Sessiz öncüler ön saflara ilerlemeli
Ben bu ülkenin görünmez güçlerinin olduğuna inanırım.
Kendini gizleyen, gürültü çıkarmayan, şan şöhret peşinde koşmayan kahramanları olduğuna inanırım.
Milletin hamurunu karan, harcını oluşturan, insanlarımızı diri tutan, ülke ve vatan kavramlarının eskimesine izin vermeyen öncüleri olduğuna inanırım.
Anadolu’nun her tarafında varolan, sadece buhran günlerinde kendilerini hissettiren, gönül diliyle iletişim kuran ve dalga dalga kitleleri harekete geçiren, sinir uçlarını hareketlendiren mütevazı insanlardır onlar.
Erzurum’da, Trabzon’da, Bursa’da, Diyarbakır’da, Konya’da, ülkenin her şehrinde, her kasabasında, köylerinde, mahallelerinde birer direnç abidesidir onlar.
Yakın çevresinde olanlar dışında kıymetleri bilinmez, değerleri anlaşılmaz, çoğu zaman önemsenmez, hatta küçümsenirler. Ama onlar, 15 Temmuz gibi olağan dışı durumlarda bulundukları her yeri birer savunma kalesine dönüştürecek güce sahiptirler.
Sıradan hayatlar yaşarlar, ihtiraslarının peşinde koşmazlar. Esnaftırlar, kitapçıdırlar, memurdurlar, tamircidirler. Gösterişli dünyaları yoktur. Zenginlikle, popülerlikle öne çıkmazlar. Siyasi iktidarla, devlet iktidarıyla iç içe geçmezler.
Sivildirler, özgürdürler, yeri geldiğinde ağır konuşurlar, çoğu zaman susarlar, sadece ihtiyaç duyduklarında ses verirler. Onlar hep beklerler; ülkeyi beklerler, vatanı, milleti beklerler.
Siyasetin tıkandığı, entelektüel aklın tıkandığı, ülkenin kilitlendiği, nefes alamaz hale geldiği, toplumsal bağların zayıfladığı dönemlerde yumruklarını sıkıp meydana inerler, alanlara çıkarlar. O suskun insanlar işte o an dirençlerini, öfkelerini ortaya koyarlar.
Anadolu bu insanların sayesinde Anadolu’dur. Anadolu bin yıldır onların emekleriyle Anadolu’dur. Rejimler değişir, siyasi öncüler değişir, kadrolar değişir, siyaset değişir, ekonomi değişir ama onlar hep vardır. Hep oldukları, olmaları gereken yerdedirler.
Bu ülkenin, bu milletin, bu toplumsal birlikteliğin sadece siyasetle, partilerle, ekonomik çıkar ortaklıklarıyla, refah projeleriyle, toplumsal mühendislikle ayakta durduğunu mu sanıyorsunuz
Gazetelerin yazdıklarıyla, televizyonlardaki tartışmalarla, akıl pazarlayanlarla ayakta kaldığını mı sanıyorsunuz.
Türkiye, 15 Temmuz işgal girişimiyle çok büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Türkiye özellikle son üç yıldır, içeriden ve dışarıdan ağır saldırılar altında. Tarihindeki en büyük mücadelelerinden birini daha veriyor. Ülke olarak, millet olarak, bu ülkeyi vatan bilenler olarak teyakkuzdayız, ayaktayız, tetikteyiz.
İşte tam bu dönemler o öncülerin biraz dana öne çıkma zamanıdır. 15 Temmuz’da ilk tepki onlardan geldi. En dikkatli, en tereddütsüz tavır onlarınkiydi. Bilgileri olmasa da sezgileriyle gerçeği gördüler. Tankların üzerine yürüme, kurşunlara göğüs germe onlara has bir özellikti.
Ama daha çok öne çıkmaları gerekiyor. “Piyasa”yı paylaşma derdinde olanların zihinlerimizi bulandırdığı bir dönemde o duru, net, kararlı tavırlarıyla en öne çıkmaları gerekiyor.
Peki kimdir bunlar?
Onları bilen biliyor.
Onlar da kendilerini biliyor…
İbrahim Karagül
Gerçek Hayat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni