Açtıkları her cephede şaşkınlığa uğrayacaklar
15 Temmuz’un ne anlama geldiğini, nasıl bir çokuluslu saldırı altında kaldığımızı, küresel karar alıcılar ile terör örgütleri arasında ne tür ilişkiler olduğunu, bu ortaklığın Suriye’de ve Türkiye’de ne tür ortak operasyonlar yaptığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temsil ettiği yerli düşünceyle bu ortaklık arasındaki çatışmanın hangi boyutlara ulaştığını, Batı’daki “Büyük Türkiye korkusu”nun ülkemize ve bölgemize nasıl yansıdığını en iyi kavrayan yayın grubuyuz. Bu yüzden de olanları anlama, sorgulama ve buna karşı bir dil geliştirme konusunda birkaç adım önde olduğumuzu görüyorum.
Sadece Gerçek Hayat’ın bu sayısındaki yazılar ve dosyalar bile bunun ispatıdır. Bunun da etkisiyle olmalı, Gerçek Hayat’ın tirajı birkaç haftadır hızla yükselmiş, birçok ulusal gazetenin tirajını bile aşmış durumda. Gerçek Hayat, 15 Temmuz’dan beri ülkesine sahip çıkan milletimizle aynı dili, aynı kaygıları, aynı hedefleri paylaştığı için Türkiye’nin sesi haline geldik. Çalışma arkadaşlarıma ve okuyucularımıza bu dayanışma için özellikle teşekkür etmek istiyorum.
Aslında biz, ülkemiz, Erdoğan, onun öncülük ettiği siyasi hareket, 21. yüzyılın bu ilk çeyreğinde yeni bir kuruluşun temellerini atıyor. Birinci Dünya Savaşı sonrasındakinin bir sonraki aşaması olan bu kuruluş, aslında ondan çok daha önemli, çok daha yerli, çok daha özgür ve “bize ait” olan bir kuruluş mücadelesidir.
Dolayısıyla, özellikle son on beş yılda verilen mücadele, yüzleşmek zorunda kaldığımız saldırılar, çektiğimiz sıkıntılar, coğrafyayla kurduğumuz yakınlık, Batı ile aramızdaki açının genişlemesi, içerideki “yabancı unsurlar”ın kendini belli etmesi ve onları ayıklamaya dönük girişimler hep bu yeni “kuruluş” ekseninde olmuştur.
Gülen ve teröristlerinin darbe girişimleri, PKK’nın Türkiye içinde ve güney sınırlarımızın dışındaki saldırıları, IŞİD’in vekâlet savaşı hep bu büyük kuruluşla alakalıdır. Ülkemizi çevrelemeye ve coğrafyayı parçalamaya dönük Kuzey Suriye koridoru, coğrafyanın merkezine yeni bir İsrail yerleştirme projesi kadar vahimdir ve bu kuruluşla alakalıdır. Türkiye’nin 15 Temmuz sonrası sistem içindeki FETÖ üyelerine yönelik şok operasyonları, Cerablus’tan başlayarak Suriye içlerinde yürütülen temizlik harekatı bu büyük kuruluşla ilintili operasyonlardır.
Türkiye’nin müttefikleri bölgeyi ve Türkiye’yi parçalamaya çalışırken, bu yönde ardı ardına saldırılar yaparken ülkemizin içeride ve çevresinde verdiği mücadele bir coğrafya mücadelesidir. Saldırı çokulusludur. Bütün terör örgütleri bu amaçla sahaya sürülmüş, hepsi Türkiye’ye saldırı talimatları almıştır. Savunma ve karşı saldırıysa düşmanları çatlatır, şaşkına uğratır bir hale gelmiştir. Bütün bunları, etnik kimlikten, mezhep kimliğinden bağımsız görmek, sorgulamak, ona göre pozisyon almak zorundayız. Bunu yapamazsak, sadece Türkiye değil, coğrafya da kalmayacaktır.
İşte Gerçek Hayat dergisi ve ekibi, bu büyük mücadelenin öncü yayın organlarından, kadrolarındandır. Bu yönde söz söylemeye, duruş belirlemeye, çağrılar yapmaya, ön safta yer almaya devam edeceğiz. Hiçbir şekilde yılmayacak, ürkmeyecek, geri adım atmayacağız.
“Türkiye’nin en yerli dergisi” sloganını bugünleri düşünerek belirledik. O ana omurganın tarih yapıcı rolüne katkı yapma sözü vererek söyledik.
Mücadele devam edecek, çok daha karmaşık, çok daha asimetrik, yeni cepheler açılarak devam edecek. Gerçek Hayat dergisi ve ekibi olarak biz her zaman ayaklarımızı sabitlediğimiz Anadolu’da, direniş kalelerine dönüşen her yerde olacağız.
Omuz omuza, yürek yüreğe, güçlü adımlarla devam edeceğiz.
15 Temmuz’da şaşkına uğrayanlar, Cerablus operasyonuyla şaşkına uğrayanlar, açtıkları bütün cephelerde şaşkına uğrayacaklar, göreceksiniz.
İbrahim Karagül
Gerçek Hayat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni