABD ve Bağdat Türkiye’yi Musul’un dışına itmeye çalışırken, Başika Kampı İncirlik’ten bile çok tartışılır hale gelirken, dünyanın başka yerlerinde çok daha tedirgin edici gelişmeler öne çıkıyor.

Biz, “coğrafyamızın tamamı savaş çemberine giriyor, ne yapmalıyız” derdine düşmüşken, 15 Temmuz darbe ve iç savaş girişiminin bu olaylarla bağlantısını sorgularken, Türkiye içinde yeni tür saldırı girişimleri olabilir mi diye tahminlerde bulunurken, Suriye-Irak krizleri tek bir kriz haline gelirken, bu yeni durumun Türkiye’ye nasıl yansıyabileceği üzerinde tartışırken bir anda Dünya Savaşı gibi felaket senaryoları gündeme girmeye başlıyor.

Neredeyse bütün ülkeler, küresel ölçekte ya da bölgesel bir savaş ihtimalini tamamen Ortadoğu merkezli görürken, yeryüzünün bir başka bölgesinde, bir anda birçok ülkenin katılacağı bir savaş patlar mı? Bu konuda tedirgin edici işaretler var. Tedirginlikten de öte, rahatsız edici, kışkırtıcı bir kriz dalgası hızla yayılıyor, çok yoğun bir stres birikiyor. Bu stresin hangi coğrafyada, hangi ülkeler arasında patlayacağını kestirmek zor. Ama bir yerde patlayacağı kesin.

ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Mark Milley, Rusya ile ölümcül ve hızlı bir savaşa gireceklerini söylüyor. Böyle bir devletler savaşının neredeyse kesin olduğunu, daha önce emsali görülmemiş bir savaş olacağını, ABD’nin bütün teknolojilerin yok olmasına ayarlı bir savaşa hazırlık yapması gerektiğini iddia ederken bir başka ABD’li komutan benzer cümleler kullanıyor ve yeni savaşın, Kore Savaşı sonrası en büyük savaş olacağını öne sürüyor.

Askeri yönetici çevrelerin kullandığı bu dil hafife alınamaz, blöf olarak nitelendirilemez. 1990’dan bu yana birçok işgal, iç savaş, terör, örtülü operasyon gördük. Ama şahsen küresel sistemin bu kadar gerildiğine, merkez güçler arası ilişkilerin bu kadar aşındığına, savaş tehlikesinin bu kadar ihtimal haline geldiğine tanık olmadım.

Büyük savaş merkez ülkeler arasında yaşanacak gibi. Durum öyle vahim ki ülkeler olağanüstü hal yasalarını, uygulamalarını güncellerken, insan hakları sözleşmelerini askıya alırken, coğrafyamızdaki krizlerden çok daha büyük bir bunalıma hazırlık yapıyor. Sadece Suriye savaşının bile dünya savaşına dönüşme ihtimali varken Atlantik ekseni ile dünyanın geri kalanı arasındaki gerilim Suriye ölçeği ile kıyaslanamaz bile.

Çatışmanın Avrupa’nın kendi içinde, Avrupa-Rusya arasındaki Baltık bölgesinde, ABD ve Asyalı güçler arasında Pasifik bölgesinde olma ihtimali var. Rusya ile AB üyeleri arasında Baltık Denizi’nden Atlas Okyanusu’na uzanan hava kapışmaları yaşanıyor. Nükleer gemiler ve uçaklar, okyanusları dolaşıyor. ABD ile Rusya ve Çin arasında Pasikif’te müthiş bir gövde gösterisi yaşanıyor.

Korku senaryosu, felaket tellallığı ya da karamsarlık olarak görmeyin. Bu işaretleri ciddiye alın. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük küresel bunalım dünyayı adım adım kuşatıyor, çatışmalara sürüklüyor.
Ve bu tehlike, sandığımızdan çok daha yakın gibi görünüyor.

İbrahim Karagül
Gerçek Hayat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Benzer konular